Bir Nefes
																													Yedinci ayın sıradan bir günü. Öğleden kurtulmuş, akşamı yakalayamamış bir saat...
																											
"Gelecek, eskiden ne güzeldi, şimdi ise sadece bir sonraki teslim tarihi." – Woody Allen"
"Gelecek, eskiden ne güzeldi, şimdi ise sadece bir sonraki teslim tarihi." – Woody Allen"
																													Yedinci ayın sıradan bir günü. Öğleden kurtulmuş, akşamı yakalayamamış bir saat...
																											
																													Kolbaşı olarak Afet Fatma ne derse o olacaktı. Olacaktı olmasına ama, mendilin kime verileceği konusunda sıkıntı vardı. Selim’e verilmesi en iyi çözüm gibi görünse de, aralarında çıkacak olası kavganın sonu pek tatlı bitmeyecekti. Osman, Selim’i çiğ çiğ yerdi ve buna da kimsenin sesi çıkmazdı.
																											
																													Öyle çok sevdim ki seni,  
 Öyle çok anlatamam o 1 yılın anlamını, 1000 yıl geçse unutamam
																											
																													Selim’in yanında oturan delikanlı, erkek kıyafetleri ile dans eden kızı gözüne kestirmişti. Dansı bitip odasına çekildikten çok sonra bile, onu tekrar tekrar istetiyor, başka danslar için Afet Fatma’ya diller döküyordu.
																											
																													Sonrasızlığa öncelik tanıyan eksik bir teşebbüs aşkımız.. Bir köprünün iki ayağı gibiyiz; bir araya gelsek, yıkım olur!
																											
																													Sensiz biten baharı, kilitledim kasama,  
 Sağlam bir duvar ördüm, gönlümdeki arsana.
																											
Sıcak bir Eylül akarken gözlerinden, gün sevdadır, gün vedadır... Tek suçludur Eylül, o çağırmıştır sevda sancılarını ve bitmeyecektir. Aralık kapıları kapanırken günlerin yüzüne, yeni merhabalar kucaklanır acımadan... Bunu sezer yürek ve kırılır aynalardaki gülümseyişe. Yalnız dillerde kraliçedir ceylan bakışlı sultan... Bir kez daha anlar ki aşk yoktur. Bir
																													Yasak notaların ötesindeydi sol anahtarını yargılayan infaz  
 Fa almamış halleriydi bam teline verilen nağme
																											
																													Bir külhanbeyi ile aşık bir beyefendinin öyküsü. Aşka farklı bakış, diğerini dönüştürürken kendini değiştirmenin şaşkınlığının kelimelere dökülme hikayesi.
																											
																													Tek başına Yalnızca Usulca Sessizce Yalınca Son umuduyla Tükenmişliğiyle Umutsuzca Yorgunca Bitik ve de yitik Kayıp
																											
																													Sevgin yanan gönlüme su, gözlerin talihime pusu, özlemin severek yattığım ölüm uykusu oldu.  
 Şarkılar yemeğim, şiirler ekmeğim artık.  
 İçtim sabahlara kadar. Meyhane köşelerinde seni........
																											
																													Ayrılık acısıyla ağlardı hüznün içinde yüzen deniz kızı her gece… Tahammül edilmez bir yokluktu avuçlarındaki titreme. Hasretli gözyaşlarıyla engin denizlere açılırdı gerçeklere meydan okuyarak. Cesur yüreği ile kucaklardı denizin hırçın dalgalarını. Bakışları; suskun bir güz güneşi, her gülümseyişi; bin yıllık figan olurdu yıldızsız gecelerde, vuslatı bekleyen yüreği biçare…
																											
																													Bütün eskiler sofrada yerini almış. Ortaya da beşbuçukyıllık bir yiyecek konmuş. Eller çenede bakıyoruz "önce kim yiyecek" diye. Bir an için fısıldıyorum kendi kendime;
																											
																													aradığım bir ışıktı sıvasta işıl işıl yanan  
 kutup yıldızından daha fazla parlayan
																											
																													Gerçek aşk kolay kolay bulunmuyor ve Mevlana'nın dediği gibi "Aşk bir davaya benzer, cefa çekmek de şahide; Eğer şahidin yoksa davayı kazanamazsın." O yüzden gerçek aşkın değerini bilmek gerekir...
																											
																													Bir denizaltıcının aşkı. “seni seviyorum...” "ebediyete kadar"  
 http://cakkilic.blogspot.com/
																											
																													Seninle her gün gelirdik, bu sahile.  
 Çamların altında oturur, kıyıyı okşayan dalgaların ritmik türkülerini dinlerdik..........
																											
Şebnem İşigüzel
 
					 
				