..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsanlarýn arasýnda yaþadýðýmýz sürece, onlarý sevelim. -Andre Gide
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Popüler Kültür > Salih Zeki Çavdaroðlu




1 Nisan 2012
Fasýl" Dan Koro" Ya; Serhânende" Den Þef" E Geleneksel Mûsýkîmiz" Deki Ýcrâ Anlayýþýna Kronolojik Bir Bakýþ  
Salih Zeki Çavdaroðlu
Türk Mûsýkîsi korolarýna eleþtirel bir bvakýþ...


:AIJH:

Koro’ yu LAROUSSE “ …Ýlkel toplumlarýn ilk kurumlarýndan biridir. Koro tek sesli ve oktavlý olarak, Eski Yunanlýlar’ da, gregoryen þarkýlarýnda ve halk melodilerinde kullanýlýrdý…” cümleleriyle tarif ediyor.
Önceleri Kilise âyinlerinde kullanýlan bu terim, 16.yüzyýldan itibaren Ýtalya’ da dindýþý müzik icralarýnda (intermezzolar) kullanýlmaya baþlar. Daha sonra da Klâsik Batý musýkîsinin toplu icralarýný belirtmek üzere literatüre girer.
“ Halka halinde dans ederken bir ezgiyi terennüm etmek” anlamýna gelen Latince CHOREA’ nýn Türkçemize Ýtalyanca CORO’ dan, intikal eder.
Batýlýlaþma maceramýzýn doðal bir sonucu olarak ‘ koro ‘ terimi, mûsýkî zemininde, her ne kadar Ýkinci meþrutiyet’ ten (1908) sonra ifa edilmeye baþlanýrsa da, 1920’ li yýllarýn ortalarýndan itibaren MES’ UD CEMÝL Bey ile daha sýk kullanýlmaya baþlar.Bu konuda Mes’ ud Cemil Bey, baþta Ali Rýfat Çaðatay olmak üzere bazý mûsýkîþinaslardan büyük destek alýr.
Bunun öncesinde bilindiði gibi bizim müziðimizde Ýslamiyet’ i kabulümüzle birlikte toplu icra geleneðinin önü açýlýr, hýz kazanýr ve sonuçta kurumsal bir hâl alýr.
“ fasýl hey’ etinin baþýnda elinde tef, bendir ya da dairesiyle usûl vuran SERHÂNENDE bulunurdu. Serhânende’ nin her dinletide mutlaka yer almasý gerekmezdi. Ancak serhânendenin çok önemli bir niteliði de, diðer hanendelerle birlikte icra edilen eserleri okumasýydý. Yani usûlün vurulmasý ve icranýn koordinasyonu bizzat icracýlardan biri tarafýndan yapýlýrdý. Müzisyenler de icra sýrasýnda gerekli uyumu ve aralarýndaki müzikal iletiþimi bir “ þef “ aracýlýðýyla ve bu “ yönetici “ nin iþaretlerine uymaya çalýþarak deðil, doðrudan doðruya birbirlerini dinleyerek saðlarlardý…” 1
Mes’ ud Bey’ in 1938’ de Ankara Radyosu’ na Türk Musýkîsi þefi olarak tayininden sonra kurduðu “ Klâsik Koro “ ile birlikte, tarihî “teganni“ anlayýþý, yerini modern icra anlayýþýna býrakacaktýr.
Rahmetli Yýlmaz Öztuna bu dönemi “…Türk Mûsýkîsi kýsmýný en iyi þekle getirdi…Tamamen dejenere olmuþ Türk mûsýkîsi icrasýna modern, ciddî ve çok müzikal bir anlayýþ getirmesi, eski ekol mensuplarý ve piyasacýlar arasýnda en büyük tepkilere zemin hazýrladý… “ 2
þeklinde anlatýr.
Evet 18. Yüzyýldan bu yana bütün kurumlarýmýz gibi, geleneksel musýkimiz de “dejenere“ olmuþtu; ama bunda devletin yanlýþ kültür-sanat politikalarýnýn vebâli çok büyüktü.
Özellikle, Osmanlý Ýmparatorluðu döneminde 19. Yüzyýlýn ilk çeyreðinden sonra baþlayan, Tanzimat ve Meþrutiyet dönemleri ile hýz kazanýp, Cumhuriyet ile birlikte radikalleþen musikimize yeni bir “sistem“ ikamesi anlayýþýndaki yanlýþlýklarýn bu dejenerasyondaki pay oraný oldukça büyüktür. Bu hususun ayrý bir baþlýk altýnda deðerlendirilmesi gerekir.
Musýkimizde devletçe arzu edilen sistem deðiþikliði, daha açýk bir dil ile söylersek “ tek sesli “ likten “ çok seslilik” modeline geçme arzusu belli bir süreç sonunda fiyasko ile netielenmekle birlikte, çok sesli müziðin dekoratif amaçlý ritüelleri ister istemez mûsýkîmize yerleþti ve yadýrganmaksýzýn kabullenildi.
Ancak bu konuda da, þefin aynen senfonik orkestralarda olduðu gibi Frak giymesi ve baget kullanmasý gibi örnekleri az da olsa zamanla, bu alýþkanlýklarýn býrakýlýp, topluluklarýn þeflerce daha mâkul bir kýyafet giyilip, bagetin atýlarak yönetildiðini görmekteyiz.
Fakat iþ burada bitmemektedir. Mesut Cemil ile halefi Ruþen Ferit Kam ve çaðdaþlarý deðerli þeflerle korolarýmýz örnek icralar ortaya koymuþlar ve bir gelenek inþa etmiþlerdir.
Ancak ilerleyen zaman içerisinde, özellikle de 12 Eylül 1980 darbesinin öncesindeki kaos ve sonrasýnda demokratik düzene yeniden geçiþ sürecindeki siyasal ve kültürel konjonktürden kaynaklanan yapýnýn sonucu olarak gerek profesyonel ve gerekse amatör mûsýkî camiamýz korolarýnýn, bir kýsmýnýn gerek yaptýklarý icrâ tarzlarý ve gerekse vizyonlarý itibariyle hiç de iç açýcý bir görüntü vermediklerine þahid oluyoruz.
Mesela uzun yýlardýr “ modernleþme “ adýna bazý, hatta klâsik korolarýmýz ritim enstrümaný olarak def, daire ya da bendir kullanmamaktadýr.
Oysa bilindiði gibi bizim musýkimizin ana ekseni “usûl” e dayanmaktadýr. Ritimi birinci dereceden almanýz gereken enstrümanlarý dýþlarsanýz, yaptýðýnýz icra periyodlarýnda kaosa girmeniz ister istemez kaçýnýlmaz olacaktýr. Yaptýðýnýz yorumlarýn normal sürede olmasý gerekirken, birden aðýr ya da yürük ikilemine girmeniz doðal olarak randýman kalitenizi allak bullak edecektir.
Benim de hayatýnýn son yýllarýnda rahle-i tedrisinde bulunma þansý yakaladýðým kýymetli bestekâr ve Üsküdar Musýkî Cemiyeti’nin bânisi ve koro þefi rahmetli Emin ONGAN Hocamýz ile meþk eden kiþilerin hatýrlayacaðý gibi, onun meþklerinde nota’ dan önce usûl’ ün büyük önem taþýdýðýný, notanýn sadece saz hey’ etinin önünde bulunduðunu, koristlere bunu titizlikle yasakladýðýný hatýrlayacaklardýr.
Bu gün bazý korolarýn icralarýna baktýðýmýzda, koristlerin gözlerini ellerindeki demet demet notalardan ayýrmadan, hatta söz gelimi “Ayva çiçek açmýþ yazmý gelecek” i bile deþifre ciddiyeti ile okuduklarýný hayretle izliyoruz.
80’ li yýllarda “çokseslilik“ adýna mûsýkîmizde bir “çoksazlýlýk” furyasý baþlar. Tabi bu arada saz heyeti içine piyanolar, gitarlar, orglar v.d. batý enstrümanlarý yerleþirler.
“… 80’li yýllarýn ortalarýndan itibaren TRT’ de yeniden bir Yýldýrým Gürses furyasý baþladý. Bir türlü beklenen atýlýmý yapamayan Türk Sanat Müziði’ni ayaða kaldýrmak adýna ‘ Hoþ Sedâ ’ adý altýnda yaptýðý programla çok sesli denemelere giriþti. Ülkedeki müziði kendi kafasýna göre isimlendirerek tasnifeden ve o müzikleri belli kategorilere ayýrdýktan sonra, yayýnlarýnda belirli oranda yer vermeye baþlayan TRT, baþýný Yýldýrým Gürses’in çektiði bu nevzuhur türe Çok Sesli Hafif Türk Sanat Müziði adýný taktý. O güne kadar böyle bir türün varlýðýndan kimsecikler haberdar deðildi; ancak TRT bu ad altýnda müzik yayýnlamaya baþladýktan sonra ortalýk bu bestelerle ve bu müziklerin potansiyel þöhretleri le dolup taþmaya baþladý…” 3
Batý enstümanlarýnýn geleneksel saz heyetinin arasýna serpiþtirilmesi teþbihte hata olmaz “ künefe üzerine ketçap dökmek“ kadar kelalâka bir durum ortaya çýkarýr.
ABD’li ve çalýþma alaný Doðu müziði olan bir antropolog profesör neler diyor ki :
“…Türk müziði birbirlerinden hafif farklý yüzlerce makamdan oluþan zengin bir melodik sistemden geliþtirilmiþtir. Bu müziði büyük orkestra ve korolarla çalmak, onu armonize etmek yada çok sesliliðe uydurmaða çalýþmak, ahengini alýp Batý sistemine göre düzenlemeye kalkýþmak, geleneklerin bugüne koruduðu en iyi þeylerin tahrip edilmesi ve orijinal biçimiyle hünerli, kompleks ve etkili olan bir þeyin eksotik ve iskeletini orta yerde býrakmaktan baþka bir þey olamayacaktýr….
…Osmanlý dönemi Türk müziðinde incelik ve zerafet bakýmýndan Batý müzik geleneðinin hiçbir aþamasýnda görülmedik bir zerafet vardýr…” 4
Saz heyeti 40’ lý, 50’ li gruplara kadar ulaþýr. Oysa geleneksel saz heyetimiz o zamana kadar en fazla 10-15 kiþiden oluþuyordu.
Bu durum da beraberinde, hem icrâ , hem de dinleti problemlerini getirecektir. Zira :
“… Büyük heyetlerle, kalabalýk gruplarla yapýlan icralarda çalgýlarýn özgün týnýlarý eritilir, kritik perde ve aralýklar belirsizleþir, uðultulu bir sis bulutu incenüans ve naðmeleri örter, makam ve geçkiler orijinallik, kiþilik ve netliklerini kaybederler. Herkesçe ayýrdedilebilmesi gereken incelikler buðulanýr ve sýkça, kolaycý bir refleksle geçiþtiriliverir…
… Son yýllarda tanýk olduðumuz yetmiþ-seksen kiþilik Devlet korolarýnýn gösteriþli fakat bulanýk, uðultulu ve samimiyetsiz, hacimli fakat sönük ve kiþiliksiz, özetle ölü icrâlarý bunun a contrario kanýtýdýr…” 5
Günümüzün önemli müzikçilerinden Mutlu Torun’ un bu konudaki görüþleri de oldukça eleþtireldir ve geleneksel musýkinin icra tarzlarýndaki deðiþimleri olumsuz bulur ve þöyle der :
“…Radyo,TV’ ler ve diðer yayýnlarda toplu icra tercih ediliyor. Halbuki Türk Müziði’nin aslî karakterlerinden biri de oda müziði olmasýdýr. Farklý disiplinlerden gelen enstrümanlarýn oluþturduðu bir kalabalýk grup ,ifade birliði olmadan tek sesli müzik yapýyor. Gelenekte, fasýl takýmýndaki sâzendeler, birbirinin tavrýný bilen, nota dýþýnda da çok güzel emprovize icralar koyan kiþilerdi…” 6
Ayný konuda yine mûsýkîmizin önemli isimlerinden Necdet Yaþar ise, ritim konusu odaðýnda,koronun diðer uygulamalarý için de yaptýðý eleþtiride oldukça aðýr sözler eder. Ýþte söyledikleri :
“…Türk Müziði’ nin tarihini incelediðimizde fazla kalabalýk heyetlerle icra yapýlmadýðýný, büyük korolarýn yer almadýðýný görüyoruz. Doðal ki, bu küçük grupta kalabalýkla gelecek sorunlar da ortadan kalkýyor…Korolarý yöneten þefe gerek yok.Tempoyu kudüm veya bendirden alýrsýnýz, serhanendeye uyarak eseri icra edersiniz” 7
Netice itibariyle Korolarýmýzýn içinde elbette mûsýkîmizin haþmetli geçmiþine yaraþýr derecede icrâ yapanlarý tenzih ederek söyleyebiliriz ki, gün geçtikçe mûsýkînin bir sanat olduðu unutularak, salt eðlence aracý seviyesine düþürüldüðünü görüyoruz.
Konser salonlarý, gerekse ekran ve mikrofonlardan dinlediðimiz bazý korolarýmýz ( halka inmek adýna ) Hicaz, Nihavent ve Uþþak v.b. birkaç sýnýrlý makam ve sofyan, düyek gibi yine birkaç sýnýrlý usul kalýbý ile bestelenmiþ eserleri, temcit pilâvý gibi sabah akþam dinleyenlerine sunmaktadýr. Dikkatli bir kulak ile takibettiðinizde ayný þarkýyý 24 saatlik bir zaman dilimi içerisinde defalarca dinlediðinize tanýk olacaksýnýz.
Ayrýca zaman zaman devlet televizyonlarýnýn topluluk konserlerinden bazýlarýnda, popüler “ Türk sanat Müziði “ nin “emsalsiz “ solisti olarak nitelenen “piyasa“ þarkýcýlarýnýn arkasýna devletin kadrolu ses sanatçýlarý vokalist olarak yerleþtiriliyor ve onun feryâd-i figânlarý millete sanat diye dinletiliyor.
Bu durumlar da biz dinleyicileri ister istemez üzüyor.
Muhterem “Þef“ lerimizin nazar-ý dikkatlerine arz olunur…

DÝPNOTLAR

1 Cem BEHAR, “ Zaman, Mekân, Müzik “, Afa Yayýncýlýk, Ýstanbul, Eylül 1993, s. 122
2 Yýlmaz ÖZTUNA, “ Türk Mûsýkîsi Ansiklopedisi “, MEB, Ýstanbul,1968, C.I, s.124
3 Bayram Bilge TOKEL,” Baðýmýza Gazel Düþtü ”, Akçay Yayýnlarý, Ankara/1999,s.211
4 Robert GARFÝELD, ” Türk Musýkîsi Büyüleyici ”, Tercüman Gazetesi, 31 Mayýs 1990
5 Cem BEHAR, “ a. g. e “, s.128
6 Mutlu TORUN,”Virtüoz,Enstruman Cambazý Deðildir”, Yeni Þafak Gazetesi, 20 Þubat 1999
7 Avni ANIL, ”Olmadý Sayýn Profesör, Olmadý!...”,Tercüman Gazetesi, 10 Temmuz 1990

http://ferahnak.wordpress.com/2012/04/01/fasil-dan-koro-ya-serhanende-den-sef-e-geleneksel-musikimiz-deki-icra-anlayisina-kronolojik-bir-bakissalih-zeki-cavdaroglu/



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn popüler kültür kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Toplumun Müziði Konuþtuðu Dilin Aynasýdýr


Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mukaddes Kitabýmýz’daki Âyetler ile Tarihî Veriler Iþýðýnda: Türkiye’de Yahudicilik Hareketleri
Yazdýklarý Ýle Yaþadýklarý Aykýrý Bir Sanat ve Edebiyat Adamý
Cumhuriyetimizin Kuruluþ Felsefesi
Türkiye’ Nin Önüne Konmuþ ‘batýlýlaþma’ Hedefinin Ne Kadar Yanlýþ Bir Hedef Olduðunu Artýk Anlamamýz Gerektiði Günlerdeyiz
Tarih Boyunca Türkçemiz’ E ‘sadeleþtirme’ Adýna Yapýlan Ýhanetler ve Bunun Sonuçlarý
1923’ Te Okullarda Türk Mûsýkîsi Öðretimi Yasaklanmýþtý!..
Chp Ne Kadar Solcu Ya da Sosyal Demokrat; Daha Doðrusu Bu Ýddialarý Ne Kadar Doðru?
Türkiye’ Nin 'Batýlýlaþtýrýlma 'Projesi Kapsamýnda Radyo’ Nun Misyonu Neydi?
Ziya Gökalp
Emperyalist Dünyanýn Himayesindeki Piyanist Yine Sara Nöbetlerinde

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Vefatýnýn 67. Yýlýnda Ziya Osman Saba’ Yý Rahmetle Anýyoruz... [Þiir]
Ýki Bedene Tek Ruh [Þiir]
Adý Konulmamýþ Duygular [Þiir]
Aþk Bir Terennüm Ýse [Þiir]
Hayal Bazan Gerçeði Aþar [Þiir]
Sensizlik Beyitleri [Þiir]
Yaðmuru Beklerken [Þiir]
Her Þey Geçmiþte Kaldý [Þiir]
Vesvese [Þiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradýr "" [Þiir]


Salih Zeki Çavdaroðlu kimdir?

Otuz yýldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musýkisi eðitimi aldým. Üsküdar Musýki Cemiyeti' nde 20 yýl korist - solist olarak görev yaptým. Bu güz Türk Musýkisi üzerine makaleler yazýyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiði Yazarlar:
N.Fazýl , C.Meriç, B.Ayvazoðlu,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.