..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanın en iyi tarafı ürperebilmesidir. -Andre Gide
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Yûşa Irmak




13 Haziran 2024
Kaygı ve Endişe İnsanı İnsanlıktan Çıkartır  
Yûşa Irmak
Gerçek şu ki, insanları kaybetme, üzme korkusu ya da onların ihtiyaçlarını karşılama ve yetersiz arkadaşlıkları sebebiyle; yalnızlığı, sessizliği tercih ediyor oluşunuzun tek sebebi kafanızdaki; “…mı acaba” ve birtakım “endişe”lerden başka bir şey değildir. Kaygı ve endişenin insanı insanlıktan çıkardığına onlarca kez şahit oldum…


:BGE:
Bazı şeyleri ifade etmek kolay ama söz içeriğinin ağırlığını dikkat çekici kılmak zor oluyor gerçekten. Söylüyorsunuz, anlatıyorsunuz, yazıyorsunuz, izah etmeye çalışıyorsunuz ama tesirinin olmadığını ve yerini bulmadığını anlayınca hiçbir şey yapmak istemiyorsunuz.

Gerçek şu ki, insanları kaybetme, üzme korkusu ya da onların ihtiyaçlarını karşılama ve yetersiz arkadaşlıkları sebebiyle; yalnızlığı, sessizliği tercih ediyor oluşunuzun tek sebebi kafanızdaki; “…mı acaba” ve birtakım “endişe”lerden başka bir şey değildir. Kaygı ve endişenin insanı insanlıktan çıkardığına onlarca kez şahit oldum… Bu kaygılar sizi yüz parçaya bölerek; bazen doğru, bazen de yanlış kararlar almanıza neden olmuş olabilir. Oysa kendinizi değil yüz, bin parçaya da bölseniz yine de varlığı, yokluğu, sözleri, suskunluğu hatta göz kırpmanızı bile yanlış anlayacak milyonlarca insan yaşıyor dünyada…

Peki ne yapmak lazım?

Elbette bu duygulardan kurtulmanın bir yolunu bulmak lazım. Bunun da tek yolu her şeyi olduğu gibi kabul etmekten başka bir şey değildir. Yani kabul ediyorum artık her şeyi, her hali, her kali… kabul ediyorum: suskunlukları, sessizlikleri, inciten sözleri…
Bu kabul edişin içinde hiçbir şeye yetemediğinizi, acizliğinizi daha net görmeye başlıyorsunuz. İster doğru ister yanlış, ister sevinç, ister hüzünlü bir ruh halinde olun herşeyi olduğu gibi kabul edin… Zira güzel düşüncelerle, sevinçlerle, öfkelerle ve başka başka duygularla sürüp giden hayatın akışında daha büyük sorun ve sıkıntılarla karşılaşacağınızdan emin olarak kabul edin…

Ağzınıza götürdüğünüz bir lokma ekmeğin o sofraya gelebilmesi için nasıl zorluklar ve emekler harcandığını idrak etmeyi başarabildiyseniz ne demek istediğimi çok daha iyi anlamış olacaksınız. Bu sebeple ne yaşarsanız yaşayın asla kenara çekilmeyin. Hatta “ben de ancak bu kadarını yapabiliyorum” diye gardınızı düşürmeye yeltenmeyin. Ben kendimi de başkalarını da olduğu gibi kabul ediyorum… Çünkü bir başkasının veya başkalarının algılarından ve yargılarından sorumlu olmamız mümkün değildir. Zaten o ben değil, ben de o değilim. Elbette bu kabul ediş, şahsi endişelerimizi çoğaltıyor olsa da yaşadığımız dünyayı daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.

Bizim kuşak yani seksenler zorluğun, acının harman olduğu her renk ve türünü yaşamış bir nesildir. Daha çoçuk çağlarımızda sayısız zorlukların içinde pişe pişe bugünlere geldik. Öyle ki kişiliklerimize oturan sabrın ve metanetin tarifini yapmam mümkün değil. Bu yüzden yaşanan, yaşadıklarımız, yaşadıklarınız, yaşananlar her ne olursa olsun; yapıcı, kuşatıcı olmaya devam ederek yaşama sımsıkı sarılmaya devam edin. Zira; “Kötü günlere umut, karanlığa ışık tutmak gerek.” demiş eskiler… Ayrıca zorluk, acı, keder, sıkıntı, stres, hastalık gibi birçok olumsuz görünen duyguları taşımak güzeldir. Çünkü insan sıkıntı çekmeden, bunalıma girmeden, zorluğun her türlüsünü tatmadan zaten hiçbir şeye inanmaz, geleceğe güvenle bakamaz ve yaşam ile bağ kuracak hiçbir argümana sahip olamaz diye düşünüyorum…

Sağlıcakla kalın…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Günbatımı Eski Bir Masada Başladı Her Şey
Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi'nin Düşündürdükleri
İki Burçlu Bir Kale: Zaman!
"Güzel"in Anadilini Konuşursak Ne Olur?
Güzelliğin Evine Kurulmak
Dünyaya Açılan Yol
Kendini Anlatma Şekli
Boş Çerçeve
Sesler
Yürek Evinde Oturmak

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
13 - 14 Yaşındaki Kız Çocukları Hakkında…
İşlenmemiş Cevherler Ülkesi: Türkiye
Sonbahara Birlikte Yürümek
Yağmurda Koşamayanlar
Geçmişi Geçmişimiz Olan Şehir: Bosna - Hersek
Ruhu Vurgun Yemiş Dalgıçlar
Abdülhamid, Abdülhak Hâmid ve Karındeşen Jack
Ezberlerin Bilimsel Kılıklısı Bir Felakettir
Gidene Yol, Kalana Yer Vermek
Eşek Edebiyatı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Hicran Nağmesi [Şiir]
Geldim [Şiir]
Sakin Bir Acı [Şiir]
Sözün Çiçeği [Şiir]
Sevgiliye Hasretle [Şiir]
Geceye Kâside [Şiir]
Benimle Ölür Müsün? [Şiir]
Gözbebeği Turşusu [Şiir]
Beste-i Nigar [Şiir]
Bilemezsiniz [Şiir]


Yûşa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aşığı! Yayıncı, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.