..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamın her anı hakkını ister. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Kâmuran Esen




27 Şubat 2013
Mutluluğu Yakalamanın Yolları  
Kâmuran Esen
Mutlu olmak bu kadar mı zor? Yüreğimizin yorgunluğu dinlendirecek bir ağaç altı yok mu? Şikâyetlerimize, sızlanmalarımıza, hüzünlerimize, isyanlarımıza bir süreliğine koyacak noktamız, hiç olmazsa virgülümüz yok mu?


:AJBB:
Sızlanma ya da şikâyet etme konusunda, hemen hemen hepimiz çok başarılıyız. Ocak veya şubat ayındaki güneşli bahar havasının tadını çıkarmak yerine; “Kış günündeki şu havaya bakın, Allah sonumuzu hayır etsin.” diye sızlanırız. Ağustosta hava soğur; ” Bu yaz hiç ısınamadık. Ne yazımız belli, ne kışımız.” diye homurdanırız. Belediye, hizmet için yolları kazar, “Ne bu sokakların hali!” deriz. Yerde çöp görürüz, “Belediye hiç çalışmıyor.” tepkisini gösteririz. Hastaneye gideriz, sıra beklemekten yakınırız. Biz bazen nasıl hasta oluyorsak, başka vatandaşların da hasta olabileceğini aklımıza getirmeyiz.

Şikâyet etmede şairler gibiyiz. Çünkü şairler, bu konuda çok ustadırlar. Kimi gurbetten yakınır, kimi ayrılıktan, kimi ölümden. Bir şairin, yoksulluk canına tak etmiştir; diğeri, karşılıksız bir sevgiye kapılmıştır. Kimi sevgilisine uzak düşmüştür, kimi ihanete uğramıştır. Kimi mevcut düzene karşıdır, kimi kadere. Hemen hepsinin sevgilisi vefasızdır, işvelidir, nazlıdır. İşte bu sebeple; mutluluk şiirleri, hüzünlü şiirlerin arasında kaybolur gider edebiyatımızda.

Mutlu olmak bu kadar mı zor? Yüreğimizin yorgunluğu dinlendirecek bir ağaç altı yok mu? Şikâyetlerimize, sızlanmalarımıza, hüzünlerimize, isyanlarımıza bir süreliğine koyacak noktamız, hiç olmazsa virgülümüz yok mu? Virgüllere, noktalara giden yolu tutan Deli Dumrul’dan kurtulmanın çaresi yok mu? Elbette var. Hem de uzaklara gitmeden, zaman kaybetmeden ve hiç yorulmadan. Hadi gelin, bir deneyelim:

Sabahleyin perdeyi açıyorsunuz.Güneş erkenci bugün. Sizden önce kalkıp bahçenize kadar gelmiş. Çimenleri ıslatan damlacıkları renklendirmiş. Adeta küçük bir gökkuşağı oluşturmuş. Görünce, yüzünüz aydınlanıyor; içinizdeki taşlar kıpırdıyor. Dün, kuşlar için koyduğunuz pirinç tanelerinin yerinde yeller esiyor. Kuşlarınız gelmiş, karınlarını doyurup gitmişler. Aç bir boğazı doyuran elleriniz, kadife gibi yumuşacık oluyor.

Salona giriyorsunuz, ayağına bir şey takılıyor. Aaa! Dün akşam, küçük torununuzun resim yaptığı renkli kalem burada unutulmuş. Masanın üzerindeki kumbara, yan yatmış ve ağzı açık bir şekilde duruyor. Büyük torun bozuk para istemişti, yok demiştiniz ya! Kerata, açmış kumbarasını, harçlık almış. O anda, o iki küçük varlığın sevgisini, yüreğinizin derinliklerinde hissediyorsunuz. Onlar ki; sizden ve sizin en değerli varlığınızdan bir parça.

Kahvaltı edip, sabah kahvenizi içme zamanının geldiğini düşündüğünüz sırada, kapınız çalıyor. Komşunuz güler yüzle “ günaydın” diyor. “ Bu sabah biraz erken mi geldim kahve içmeye?” diyerek, her sabah oturduğu sandalyeye yöneliyor. İnsanın, kahve içme bahanesiyle sohbete gelen, kapınızı her an çalabilen arkadaşlarının olması ne kadar mutluluk verici!

Derken, doksanını çoktan geçmiş kayınvalidenizin sesini telefonda buluyorsunuz. Evi zaten bitişiğinizde. Elinizi uzatsanız dokunabilirsiniz.Telâşla konuşuyor: ”Tansiyonum yine on sekize yükselmiş. Tansiyon hapım da bitti. N’apacaz?” Bir büyüğünüzün derdine çare olmak, ona uzanan bir el olmak; size huzur veriyor. O kişi için, iyi ki varsınız. Sizin için de o kişi, iyi ki var. İsteyen el olmasaydı, siz de veren el olamazdınız. Birini mutlu etmenin mutluluğunu yaşayamazdınız.

Az sonra evden çıkıyorsunuz. Yoldaki su birikintisinden su içen kediyi görünce; sizden ürküp kaçmaması, rahatça suyunu içmesi için, bir süre bekliyorsunuz. Bir hayvana sevgi göstermenin, ona öncelik tanımanın huzurunu içinizde büyütüyorsunuz. Kendinize saygı duyuyorsunuz, kendinizi önemsiyorsunuz. Zaten; bu dünyada, siz varsanız, her şey var; siz yoksanız, hiçbir şey yok. Kapatın gözlerinizi. Ne görüyorsunuz? Hiçbir şey. Açın gözlerinizi. Ne görüyorsunuz? Her şey. İşte siz, o gördüğünüz her şeysiniz. O her şey, sizin için var. Bu tespit, kendinize olan güveninizi ve saygınızı arttırıyor, hatta şımartıyor.

Bahçe duvarının dibinde yaşamaya çalışan siklamenleri görüyorsunuz. Eh! Zamanıdır. Bahar, çoktan gönderdi müjdecilerini; belli ki kendisinin gelmesi yakın. Kuşlar “cicigey ” demeye başladılar, cemreler düştü; ağaçlar, doğuracak ana gibi, dal uçlarında tomurcuk büyütüyorlar. Yüreğinizin kıyılarına, içinizdeki denizlerin dalgaları vuruyor. İşte o an mutluluk; soğuk havada yanaştığınız bir ateş gibi, bedeninizi ısıtıyor.

Demem o ki; sızlanmalarımızı, şikâyetlerimizi arada bir askıya alalım, mutlu olmanın yollarını arayalım. O yolları bilmemiz, bulmamız, mutluluğu yakalamamız gerek. Aslında; mutluluğa giden yol içimizde, evimizde, bahçemizde, her yerde. Bakın şöyle bir etrafınıza, göreceksiniz. Haydi! Kolay gelsin. Mutluluğa giden yolda, hepinize uğurlar ola.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Benim Hiç Sevgilim Olmadı
Balkonlara Asılmış Biberler
Okulsuz - Öğretmensiz Bırakılan Köylerimiz
Atasözlerimiz Üzerine / Yeni Düzenleme
Fatma Nine'nin Günlüğü - 3
Bayramda Anıtkabir Ziyareti Şart Mıdır?
Mudurnu'lu Fatma Nine'nin Günlüğü / Bugün Guşlar Gibiyim
Bir Kadın Kimdir Aslında
Mudurnulu Fatma Nine"nin Günlüğü / Paralel Bir Ürya Gördüm
Mudurnu'lu Fatma Ninenin Günlüğü / Mudurnu"da Şiir ve Türkü Gecesi

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Güzel Dilimiz Türkçe
Kızım Sen Avukat Ol!
Atatürk'e Mektup
İstanbul Sizin Olsun
Ben Birazcık Deli miyim?
Öğretmenler Günü
Mudurnu'da Bir Günlük Gezi
Yeğenime Yaptığım Peynirli Börek Tarifi
Bişim Efde Heykes Bi Asayip...
Kaybedecek Hiçbirşeyi Olmayana / Ölüm...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.