Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei |
|
||||||||||
|
İnsanlar neden cehaletin kucağında oradan oraya savrulmakta inat ediyorlar? Cehalet insan beyninde o kadar önemli bir yer etmiş ki zincire vurulan bir mahkum halini almışız. Adeta bu mahkumiyetten hiç kurtulmak istemiyoruz izlenimi veriyoruz. Bu durumdan memnun olduğumuz dahi söylenebilir. Bu da gösteriyor ki cehalete esir olmak insanların hoşuna gidiyor. Cehalet hakkında bilinmesi gereken o kadar çok şey var ki anlatmaya kelimeler yetmez. Ama ben dilimin döndüğünce, aklımın yettiğince sizlere cehaleti ve insanlığa vermekte olduğu zararları anlatmaya devam edeceğim. Çünkü sizlere bunu bir borç biliyorum. İnsan vücuduna paslı bir çivi battığı anda nasıl zarar veriyorsa, cehalette beynimize zarar veriyor. batan paslı küflü bir çivi misali vücudumuzda görülen zararın iki katını beynimizin aldığına şahit olmaktayız. Bu zararın telafisi ancak peygamber efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V) söylemiş olduğu gibi bilimin önemini anlayarak, bilimin ışığında yol alarak olur. Değerli okurlarım, cehalet zincirine vurulmak hoşumuza gitmesin. Bizler onun esaretine gireceğimize kollarını kanatlarını kırıp, sahip olacağımız güzel ve önemli bilgilerle onu esaretimiz altına alalım. Cehaletin hükmüne son verelim. Biz bu konuda başarıya ulaşamazsak ve cehalet denilen karanlık yolun sonunu getiremezsek, beynimiz cehaletin esiri olmaya devam eder. Vücudumuzu hastalıklardan aşılar, ilaçlar ile kurtarmamız mümkün. Fakat cehalet denilen virüsü ancak okumanın gücü ile yok edebiliriz. Bu virüs başka şekilde yok edilemez. Ancak okuyup bilimle cehaletin etkisine son vereceğiz. Biz cehaletin kökünü kurutmaktan kaçarsak, ona mahkumiyeti kabullenirsek, cehaletin büyük bir zafer kazanmasında en büyük yolu açmış oluruz. Görmezden geldiğimiz hatalarımız fikirlerimizin değişmesine engel olur. Fikirlerimiz benzini bitmiş araba misali hiç ilerleyemez. Hatalarımızı görmezden gelmeye devam edersek, fikirlerimiz yolda kalmaya devam eder. Fikir dünyamızın kararmasının en büyük sebebi olan cehaleti yenebilmemiz için düşüncelerimizin aydınlatıcı olması gerektiğine inancımız tam olmalıdır. Aydın fikirlerle karanlık beyinleri tanıştıramamamız hiçbir yol kat edemediğimiz anlamına gelmektedir. Yolumuzun aydınlatılabilmesi için şüphesiz okumanın ne kadar önemli olduğunu kavrayabilmemiz gerekmektedir. Aslında biliyoruz ki cehaletin mahkumiyetten kurtulup aydınlığa ulaşmanın en önemli yolu okumaktır ve bilimdir. Cehalete mahkum olma inadını bırakmalıyız. Ama bizler elimize bir kitap alıp okumaya yönelmek yerine inatla boş işleri hayatımıza sokmayı daha çok tercih ediyoruz. Bir düşünsek boş işlerin bizlere kaybettirmekte olduğu vaktimizi okumakla harcasak, kazancımızın ne kadar büyük olacağını bilmiyoruz. Bunun için kendimize hiçbir fırsat tanımıyoruz. Bahsetmiş olduğum fırsatı kendimize tanımış olsak, beynimizi işgal eden lüzumsuz, hiçbir anlam ifade etmeyen düşüncelerin okumak sayesinde son bulacağını çok rahat görebilmemiz mümkündür. Bizlere zaman kaybettiren boş düşüncelerle hayatımızı harcamak yerine, kendimizi cahillikten arındırmanın çabalarına girip bu manasız esaretten kurtulmanın yollarını arayalım. El ele verip cehalet adlı karanlığın karşısında durmaktan kaçmayalım. Ayaklarımıza esaret zincirlerinin vurulmasına engel olalım. Bir grup içerisinde okumuş olduğum kitaplardan bilgiler vermeye gayret ediyorum. İsimlerini verip anlatıyorum. İçinde bulunduğum gruptan bir kişi çıkıp şunları söylüyor : ''Boş ver kitabı. Bizler başka bir konuda konuşuyoruz sen kitaptan bahsediyorsun.'' diyor ve benim insanları bilgilendirmeme engel olmaya çalışıyor.. Hayır kardeşlerim! Bence kitabı boş vermek yerine okuyarak içindeki önemli bilgilere sahip olalım. Bizlerde başka insanların o güzel faydalı bilgilerden yararlanmasında pay sahibi olup, hayatlarını büyük değişikliklerle güzelleştiren bilgilerden yararlanmalarını sağlayalım. Bizler kitabı boş verip okumaya sırt çevirirsek paslı çivinin beynimizden çıkmasını hiçbir şekilde engelleyemeyiz. Bu paslı çivinin hayatımızdan bir an önce çıkıp gitmesini istiyorsak; kitap okumaktan vazgeçmeyi değil, aksine daha fazla kitap okuyarak daha yeni daha faydalı bilgiler ile fikirlerimizi aydınlatmalıyız. Bu seçimi yapmamamız halinde uğrayacağımız kayıpların büyüklüğünü, önemini fark ettiğimiz zaman iş işten çoktan geçmiş olur. O yüzden siz değerli okurlarıma şunu söylemeyi kendime bir borç biliyorum. İş işten geçmeden, daha büyük kayıplara uğramadan, uğradığınız zararların telafisini edin. Siz değerli okurlarım için kaleme almakta olduğum yazılarımda bütün konulara değinerek yapılmakta olan hataların görülmesi çabasındayım. Hayatımızda yaptığımız en büyük hatanın cahilce düşünerek o düşünceleri saplantı haline getirip dünyamızı alt üst etmesine izin vermek olduğunu düşünüyorum. Yapılan hatalarımızla da hayatımızın kararmasına şahit oluyorum. Hayatımızın kararmasında büyük rol oynayan, görmezden geldiğimiz, saplantı halini alan cahilce düşüncelerimizdir. Kafalarımızın bu gereksiz boş düşüncelerden temizlenmesine izin vermememiz bizim en büyük kaybımız olacaktır. Sözünü etmekte olduğum bu kayıplar bizi çıkılması imkansız yollara sürükleyerek telafisi olmayan hatalarla tanıştırmaya devam edecektir. Kalemim benim sizlere ulaşan duygularımın tercümanı, kalbimin sesi olarak düşüncelerimin sizlere ulaşmasında aracı oluyor. Dostlarım! Yüreğim kalemimle, kalemimde kağıtlarla konuşarak sizlerin bilgilendirilmesinde büyük öneme sahip olan yollar kat etmemi sağlıyor. Anlatmakla bitmeyen, önem arz eden konuları kalemimle sizlere anlatmakla mükellefim. Umarım sizleri bilgilendirme konusunda başarıya ulaşırım. Genellikle cehaleti ele alıyorum. Eminim sizler de düşünüyorsunuzdur. Bu adam başka bir şey bilmiyor mu? Her yazısında ya kendi sorunlarından ya da cehaletten bahsederek bizleri sıkıyor diye. Fakat ben her konuda sizlerin bilgilendirilmesi için araştırmalarımı yapıyorum. Ama benim önüme çıkan ilk ve en önemli sorun cehalet oluyor. Cehalete kapılan insanları gördükçe allak bullak oluyor bütün duygularım. Çok kapsamlı konular var kaleme alınacak. Fakat benim gözüme bu cehalet battıkça batıyor. O yüzden ben bu konuyu farklı şekillerde kaleme almaya devam ediyorum. İnsanların bu boşluğun içine düşüp çırpındıklarına şahit oldukça diyorum ki sen cehaletten insanları kurtarmak için çaba göstermeye devam et. Devam ediyorum etmesine ama insanların ucu bucağı bulunmayan bu kuyudan çıkması için azda olsa bir başarıya ulaşabiliyor muyum orasını bilemiyorum. Ben üzerime düşen görevi fazlası ile yaptığıma inanıyorum. Başarılı olmam için sadece kendi çırpınmalarıma destek gelmeli ve okurlarımın hayatlarına yansımalıdır. Evet değerli okurlarım ! Cehalet adlı kuyunun kapanmasında sizlerinde desteği olsun ki el ele vererek başarıya ulaştık diyebilelim. Bu büyük bataklıktan ne kadar insanı kurtarabilirsek kendimizi o kadar mutlu hissederiz. Bunun içinde birlik olma yolunda adımlarımızı atmamız gerekmektedir. Eğer bu adımı atmaz, cehaleti hayatımızın dışına çıkarmak için uğraşlar vermezsek bizlerde yürünmemesi gereken bu yolda yürümek için inat edenlerden oluruz. İçinden çıkmak için bocaladığımız kuyuya çekildikçe çekilmeye devam ederiz. Ben çocuklarımızın, gençliğimizin ve hatta büyüklerimizin cehaletin kurbanı olmaması için bilgilendirme yazıları kaleme almaya devam edeceğim. İnsanlığın karanlık içine çekilip yok edilmesine engel olmak için üzerime düşen görevleri yapma yolunda hiç durmaksızın yürüyeceğim. Yürümekte olduğum bu yolda önüme hangi engel çıkarsa çıksın o engelinde yok edilmesi için gücümü göstereceğim. Size izlemiş olduğum bir TV dizisinden örnek vereceğim. Ailenin düşüncesizliğinin kurbanı olan bir kızın yaşadığı bir olay, kadına şiddetinde anlatıldığı bir örnek. Kız çocuğu, annesi ve babasının isteği ile insanlıktan nasibini almamış bir tane insanlıktan nasiplenmemiş bir kişi ile evlendiriliyor. Kız yediği dayaklara katlanamayıp baba evine geliyor. Ağabeyi kızın halini görüp kıza sahip çıkıyor. Fakat kız ağabey işe çıktıktan sonra cehaletin esiri anne ve baba tarafından kocasının evine gönderiliyor. ''Bir kadının evi nede olsa kocasının yanıdır. Taşta olsa sahip çıkan bir kocan var. El alemin yüzüne bakamayız.'' sözleri ile kızı şiddetin kucağına tekrar atıyorlar. Tekrar ağabey kızı alıp polisten yardım istiyor. Fakat ağabey kızın bahsetmiş olduğum insan görünümlü kocası tarafından hiç acımadan öldürülüyor. Ailenin en büyük kayıplarından bir tanesi kızlarına koca olarak seçmiş oldukları hayvanın öldürdüğü oğulları oluyor. Zaten bu insan oğlu ne kaybediyorsa ''El alem ne der ? Alemin yüzüne nasıl bakarız? '' düşüncesi ile ilerlemeye hasret kalıyor. Bu da hayatımızın cehaletin esareti altına girmesine en büyük sebeplerden bir tanesidir. Bu tür düşüncelerden kafalarınızı sıyırıp, kafalarınızda yeni bir düşünce yapısı oluşturmaya gayret gösterirseniz suçsuz insanları dar düşünceler yüzünden ceza çekmekten kurtarmış olursunuz. Ben cehaletle ilgili kaleme aldığım bütün yazılarımda insanlardan her zaman şu ricada bulunmuşumdur. Okuma alışkanlığı edinin. Hayat hakkında önemli bilgilere sahip olun. Cahillikten kurtulmanın en önemli yollarından bir tanesi de okumaktır. Bu konularda önemli vurgulamalar yapıyorum. Okuma alışkanlığı yalnız çocuklarımızın değil, gençlerimiz hatta büyüklerimizin de kazanması gereken bir alışkanlıktır. Bu alışkanlığı kazanıp bilgi sahibi olarak cahilliğe bir nebze olsun dur diyebilmemiz gerekmektedir. Eğer cahilliğe dur diyemezsek, olumsuzlukların ömrümüz boyunca yakamızdan düşmeyeceği aşikardır. Cehalet adlı paslı çivinin kafalardan sökülüp çıkarılması için kafa yapısında değişikliklere gidilmesi hayatımızın en büyük şartıdır. Düşünce yapımızı değiştiremezsek hiçbir zaman bu mahkumiyetten kurtulamayız. Telafisi olmayan kayıplara uğramamak için; boş, hiçbir anlamı olmayan düşünceleri kafamızdan silip hayatımızı güzelliklerle tanıştıracak yeni fikirler üretelim. Değerli okurlarım, yazımın sonunda size söyleyeceğim tek ve en önemli şey cehalete yenilmeyeceğimize olan inancımızı bir ömür kaybetmeyelim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |