Sevgi sabırlı ve yürektendir, sevgi kıskanç ve övüngen değildir. -İncil |
|
||||||||||
|
Tutunduğumuz dalı kesmeyi neden büyük bir marifet olarak görüyoruz? Siz değerli okurlarım için ben bu yazımı meyve veren ağaç taşlanır sözünü baz alarak kaleme alıyorum. İnşallah sizleri bilgilendirme açısından büyük bir fayda sağlamış olurum. Kafamızda yer etmeyen bu düşünce ,kestiğimiz bu dala, ihtiyacımız olacağı. Kesmeden önce düşünmeliyiz ki bu dalın her bir yaprağının bizlere büyük faydasının dokunacağını. Gölgesinin bizim zararlardan kurtuluşumuzun en önemli sebebi olacağını. Hiç demiyoruz ki yaprakları yeri gelecek , bizim için koruyucu kalkan halini alacak. Ama yaptığımız bir tek şey tutunduğumuz dalı keserek etrafımızdakilere kötü örnek olmaktır. Ben her zaman, insanların nankör olduğunun kanaatinde olan bir şahsiyetim. Bizlere iyiliği dokunan insanlara , nankörlük yapmaktan hiçbir zaman geri durmuyoruz. Kedi misali , bizler de nankörlüğü elden bırakmaktan bir türlü vazgeçemiyoruz. Örneğin geçirdiğimiz şu zor günlerde uzmanların bizlere yapmakta olduğu uyarılar. Onlar halkın sağlıklı bir hayat sürebilmesi için çağrılar yapıyor , bizler ise uzmanlarımızın hakkında olumsuz yorumlarda bulunuyoruz. Yani , nankörlüğün daniskasını yapmaktan geri durmuyoruz. İnsanlığın nankörlükle yollarının kesişmesine engel olma zahmetine katlanmıyoruz. Yapacağımız tek şey, bizi uçuruma sürüklemekte olan bu yola girmememiz gerektiğidir. Düşüncelerimizi, onlar kötülüğümüz için uğraşıyorlarmış gibi gösterme gayretinde bulunuyoruz. Tutunduğumuz dalı kesmekten çok büyük bir keyif alıyoruz. Bunu da çok önemli bir marifet sayıyoruz. Düşünmüyoruz ki yapmaktan çekinmediğimiz nankörlüğün bize bir fayda sağlamadığını. Tutunduğumuz dalı kesmemizin bizlere vermekte olduğu zararların muhasebesini yapamıyoruz. İnanın değerli okurlarım ! bahsetmekte olduğum bu önemli muhasebeyi yapabilmiş olsak , nankörlüğe kıramayacağı bir zincir vurmuş oluruz. Bizim, ilk önce kendimizi, nankörlükle nasıl vedalaşabileceğimiz konusunda , anında cevabını bulabileceğimiz sorularla sorgulamaya almamız lazım gelmektedir. Yoksa , tutunduğumuz dalı kesmekten vazgeçmeyeceğimiz aşikardır. Gerekli sorgulamaları yapmamamız halinde biz , hem kendimize hemde karşımızdaki insanlara büyük ölçüde zararlar vermiş oluruz. İnsan oğlunun yürümekte olduğu nankörlük yolunun kapatılmasında çaba gösterilmediği taktirde , uğranılan kayıpların haddi hesabı olmasına imkan bulunmayacaktır. Onun için diyorum ki tutunduğumuz dalı kesmek yerine , bırakalım o dal yapraklarını özgürce rüzgarda savurmaya devam etsin. Yani bir başka deyimle elden yeyip , bilekten ısırmakla bir an önce vedalaşalım. Kendimize yapılmasını istemediğimiz hiçbir şeyi , başka bir insana bizler yapmayalım. Ektiğini biçmek deyimi de kaleme almakta olduğum yazımda bir başka örneklendirmeden olacaktır. Büyüklerimiz derler ya, ne ekersen onu biçersin .Aynen büyüklerimizin söylemiş olduğu gibi, nankörlüğü de hasadını alacağımızı bildiğimiz bir buğday başağı misali , karşımıza çıkacağını unutmamamız lazım gelmektedir. Ektiğimiz bitkilerin faydalarını görüp onların bizim için yararlı olduğunun farkına vardığımız gibi , nankörlüğün yani , tutunduğumuz dalı kesmemizin de bizlere dokunacağı zararları tek tek hesaba katmamız , kendimiz için en doğru olandır. Hayatımızı atmakta olduğumuz yanlış temeller üzerine inşa etmek yerine , ufak bir sarsıntıda yok olup gitmeyeceğimiz , sağlam bir temel üzerinde, yıkılması imkansız bir bina olarak meydana getirmemiz icap etmektedir. Bu da insanlık için vazgeçilmesi söz konusu bile olmayan, en kıymetli gerçektir. Yapmış olduğumuz bir tek yanlışın elimizdeki doğrularımızı silip süpürmesine müsaade etmememiz , hayatımız boyunca yapacağımız en güzel şey olur. Yapmakta olduğumuz telafisi mümkün olmayan hatalarımız, biz insanların ışığa hasret kalmasında en büyük sebeptir. Bunun da akıllardan çıkarılmaması bizim için en hayırlı olanıdır. Kendimiz yapmakta olduğumuz hatalarımızın farkında olmamaya devam eder, tutunduğumuz dalı kesip etrafımıza kötü örnek olursak, yarın bizden görenler de bizim yapmış olduğumuz hataları yapacaklar, hatta daha büyük zararlara uğratmaktan geri kalmayacaklardır. Yani demem o ki , ektiğimizi ,muhasebesiz atmış olduğumuz adımlarımızla etrafımızı telafisi olmayan kayıplara uğratmakla biçmiş olacağız. Siz değerli okurlarımla paylaşmak istediğim göz önünde bulundurmamız lazım gelen bir husus daha var. Bizim hayatımız boyunca göze alamayacağımız büyük kayıplara uğramamak için kat etmemiz icap eden önemli ve uzun bir yol olduğunu unutmamamız gerekmektedir. Bu yolun sonuna başarılı bir şekilde ulaşabilmemiz için yazımın başından bu yana bahsetmekte olduğum büyük bir marifet olarak gördüğümüz tutunduğumuz dalı kesme huyumuzdan vazgeçerek nankörlüklere veda etmek bizi biz yapan en önemli başarımız olacaktır. birde şunu söylemek istiyorum çıkmış olduğum bu yolda yalnız bırakmayan benim ben olmamda büyük paya sahip olan değerli okurlarım muhakkak önem arz eden tercihleriniz olsun fakat bu tercihleriniz arasında nankörlüğe yer bulunmasın. aksine fikirlerinizi nankörlük duygusunu yok edip bitirmek üzerine yoğunlaştırın. Hem kendiniz için hemde sizlerden sonrakiler için yapacağınız en büyük iyiliğin bu olacağını aklınızdan bir an olsun çıkarmayın. Bizler tutunduğumuz dalı kesme yolunda yürümekte ısrarcı olmaya devam edersek küçüklerimizide bu yolda yürümeye sevk etmiş oluruz. Ama farkında olmadan amafarkında olarak çocuklarımıza büyük bir kötülük ettiğimizi zihinlerimizin bir köşesine silinmemecesine kazıyalım. Yarın çocuklarımıza sorulduğu zaman kuracağı cümlenin büyüklerimden ne gördümse ben de bu gün onu yapıyorum , kelimelerinden ibaret olacağını her daim aklımızda bulunduralım. Onun içinde çocuklarımıza nankörlük duygusunu aşılamanın önüne geçelim. Bizler ,hiçbir şekilde tutunduğumuz dalın kesilmesine izin vermeyelim ; aksine rüzgarda yapraklarını savurması için çaba gösterelim. Kanaatim şudur ki : Bizler çabalama yolunu seçersek, hayatımızı ve çocuklarımızı etkisi altına alacak olumlu sonuçların ortaya çıkacağı aşikardır. Son olarak şunları söylemek istiyorum değerli okurlarım : Nankörlüğün kapımızdan girmesine engel olalım .Çocuklarımızın da muhasebesini yapamayacağı , zararlı adımlar atmasının önüne geçelim. Etrafımızı ve kendimizi gaflet seline kapılmaktan koruyalım. Bir de siz değerli okurlarıma şunu söylemeyi kendime bir borç biliyorum: Ne olur değerli dostlarım! meyve veren ağacın taşlanmasının önüne geçelim . Kendimizi de o zarar veren taşı atmaktan alıkoyalım. İnsanlığı telafisi mümkün olmayan büyük üzüntülere kapalı tutalım. Kalplerimizde nankörlüğe yer bırakmayalım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |