"“Yazmak, dünya sorunlarını çözmez ama en azından onları karalamanın güzelliğiyle maskeler.” – Mark Twain"

Öykü > Anı

üzgün

Akça Kız

Mavi gözünde hüzün bugün garip ve yalnız
Kim bilir ne sızısı o nahif bedeninde
Boynumuz bükük kaldı sen gidince Akça Kız
Senin hatıraların sinedeki eninde

karışık

Zehra

Üzüntüsünden tırnaklarını yiyor, burnundan soluyordu. Aynadaki resmine hüzünle baktı. Gözleri alnında oluşan çizgilerin arasına dalıp dalıp çıkıyordu. Ve gittikçe ağaran saçlarına içerleniyordu:

olumsuz

Posta

Günler, günleri kovaladı. Sitenin her önünden geçişimde görevlilerin bana sesleneceği umuduyla bakıyor, belki postayı verirler diye hayal ediyordum. Ama nafile bütün düşüncelerim boşa çıktı. Ne seslenen vardı, ne de elime bir şeyler tutuşturan Her defasında hayal kırıklığı ile geçiyordum kapının önünden

üzgün

Çokça Pınarın Başındayım

Gümüşkent köyünün Ağdaş bölgesinde pınarın kenarındaki beton bankların birine oturmuş, seni bekliyorum. Yaşı kırklara karışmış bir adamın, yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye derin derin düşünüyorum: Belki bir ayrılık hadisesi, belki bir sevgisizlik ya da bir aşka geç kalma hadisesi. Belki de bir nevi sevinçleri,

olumsuz

Şimdi Geliyorum

ir 15 dakika daha bekliyorum. İçimden: "Artık gitsem mi?" diyorum. "Ama ayıp olur. Gitmek Olmaz" diyorum.
Şimdi gelecekti. Odada hala yalnızım. Biraz sonra, yan odadan müthiş bir kahkaha geliyor. Şaşırıyorum. Çünkü gelen ses, onun sesine çok benziyor: "Olmaz" diyorum. "Burada olduğumu, üstelik kendisi için geldiğimi de

karışık

Gel Mezarıma İşe Oğlum

Bankadaki işimiz bitince boş koltuklara oturup beyefendi ile biraz sohbet ettik. Emekli bir memurmuş. Çocuklarının her biri farklı şehirlerdeymiş. Eşi öleli çok olmuş. Yalnız yaşıyormuş. Dizlerinden ameliyatlıymış. Gözleri izin verdiği sürece kitap okumayı çok severmiş. En çok da Rıfat Ilgaz ve Aziz Nesin Kitaplarını okumuş. Hala onları bir

karışık

Düşen İlk Yağmur

Ben, çok severdim ilk düşen yağmurdan sonra etrafa yayılan toprak kokusunu Başka bir kokusu olurdu. Beni alır, farklı dünyalara götürürdü hep Mis gibi gelirdi bana Toprak kokuyor derdim hep. Dışarı çıkar bu kokuyu sonuna kadar teneffüs ederdim.

olumlu

O Annene Söyle, Çocuğun Aklına Bunları Sokmasın (3)

Çocuk yüzünde masum kırılganlık donup kalmıştı. Konuyu daha fazla uzatıp, onu da bıktırmadan konuştu yaşlı kadın:
Aslında şimdi kendini buldurman çok kolay yolları var. Gel sana öğreteyim.
Torun hevesle yaklaştı anneannesine:
Bana öğreteceksin değil mi, anneanne. Gerçekten çok korktum. Ya kaybolursam ben!

olumlu

Kısa Bot

Dolmuştaydım; günün yorgunluğu vardı üzerimde. Hafta sonu olduğu için trafik ağır ilerliyordu. İnip yürüsem eve daha erken varırım, diye düşünüyordum ama yürümeye takatim yoktu.

olumsuz

O Annene Söyle, Çocuğun Aklına Bunları Sokmasın (1)

Çocuk 6 yaşındadır. Annesi ve babası sevgililer günü kutlaması için dışarı çıkmıştı. Çocuk ve 3 yaşındaki kardeşi doğal olarak güvenilir bir yakını olan dede ve ninesine bırakılmıştır. Kardeşi erken uyumuştur. Okula yeni başlayan büyük torun ile anneanne baş başa vermiş televizyonda uygun bir filim arayışındadırlar.
Bir

nostaljik

İlk Sosyalist Muhtar Fevzi Ağabey

Onu, işte bu 1970'li yılların ateş çemberinde, eylem birliği toplantılarında, dayanışma ziyaretlerinde tanımıştım.
12 Eylülün işkenceli, cezaevli yıllarını aştıktan sonra kimi toplantılarda rastlaşmış, dertleşmiştik.

olumsuz

Biz Kaç Kişiydik?

İnsanın mutlu giden günlerinde, ''rahat batması'' tabirine uygun olarak inatla mutsuzluğa giden yola sapmasını anlatan bir öykü.

nostaljik

Kara Tren

Kara tren çocuk gözlerimizde dev gibi bir makineydi. Her tarafından buhar çıkan, su ve yağ damlayan öfkeden delirmiş kocaman bir canavardı. Bazen Ağustos aylarında bacasından püskürttüğü kömür korlarıyla yol boyundaki kuru otları tutuştururdu. Dere içindeki sazlıklar, yol boyundaki otlar anızlar gibi kapkara olurdu

üzgün

Keçileri Kaçırdık!..

Orman köylerinde bulunan 16 bin kıl keçi ile birlikte il genelindeki tüm keçileri kaçırdık. Bugün hayvancılık adına yeni adımlar atabilmek için debelenip, duruyoruz...

Başa Dön