Güneşi Denizlere...
Veda Tepesi ndeydik, denizin kıyısındaki uçurumun kenarında, büyük zeytinin gölgesindeydik. Sen nasıl gideceğimi sorguluyordun gözlerinle, ben nedenler arıyordum, zamanın akmaması için.
"Fikrimi beğenmediğin zaman, en azından bir zamanlar bir fikrim olduğuna sevinmelisin." - Oscar Wilde"
"Fikrimi beğenmediğin zaman, en azından bir zamanlar bir fikrim olduğuna sevinmelisin." - Oscar Wilde"
Veda Tepesi ndeydik, denizin kıyısındaki uçurumun kenarında, büyük zeytinin gölgesindeydik. Sen nasıl gideceğimi sorguluyordun gözlerinle, ben nedenler arıyordum, zamanın akmaması için.
Bir tarafım seni deliler gibi özlerken diğer tarafım otur diyor kendinle baş başa kal FAYDASIZ!!!
Bir ülkeye savaş ilân eder gibi, bütün hesaplarımı gözden geçirmiş, cephaneliğimi kontrol etmiş, bütün hazırlıklarımı tamamlamıştım. Birkaç defa yutkunup boğazımı çalıştırdım. Gereksiz biçimde öksürdüm. Derin bir nefes alıp verdim, ancak tam en iyisini seçtiğime karar verdiğim o büyülü sözleri söyleyecekken nedense son anda karar değiştirdim ve ağzımdan şu
Kalbin ta derinlerinden gelmiş bir kaç damla göz yaşı,
bir kaç damla haykırış...
Ne olursun sev beni...
Fehmi, telefondan gelen sesle birlikte kendinden geçti. Her şeyi unutmuş, telefondan gelen ses ve iniltiler, kendinden geçmesine yetmişti. Selda sürekli neler yaptığını en ince ayrıntısına kadar anlatıyor, Fehmi sessizce dinliyor, zaman zaman kendisi de b
Yasin Usta şekerleme faslını geçip derin uykuya kavuşmak üzere. Çırak, elini hafifçe omzuna koyuyor. Yavaşça sıkıyor. Usta, aralıyor göz kapaklarını azıcık daha uyusa, kafasını eğmiş olduğu sol omzu ıslanacak ağzından akan sularla. Sersemliyor önce, mavi gözlerini kocaman açıp hiddetle soruyor:
Birlikte mutlu geçirebilecekleri sayılı durakları sessiz bekleyişle tüketmek ne acı. Kaç durak birlikte gidebilirlerdi ki bir arada. Elbet biri inecekti birazdan. Ve devam eden yeni birisini bulacaktı. Eskisini hemen unutarak. Sessiz, uzun bekleyiş.
Bu şiirsel metin, özlenen birinin varlığını rüzgâr gibi anlık ve derin hissettiren bir buluşmayı anlatıyor. Yazar, uzun zamandır ayrı kaldığı bu varlığın gelişiyle içinde uyanan özgürlük, coşku ve aynı zamanda hüznü tasvir ediyor. Rüzgârla gelen bir sevgili gibi, hem yakın hem uzak, hem özgürleştirici hem de insanı çaresiz
...
...
Trenin hareket etmekte olduğunu işte o zaman gördü adam. Nasıl da duymamıştı lokomotifin havayı yırtan düdük sesini!
“Bu trenin bir dönüşü olmalı, mutlak olmalı!” diye haykırdı. Artık koşuyordu da.
“Nerede? Ne zaman?”
Hülya, arkadaşının sözünü tuttu. Bir daha Ahmet ile görüşmedi ama, onu her zaman ilk gün ki gibi sevdi. İstem dışı oluşturduğu ortam, onu sevdiği, unutamadığı ama kendisinden sadece yararlanmak için yaklaşan Ahmet’i aklına getirdi.
Çatlamaya yakın,yıllanmış bir şişeyim.Ruhum ise sonsuzluğundan sonra ki ilkbahar kadar sensizliğe muhtaç...
Gerçekten ne kadar çok istiyordu orada olmayı.
Şehir var olduğu için kaleler vardı, yollar vardı bitmezcesine ve arabalarda varoluyordu böylece...
Ne zaman göç etsem
Önce içim boşaldı .
Bindiğim her otobüste
Yanım dolarken
Kadınca, kadın gözü ile, çeşitli kadınlarla yapılan görüşmelerin ortaya çıkarttığı yazıların ilki. Kadın gözü ve kadın duygusu ile kadınca paylaşımdır.
Serkan Karaismailoğlu