Töre ve Zulüm/ Bölüm 4
Bir ara, “Acaba Ahmet’te beni, benim onu düşündüğüm gibi düşledi mi?“ diye geçirdi aklından.
Bir ara, “Acaba Ahmet’te beni, benim onu düşündüğüm gibi düşledi mi?“ diye geçirdi aklından.
Çocukluğumdan bir anım. Gün geldi, gün yüzüne çıktı, aklıma geldi, paylaşmak istedim.
"Yaşlı teyze bizde yirmi gün kaldı. Sonra annem onu memleketine gönderdi. Çocuk aklı nereliydi, nereye gitti hatırlamıyorum. Ama ne önemi var, o güzel insan memleketimin bir yöresinden."
Tatlı bir kaşıntıyla kenarda durdu ve etrafından geçen insanlara aldırmadan zevkle kaşınmaya başladı. Kaşınmak onun için artık çok sıradan bir iş olmuştu. Köpeği Karabaş geldi aklına. Karabaş da durmadan kaşınırdı. Bir deri bir kemik olmasına rağmen vücudunu taşımakta zorlanır, titreyen bacaklarıyla ayyaşlar gibi köyün tozlu yollarında, hem kaşınır,
Kanla filizlenip kanla beslenen bir düşüncenin bin yıldır süregelen bir ayininden arta kalanları izliyorum
Sanki zaman makinasındaydım. Bir ileri, bir geri zamana gidip geliyordum. Okuduğum romanlarda veya seyrettiğim fantastik filmlerde kullanılan bir yöntemdi. Bir manada izleyeni ya da okuyucunun beynini sınama gibi bir şey. Tıpkı o haldeydim. Yine o soru cümlesi aklıma gelmişti. Acaba geri gitmeli miyim? Geri gittiğimde aileme ne diyecektim.
Umut İnsanın çocuğuna takabileceği en güzel isimlerden olmalı Ne büyük beklentidir
Aklımdan geçiyordu. Düşünmeden yapamıyordum o küçük kızı.. Birden ansızın büyüyüverdi..
"Şimdi yaşayan kaç kişi duyuyor onu, kimler kulak veriyor diye sorarım sık sık kendime? Birçok kişi senin gibi düşünüyor evlat. Sen daha çook gençsin ama onlar çoktan bir zombiye dönüşmüş gibi gelir bana."
Ahmetin suratı, yukarı doğru çekilen kulaklarının acısıyla yamuk bir hâl almıştı. Öğretmen kulağını bıraktığında kulak memesine kadar kan oturmuştu. Tahtaya geçip arkadaşların karşısında mahcup bir halde önüne baktı. Öğretmen, Bir daha sol elle yazmayacağım. diye, tekrar etmesini istedi. Ahmet, mırıldayan sözlerle tekrar etti. Öğretmen, bunu beğenmedi. Bir kez
O kadar da yalnız değildim canım, sokak tarafından arkadaşlarım vardı. Yine de bazı şeyleri, içten yapmak gerekir.
Kahredici karanlık artık güneşin yeryüzüne ışık silsilelerini yalatması ile kayboluyordu.
Kısa boylu siyah saçlı çocuğun, küçük hanımın ve Eylül'ün Anadolu'ya dönüşen öyküsüyle olayı biraz kalbinizde yaşayacaksınız.
Ölüm bu topraklarda yaşayan kadınların ikiz kardeşi gibiydi.Sanırım uzun yıllarda böyle kalacak gibi gözüküyor.Çünkü saygın katillerin! Yaptıklarının bedelini ödetecek alt yapı oluşturulamadı.Son teknolojiyi kullananların beyninde insanlığın nüvelerini oluşturamadığımız için de kadının insan olduğunu öğretemiyoruz.
Kutsal kitaplardaki metinlerin satır aralarında belirtilmiştir. Tanrı bazı güçlerini ister istemez peygamberleri ile paylaşmıştır. Onlar yeryüzünde ki temsilcilerdir. O gücünü bu aracılar vasıtası ile diğer insanlara gösterecektir. Bir elin parmaklarını geçmeyen peygamberlerin sayısının azlığından olacak ki bazı güçlerini de mürşidi kamillere dağıtmaktan çekinmemiştir. Bunlar dinimizde Allah dostu olarak
Bazı anlar ,hiç beklemediğiniz bir zamanda ,beklemediğiniz bir olay, alır sizi, yıllar önceki yaşanmışlıklara götürür.
Ülkemizde yaşanan makam, mevki düşkünlüğü ve bu makamlara gelebilmek için kimlere yüz suyu döküldüğü malum. Bu hikâyedeki Tâli Bey bir prototip.Nice nice Tâli Bey'ler kimlere nice taklalar atıyor...
Yol bitmek bilmiyordu bir türlü, uzadıkça uzuyordu... Ne kadar yürüdüğünü kestiremiyordu Sultan, yalnızca ayaklarının sızladığını hissediyordu. Hava kararmaya başlamıştı, yol bitmiyor aksine uzuyordu gitgide. Gökteki yıldızlar bir bir parıldamaya başladı. Ay gökte asılı bir lamba gibi aydınlatıyordu yolunu. Hızlandı birden, içine tarifsiz bir korku sinmişti.
Tanitalim gayrı
Yaziyi okuyun yiter:)
Bana katıyorsaniz sevinirim :)
Hem katilip hemde yorumuzla desteklerseniz,
O zaman deme keyfime:)