Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis |
|
||||||||||
|
Yalınız, geçen akşam Memed Amca’nla bozuşur gibi olduk.Bıçak sırtından döndük. Onunla gavga etmek, gırk yıllık hayat arkadaşımnan daklaşmak isdemiyom.O da olmasa, ne yaparım? Birbirimizden başga kimimiz va? Çoluk çocuk gurbette. “Gap gaba deyincesi, tıngırdar.” hesabı; arada bir tıngırdaşsak da, geçinip gidiyoz. Ihhh! ne diyodum? Hıh, bozuşacak gibi olduğumuzu anladıyodum. “Bu esgi evden bıkdım, çocukla bize bi apartıman dayiresi alıversinle de ıccacık oturam.” dedim. Bana ne dese beğenirsin? O gadar gasde okursun, M.Şevket Eygi’yi okumadın mı? “Müslümanlara, apırtımanda oturmak günah.”mış dedi. Cennetden iyice umudu kesdim. Ne yapsak, ne etsek günah. Sıfırcı hocalar, bi puan bile yazmıyorla sevap hanemize. Neymiş efendim; “Müslümanla gatiyen apartımanda oturmamalı.” ymış. “ Apartıman, İslâma uygun değil.” miş. “İmkânı olan her Müslüman küçük de olsa baçceli bi evde oturmalı.”ymış. İşde bundan yırtdık çok şükür. Bizim evin baçcası var çünkü. “ABD’de ve Avrupa’da samandan evler yapılmakta. “ ymış. Hopbalaaa! Hani ecnebilere benzemeyecekdik? Hem, tarım politikaları dip yapdığı için; Türkiye’de saman yok ki ev yapacak. Nerden bulacaz samanı? “ Yurt dışından saman alıyoz nasıl olsa. “ diyo. Sen git onu TOKİ’ye anlat; dere yataklarına bile apartıman gonduracaklarına, samandan ev yapsınla madem.” dedim. Bi şeyler daha diyecekdim de, hır çıkmasın diye susdum. Hep, susan ben olurum zaten. Ihhh! Amcan, beni susdurmayı, sindirmeyi siyasilerden öğrendi. Başbakanımız, bakanlarımız her önlerine gelene- gastelerin ağzıyla söyleyim- ayar çekiyorla ya; amcan da onları taklit ediyo. Denemesini de bende yapıyo. Sanki ben gobayım. Cık cık cık! Başbakan AB’ ye, İran’a, Irak’a, Suriye’ye ayar çekiyo(!) ya güya. Hatta, Cumhurbaşkanınına bile ayar çekdi ya. Biz de gabadayı ruhlu olanları severiz ya! Amcanın pek hoşuna gidiyo bu ayar çekmeler. Dışileri Bakanı Davutoğlu başbakandan geri mi galacak? O da İran’a ayar çekmişmiş. Egemen Bağış, zaten malumun. Bi hatırla hele. Brüksel’deki toplantıda İslam’a hakaret içeren bir karikatürü kendisine vermeye çalışan Hollandalı milletvekili Madlener’e “Onu münasip bir yerine goy” demişti. Bu fırçası için Angara Belediyesi, Büyük Seğmen Ödülü bile vermişdi bakana. Gısacası sevgili günlüğüm; ayar çekme, fırça atma pek revaçda. Yağmasan da gürleyecen. Gozurdayacan. Zaten biz severiz gabadayı tarzını ve ağzını. Memet Amca’n da işde bu insanları örnek alıyo. Neydi bunun adı? Hıh! Hatırladım: Rol meodel. Herkesin bi rol modeli varmış. Senin rol modelin var mı sevgili günlüğüm? Yeni rol modelimiz Acun’muş. Başbakanı bile sollamış bu yarışda. Bunu yazan gastelere, başbakan bi gün hadlerini bildirir. Süleyman Soylu; Acun’un, yurdumuzun rol modeli olduğuna gızmış demek ki, başbakanı öne çıkarmaya çalışıyo. Bi zamanlar can düşmanı olduğu başbakana övgüler yağdırıyo. Belli ki, başbakan onun rol modeli. “Başbakan bizim gelmiş geçmiş ebedi başkanımızdır.” diyo. Hani herkes ölümü tadacakdı. Biz faniler ebedi olamazdık. Eleştiri alınca; suçu bizim üsdümüze atdı, ” yanlış anladılar” dedi. “Demokrasi içerikli bi gonuşmayı, ebedi şef gibi bi içeriğe daşımak, fevkalade ayıptır.” diye gıvırdı ama, lâf ağzından çıkdı bi sefer. Tüpden çıkan macun, ne yapsan geri girmez. Bi zamanlar başbakana; “At üsdünde bile duramıyo ama kendini padişah sanıyo.” diyodu. Dün at üsdünde duramayan adam, bugün rol model oldu. Sana güzel bir haberim va. Devletten yardım aldığı için yan gelip yatan 20 bin erkeğin yardımı kesilmiş, işe başlatılmış. Oh! Ne iyi olmuş. 58 bin kişi de meslek gurslarına yönlendirilmiş.... İçimi aycık ferahlatan bi haber duydum sonunda. Bu uygulama için hükümete, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına teşekkür ediyom. Bu ikdidara ilk defa bi teşekkür ediyom sevgili günlüğüm. Gel de başımda çöp gır. Dur dur, hatırladım. Bi sefer de, “Dersaneleri gapadıyoz.” diyen başbakana teşekkür etdiydim. Etdiydim de, o teşekkürü geri aldım. Dersanelerin gapanmayacağı, belki sadece adının denişeceği belli oldu.”Ulusa sesleniş” in adının “Hizmet Yolunda” diye denişdirildiği gibi. Ben adımı Ayşe Nine olarak denişdirsem ne olur ki ? Suret aynı, gafa aynı, beden aynı. Eğer böyle bi şey yaparsam, Eşek bizim eşek de, semeri denişik demezler mi bana? Hatta; “Garga gül dalına gondu diye, adı bülbül olmaz.” bile derler. Elin ağzı torba değil ki, büzeyim. Şu, başbakanın diline doladığı Şengay beşlisi mi, Şangay Beşlisi mi ne; işde onun hakgında bi araşdırma yapacam sevgili günlüğüm. Bu beşli cin mi, şeytan mı; bi anlayım.Hem böylece, başbakanın; bu konuda bilgisiz gördüğü ve “ cahiller ” diye aşağıladığı köşe yazarlarının durumuna düşmemiş olurum. Zavallı köşe yazarları. Başbakanın, bunlara etmediği hakaret galmadı. İyi ki köşe yazarı değilim sevgili günlüğüm. Hadi hoşca gal. - Mudurnu ağzıyla yazılmıştır.- 06 Şubat 2013
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |