"Ýþimden büyük tat aldýðýmý söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Dolmabahçe Sarayý’ndaki o mükemmel porselenleri izledim. Yemek takýmlarý, çay takýmlarý, vazolar, avizeler, þekerlikler, lâmbalar, meyve tabaðý görünümde objeler ve daha birçok eþya. Vazo deyip geçmek haksýzlýk olur aslýnda.Bir vazo vardý ki, boyu yüzelli dokuz santimmiþ. Bir diðerinin boyu, iki metreye yakýn. Porselen vazonun üzerindeki el emeði iþlemeler, resimler büyüledi beni. Resimlerin birinde, Türk - Yunan savaþýna ait figürleri vardý. Bir diðerinde; bir sonbahar günü, sonbaharýn büyülü ve buðulu ýþýðýnda, elindeki bir tutam otla iki kuzuyu eteklerine dolaþtýran güzel bir köylü kýzý. Bir baþkasýnda kuðular, renk renk çiçekler, gölde yapýlan sandal sefasý vs. Resimlerdeki desenle, kullanýlan renkler, çizgiler, figürler; insaný oturduðu koltuktan alýp, vazonun üstündeki resmin atmosferine götürüyordu. Adeta çakýldým ekran karþýsýna. Gözlerimi kýrpmadan izledim. Programý sunan, izleyiciyi Dolmabahçe Sarayý’nýn ve Yýldýz Porselen’in o büyülü mekânlarýnda dolaþtýran yaþýný baþýný almýþ o deðerli beyefendi...Önder Küçükerman…Mimar Sinan Üniversitesi , Endüstri Tasarýmý Bölüm Baþkaný…Zaten kendisinin görgüsü, bilgisi, kültürü; yüzüne, konuþmasýna ve vücut diline yansýmýþtý.TRT’nin ciddiyetini, sanata ve sanatçýya verdiði deðeri, iþte bu programý izlerken bir kez daha idrak ettim. Daha doðrusu TRT hissettirdi bunu bana. Sonra düþündüm; bu program baþka bir kanalda olsaydý, nasýl sunulurdu diye. Sorunun yanýtý çok açýktý. Programý; ya bir manken – ayný zamanda sunucu, þarkýcý, film yýldýzý-, ya bir dizi filmdeki ilk ve tek oynadýðý karakterle ünlü olan bir bayan yýldýz sunardý. Üzerinde son derece þýk, ama mutlaka ille de mutlaka derin dekolteli (ki, göðüsleri görünmeli) giysisiyle yürek hoplatan ( hep öyle derler ya) bir güzel bayan... Ve sizler- özellikle erkekler-, o açýk saçýk giysili dünya güzeli sunucuyu izlerken, sarayýn tüm güzelliklerini kaçýrýrdýnýz. Caným ne önemi var Dolmabahçe Sarayý’nýn, Yýldýz Porselen’in güzelliklerinin! Ne önemi var sanatçýlarýn emeðinin! Geçin bunlarý efendim, geçin. Sunucu, ne þaklabanlýklar yapardý size. Þöyle aðzýný yaya yaya konuþur, bozuk ve cývýk Türkçe’siyle gülmekten mest ederdi sizi(!). Bir ses, saraydaki sanat eserlerinin mükemmelliðinden söz ederken, kamera; sunucunun ya derin dekoltelisine, ya da derin yýrtmacýnýn daha da derinliklerine çekerdi dikkatinizi. Gözünüz gönlünüz açýlýrdý(!).Tüm stresinizi, günün yorgunluðunu atardýnýz üstünüzden. Böylece, Dolmabahçe Sarayý’nda eþsiz sanat eserleri, Yýldýz Porselen’deki sanatçýlarýn emeði kaynayýp giderdi arada. O güzel eserleri üreten sanatçýlarý izlerken, hayran kaldým. Ellerinde kýl kadar ince fýrçalarla desen çiziyorlar, boyuyorlar, o mükemmel sanat eserlerini meydana getiriyorlardý. Hani, el emeði, göz nuru deriz ya, aynen öyle. Ýnce desenleri boyayabilmek için büyüteç kullanýyorlardý. Peki ama, kaç kiþinin bu sanatçýlardan haberi var? Bu deðerli sanatçýlar ne kadar para alýyorlar, ne yiyorlar, ne içiyorlar? Ýstanbul gibi yerde geçim sýkýntýsý çekiyorlar mý? Aybaþýný nasýl getiriyorlar? Söylediði kýytýrýk üç – beþ þarký için bir gecede dünyanýn parasýný alan sanatçýlar(!) zevk ve sefa içinde yaþarken; bu sanatçýlar kaç para kazanýyorlar? Çalýþma ortamlarý ne derece uygun? Kim düþünür bunlarý? Bizim derdimiz, ilgimiz baþka. Biz; askerlik sorunumu hangi kulüp hallederse, ben o takýma giderim diyen futbolcuyla ilgiliyiz. Görevi býraktýðýný söyleyen bir spor kulübünün baþkanýnýn, görevine dönüp dönmeyeceðinin merakýyla yaþýyoruz. Saçma sapan kadýn programlarýný izlemekle meþgulüz. Ellerindeki tabanca ve tüfekle ekranda terör estiren dizi film kahramanlarýnýn cazibesine ve büyüsüne kapýldýk. TRT’deki bu güzel programý acaba kaç kiþi izledi? Diðer kanallardaki maç, magazin, film, dizilere yenik mi düþtü? Elbette yenik düþtü. Bundan hiç þüpheniz olmasýn.Türkülerle ilgili programda; halk türkülerimizi yozlaþtýran, türkü söylemeyi – dinlemeyi sadece çalkalamak olarak deðerlendiren türkücüyü( güya) izlemek varken, kim izler veya kaç kiþi izler Dolmabahçe Sarayý’ný, kim izler Yýldýz Porselen’i! Bu duygu ve düþünceler içindeyken program bitti. Sustum….Sanki bir rüyadan uyanmýþ gibiydim. Programýn etkisi henüz üzerimdeyken, ‘’Bodrum yanýyor’’ haber baþlýðýný internette okuyup, ‘’Yine mi orman yangýný?’’ sorusuyla haberi týkladýðýmda; bikinili bayanlarýn fotoðraflarýyla karþýlaþtým.Dolmabahçe Sarayý’ndan, bikinili güzellerin ortasýna düþtüm. Meðer orman yangýný deðilmiþ sözünü ettikleri. Fotoðraftaki bikinili bayanlarý görünce anladým ki; yanan Bodrum veya orman deðil, zavallý(!) güzellermiþ. Peki ya erkekler mi?Onlardan bir haber yok. Çünkü erkekler bikini giymiyorlar. Biz bikini giymeyenlerle, cesur(!) göðüs dekoltesi olmayanlarla ilgilenmiyoruz...Hem ne demiþ atalarýmýz : ''Senin derdin, inekle dana; benim derdim , sürmeyle kýna.'' Zavallý Türkiyem! Senin için çok üzülüyorum, çooook! 31 / Mayýs / 2006 / Mudurnu
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |