..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Mektubum sanýrým fazla uzun oldu, çünkü daha kýsa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Yûþa Irmak




22 Haziran 2024
O Kelime!  
Yûþa Irmak
Þimdi Santorini’de uzaklara bakýp zihnimin içini boþaltýp, yüreðimin aðrýlarýný tamir ederken, Capote’nin Yerel Renkler’ini nereden ve niçin hatýrladým, bilemiyorum…


:BHC:
Daha düne kadar bir valimizin yönettiði Yunanistan ülkesine motosikletlerle gezmeye gittik. Yola erken çýktýk. Daha çok günübirlik geçiþler için kullanýlan Pazarkule sýnýr kapýsýndan geçtikten sonra sýnýr kapýsýnýn modernliði ve hýzlýlýðý þaþýrttý bizi. Öðle saatlerinde de þehrin merkezine varmýþtýk.


Santorini’de bir öðle sonu, o muhteþem mavi ile beyaz çiçekli evlerin önünde uzayýp giden merdivenlerden denizi ve adalarý seyrederken, bizim dilimize yapýþýp kalan bazý kelimelerin burada hiç mi hiç kullanýlmadýðýný, anýlmadýðýný hatta Yunanlýlarýn sözlüklerinde bile geçmediðini düþündüm…

Burada Ýstanbul’daki gibi akmýyordu zaman. Zaman burada; bedenime bir ilkyaz güneþinin ýþýnlarý gibi dokunarak, bir ikindi sonrasý dinginliði gibi sararak usulca geçip gidiyordu… Ýnsan burada ne yapamazdý ki! Masmavi denizi ve gökyüzünü gören bir kafede, sadece martýlarýn gelip tabaðýndaki pastaya, fincanýndaki kahveye saldýrmasýndan müþteki, uzun saatler bir kitabýn sayfalarýna dalabilir; can sýkýcý, býktýrýcý, yýldýrýcý hiçbir tesire maruz kalmadan yeni bir deneme ya da öykü yazmaya baþlayabilir, yahut bunlarýn hiçbirini yapmaz, kendini hayatýn akýþýna, yere yakýn gökyüzünün mavisine, anýlara, geçmiþe, olmadýk hülyalara býrakýp öylece dolaþabilirsiniz…

20. yüzyýlýn dünya edebiyatýnda özellikle öykü ve roman türünde ürettiði eserleriyle ve kullandýðý yalýn dille yeni bir türün oluþmasýna sebep olan Truman Capote’in farklý kentlere yaptýðý yolculuklarý anlattýðý eserini hatýrladým. Ustamýz eserinde insanlar, yerler ve kültürlerin özelliklerini kendine özgü düzyazý biçiminde tertemiz bir dille anlatmýþtý.

Yarý gezgin bir yapým var. Türkiye’de ve Balkanlarda, Hatta Rusya’nýn özerk bölgesi Baþkurdistan’a kadar yaptýðým yolculuklar var. Onca gezmeme ve bazen bu þehirleri ve yerleri yazmama raðmen Truman Capote’nin “Yerel Renkler” kitabýndaki gibi bir anlatýma bir türlü sahip olamadým. Adam yazmýþ… Ne bileyim iþte New Orleans, New York, Brooklyn, Hollywood, Haiti, Venedik, Roma, Londra, Paris, Tanca… Bir cadde boyundan, bir sokaktan seçilmiþ bir insan, bir anýt, alelade bir nesne üzerinden giderek bütün bir þehrin ruhunu anlatan o benzersiz gezi yazýlarý Evliya Çelebi’ye rahmet okutur gerçekten… Hatta eseri o kadar yalýn bir dille yazýlmýþ ki insan o yalýnlýk içinde þaþýrtan sürprizlere, sýradan insanlarýn sýra dýþý yanlarýyla tanýþmanýn þaþkýnlýðýna gýpta ediveriyor… Ben de son yaþadýðým hadiselerden sonra kendi kendime bir takým sözler verdim. Artýk imkan buldukça gezmeyi düþünüyorum. Üstelik bunu tek baþýma yapacaðým. Ve bu gezmelerimde yanýmda taþýyacaðým kitaplarýmýn en önemlisi Truman’ýn kitaplarý olacak. Çünkü onun eseri alýþýlagelen gezi yazýlarýndan deðil.

Þimdi Santorini’de uzaklara bakýp zihnimin içini boþaltýp, yüreðimin aðrýlarýný tamir ederken, Capote’nin Yerel Renkler’ini nereden ve niçin hatýrladým, bilemiyorum…
Yabancý bir þehirde olmak, kendiliðinden bir rahatlýk, hürriyet baðýþlýyor demek ki insana. Kim bilir, belki de oranýn dertleri, acýlarý sizi hiç mi hiç ilgilendirmediði içindir bu…
Derinlere, gözeneklere inmeden, yalnýz görmek istediklerinizi ve daha çok güzel olan ne varsa onlarý görerek geziyor, dolaþýyor ve kendinizle, düþüncelerinizle, ümit ve hayallerinizle meþgul oluyorsunuz. Bu yüzden her gezgin biraz da yurtsuz insandýr bana göre… Gerçekten öyledir bu. Orada, uzak bir kentte, düþünceniz ne ülkenizin ömür törpüsü gündeminde ne de sokaklarýnda gezdiðiniz kentin sorunlarýyla meþgulsünüzdür. Evet en çok da kendiniz ve kendinizle olduðunuz yerdesinizdir, hürriyetin en geniþ anlamýnda yani…

Uzak þehirlerin mehtaplý gecelerinde, erken baþlayan cumartesi sabahlarýnda, bütün yolculuk boyunca soluklanýrken okuduðum kitaplarda, öykülerde, þiirlerde ve tabii Capote’nin “renkler“inde görmediðim, iþitmediðim, karþýlaþmadýðým “lanetli” kelime, bizim topraklara ayak basar basmaz karþýma çýkmaya baþlýyor bir bir…
Dakika bir gol bir! Ve ilk karþýlaþma: “Ýþler nasýl “yoðun” mu?”, Telefonda biri: “Nasýlsýnýz, “yoðun”sunuz deðil mi?” Bir dost: “Yoðun”sunuz diye rahatsýz etmek istemedim abi.” Ve daha, daha, daha baþkalarý: “Çok yoðun çalýþýyorsunuz, bu yoðunluk içinde yazmaya nasýl vakit ayýrýyorsunuz?”
Yoyo!.. Daha da fazlasýný diyemeyeceðim!.. Bu bloðun müdavimleri samimiyetimi, dostluðumu, arkadaþlýðýmý iyi bilirler… Ve siz dostlarýmdan da saklayacak deðilim bazý þeyleri ve benim bazý kelimelerle aram hiç yoktur. Hatta o kelimeleri duymaya tahammülüm de yoktur. O kelimeleri ne zaman duysam bir tiksinti, baygýnlýk hali ile sinir gerilmeleri yaþarým. Hele hele sevdiðim, deðer verdiðim insanlardan duyduðumda onlardan da uzaklaþýrým. Daha da adýný anmak istemediðim þu menhus kelime, bütün rahatýmý, keyfimi ve moralimi kaçýrmaya yetiyor kýsaca! Ve ne hikmetse adeta bir veba salgýný gibi insandan insana, aðýzdan aðza, dilden dile dolaþýp, bulaþýyor ve yerleþip resmen orada kök salýyor! Dostluklarý kemirip yýpratýyor, buluþmalarýn pabucunu dama atýyor, söyleþmeleri kýsaltýyor, daðarcýklarý sünger gibi emip kurutuyor…
Saklamaya hacet yok; bildiðiniz yalancý, üçkaðýtçý, dalavereci ve düzenbaz insanlara çeviriyor hepimizi. Bütün mazeretlerin doðal ve affedilebilir bir müsebbibi!..

Ýþte dünya, iþte hayat ve biz insanlar bir yalanýn seline kapýlmýþ gidiyoruz ne yazýk ki… Vebalý bir kelimenin ardýna saklanýp içimizin bütün çürümüþlüðüyle, yürekten deðil, dil ucuyla, yalancýktan, yýlýþýkça, çalýþýlmýþ bir ustalýkla söyleyiveriyoruz: Ah ne kadar “….”um bir bilsen! Hem de çok… Hiçbirimiz, bir dostun hatýrýný yýkacak kadar gýrtlaðýna kadar dolu, sýký, sýkýþýk deðiliz aslýnda! Baþýmýzý kaþýyacak, bir selam verecek vaktimiz de var. Evet gerçekten bir selam vermeye, bir gece yarýsý bir telefonda bir dize okumaya, birbirimizin elini tutmaya, gözlerinin içine bakmaya vaktimiz var. Baþka bir þehre gitmeye, baþka þehirlerin akþamlarýnda, baþka rüzgârlara kendimizi býrakmaya vaktimiz var.
Bu yüzden lütfen, ama lütfen ve Allah rýzasý için; deðer verdiðiniz, sevdiðiniz, saydýðýnýz, bir kahve içmiþliðinizin hatrý için o lanet kelimeyi sevdiklerinize, dostlarýnýza, kardeþlerinize, yakýnlarýnýza söylemeyi býrakýn artýk…
Ne ise osunuz. Birbirimizi kandýrmaya ve yalana gerek yok diyorum…
Yanlýþ mý düþünüyorum?…

Kalýn saðlýcakla…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn günlük olaylar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Duyarak Yaþamak

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýstanbul’u Düþünmek
Günbatýmý Eski Bir Masada Baþladý Her Þey
Ruhu Vurgun Yemiþ Dalgýçlar
Abdülhamid, Abdülhak Hâmid ve Karýndeþen Jack
Ýþlenmemiþ Cevherler Ülkesi: Türkiye
Gidene Yol, Kalana Yer Vermek
Eþek Edebiyatý
Hakikati Hakikat Olduðu Ýçin Sevmek
Gülmek Ýçin Krala Aðlamak Ýçin Filozofa Gitmek
Ýki Burçlu Bir Kale: Zaman!

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Geldim [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sakin Bir Acý [Þiir]
Sözün Çiçeði [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.