Aynan Benim...
Göz göze geldiklerinde saatine bakmıştı. O anda saatin kaç olduğunu sorsalar bilemezdi.
"Aklımı kaçırmadım, sadece onu bir süreliğine ödünç verdim." - Virginia Woolf"
"Aklımı kaçırmadım, sadece onu bir süreliğine ödünç verdim." - Virginia Woolf"
Göz göze geldiklerinde saatine bakmıştı. O anda saatin kaç olduğunu sorsalar bilemezdi.
Fatma, adamla telefonda görüşmeye devam etti. Dilan’ı unutmuştu. Dilan ile yaşadıklarını Recep ile telefonda yaşıyor, bundan da büyük zevk alıyordu. Öyle ki, her gece Recep ile telefonda görüşüp, tatmin oluyordu.
Ne günlerdi onlar, o gün için macera, bugün ise anlatılan ne acıklı dönemlermiş. Ne kayıpmış ömrümüzde.İnsanların birbirini kasıp kavurduğu bir dönemde çocuk olmayı öğreniyordum.
O zamanlar, aşk ne demekti, nerden alınırdı.
Bir çocuk bedenine ağır, bir
İnternet, her zaman işimizi kolaylaştırmıyor veya önce kolaylaştırıyor sonrada sanki onu keşfettiğimize bin pişman ediyor bizleri
Geçmişte gençlerin davranışlarına egemen olan kısıtlayıcı gururun, yaşlılıkta nasıl çözüldüğünü, kaçırılan olanakların nasıl giderilmez bir sızıya yerini bıraktığını küçük bir öykünün dar çerçevesi içinde vurgulamaya çalıştım.
Kar yağar da küçük torun durur muydu? Elini yüzünü bile doğru dürüst yıkamadan, elinde bir ekmek somunu, tiril tiril giysilerle dışarı çıkmaya hazırlanıyordu. Annesinin sevimli öfkesiyle üzerine kalın bir kazak giydi. Daha iyi kaysın diye lastik ayakkabılarını ayaklarına geçirdi. Beline kadar yağan kara aldırmadan bata çıka, konak bahçesinin
Sigarasından derin bir nefes daha çekti. Sigarası da olmasa ne yapardı?
Sıkıntılı olduğu anlarda en çabuk sarıldığı tek şey oydu. Günde iki, üç paket kadar içiyordu. Arabasını evinin önüne park etti
Geminin hareketinden hemen sonra, martıların geri döndüklerini görür Bi../İki kız çocuğunun geminin bulundukları alandaki saç zemini üzerinde zıpladıklarına şahit olur../Bir yandan annelerinin ‘Bu tarafa gelin’ diyerek seslenişini, ve babaları
siz hiç aşkı yaşayıp aşkımmmmm diyemediginiz oldu mu
siz hiç bi sabah uyandgınızda en sevdiginizin haykırışlarını çok uzaklardan duydunuz mu ,sen benim ruh ikizimsin sen bensin diyip çekip gittiniz mi
Bu öyle diğer aşk yazılarına benzemiyor. İçinde biraz ben biraz sen biraz o da yok. Aşk, maşk falan filan... Ya oku işte ya! Ne bakıyosun burayada zaman kaybediyorsun. Gir oku bir an önce. Tamam tamam kızma...
Paragraflar oluşturup birkaç imla hatasını düzelttim
Afiyet olsun...
bi tek biz vardık sokakta o karanlıkta çılgınca çıplak ayaklarımızda asfaltlarda koşuyorduk
farklı yollara ,sanki kaçarcasına sen beni ben seni düşünüyordum sadece koşan bendim ama içim sen
koşan sendin ama için ben
-Böyle şeyi ilk kez yaşıyorum. Çok arkadaşım oldu, konuştum, görüştüm, beni sevdiğini söyleyenler de oldu. Ama hiç kimseye karşı bu kadar yoğun duygu seli hissetmedim. Sabaha kadar seni düşündüm. Sabah seni görebilmek için cama çıktım, görünce çok sevindi
Benim sevgi anlayışım farklı. Zamanla duygularım olgunlaşır, sevgiyle yoğrulur, sevgi yoğunlaşır aşka dönüşür. Ama şu an için kendi anladığım anlamda bir sevgi ve aşk sözkonusu değil, olamaz da. Sadece sana karşı bir ilgim var, yeterince tanımıyorum, sen
çok kalabalık bir geceydi eglenceli kahkaların çok oldugu
bi gece gülüyorduk kaçamak bakışlarımız dışında
kimsenin görmedigi yerlerde aglıyorduk zamana inat
Bazen gözlerine baktığımda kafasının içine girip, ne düşündüğünü bilmeyi ne kadar istediğimi anlıyor mu acaba?
Bir aşkın öyküsü bu;Hayatın savurduğu insanların ,rüzgara karşı durup geriye döndüklerinde yakaladıkları ve oradan devam etmeye çabaladıkları acımasız bir aşk öyküsü.