Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
İşte geçenlerde böyle bir günümdeydim. Allahtan canımın sıkıldığı günler çok ama çok enderdir...İçimde bir sıkıntı var. Beklediğim bir şey var gibi ama ne olduğunu bilmiyorum. Ev işi yapayım dedim, cık! Canım istemiyor. Jimnastik yapayım dedim, hayır! Elime, koluma taş bağlanmış gibi. Kıpırdayacak, saçlarımı bile elimle şöyle bir tarayacak halim yok. Karnım aç gibi sanki, ama canımın istediği bir yemek yok. Kalkayım, ayaküstü atıştıracak birşeyler bulayım dedim; buzdolabında açlığımı yatıştıracak hiçbir şey beğenemedim. Kitap okuyayım dedim, o güne kadar ilgiyle okuduğum kitap(Sivas Kitabı) bile sıkıcı geldi. Hayret!.... Canım bir şey yapmak istiyor, ama ne? Bulamıyorum bir türlü. Temiz hava iyi gelir diye düşünerek yürüyüşe çıkmaya karar verdim. Belki açılırım yürüyünce dedim. Eşofmanlarımı giydim. Tam kapıdan çıkıyordum ki, birden vazgeçtim. Belli, yürüyüşü de içim almayacak. Ööfff ! Acaba ne yapsam? Eşofmanlarımı çıkarmak bile çok büyük bir iş geldi o an. Öylece çöktüm bir koltuğa.Genelde pek rağbet etmediğim tv geldi aklıma. Belki oyalanırım onunla. Aldım kumandayı elime, buruşuk bir suratla geçtim tv’nin karşısına. İzleyecek bir film falan bulurum da belki can sıkıntım geçer diye düşündüm. Acaba bu saatte güzel bir film var mıdır? Bütün yabancı kanalları dolaştım. Yabancı kanallarda filmler çoktan başlamış. Kimi yarım saat olmuş başlayalı, kimi bitmek üzere. Bunu, ekranın üstünde görünen program tanıtım şeridinden anlıyorum. ( Bu şeridin bir adı vardır mutlaka ama, ben bilmiyorum.) Dakikası dakikasına tutuyor yayınlar. Tabi yabancı kanallarda. Yani, diyelim 09.45’te film başlayacak diyorsa, mutlaka başlıyor film, dakika sekmiyor. Filmin bitiş saati 11.10 diyorsa, dediği saatte mutlaka bitiyor film. Yabancı kanallardaki filmlerin hepsinin çoktan başlamış olduğunu anladım, bu tanıtım şeridi sayesinde. Bir de yerli kanallara bakayım dedim. İyi ki demişim, çünkü çok eğlendim. Can sıkıntımı falan unuttum. Komedi filmi izleseydim, bu kadar eğlenmezdim. Nasıl mı ? İşte aynen şöyle: Bir kanalda, tanıtım şeridinde “Şıngırdak Melâhat” adlı filmin yayında olacağını yazıyor. Ekranda ise, “Türbelerimiz” adlı program var. Muhterem bir türbeyle, şıngırdaklığı beraber düşünebiliyor musunuz? Şimdi gel de gülme. Bir kanalda, tanıtım şeridine göre ”Şehrazat Konseri” olması gerekirken; ekranda çizgi film var. Bir kedi ile bir köpek avaz avaz bağırıp duruyorlar “Şehrazat Konseri” adı altında...Zavallı Şehrazat! Başka bir kanalda üstte, “Sevimli Hayvanlar” yazıyor, yayında ise, röpörtaj veren bir sinema sanatçımız ve yanında bir sunucu. Değerli bir sanatçı ve sunucuyla, “hayvan” kelimesi yanyana yani. Gülme de dur. Bir diğerinde ise; tanıtımda “ Cevriye” yazıyor, ekranda ise Fatih terim var. ( F.Terim “imparator” sıfatından sonra, “Cevriye” sıfatını alıyor böylece.) Nasıl gülmezsin! Üstte “Esra Ceyhan’la A’dan Z’ye” yazıyor, ekranda , belgesel filmdeki aslanlar sesleriyle yeri - göğü inletiyorlar. Arkasından yaban eşekleri geliyor ekrana.....Esra Ceyhan gibi zarif bir hanımı gözünüzün önüne getirin önce, yanına da yaban eşeğini koyun. Sonra kapattım tv’yi; şöyle bir tarttım kendimi, nasıl rahatlamışım, oooohhhh! Can sıkıntım falan uçup gitmiş.Yerli kanalların, bir gün bile olsun yayın saatine uymamasının, böyle eğlenceli olacağını hiç düşünmemiştim. ”Hay Allah sizden razı olsun! İlk kez bir işe yaradınız.” dedim içimden. İşte o günden sonra ne zaman canım sıkılsa, sıradan zaplıyorum yerli kanalları. Tanıtım kuşağına göre yayında olması gereken programla, o anda yayımlanan programın oluşturduğu tezatı, komikliği görüyor, çok eğleniyorum. Tanıtım şeridinde “Çirkin Bettey” yazarken, ekranda R.T.Erdoğan konuşur. Üstte “spor” yazarken, ekranda “yemek tarifi” verilir. “Bir Konser” yazarken, bir parti liderinin demeci yayımlanır.Örneğin, Deniz Baykal konuşuyordur...Eeeee! Arada bir tutturdukları oluyor tabi. O da yayındaki programın ancak son on – onbeş dakikasını. İsterseniz siz de deneyin bir yerli kanalları. Canınız sıkıldığında yani. Benim gördüklerimi siz de görecek, eminim çok eğleneceksiniz. Ve konuyu hiç abartmadığımı göreceksiniz. Haydi lütfen deneyin bir....Herkese iyi eğlenceler!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |