Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Eminim birçoğunuz benim gibi sabahın köründe aynaya bakar bakmaz gördüğü o bedbin surattan ürküyordur. Asık suratlı, mutsuz bir yüz ifadesi ile bir fotoğraf karşımızda bize bakıyordur. Çevremizde ki insan davranışları, yaşam faktörleri, içinde bulunduğumuz toplum şartları maalesef bu suratı bu hale getirmiştir. Artık kendi yüzümüzden korkar hale gelmişizdir. Peki ne yapmamız lazım?..Aynaya bakarken gülümsemeye çalışacağız. Yani çaba göstereceğiz. Öncelikle bu hususta kendimizi şartlandırmamız gerek. Bu sırada kulakları da dış dünyaya kapatacağız. Çünkü o anlarda eşiniz mutfakta size haykırıyordur. Ya para istiyordur ya da faturaları hatırlatmak için bas bas bağırıyordur. Kesinlikle onu duymayacağız. Biz hala aynaya bakarken gülümseyeceğiz hem de kulaklarımızı iyice kapatacağız. Biraz daha kendimizi zorlarsak kulakları da mutlaka oynatacağız. Üçüncü aşamada ise dilimizi ısıracağız. Yoksa ağzımızdan çıkacak kötü bir söz bu pozitif yaşam sevincimize daha yolun başında iken bir balta vurabilir. Şartların bizi etkilemesine asla müsaade etmeyeceğiz. Sonrada acı çeken ama hala inatla gülümseyen arada bir kulakları oynatan bir gövde ve kafası ile doğru salona giderek bir koltuğa oturacağız. Tabiî ki dilimizi de yine ısıracağız. Çünkü eşiniz yine size bağırıyordur. “ Manyak herif bu halin ne böyle?..” diyordur. O ne derse desin siz artık duymayan, konuşmayan ama buna rağmen gülen mutlu bir insansınız. Eşiniz ise mutsuzluğu ikiye katlanmış bir halde halının üstünde tepiniyordur. O tepindikçe eminim daha çok güleceksiniz. İşte ilk mutluluk sahneniz karşınızda oynuyordur. Sonra düşüneceğiz. Bu toplumun iyi insanlardan oluştuğunu, çarşıda, pazarda her yerde saygı, sevgi tezgahlarının kurulduğunu ve bu insanların size: “Haydi çık dışarı, buraya gel seni bekliyoruz” diye seslendiklerini duyacağız. Bunu da hayal etmemiz içinde kendimizi mutlaka kandırmamız şart... Sonrada buna inanacağız. Sonrada evden dışarı çıkarak topluma karışacağız. Çevrenizde yine o insanları göreceksiniz. Adeta bir ormana girmişsinizdir. Çeşitli canlılar her yerde korkunç bir mücadele içersinde savaşıyordur. Şimdi sıra gözleri kandırma sırasıdır. Onları görmemezlikten gelerek onlara gülümseyerek yol alacaksınız. Onlar yine size çarpacaktır. Bazen yere düşeceksiniz. Bazen de yerlerde sürüneceksiniz ama siz yinede ayağa kalkıp yürüyecek ve tabii ki gülümseyeceksiniz. Çevrenizde sizi izleyen şüpheli gözlere, haykırmalara, hırlamalara, saldırılara aldırmadan yürüyecek işinize gidecek sonra da akşam üzeri yine aynı şartlardan hiç etkilenmeden döneceksiniz.Siz artık mutlu bir insansınız. Siz artık zorluklarda hiç bir şeyden etkilenmeyen birisiniz. Görmüyorsunuz. Duymayan, hiç konuşmayan ama bunlara rağmen mutlulukla gülümseyen üstelik kulakları oynatabilen başarılı bir insansınız. Bu davranışların yan etkileri de söz konusudur. Olumsuz tepkilere de mutlaka hazırlıklı olmanız gerekebilir. Sonrasında oturduğunuz sokağa girdiğinizde umarım evinizin önünde bir ambülans sizi beklemiyordur. Yanında sağlık görevlileri haliyle öfkesinden kudurmuş bir halde duran eşiniz sizi beklemiyordur?..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şenol Durmuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |