Bir Yer Verdim Sokak Tarafından
O kadar da yalnız değildim canım, sokak tarafından arkadaşlarım vardı. Yine de bazı şeyleri, içten yapmak gerekir.
"Bugün 10 Ekim 2025, saat 20:02. Neredeyse her şey mümkün. Özellikle de saçma olanaklar." – Douglas Adams"
"Bugün 10 Ekim 2025, saat 20:02. Neredeyse her şey mümkün. Özellikle de saçma olanaklar." – Douglas Adams"
O kadar da yalnız değildim canım, sokak tarafından arkadaşlarım vardı. Yine de bazı şeyleri, içten yapmak gerekir.
Sitenin, doğruca sahile inen dar yolun girişindeki kapısından içeri salmadıkları Kazım, güvenlikçilerin kulübesinin hemen yanındaki akasyanın, sitenin duvarından dışarı taşan gölgesine çekti üç tekeri...
Bir banka oturdu.Denize baktı.Harika,enfes,müthiş duygularını ifade edecek kelime bulamadı.Her şeyi unutmuştu.Karşı kıyıda denizin güzelliğini seyretmeye gelmiş,tekrar geri dönmemeye kararlı gibi dimdik ,kendi güzelliklerinin farkındalığını göz ardı etmeden gururla yükselen dağlar vardı.Deniz ,balık pulu gibi yayılan küçük çok küçük kıpırtılarla grinin tonlarını sergiliyordu.Çok az mavinin de etkisi görülüyordu denizin
Salıncakta sallanırdı üç çocuk,tahtadan ve ipten bir salıncakta;o kadar keyifle sallanırlardı ki hiç korkmazcasına.O salınımların arasında yıllara yayılan bir rüzgarları vardı,önce tenlerini sonra yüreklerini okşayan.Ürkmezlerdi son hızla gökyüzüne yükselirken çünkü inançlıydılar.Aslanlardan korkmadan gezmişlikleri vardı yeşil ormanların ortasında.Hiç kaybetmediler özgürlüklerini,aldıkları o güzel nefesi düşüncelerinde yoğuracak kadar mahir,denizleri yürüyerek geçebilecek
Artık hiç kimse elini taşın altına sokmuyor.
Yakın bir zamana kadar mahallenin yarısı seferber olmuştu, ama hızla çözülüp gitti onlar da. Haksızlık etmeyelim, hala direnenler var. Oysa ne sayıları, ne de güçleri yetecek gibi.
Etrafıma tüm dikkatimle bakıyordum ve o anda yanıma orta yaşlarda,kır saçlı,mavi gözlü bir abi gelip oturdu.Elini omuzuma attı hiç konuşmadan,peşine yüzümü ve saçlarımı okşadı gülerek.O gözlerini ayırmadan beni süzdükçe suç işlemiş ama saklamış ufak bir çocuğun utangaçlığı dolmuştu içime.Ruhların ve boş bakan gözlerin arasında salınımlardaydı yüreğim.Elimdeki su şişesine
"Yokladı hafıza sandığını. Başladı çıkarmaya tozlanan anıları. Anlattıkça neşelendi. Bir anlattı bir neşelendi. Neşesinin doruğunda artık güvenle ayrılabilirdim ondan. Teşekkür etti bana. Yalnızlığına ortak olmuşum.
Asıl ben teşekkür ederim sana.
Çünkü fark ettim ki: Hiç düşünmemişim bir gün bir sandık dolusu tozlanan anım olacağını,
Ölüm bu topraklarda yaşayan kadınların ikiz kardeşi gibiydi.Sanırım uzun yıllarda böyle kalacak gibi gözüküyor.Çünkü saygın katillerin! Yaptıklarının bedelini ödetecek alt yapı oluşturulamadı.Son teknolojiyi kullananların beyninde insanlığın nüvelerini oluşturamadığımız için de kadının insan olduğunu öğretemiyoruz.
Zorlamayla oluşturulan günler gerçek amaca hizmet etmez.
Toplumun ihtiyacından ve sevgisinden yola çıkmayan yapay gündemler ,eğreti elbise gibi sırıtır.Bu öykü bizi sahtekarlığa sevk eden zoraki kutladığımız bu günlerin getirdiği sıkıntıları belirten bir kurgulamadır.
"Bir keman eklendi piyano sesine. Sakinleşiyor bedenim. Keman seriyor ruhumu kitapların üstüne. Bu kez genç bir kız karşılıyor. Bir tutam mücadele bir tutam umut ve isyan çalmış kitaplardan. Kemanla piyano yetişiyor genç kızın hızlı çarpan kalbine. Tutuyorum kızın ellerinden yürüyoruz sert ve kararlı adımlarla, bir adam kesiyor yolumuzu,
12 Eylül 1980 darbesi ardından tutunma mücadelesi veren bir devrimcinin yaşamından bir kesit
Bazı anlar ,hiç beklemediğiniz bir zamanda ,beklemediğiniz bir olay, alır sizi, yıllar önceki yaşanmışlıklara götürür.
Gel Rüstem abi...Gel de gör şu perişan halimizi.Sefil varoşların halini bir gör. Gör de önce kendinden sonra insanlığından, geçmişinden, geleceğinden utan abi. Evlerden feryatlar çığlıklar yükseliyor abi. Yarı aç, yarı tok yaşayanlar bir yana, tıka basa yiyenler, beslenenler, kırmızı yanaklılar bir yana abi. Geçim derdinden çıldıranlar, fazla kazanmaktan
Zaten bu insanlar da, atalarını arada akıllarına getirirler belki ama uzun uzadıya kafa yormaz, geçmişin bir sis bulutundan öte bir şey olmadığına inanırlardı. Gelecek, kaygı barındırmayan bir kopyaydı. Sadece bir önceki güne ait bir kopya, daha öncesine değil işte. Böyle olunca da, geçmişle gelecek, daraşmalık aralıklarda bir taraftan
Kısa boylu siyah saçlı çocuğun, küçük hanımın ve Eylül'ün Anadolu'ya dönüşen öyküsüyle olayı biraz kalbinizde yaşayacaksınız.
Kutsal kitaplardaki metinlerin satır aralarında belirtilmiştir. Tanrı bazı güçlerini ister istemez peygamberleri ile paylaşmıştır. Onlar yeryüzünde ki temsilcilerdir. O gücünü bu aracılar vasıtası ile diğer insanlara gösterecektir. Bir elin parmaklarını geçmeyen peygamberlerin sayısının azlığından olacak ki bazı güçlerini de mürşidi kamillere dağıtmaktan çekinmemiştir. Bunlar dinimizde Allah dostu olarak
Adalet Ağaoğlu