..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Toplumcu
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Kimi Kime Şikâyet Edeceğiz?!
Cahit KILIÇ
Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler

Ne tarafa bakarsanız zulüm! Ne tarafa bakarsanız haksızlık! Ne tarafa bakarsanız adaletsizlik! Ne tarafa bakarsanız eşitsizlik! Ne taraf bakarsanız ahlâksızlık! Ne tarafa bakarsanız bencillik! Kime bakarsanız kibirlilik! (En büyük benim, her şeyi en iyi ben bilirim hastalığı!) (Kirli egodan ve ferasetten ve de basiretten uzak; çıplak enaniyetten kaynaklı yıkıcı cehalet!) Kime bakarsanız çapsızlık! (Sade suya tirit, bir nev’i seviyesizli

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Öykü > Toplumcu
121 
 Gavurdağı  (Emine SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU)

Gavurdağı'nın eteğinde yer alan il ve ilçelerdeki gencecik kızların, büyük şehirlerden gelen şebeke elemanları tarafından evlenme vaadiyle kandırılarak nasıl tuzağa düşürülüp, batağa saplandıkalrı anlatılıyor. NOT: Bu öyküm bir film yapım şirketi tarafından beğeni kabul gördü ve 2008 Ocak ayı içinde ulusal bir Tv kanalında dizi film olarak gösterime girecektir.
122 
 Töre ve Zulüm/ Bölüm 2  (Necmettin Yalcinkaya)

“He ana sıcaktandır her hal unutmuşum billâh.” Düğün haberine çocuklar da sevinmişti: ”Yaşasın düğün var”
123 
 Töre ve Zulüm/ Bölüm 7  (Necmettin Yalcinkaya)

Ölüydü onlar! Bu halleriyle, ama gene de gülümsüyorlardı, ölüme. Onlar donmuş cesetleriyle „Törelere „ karşı açılan bir isyan bayrağıydılar artık... Ve bir mutluluk tablosu okunuyordu yüzlerinde...
124 
 Baba İle Oğul"un Kaderi  (Emine SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU)

HENÜZ YENİ DOĞMUŞ OĞLUNU BIRAKARAK, 1985 YILINDA ŞIRNAK'A ASKERLİK GÖREVİNİ YAPMAYA GİDEN VE BURADA ŞEHİT DÜŞEN BİR BABAYI, SENELER SONRA AYNI TOPRAKLARDA VATAN BORCUNU ÖDEMEYE GİDEN OĞLU HAKKI'NIN DA TIPKI BABASI GİBİ ŞEHİT DÜŞMESİ KONU EDİLİYOR.
125 
 Pijamaların Yok Mu?  (ihsan alaittin bilgen)

Kara Bir Gün: 7.Mart.1983
126 
 Güneş Dağların Arkasına Çömelince  (Turgay DELİBALTA)

Okul yarı yıl tatiline girmişti. O günkü uygulamalarla MEB sekiz ay içinde öğretmen mezun edebiliyordu (hızlı eğitim). Bizim yarı yılımıza denk gelen tarih Erginler için yıl sonu oluyordu. Ergin’i Kars’taki garajlardan toz bulutu içinde yolcu ettik
127 
 Hurda  (Haşmet Şenses)

Sitenin, doğruca sahile inen dar yolun girişindeki kapısından içeri salmadıkları Kazım, güvenlikçilerin kulübesinin hemen yanındaki akasyanın, sitenin duvarından dışarı taşan gölgesine çekti üç tekeri...
128 
 Günebakan  (Nilay Akçay)

Her yer karanlık. Kör olmuş güneş. Zaman yok. Duygu yok. Bacaklarımla ellerimi karıştırıyorum. Kalbimden bedenime yayılan, hücrelerime işleyen derin bir sızı… Sızıyı anlatacak ünlemler kayıp.
129 
 hiroşima da kırılan....  (selma kozleme)

savaşlara hep son deriz peki neden son veremeyiz ne için seviyoruz bir birimizi tüketmek yok etmek içinmi ne şinolar ölsün neden canlar ölüm kendiliginden gelsin başkasından değil.
130 
 Bildik Bir Öykü  (ihsan alaittin bilgen)

"Paşababası, onun için bir şeyler yapamaz mıydı?’’ Mahallenin bitirim delikanlısına tutulan şımarık, hastalıklı zengin kızını oynamaktan nefret ederdi.
131 
 En Değerli Anne Ölü Annedir  (BEKİR SEPET)

Ölü annelerin değeri
132 
 Cimri  (Rahime idiguk Kutval)

Durdu; soluğu kesilecek gibiydi. Çevresine bakındı, yürüyüşe çıkanlar yavaş yavaş azalmış, tek tük işlerinden geç geldikleri belli bir iki kişi birbirlerinden habersiz, aynı amaçla tempolu yürüyorlar. “Bunların dertleri var mıdır?
133 
 Bodur Tevfik  (Kudret Tozlu)

Devlet ihalelrinde ki ayak oyunlarında daha toydular. Pek anlamazlardı. Kredili pasta nasıl ele geçirilir, devletin malı nasıl incitmeden yenilir, kubbe nasıl habbe yapılır, deveyi hamuduyla yutmanın yolları nelerdir... Para bu! Başka şeye benzemez ki! Aşığa maşukasını unutturur. Sesi çok uzaklardan bile hoş gelir. Damarlarına kadar hissedersin. Öğrendiler... Öğrettiler! Davulcunu halinden zurnacı anlar hesabı anlaşıverdiler.
134 
 Bir Demet Maydanoz - Davalı  (Nermin Güday Kaçar)

Zabıt Katibesi Hâkimin söylediklerini yazdı ve yeni komutları beklemeye başladı. Duruşmada iki taraf vardı ve onca yılın deneyimli hakimi bu kez davalı tarafa yani adamın avukatına söz verdi. Avukat savunmasını vermek üzere hazırlanırken Hakim;
135 
 Dilinin Belası  (Özcan Nevres)

Köy Enstitüsünden sağlık memuru olarak mezun olduktan sonra atandığı köyde hemen göreve başladı. Köylülerin buldukları bir eve yerleşti. Köyün geniş bir bahçesi vardı. Bahçe ola bildiğince bakımsızdı. Bahçe içindeki kuyunun suyu oldukça yakındı. Kuyudaki
136 
 Mavi Kurt  (Nergiz Öztürk Şimşek)

Zaten bu insanlar da, atalarını arada akıllarına getirirler belki ama uzun uzadıya kafa yormaz, geçmişin bir sis bulutundan öte bir şey olmadığına inanırlardı. Gelecek, kaygı barındırmayan bir kopyaydı. Sadece bir önceki güne ait bir kopya, daha öncesine değil işte. Böyle olunca da, geçmişle gelecek, daraşmalık aralıklarda bir taraftan harmanlanıp bir taraftan silikleşerek dönüşür, öz anlamlarından geriye muğlâk bir iz kalır işte. Bu insanlar tarafından, zamanla ilgili kavramlar, bir güne sığan anlarla açıklanabilirdi desek, yeri. Vadi, onların muhakeme alanlarını tek başına dolduran, içinde bulunulan andan başkasına ait olmayan yegâne yaşam merkeziydi ve öncesi-sonrası düşünülmeksizin, bu vadide hayat günübirlik yeşerirdi.
137 
 Gökkuşağı  (AYSUN)

Asansörde çıt bile çıkmıyordu.Yıllanmış asansörün kendi sesi zaten o kadar iğrençti ki her seferinde konuşmuş olmayı dilerlerdi.Ama bu ayin bozulursa sanki uğursuz bir şeyler olacakmış gibi kimsenin her seferinde hiç sesi çıkmazdı
138 
 Çözülüş  (Haşmet Şenses)

Seda ekranda akıp giden görüntü ve diyaloglara kapılarını çoktan kapatmış, yedi yıl öncesinin ışıltılı, umut dolu günlerine gitmişti. Oysa içinden yükselen derin bir hüzünden başka bir şey duyamıyordu.
139 
 Uyanış - I -  (Baran Yurdakul)

Umursamamayı, aile baskısından bunaldığı zamanlarda alışkanlık haline getirmişti. Ne zaman bir isteğine karşı çıksalar, ya da istemediği bir konu hakkında diretseler durumu kabullenmiş gibi görünürdü. Çoğu zamanda şartsız kabullenirdi de. Bu kabullenmeler
140 
 Yırtılan Onur  (BEKİR SEPET)

Okurken yaşayın...

Önceki Sayfa  1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17  Sonraki Sayfa




son eklenenler
Sol El
Ertuğrul ERDOĞAN
Öykü > Toplumcu
Bir İki Gazete
Ahmet Zeytinci
Öykü > Toplumcu
Görevli
Arman Berra
Öykü > Toplumcu
Balıkçılar
Ömer Özyurt
Öykü > Toplumcu
Nur - Işık
Hakan Yozcu
Öykü > Toplumcu
Çoban Lazım 1
Veysel Başer
Öykü > Toplumcu
Balta
Yeter Özhal
Öykü > Toplumcu
Alkarısı
Veysel Başer
Öykü > Toplumcu
Sibel
Onur Ömer Dara
Öykü > Toplumcu

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.