..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bazen evrende yalnýz olduðumuzu düþünürüm, bazen de olmadýðmýzý. Her iki durumda da bu düþünce beni afallatýr. -Arthur C. Clarke
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > eylül




16 Eylül 2005
Yýldýz Yaðmuru, Yüreðim Gökyüzü...  
eylül
Yýldýzlar, soðuk ve uzak deðil, neþeli ve sýcaktýlar. Ve küçük kýz bunun farkýndaydý. Onlarla konuþabilirdi, dokunabilirdi, eteklerine toplayýp gideceði yere götürebilirdi onlarý...


:BCFC:
Yýldýz yaðmuru, yüreðim gökyüzü...

"Yolculuk ne tarafa?" Ses hemen yaný baþýmdan gelmiþti. Saðýma döndüm; yanýmdaki koltukta yaþlý bir kadýn oturuyordu. Baþörtüsünden taþmýþ kýrlaþmýþ saçlarýný bir eliyle sokuþturdu. Gülümsüyordu. "Trabzon" diye cevap verdim. "Demek yol arkadaþlýðý edeceðiz seninle" diye daha da geniþ gülümsedi. "Oðlum, Yavuz, Trabzon'da memur. Ýlle ki gel anne diye tutturdu, eh, gideyim bari dedim. Kýþ, falan dedim önce, aman, ne olur gel dedi. Torunum var, hem de iki tane, onlarý da özlemiþtim ama yolculuðu çok uzun kýzým, çekilmez. Nasýlsa yazlarý yanýmýza, Foça'ya, oralýyýz da, gelirler, gitmeyecektim ama öyle çok ýsrar etti ki dayanamadým."

Ne yapacaðýmý, nasýl davranacaðýmý bilemeden dinliyordum kadýný. Birden ayaða kalkýp aradaki boþluða indi ve koltuða tutunarak dengesini saðlamaya çalýþtý. Ufak tefek, zayýf birisiydi. Üstündeki paltoyu çýkarýp tekrar oturdu. Paltoyu dikkatle katlayýp bagaj bölmesine yerleþtirdi. Üzerinde el örgüsü bir yelek, altýnda uzun, yünlü kumaþtan bir elbise vardý. Baþörtüsünün çenesi altýndaki uçlarýný tekrar sýkýp konuþmasýna devam etti. "Ýþte böyle kýzým. Sen nereye gidiyordun? Ha, Trabzon demiþtin. Kusuruma bakma, aklýmdan çýkmýþ. Sen þimdi dersin ki, nerden oturdum bu teyzenin yanýnda, konuþur bunaltýr diye düþünürsün ama merak etme, canýný sýkmam. Alýþamadým bu otobüslere, hele de tek baþýma gitmek zor geliyor artýk. Bunun telaþý çeneme vurur, birazdan geçer, merak etme sen." Bunlarý söylerken, yüzüne, gözlerine, elimi tutup hafifçe dokunup býrakan küçük, derisi buruþmuþ ellerine daðýlýyordu yaþlý kadýnýn içten sýcaklýðý. Kendimi biraz huzursuz, biraz suçlu hissettim. Sanki, bir an için de olsa, içimden geçirdiklerimi duymuþ gibi kendimden utanmýþtým. Ona bakarken içimde gitgide büyüyen karanlýk bir bulutun gözlerime doðru yol aldýðýný hissettim. Kucaðýna kapanýp kendimi hiç, ama hiç tutmadan hüngür hüngür aðlamak istedim. Bunun yerine, dudaklarýma gönderdiðim, zor da olsa saklandýklarý yerden çýkarabildiðim, bir gülümsemeyle geveledim: " Yo, olur mu teyzeciðim..."

Her uzun yolculukta olduðu gibi, oturmanýn en rahat pozisyonunu bulmak için yerinde dönüp duran yolcular, annelerin sessiz olmalarý için uyardýklarý çocuklarýn umursamazlýklarý, boðazýndaki gýcýklanmayý kýsa öksürüklerle geçiþtirmeye çalýþan sigara tiryakilerinin mola bekleyiþleri yaklaþan gecenin karanlýðýna karýþtýlar. Alaca karanlýk ajurlu örtüsünü gecenin koyusuna býraktýðýnda karþýdan gelen araçlarýn ýþýklarýyla garip bir gölge oyunu sergilenirdi otobüsün içinde. Öksürükler kesilmiþ, bedenler yerleþmiþ, çocuklar çoktan uyumuþlardý. Ben ise hala artýk göz gözü göremediði karanlýða bakýyordum.

Ara sýra küçük kasabalarýn yanýndan geçiyordu otobüs. Perdeleri çekilmiþ tek katlý, iki-üç katlý evlerin pencerelerinde sarý renkli ýþýklara bakýp içlerini görebilmek arzusunu duyardým. Nedense bu ýþýklarýn ardýnda sýradan hayatlar deðil, sadece sevgi ve sýcaklýk olduðuna inanmýþtým. Görmek istediðim buydu... Karanlýðýn içine saklamýþtým yanaklarýmdan süzülen göz yaþlarýmý, hýçkýrýklarýmý ise yalnýzlýðýma ertelemiþtim. Elimdeki mendil sýrýlsýklam olmuþtu. Göðsümde dayanýlmaz bir sancý, baþým külçe gibi aðýr. Birazdan mola yerine varacaktýk. Gece yarýsýna yakýndý. Yüzümü ellerimle sildim. Bir el hafifçe dürttü kolumdan; yanýmdaki teyze bir mendil uzatmýþtý bana. Parmaklarý arasýndaki mendili aldýðýmda avcuma bir de nane þekeri býrakýverdi. Baþýmý kaldýrýp baktým ondan yana, gülümseyen yüzüne. Sadece gülümsedi, gülümsedi...

Yolcular, kimi ihtiyacý için, kimi sýcak bir çay içmek, kimi sigarasýndan birkaç nefes almak için indiler mola yerinde. Uyuyan birkaç kiþi dýþýnda neredeyse boþalývermiþti otobüs. Ýnmek istememiþtim, yerimde kývrýlýp yüzümü dayadým cama. Yanýmdaki yaþlý teyze torunlarýna bir þeyler bakacakmýþ bir de lavaboya girecekmiþ. Dediði buydu. Sanýrým bana olanlarýn farkýndaydý. Farkýndaydý ama soru sormamýþtý, merak etmemiþti. Bir isteðim olup olmadýðýný sordu inmeden önce, yine gülümseyerek... Katlayýp kaldýrdýðý paltosunu alýp giymeden çýktý.
Uyku tutmayacaktý, uyuyamazdým ama uyur gibi yapabilirdim. Geldiðinde uyumuþ gibi yaparým diye düþündüm. Otobüsün açýk býrakýlan kapýsýndan içeriye dolan soðuk havanýn ciðerlerime sanki küçük çimdiklemelerle doluþmasýný hissediyordum. Yol aldýkça hava daha da keskin soðuk olmuþtu. Dýþarýya, gökyüzüne baktým. Yýldýzlý, bulutsuz bir geceydi. Ýleride sýk aðaçlýðýn gölgeleri seçiliyordu. Eski evin arkasýndaki koruluðu hatýrladým. Bazen içinde dolaþtýðým, bazen saklandýðým... Yine doldu göz yaþlarým içime, onlarý tutmak çok zordu.

Hoparlörlerden önce bir öksürük duyuldu sonra uykulu bir ses otobüsün kalkýþýný anons etti. Yanaklarý hafifçe allanmýþ, dýþarýnýn soðuk esintisini etekleriyle içeriye sokmuþtu yaþlý kadýn. "Çok soðukmuþ kýzým, aman, iyi ki inmemiþsin, ama sýkýþýrsan diye inmek istersen ben bekletirim arabayý, ha?" diye sordu. Uyumuþ gibi yapacaktým ya, olmadý iþte, yapamadým. "Yok teyzeciðim, inmeyeceðim, yine de teþekkür ederim" diye cevap verdim ve içimden nasýl bu kadar soðuk davranabildiðimi kendime sordum. Soðukluk deðildi, hani o aile terbiyesiyle yapýlanlardandý... Belki yüz ifademe biraz sýcaklýk karýþtýrsam; tamam da nasýl yapýldýðýný bir bilsem... Hele de þimdi, bu gece...

Misafirliðe gidilirdi, ailecek veya annemle ikimiz. Evden çýkmadan sýký sýký tembih edilirdi uslu durmam. Acýktýðýmý söylemek terbiyesizlik, hatta ufak tefek bir þeyler yedirirdi bana. "Teþekkür etmeyi unutma sakýn" diyordu annem. Uzun uzun sohbetlere dalarlardý büyükler, hiçbir þey anlamadýðým konuþmalar. Bazen dayanamýyordum, annemin elinden tutup kulaðýna hafifçe "eve gidelim" diye fýsýldýyordum. Annemin bir bakýþýyla tekrar sessizce oturuyordum yanýna. Bir defa olsun ortalýðý yaygaraya vermek geçmedi aklýmdan. Bunu yapanlarýn kulaklarý çekilirken oturduðum yerde mümkün olduðunca görünmez olmaya çalýþýrdým. Bu sefer kýyaslamalar baþlardý. Ne kadar uslu ve ne kadar terbiyeli olduðumu söylediklerinde annemin veya babamýn baþýma elini koyup sevgiyle okþamasý gelirdi. Bir ödül gibi. Neyin ödülü?.. Diðer çocuklarýn bakýþlarýysa bambaþka þeyler söylüyordu bana. Ýþte bu halimden ötürü pek arkadaþým da olmamýþtý. Teþekkür ediþimden mi, sessizliðimden mi, bilemediðim bir sebepten mi... Ýyi de nereden geldi bunlar aklýma?..

Yolcularýn tümü binmiþ olmalýydý ki otobüs yine hareket etti. Yanýmdaki yaþlý kadýn yerine oturmuþtu. Ayaklarýnýn yanýndaki çantayý kucaðýna aldý. Dýþarýdan getirdiði birkaç küçük paketi içine yerleþtirmekle meþguldü. Bir yandan konuþuyordu: " Torunlara almýþtým birkaç parça bir þeyler ama yine dayanamayýp aldým. Zaten varýr varmaz önce valize sonra kucaðýma atlarlar yaramazlar. Tabi onlarý buna alýþtýran biz olduk, Rýza bey ile ben. Küçük de olsa ille ki bir oyuncak veya her neyse, her defasýnda vermek istedik onlara. Çocukluk gibisi yoktur kýzým, bir kanat çýrpýnýþý kadar kýsa olsa da içimizi ömür boyu terk etmez..." Kadýn gürültüyle içini çekip konuþmasýna devam etti. " Ne olursa çocuklukta olur, ne gelirse insanýn baþýna çocuklukta gelir; bu yüzden çok, ama çok kýymetlidir çocukluk; çok da nazlýdýr, bakým ister, alaka, sevgi ister... Kötülük bulaþmaz ona, çirkinlik olmaz, kirlilik ise sadece çamura düþmüþ topu tutmakla yapýþýr eline. Çocukluk baþkadýr, kýzým, baþka..."

Paketlerden bir tanesini kucaðýnda unuttu sandým. Çantayý yerine, ayaklarýnýn dibine koyup bana döndüðünde unutmadýðýný anladým. Bana uzattý onu. "Bu da senin kýsmetin kýzým." Þaþýrýp kaldým. Ne diyeceðimi bilemez durumdaydým. Yo, biliyordum; teþekkür edecektim. Yetmezdi ama... Elimde ýþýltýlý kaðýda sarýlmýþ hediye paketi kalakalmýþtým. "Teþekkür ederim teyzeciðim..." diye fýsýldadým. Allak bullak olmuþtu içim. "Aaa, kuru bir teþekkür olmaz" dediðinde daha da bocaladým. Eliyle yüzünü iþaret ederek "Torunlar gibi þu yanaklarýmdan öpmezsen teþekkür meþekkür metelik etmez" diye gülümsedi. Bir sýcaklýk eriyip dökülüyordu içime, içimin ateþine katýlmak üzereydi. Eðilip dudaklarýmý yanaðýna gömdüðümde anneannemden hatýrladýðým baþka hiçbir þeye benzemeyen kokuyu aldým. Elleriyle yüzümü tutup gözlerimin içine baktý: "Gözlerine yazýk yavrum, kahretme kendini; aðlama, giden gittiði yere sevdiðini de götürür, kalanýn içine ise tahtýný kurar. Bu sebeple ne giden vardýr ne de kalan... Göz yaþlarýn sadece seni deðil, sevdiðini de yakar... unutma, bir göz sende bir göz ondadýr... Sen elini yakarsýn onun da caný yanar... Üzüntün ne sebeptendir belki bilmem ama üzülmüþsen sevdiðindendir, yakýn bilip, yakýn olduðundandýr... Gözlerine yazýk etme kýzým, gidene kalan iþte þu gözlerden bakmaktýr..." Sesi öyle yumuþak, öyle içime iþleyen ve öyle tanýdýk gelmiþti ve ben hala ne düþüneceðimi, ne diyeceðimi bilemez haldeydim. Küçük bir kýz çocuðu gibi koyverdim hýçkýrýklarýmý, içimi çeke çeke aðlamaya baþladým. Burnum akmaya baþladý, gözlerimi yakmýþtý göz yaþlarým, kelimeler içimden dudaklarýma geldiler, parçalana parçalana çýkmaya uðraþmaktaydýlar. Yolculuða çýkýþ sebebini söyleyiverdim hayatýmda ilk ve belki de son defa göreceðim yaþlý kadýna.

Nasýl ve ne zaman uyuyakaldýðýmý anlamadým. Gözlerimi açtýðýmda sabah olalý çok olmuþtu. Þiþmiþ yüzümü, aðrýlý gözkapaklarýmý elimle yokladým. Yanýmdaki yer boþtu. Etrafýma bakýndým, ne arkada, ne de yandaki koltuklarda göremedim onu. Ýnmiþ olmalý diye düþündüm. Trabzon'a yakýndýk, yolculuðun sonuna az kalmýþtý ama o daha önce inmiþ olmalýydý. Belki rahat uyumam için arkalarda boþ bir koltuða geçmiþti. Ayaða kalkýp bakmaya çalýþtým, yine göremedim onu. Muavin otobüsün ön tarafýna doðru geldi. Yanýma vardýðýnda yanýmda oturan yaþlý teyzenin nerede indiðini sordum. Tuhaf tuhaf yüzüme baktý. "Hangi yaþlý kadýn? diyerek içinden belki de, kim bilir, söylenerek baþýný sallayýp geriye döndü. Ne oluyordu? Bana neler olmuþtu? Sadece bir rüya mýydý yaþadýklarým?..

Birden, küçük hediye paketi geldi aklýma. En son hatýrladýðým kucaðýmda olduðuydu. Dizlerimi örttüðüm hýrkamý çekip aradým onu. Önce göremedim. Beynimden geçenlere kulak vermek üzereyken onu gördüm; pencere ile koltuk arasýna düþüp sýkýþmýþtý. Kendimi savunmak zorunda veya kazanýp kaybetme arasýnda kalmýþ gibi bir durumdaydým. Kazanmýþtým! Düþüncelerimde aklýmý kaybettiðimi karar vermek üzereyken bu küçük paketi bulmuþtum. Nasýl göründüðüm düþüncesi inanýlmaz bir hýzla geçti aklýmdan. Beynimdeki fotoðrafta zafer kazanmýþ edasýyla gülümsediðimi gördüm. Ýçimden görevliyi çaðýrýp paketi göstermek gelmiþti. Kýsa bir tereddütten sonra bunu yapmaktan vazgeçtim. Her zaman her þeyin bir açýklamasý olduðuna inanýyordum. Belki bu yüzden, belki aldýðým haberden sonra içimde yaþadýklarým yüzünden bu olaðanüstü olayý kabullendim. Olaðanüstü çünkü açýklamasýný bulamamýþtým...

Elimdeki pakete dokunuyordum; içinde ne olduðu tahmin etmek istercesine. Yapamayýnca kaðýdý kat yerinden çekip yýrttým. Merak içindeydim. Küçük, çerçeve içinde bir resmin ucu görünmüþtü. Yavaþça çekip çýkardým kaðýtlarýn arasýndan. Gece mavisi fon üzerinde yýldýzlý bir gökyüzü resmedilmiþti. Bir köþesinde batmakta olan Güneþ diðerinde yeni doðan Ay vardý. Ufukta bir köy veya kasabanýn ýþýklarý seçiliyordu. Ön planda küçük bir kýz çocuðu geceliðinin eteklerini kaldýrmýþ gökyüzüne gülümsüyordu. Yýldýzlarý eteklerinde toplamak istercesine... Elimdeki resme bakýyordum. Çýplak ayaklarýna; yenleri fýrfýrlý geceliðinden çýkan küçük ellerine ve gülümseyen gözlerine. Yüzündeki masumiyete bakýyordum; hiç bir korkuyu içinde barýndýrmayan masumiyetine. Yýldýzlar, soðuk ve uzak deðil, neþeli ve sýcaktýlar. Ve küçük kýz bunun farkýndaydý. Onlarla konuþabilirdi, dokunabilirdi, eteklerine toplayýp gideceði yere götürebilirdi onlarý... Düþüncelerin içine dalýp gitmiþtim; otobüsün terminale varýþýný, yolcularýn telaþýný fark etmemiþtim. Yanýbaþýmdan geçenlerin gürültüsüyle kendime geldim. Elimdeki resmi üst bölmeden indirdiðim çantanýn içine topladým. Hýrkayý üzerime giydim, paltomu ise koluma asýp aþaðýya indim.

Mümtaz beni almaya gelecekti. Etrafýma bakýndým ama onu göremedim. Otobüs firmasýnýn yazýhanesine girmeye karar verdim, beklemek için... Arkamdan bana seslendiklerini duymuþtum; Mümtaz hýzlý adýmlarla yaklaþmaktaydý. "Merhaba, yolculuk nasýl geçti?" diyerek elimdeki çantayý aldý ve eðilip yanaðýmdan öptü. "Çok soðuk; arabayý biraz uzakta park etmek zorunda kaldým, özür dilerim" diye devam etti. Koþar adým gösterdiði yöne yürüdük. Nihayet terminalden çýkýp uzaklaþtýðýmýzda bana dönerek sessizliði böldü: " Çok üzgünüm Ayça. Hepimiz çok üzüldük. Baþýn sað olsun..." dedi. Ona bakýp fýsýltýyla cevap verdim ve tekrar cama dönüp dýþarýya bakmaya devam ettim. Aslýnda tutamadýðým göz yaþlarýmý saklýyordum. Ard arda, durmamacasýna aktýlar, aktýlar...

eylül



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn bireysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yolculuk 2
Tesadüf
Güneþ Tutulmasý
Yolculuk
Tutabildiðince Uzun Tut Nefesini
Çocuk Ruhum
Uzaklarda
Bedel
Gitme
Hayatlar, Hikayeler

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Derin Hikayeler, Kýsa Karþýlaþmalar
Yusuf'un Þarkýlarý
Gülümseme Çiçeði
Vurgun
Gecenin Ýçinden Gelen Sesler
Salkým Söðüt Hayat
Ah, Be Hayat!
Ölüm Bana Bu Kadar Yakýn Olmamýþtý - 4
Melek
Delirium

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Eylül [Þiir]
Þimdi Aþk [Þiir]
Bir Þey Daha... [Þiir]
Teselli [Þiir]
Hikayeler [Deneme]
Kimi Suçlayacaksýn? [Deneme]
Sonu Gelmeden Ýnsanlýðýn [Deneme]
Eksik Olan [Deneme]
Yol Bitene Kadar [Deneme]
Ýnsaným Ben [Deneme]


eylül kimdir?

yolcu

Etkilendiði Yazarlar:
insan, hayat


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © eylül, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.