Doðru þeritte olsanýz bile, olduðunuz yerde kalýrsanýz er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloðlu Gençler arasýnda, son dönemlerin en moda mesleklerinden biri de ‘müzik eleþtirmenliði’. Müzik alanýndaki birikimi þüpheli kiþilerden tutun da, hasbel kader ancak bir iki konsere gidebilmiþ kiþilere kadar günümüzde herkes ‘müzik eleþtirmeni’. Durum böyle olunca, iþin aslýný hayatýný gerçek manada müzik eleþtirmenliðine adamýþ, müziði bir hayat biçimi olarak kabul etmiþ büyük ustalardan birine soralým dedik. Yeni yetiþen gençlere, ‘kýssadan bir hisse olur’ umuduyla, Türkiye’nin önde gelen müzik eleþtirmenlerinden Önder Kütahyalý’yý Ýzmir Fuarýnda, Ýzmir Görme Özürlüler Kitaplýðý standýnda bulduk. Kendisiyle, müzik eleþtirmeni kimdir, kime denir, nasýl olunur, Türkiye’de müzik eleþtirmenliðinin geçmiþi ve þu anki yapýlanmasý üzerine konuþtuk. SDK – Söze, ilk önce mesleðin tanýmýyla girelim. Müzik eleþtirmeni kime denir? Önder Kütahyalý – Müzik sanatýný çok iyi bilen ve onun icrasýný, yorumunu, müziðin verilerine göre olumlu ya da olumsuz yönde eleþtiren kiþiye denir. SDK – Peki, müzik eleþtirmenliði neden bu kadar ‘önemli’? Önder Kütahyalý - Müzik eleþtirisi, müzisyenlerin kendi yollarýný bulmalarý açýsýndan çok önemli bir gereksinme. Bunu þuradan anlýyoruz. Daha 1930’lu yýllarda, çok deðerli müzikoloðumuz ve hocamýz Mahmut Ragýp Gazimihal, 1934 ve 1935 yýllarý arasýnda, 10 sayý ‘Müzik ve Sanat Hareketleri’ diye bir dergi çýkarmýþ. Bu dergide, müzik eleþtirisinin kaçýnýlmaz bir ihtiyaç olduðunu söylüyor. Ve ‘müzik eleþtirisi olmazsa, müzikte ilerleyemeyiz’ diyor. Onun kendi deyimiyle ‘‘tenkit’ mutlaka gereklidir’ diyor. Ve kendisi de buna yol gösteriyor. Örneðin 1935’de, besteci Hasan Ferit Alnar’ýn (biliyorsunuz, iki yýl önce 100. doðum yýlýydý) ‘Prelüd ve Ýki Dans’ isimli eserini dinlemiþ, eser seslendirilirken Hasan Ferit Alnar’da Cumhurbaþkanlýðý Senfoni Orkestrasýný yönetmiþ. Mahmut Ragýp Gazimihal, eseri çok beðenmiþ. Göklere çýkarýyor. Çok güzel bir Türk yapýtý diyor. Özellikle, ‘müstehar makamýný çok güzel kullanmýþ’ diyor ve övüyor. Buna karþýlýk, Lüks Hayat Operetini seyretmiþ. Bunu da yerin dibine batýrýyor. Hiç beðenmemiþ, operet için ‘milli karnaval’ diyor. Mahmut Ragýp Bey’in bize gösterdiði bir yol daha var. Bu, dünyada daha çok uygulanan bir yöntemdir. Mahmut Ragýp Bey, radyo dinliyor ve radyoda dinlediði resitalleri veya konserleri eleþtiriyor. Radyo eleþtirisi yapýyor. Bunun sonu plak eleþtirisine çýkar. Dünyada bir de plak eleþtirisi var. Bunu, Türkiye’de ilk defa ben yaptým. Hikmet Þimþek’in plaklarýný, rahmetli hocamýzýn isteði üzerine eleþtirdim. Bu eleþtirileri, ‘40+5 Yýlýn Ardýndan’ isimli bir kitapta topladýk. Kitap, Hikmet Þimþeði kaybettiðimiz yýl, 2001 yýlýnda, Kültür Bakanlýðý Yayýnlarýndan çýktý. SDK – Bu eleþtirileri yapabilmek için belli bir birikimin oluþmasý lazým deðil mi? Önder Kütahyalý – Kesinlikle. Bu meslek, bir müzik parçasý çalarken onun tonunu, modülasyonlarýný, yapýsýný, formunu, biçemini, hangi dönem yapýtý olduðunu anlayacak derecede müzik bilen bir kiþinin yapacaðý bir iþtir. SDK – Peki, ülkemizde müzik eleþtirmenleri nasýl yetiþiyor? Önder Kütahyalý – Hiç bir þekilde yetiþmiyor. Þimdiye kadar, herkes kendi çabasýyla müzik eleþtirmeni oldu. Müzik eleþtirmeni olarak ortaya çýkan insanlar, ciddi bir müzik eðitimi yapmýþ, konservatuar eðitimi almýþ ya da besteci olacak veya icracý olacak yolda kendisini yetiþtirmiþ kiþiler oluyor. Konservatuar eðitiminin dýþýnda, kendisini besteci olarak yetiþtiren kiþilere örnek olarak, Ýlhan Kemal Mimaroðlu’nu verebiliriz. Konservatuardan mezun olmamýþ ama kendisini icracý ve müzik eleþtirmeni olarak yetiþtirmiþ baþka bir isim ise rahmetli Faruk Güvenç. Tabii ki konservatuar mezunu eleþtirmenlerimiz de var. SDK – Türkiye’de müzik eleþtirmenliði konusunda eðitim veren okullar var mý? Önder Kütahyalý – Maalesef bu tip okullar Türkiye’de yok fakat son zamanlarda, güzel sanatlar fakültelerine baðlý müzikoloji bölümleri açýldý. Kesin olarak emin olmamakla birlikte, bu bölümlerde müzik eleþtirmenliði dalý olabilir. Buralardan mezun olan kiþiler de müzik eleþtirmenliði yapabilir. SDK – Müzik eleþtirmenliði kurumu Türkiye’ de yerleþmiþ bir kurum mu? Önder Kütahyalý – Hayýr, yerleþmiþ bir kurum deðil. Müzik eleþtirmenliði yapabilmek Türkiye’de çok güç. Ýki engel var. Birisi, müzikçiler birbirlerini yakýndan tanýyorlar. Eleþtirmen, bu yakýndan tanýdýðý insanlarý eleþtirmeye çekinebiliyor. Araya mesafe koyamýyor. Ýkincisi, Türkiye’de müzik eleþtirmenliðinin en güç yanlarýndan biri ve en önemlisi, müzisyenlerin eleþtiriye dayanamamalarý. Yani, bir eleþtiri yaptýðýnýz zaman, onlar da sizi eleþtiriyorlar. ‘Neden böyle yazdýn, neden böyle yaptýn’ diyerek sizden hesap sormaya kalkabiliyorlar. Mesela, ben þu anda adýný vermek istemediðim bir piyaniste, ‘biraz sert çaldý’ dedim. ‘Sen böyle yazdýn diye beni festivale çaðýrmayacaklar þimdi’ dedi ve beni fena halde suçladý. Oysa hiç ilgisi yok. O akþam öyle çalmýþ olabilir. Kaldý ki ben yazdým diye niye festivale çaðýrmasýnlar ki? Ama böyle bir hassasiyet var. Benim baþýma gelmedi ama bir arkadaþýma gece yarýsý saat 12.00’de, ‘neden bunu böyle yazdýn’ diye telefon edenler oluyormuþ. Yani, eleþtiriye hiç dayanamýyorlar. SDK – Bu durumda, müzik eleþtirmenlerinin belli bir yaptýrým gücü var diyebilir miyiz? Önder Kütahyalý – Hayýr, ona yaptýrým gücü diyemeyiz. Belki, etkileyebiliyor. Bazý kiþiler müzik eleþtirmenine güven duyuyorlar. Onun doðru söylediðine inanýyor ve yazýlan eleþtiriye göre, o sanatçýnýn deðeri hakkýnda bir karara varabiliyorlar. Ama bu bir yaptýrým deðil. SDK – Müzik eleþtirisi denince, akla hemen olumsuz anlam içeren bir yazý geliyor. Gerçekten öyle mi? Önder Kütahyalý – Eleþtiri dediðiniz zaman sanki yazar bir kusur bulacakmýþ gibi anlaþýlýyor. Halbuki yazarýn beðendiði þeyler de olur beðenemediði þeyler de olur. Yani, olumlu yönde de eleþtiri yapýlýyor. Tabii o zaman sanatçýyý yüreklendiren bir eleþtiri oluyor. Olumsuz yönde de yapýlýyor. Eleþtirinin sanatçýyý gücendiren deðil, ‘uyaran’ bir yaný olmasý lazým. Yorumcu olumsuz eleþtiriyi, kendisine ýþýk tutan bir uyarý olarak algýlamalý ve icrada aksayan yönleri düzeltme yoluna gitmeli. Böyle yapýlýrsa, hakikaten hem müzik eleþtirisi ilerleme gösterir, hem de Türkiye’de yapýlan müziðin niteliði yükselir. SDK – Bu da müzik eleþtirmenlerine belli bir sorumluluk getiriyor deðil mi? Önder Kütahyalý – Tabii ki. Sorumluluk gerektiren bir meslek bu. Ben, yazdýðým zaman enine boyuna düþündüðüm olur. ‘Bazen bunu yazayým mý, bunu söyleyeyim mi’ diye düþünürüm. Her þeyi yazmak doðru deðil. Özellikle, müzik eleþtirmenliðinin Türkiye’deki konumu düþünüldü zaman. Nadir Nadi döneminde, Cumhuriyet Gazetesi’nde, Cumartesi günleri yazan bir müzik eleþtirmeni vardý. Bir gün Nadir Nadi, bu müzik eleþtirmenini çaðýrýr ve ‘Bak oðlum, sen müzik üzerine yazacaksýn ama bizim Türkiye’de klasik müzik sanatýný yaymamýz gerekiyor. Onun için kendini tut. Öyle acý, kaka eleþtiriler yapma. Olumlu þeyleri yaz’ diye öðüt verir. Hakikaten de o öyle yapardý. O bakýmdan mutlaka bir sorumluluðumuz olduðu kesin. SDK – Þimdilerde baktýðýnýzda, hemen hemen herkes müzik eleþtirmenliði yapýyor. Neredeyse, elinizi kaldýrsanýz bir müzik eleþtirmenine çarpacaksýnýz gibi bir durum var. Önder Kütahyalý – Maalesef öyle oldu. Oysa ben, Evin Ýlyasoðlu ve Filiz Ali. Biz kendimize müzik eleþtirmeni deðil ‘müzik yazarý’ demeyi tercih ediyoruz. Çünkü demin söylediðim nedenlerden dolayý kendimizi eleþtirinin bütününü yapan insanlar olarak görmüyoruz. Çünkü yaparsak, bu sefer biz eleþtiriliyoruz. Çevremizdeki insanlar bizi tanýyor, biz onlarý tanýyoruz. O yüzden, eleþtirinin tam hakkýný vererek yapamýyoruz. Sadece, belli bir izlenim vermeye çalýþýyoruz. SDK – Müzik eleþtirmenliði gerçek manada yapýlmýþ olsaydý, Türkiye’de nasýl yapýlmalýydý? Önder Kütahyalý – Bir çok kusurlu konser var veya çaldýðý zaman yorumlarýnda bir çok kusur olan sanatçý var. Bunlarý yazardýk. Örneðin, Ankara Operasýndan bir kemancý, iki yýl önce Ýzmir’e geldi. Çaykovsky’nin keman konçertosunu çaldý. Çok kötü bir konserdi. Sanatçýnýn düzeyine göre Çaykovsky iyi bir seçim deðildi, çok aðýrdý. Belki bir Mozart konçerto ya da bir Mendhelson konçerto çalsaydý daha iyi olabilirdi. Gerçek bir müzik eleþtirisi yapýlsaydý, benim bunu, bu þekilde yazmam gerekirdi. Ama yazamadým. SDK – Yani, böyle durumlarda susmayý mý tercih ediyorsunuz? Önder Kütahyalý – Bazen hiç eleþtiri yapmadan eleþtirmiþ oluyorum. Geçenlerde Ýzmir’e ünlü bir sanatçý geldi ve Jack Ýber’in bir konçertosunu çaldý. Gelen sanatçý benim hiç tutmadýðým ve o üne nasýl kavuþtuðunu hiç anlamadýðým bir sanatçý. Ben yazýmda, falanca Ýzmir’e geldi ve þu parçayý çaldý dedim. O kadar. Ama nasýl çaldý? Ýþte o konuda hiç yorum yok. Bu da eleþtirmeksizin bir eleþtiridir. SDK – Peki, bu ‘eleþtirmeksizin eleþtiri’ adreslere ulaþabiliyor mu? Önder Kütahyalý – Hiç sanmýyorum. SDK – Doðru bir eleþtiri yazýsý kaleme alabilmek için nelere gereksinim var? Önder Kütahyalý – Bir kere eleþtiri yapacak olan insanýn kendisini müzikte çok iyi yetiþtirmesi gerekiyor. Dün bir konser dinliyordum, konserde piyanonun ‘la’ sesinin üzerindeki ‘re’ sesi, öbür seslere göre biraz tenekemsi çýkýyor. Belki de piyano tuþunun çekicinde bir arýza olabilir. Keçesinde bir aþýnma olabilir. Öbür sesler normal çýkýyor. O ses böyle biraz sert, madeni çýkýyor. Bunu bile anlayabilecek kadar dikkatli bir dinlemeye, müziðin gövdesini, bünyesini çok iyi anlayabilecek bir birikime ihtiyaç var. Bunun yaný sýra, müzik eleþtirmeninin yazdýðý yazýnýn çabuk, kolay okunan bir yazý olmasý gerekiyor. Ayrýca, yazýnýn ne çok uzun, ne de çok kýsa, yani dengeli olmasý lazým. Uzunluk bakýmýndan konuyla denk düþen bir yazý olmasý için lafý fazla gevelememesi, açýk, net olmasý gerekiyor. SDK - Yeni nesil müzik eleþtirmenleri kendilerini nasýl yetiþtirmeli ve nerelerden beslenmeli? Önder Kütahyalý – Bir kere yabancý dil bilmeleri lazým. Dünyada, büyük gazetelere, müzik dergilerine yazan çok iyi müzik eleþtirmenleri var. Onlarýn yaptýðý eleþtirileri okuyarak kendilerine yol çizmeleri gerekiyor.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |