"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
Çeşitli maddelerden yontularak, kalıba dökülerek biçimlendirilen yapıtlara heykel denir. Anıtlar ise önemli olayların, ünlü kişi veya kahramanların tarih boyunca anılması için yapılan, simgesel nitelikteki yapılardır. (Anıtkabir, Çanakkale Anıtı, Meçhul Asker Anıtı, İnsanlık Anıtı vs.) Heykeller veya anıtlar put değildir. Ancak, tapınma amaçlı, ibadet maksatlı kullanılmaya başladığı an “put” haline dönüşürler. Yani onları putlaştıran insandır. Üstelik ibadet sırasında bir takım eğilip bükülmeler, yat, kalk, secde gibi eylemler ifa ediliyorsa bu da şekilcilik olur. Şekilci bir tapınma/ibadetin olduğu yerde ise mutlaka putperestlik vardır. PUT NEDİR? Put doğaüstü özellikleri olduğuna inanılan, kutsal sayılan canlı veya cansız nesnelerdir. Bunlar inek, köpek, kedi, kurt, insan, bitki, ağaç olabileceği gibi totem, fetiş, heykel, anıt, tapınak, yapı, hatta araziler de olabilir. Kutsallık isnat edilen her tür eşya, nesne, obje, heykel ve benzerleri put kategorisine girer. Oysa, bir şeyin kutsal olabilmesi her şeyden önce çok temiz, kirden, pastan, mikroptan arınmış olması gerekir. Bu bağlamda kutsal olamayacak tek şey topraktır. Çünkü toprak her çeşit hastalık, mikrop, virüs, parazit ve benzerlerinin barındığı bir katmandır. Kutsal toprak olamayacağı gibi aynı şekilde kutsal su da olamaz. Çünkü hiçbirinin tam anlamıyla tertemiz olması mümkün değildir. FETİŞ NEDİR? Kılıç, hırka, saç, sakal, diş, resim, ikon, kitap, yazı gibi nesnelere de kutsallık verilebilir. O zaman o nesneler fetiş haline gelir. Onların “fetiş” haline getirildikten sonra öpülmesi, kutsanması, belden aşağı tutulmaması gibi uygulamalar da fetişizm, dolayısıyla putperestliktir. Şaşırtıcı olan şudur ki ilkel toplumların pagan geleneklerinden arta kalan şekilci, totemist, fetişist, pagan ve putperest uygulamalar sanki gerçek tapınmaymış gibi dünya dinlerince sımsıkı muhafaza edilmeye çalışılmakta ve topluma gerçek din diye dayatılmaktadır. İnsanlığın pagan dinlere karşı sürdürdüğü savaş sürmektedir, ancak bu savaşın sadece entelektüel alanda sürdürülerek kazanılması mümkün değildir. Marx ve Engels’in en büyük yanılgısı dinlerin tarihsel süreç içinde toplumun ilerlemesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağını zannetmeleri olmuştur. Hiçbir din kendiliğinden yayılmadığı ve gelişmediği gibi, kendiliğinden de ortadan kalkmaz. Çünkü her din kurumsallaşmaya başlarken kendini topluma zorla, baskıyla, savaşla ve cebren kabul ettirmiştir. Hristiyanlık Roma İmparatorluğunun resmi (yasal) dini olduktan sonra yayılmıştır. Roma vatandaşları kanun kuvvetiyle Hristiyan olmuştur. Roma, Barbar halkları savaşla Hristiyanlaştırmıştır. Aynı şekilde İslam da kan dökerek ve savaşla yayılmıştır. Bu nedenle dinler –geldikleri gibi- ancak zorla ve savaşla ortadan kaldırılabilirler. PUTLAŞTIRMA New York’taki Özgürlük Anıtı kuşkusuz put değildir. Özgürlüğü simgelemek için dikilmiştir. Ama günün birinde bu anıt tapınma amaçlı kullanılmaya başlanırsa, ve bir takım bünyeler ibadet etmek için bu anıtın önünde toplanmaya, yatıp kalkmaya, bu anıtı tavaf etmeye başlar ve dünyanın diğer yerlerinde yaşayan insanlar da bu anıtı kıble belleyip onun bulunduğu yöne doğru dönüp tapınırlarsa işte o zaman o anıt bir puta dönüşmüş olur, tapınanlar da putperest kategorisine girerler. Bu durumda anıtın kafasını uçurmak veya anıtı yok etmek gerekmez, illa kafası kesilecek ve yok edilecek birileri varsa onlar o anıtı putlaştıran ve o anıta tapan şaşkınlardır. TAŞA TOPRAĞA TAPMAK Taşı, toprağı, heykelleri, anıtları, mezarları, türbeleri, binaları, tapınakları kutsal sayıp onlara izzet vermek, onların önünde eğilmek, secde etmek, ibadet etmek, tavaf etmek, öpmek, kıble olarak bellemek gerçekte tanrısal eylemler midir, yoksa pagan eylemler midir? Kudüs’ten sürüldükten sonra Yahudiler tapınmalarını kıble olarak belledikleri Kudüs’e doğru dönerek yapmaya başladılar. Çünkü onlar için oradaki topraklar ve yıkılmış Mabet’in kalıntıları da (Ağlama Duvarı) kutsaldı. Bu uygulama Müslümanlarca da benimsedi. Ancak, sonraları Muhammet kıbleyi Mekke’deki eski bir puthane olan Kabe’ye çevirdi. İster heykel, ister anıt, ister yapı olsun tapınma amaçlı kullanılan her şey put haline dönüşür. Gerçek ve doğru tapınmanın öncelikle her tür şekilcilik, gösteriş ve putperestliği çağrıştıracak etmenlerden arınmış olması gerekmez mi? Öyleyse, gerçek ve doğru tapınmanın sağlanmasını istiyorsak, İnsanlık Anıtı’ndan önce ortadan kaldırılması gerekenlerin neler olduğunu herhalde anlamış olmalıyız.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |