Eðer bir kelebeði sevebiliyorsak, týrtýllara da deðer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery |
|
||||||||||
|
Þikâyet etmede þairler gibiyiz. Çünkü þairler, bu konuda çok ustadýrlar. Kimi gurbetten yakýnýr, kimi ayrýlýktan, kimi ölümden. Bir þairin, yoksulluk canýna tak etmiþtir; diðeri, karþýlýksýz bir sevgiye kapýlmýþtýr. Kimi sevgilisine uzak düþmüþtür, kimi ihanete uðramýþtýr. Kimi mevcut düzene karþýdýr, kimi kadere. Hemen hepsinin sevgilisi vefasýzdýr, iþvelidir, nazlýdýr. Ýþte bu sebeple; mutluluk þiirleri, hüzünlü þiirlerin arasýnda kaybolur gider edebiyatýmýzda. Mutlu olmak bu kadar mý zor? Yüreðimizin yorgunluðu dinlendirecek bir aðaç altý yok mu? Þikâyetlerimize, sýzlanmalarýmýza, hüzünlerimize, isyanlarýmýza bir süreliðine koyacak noktamýz, hiç olmazsa virgülümüz yok mu? Virgüllere, noktalara giden yolu tutan Deli Dumrul’dan kurtulmanýn çaresi yok mu? Elbette var. Hem de uzaklara gitmeden, zaman kaybetmeden ve hiç yorulmadan. Hadi gelin, bir deneyelim: Sabahleyin perdeyi açýyorsunuz.Güneþ erkenci bugün. Sizden önce kalkýp bahçenize kadar gelmiþ. Çimenleri ýslatan damlacýklarý renklendirmiþ. Adeta küçük bir gökkuþaðý oluþturmuþ. Görünce, yüzünüz aydýnlanýyor; içinizdeki taþlar kýpýrdýyor. Dün, kuþlar için koyduðunuz pirinç tanelerinin yerinde yeller esiyor. Kuþlarýnýz gelmiþ, karýnlarýný doyurup gitmiþler. Aç bir boðazý doyuran elleriniz, kadife gibi yumuþacýk oluyor. Salona giriyorsunuz, ayaðýna bir þey takýlýyor. Aaa! Dün akþam, küçük torununuzun resim yaptýðý renkli kalem burada unutulmuþ. Masanýn üzerindeki kumbara, yan yatmýþ ve aðzý açýk bir þekilde duruyor. Büyük torun bozuk para istemiþti, yok demiþtiniz ya! Kerata, açmýþ kumbarasýný, harçlýk almýþ. O anda, o iki küçük varlýðýn sevgisini, yüreðinizin derinliklerinde hissediyorsunuz. Onlar ki; sizden ve sizin en deðerli varlýðýnýzdan bir parça. Kahvaltý edip, sabah kahvenizi içme zamanýnýn geldiðini düþündüðünüz sýrada, kapýnýz çalýyor. Komþunuz güler yüzle “ günaydýn” diyor. “ Bu sabah biraz erken mi geldim kahve içmeye?” diyerek, her sabah oturduðu sandalyeye yöneliyor. Ýnsanýn, kahve içme bahanesiyle sohbete gelen, kapýnýzý her an çalabilen arkadaþlarýnýn olmasý ne kadar mutluluk verici! Derken, doksanýný çoktan geçmiþ kayýnvalidenizin sesini telefonda buluyorsunuz. Evi zaten bitiþiðinizde. Elinizi uzatsanýz dokunabilirsiniz.Telâþla konuþuyor: ”Tansiyonum yine on sekize yükselmiþ. Tansiyon hapým da bitti. N’apacaz?” Bir büyüðünüzün derdine çare olmak, ona uzanan bir el olmak; size huzur veriyor. O kiþi için, iyi ki varsýnýz. Sizin için de o kiþi, iyi ki var. Ýsteyen el olmasaydý, siz de veren el olamazdýnýz. Birini mutlu etmenin mutluluðunu yaþayamazdýnýz. Az sonra evden çýkýyorsunuz. Yoldaki su birikintisinden su içen kediyi görünce; sizden ürküp kaçmamasý, rahatça suyunu içmesi için, bir süre bekliyorsunuz. Bir hayvana sevgi göstermenin, ona öncelik tanýmanýn huzurunu içinizde büyütüyorsunuz. Kendinize saygý duyuyorsunuz, kendinizi önemsiyorsunuz. Zaten; bu dünyada, siz varsanýz, her þey var; siz yoksanýz, hiçbir þey yok. Kapatýn gözlerinizi. Ne görüyorsunuz? Hiçbir þey. Açýn gözlerinizi. Ne görüyorsunuz? Her þey. Ýþte siz, o gördüðünüz her þeysiniz. O her þey, sizin için var. Bu tespit, kendinize olan güveninizi ve saygýnýzý arttýrýyor, hatta þýmartýyor. Bahçe duvarýnýn dibinde yaþamaya çalýþan siklamenleri görüyorsunuz. Eh! Zamanýdýr. Bahar, çoktan gönderdi müjdecilerini; belli ki kendisinin gelmesi yakýn. Kuþlar “cicigey ” demeye baþladýlar, cemreler düþtü; aðaçlar, doðuracak ana gibi, dal uçlarýnda tomurcuk büyütüyorlar. Yüreðinizin kýyýlarýna, içinizdeki denizlerin dalgalarý vuruyor. Ýþte o an mutluluk; soðuk havada yanaþtýðýnýz bir ateþ gibi, bedeninizi ýsýtýyor. Demem o ki; sýzlanmalarýmýzý, þikâyetlerimizi arada bir askýya alalým, mutlu olmanýn yollarýný arayalým. O yollarý bilmemiz, bulmamýz, mutluluðu yakalamamýz gerek. Aslýnda; mutluluða giden yol içimizde, evimizde, bahçemizde, her yerde. Bakýn þöyle bir etrafýnýza, göreceksiniz. Haydi! Kolay gelsin. Mutluluða giden yolda, hepinize uðurlar ola.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |