Öykü > Toplumcu
Aldanıyor Muyuz? Aldatıyor Muyuz?
Yaklaşık 20 sene önce bir abimizin 5 yaşındaki oğlunu gece 3, 4 sularında apar topar acile götürmüştük Minik Burağın ateşi bir hayli yüksekti. Yavrucuk yükselen ateş sebebiyle kusmaktan, kusmaya çalışmaktan bitap düşmüş, burnu ile nefes almakta zorlanır hale gelmişti. O pempecik yanakları sararıp solmuş, gözlerimizin içine yarı baygın
Hizan'lı Mustafa
Kurtuluş Savaşı yıllarının arifesiydi. Kilis’in Tilhabeş köyüne Bitlis’ten kalabalık bir Kürt aşireti geldi. Tilhabeş’in ağası Mahli Ağa’ydı. Mahli Ağa Nacar ailesindendi. Nacar ailesi bir aşiret kadar büyük olduğundan çevre köylerde de hatırı sayılır bir ağaydı Mahli Ağa.
Ağabey, Kardeş Olduk
Ülkede bir seçim öncesi yaşanan öykü. Toplumda buna benzerleri çok sık rastlanıyor. Saygılar.
Sefilleri Öldürün
Bir hırsızın gözyaşları dökerek, isyan ederek anlattığı bir olaydırVaroşların en sefil mahallerinde işe çıktığı o günü anlatıyordu. Bir gün öğle saatlerinde bir eve girmişti. Bir ev ne kadar eski o kadar döküntü olsa da oradan hiç umulmayacak ölçüde küçük bir hazinenin çıkma ihtimali hep yüksekti. Yastık altında ki
Bir Öykücümüzden Bir Öykümüz Var
Bekir Sıtkı Kunt; konuşma dilini yazı diline getirme anlayışını benimser: "...Dilde ölçü , dilde realizmdir; yani yaşayan dil ile yazmaktır. Halkın dili, sanatçının kendi dili olmalıdır." der.
Yapılan bir söyleşi de, sanat anlayışını özet olarak şöyle dile getirir: "Sanatın tek amacı ve yolu halk için olmaktır.
Dağları Delen Budala İhtiyar
Yoğurt yapmak için maya süte çalınır, suya çalınmaz ! Bir tas suya bile maya çalsan o asla tutmaz ! Nerde kaldı koca göl? Üstelik, göl büyür, küçülür, dalgalanır, durulur, kurur. Ancak, dağlar asla değişmez, büyümez, yükselmez, kıpırdamaz, hep olduğu gibi kalır.
İsyankar Ruhlar
Akşam karanlığı bastığında ateşler yanar, işte o zaman hüzün basar, efkâr basar. Kimse ayrılmak istemez. Şimdi birisinin araya girmesi lazım. Maymunluk yapması şart, onların gülmesi lâzım. Yoksa içleri parçalanacak dertten. Görev belli. En bedavacısı, en parasızı devreye girer. Kralın soytarısı gibi. Öyle şakalar yapar ki, öyle hareketler yapar
Pembe Gözlü Kız
Dili sürçtü öğretmeninin, “ne güzel pembe gözlerin var senin”. O gün bugündür adı, “pembe gözlü kız” olarak kaldı.
Emret Ölelim
Tekmil verildi. Sahne sona erdi. Subayların, astsubayların günlük yarım saatlik çalışması sona erdi. Şimdi sıra tabur binalarındaki odalarında istirahate çekilme saatleri. Yan gelip yatarken neler konuşacaklar? Vilayetin, ilçenin, zenginlerin kızları akşam onları bekliyor. Hepsi üniformalarıyla yakışıklı. Becerdikleri üniversitelilerin, sekreterlerin, hemşirelerin sayısı kaç acaba? Ya birbirlerine devrettikleri. Tabur çaycısı
Bir Kara Yazıdır Gençliğim
Bir kara yazıdır gençliğim
Her gün doğumunda el bağlar karaya
Tutar kızıl güneşi yelelerinden
Kor alevin yedi rengi damar damar kavursa da yüreiğini
Atar arşın gamı gasevetini kara yazıya
Acı Esintiler
İzmir 1 Nolu Sıkıyönetim Komutanlığından süren davamız nihayet bir karara bağlandı. Hakkımda istenilen 5 yıllık ceza da onaylanmış oldu. Ama avukatlarımız temyize başvurdular. Sonuçlanması birkaç yıl sürer dediler.
Kalleşler Tekkesi
Bu güruhtan zevatın, ne elinde tespih ne başında takke olur. Onlar nev'i şahsına münhasır kabilininden ve dahi Kabil'in Sulbünden günümüze kadar ulaşan, haset ve fesatın kıdemli erkânıdır. Envai türden kemlik ellerinden gelir. Her dem kötülük yapmaktan asla ve ka'ta geri durmazlar...
Elini Uzatsa Elime Değecekti
Çevrenizdeki her şey kırık dökükken sizin mesut olmanız mümkün değildi.
Hayatta Kalabilmek
Onu gördüğümde siyahın bu kadar siyahını daha önce hiç görmediğimi düşündüm. Karşımdaki koltukta keyifle oturan ve neredeyse koltuğun oturma yeri kadar büyüklüğünde, birçok kolları olan kocaman bir örümcek. Ben ayaklarımı topluyorum, oturduğum kanepede sanki kaybolabilecekmişim gibi büzüşüyor, kendimi saklamaya çalışıyorum fakat nafile.
Vahşi Kent Soylu Kadın ve Taşralı Kibar Erkeğin Karşılaşmaları
Bazen öyle tesadüfler olurki bir daha hiç olmayacağını biliriz.
Yeni Bir Gün, Yeni Bir Umuttu Onun İçin
Hasan, ortalarda yoktu. 12 yıl olmuştu Hasanından ayrılalı. Oğul anasından ayrılalı Neredeydi, kiminleydi, ne yapıyordu? Kimse bilmiyordu.
Rıza...
Lübnan’a asker gönderme kararının alındığı günlerdi. Dört kişiydik. Her zaman ki gibi garsondan müzik sesinin en az geldiği yerde bir masa rica ettik. Masa yanına gelindiğinde her kes Rıza’nın oturmasını bekledi. Rıza kendisine gösterildiğini sandığı saygıdan olacak herhalde, burnundan derin bir nefes çekerek başını hafifçe sağa eğdi. Sol
Kümeler
Son Eklenenler
-
01
-
02
-
03
-
04
-
05
-
06
-
07
-
08
-
09
-
10
-
11
-
12
-
13
-
14
-
15
-
16
-
17
-
18
-
19
-
20
KİTAP İZLERİ
İNCİR KUŞLARI
Sinan Akyüz











