"Yazmak, aslında, hiç kimseden duymak istemediğin şeyleri kendine fısıldamaktır." Franz Kafka"

Öykü > Toplumcu

üzgün

Kırık Mavi

Masmavi bir dünyası vardı. Taptaze hayalleri, gidilecek çok yol, başarılacak çok iş vardı önünde. Kanı deliydi, bu yüzden uçarıydı zaten. Lisenin ikinci sınıfına gelmiş en büyük iki hayalinden hangisini seçeceğine karar verememişti. O’nu kuşatan hayallerinden ilki; inşaat mühendisi olmak diğeri ise; pilot olup göklere adını yazdırmaktı.

olumsuz

İblis Yeryüzünde

Aynanın karşısında, saatlerce hiç bıkmadan o korkunç çirkin yüzünü seyretti...İç dünyası adeta yüzüne yansıyordu. Aynanın hemen üstünde yer alan geniş çerçeveli gençlik fotoğrafı aslında çok yakışıklıydı.Be eski sararmış resim onu mutlu ederken, aynada gördüğü yüz ise bu mutluluğu alt üst ediyordu. İki karar arasında bocalıyordu...

olumsuz

Musa Firârda

Tatlı bir kaşıntıyla kenarda durdu ve etrafından geçen insanlara aldırmadan zevkle kaşınmaya başladı. Kaşınmak onun için artık çok sıradan bir iş olmuştu. Köpeği Karabaş geldi aklına. Karabaş da durmadan kaşınırdı. Bir deri bir kemik olmasına rağmen vücudunu taşımakta zorlanır, titreyen bacaklarıyla ayyaşlar gibi köyün tozlu yollarında, hem kaşınır,

olumsuz

Korkak

Dikilen heykeller, anıtlar, marşlar, falan filan her neyse kahramanlık propagandaları da beni ikna edemez.Ben O masallara inanacak kadar eşek de değilim.. Neyse efendim öykünün girişinde hava durumu, manzara, doğa gibi şeylerden bahsetmedim. Sanki bunlar insanların çok umurunda. Bu yüzden konuya direk girmeyi tercih ettim. Konuyu fazla dağıtmadan mevzuya

mizahi

Has Adam

Her mahallenin bir delisi mutlaka vardır. Bizim mahallenin delisi de Deli Ömer di. Onu bütün çocuklar ve köpekler çok severdi. O da onları. Çok fazla konuşmazdı Ömer. Konuşmak canı istemediği zamanlarda onunla anlaşmak da zordu zaten. Kelimeler, homurtu halinden çıkardı ağzından. Yine de biz anlardık onun ne demek

olumlu

Güçlü Ordu, Güçlü Devlet, Güçlü Millet

Çocukluğumdan bir anım. Gün geldi, gün yüzüne çıktı, aklıma geldi, paylaşmak istedim.
"Yaşlı teyze bizde yirmi gün kaldı. Sonra annem onu memleketine gönderdi. Çocuk aklı nereliydi, nereye gitti hatırlamıyorum. Ama ne önemi var, o güzel insan memleketimin bir yöresinden."

nötr

Açlık...

O kadar hızlı ve kuvvetli ilerliyordu ki onu hiçbir şey durduramazdı...

karışık

Maganda

Uçsuz, bucaksız topraklarda düşünüyor maganda. Otlayan hayvanlarına bakıyor, çevresine, sağına, soluna, uzaktaki tepelere bakıyor. Sırt üstü çimende uzanmış maganda, bazen ağaçlara, bazen kelebeklere, bazen de aletine bakıyor.

düşündürücü

Bir Demet Maydanoz - Tanık - Son

Hakim, adamı dinledikten sonra keskin bakışlarıyla salonu gözden geçirdi. Bu koltukta kaç yıldır çalışmakta olduğunu saymıyordu artık. Ne kadar kendi kendine şikayet etse de, bir türlü veda edememişti. Masasına gelen her dosyada farklı bir hikâye vardı. Son zamanlarda artan şiddet mağduru kadınları gördükçe, adaleti sağlamak, doğru kararı vermek

umutlu

İki Rengin Hikayesi

Darağacına salıncak kurup sallanan iki rengin hikâyesiydi aslında Yeşil ve Mavi'nin hikâyesi. Aylardan hüzün, mevsimlerden hüsran, yıllardan cereme iken başlamıştı bir gün ansızın. Rüzgâr çıkmıştı en kuvvetlisinden ki darağacının kurumuş dalarını bile bir oyana, bir bu yana savruluyordu. Kalemini kırmış hâkimin idam onayı savcının ellerinde ve savcının dilinden

olumsuz

Bin Yıllık Ayin

Kanla filizlenip kanla beslenen bir düşüncenin bin yıldır süregelen bir ayininden arta kalanları izliyorum

üzgün

Gülsüm Anne

Aradan çok uzun yıllar geçti 90 lı yıllarda yazdığım öykümdü. Ama konu hala tazeliğini koruyor.
Tüm Cumartesi Annelerine İthaf Olunur.

olumsuz

Sabah Akşam Mozart

"Şimdi yaşayan kaç kişi duyuyor onu, kimler kulak veriyor diye sorarım sık sık kendime? Birçok kişi senin gibi düşünüyor evlat. Sen daha çook gençsin ama onlar çoktan bir zombiye dönüşmüş gibi gelir bana."

karışık

Sol El

Ahmetin suratı, yukarı doğru çekilen kulaklarının acısıyla yamuk bir hâl almıştı. Öğretmen kulağını bıraktığında kulak memesine kadar kan oturmuştu. Tahtaya geçip arkadaşların karşısında mahcup bir halde önüne baktı. Öğretmen, Bir daha sol elle yazmayacağım. diye, tekrar etmesini istedi. Ahmet, mırıldayan sözlerle tekrar etti. Öğretmen, bunu beğenmedi. Bir kez

Başa Dön