Sema'dan Düşen Damla
Uzat dudaklarını dedi gökyüzünü
Uzat ki sana sivastan öpücükler gelsin
Damla damla
"Yarınki yazınızın konusu ne mi? Bilmiyorum. Belki de bu geceki rüyanızın saçmalığı." – Franz Kafka (kurgusal)"
"Yarınki yazınızın konusu ne mi? Bilmiyorum. Belki de bu geceki rüyanızın saçmalığı." – Franz Kafka (kurgusal)"
Uzat dudaklarını dedi gökyüzünü
Uzat ki sana sivastan öpücükler gelsin
Damla damla
Dudak büküp sırt dönmelerin olurdu dargınlığı oynarken. Sonra aynada bir çift göz belirirdi.
Unutmuşsun gibi, orada öylece bana bakardı. Karanlığa yaklaştıkça irileşiyor gözbebeklerin. Derinliğine çekiliyor, giderek ufalıyor yansımam. Tutup gazete geriyorum araya küçüldüğümü sanarak. Altta kalır mısın hiç. Elin tarağa uzanıyor, bakışların ise saçlarına doğru kayıveriyor
Aptalsın sen dedi seman senin değilmi
Bundan sonra sen nerde ben orda olacağım
Özlediğin yılları sana yaşatacağım
Karanlık terkedilmiş mutfağa baktı "Çok garip söylediği şarkı hala kulaklarımda" diyerek iç geçirdi
Masallarda olur sanırdım kırkla ilgili cezaları
Kırk katırmı kırk satırmı derlerdi mahkuma
Kırk katır belki çekilir
Kırk satırda kabul
Ama sensiz kırk gün
Aşk, nesnesi olmadan doğmaz hiçbir zaman, ama bir kez doğduktan sonra nesnesi kayıplara karışsa da var olmaya devam eder çoğu zaman...
Aradan tam beş yıl geçmişti, beş koca yıl. O, yıllar boyunca unutamadı hiç, yazdığı o son mektubu. “Yazmamalıydım”, dedi yıllarca kendine. “Yüzümü güldüren, hayatımdaki en muhteşem şeye sırtımı dönmemeliydim”.
Hurdacı genç el arabasıyla hurda toplamaya çıkmıştı:
" Haydi, demir alırım, bakır alırım, alüminyum alırım, sarı alırım. " diye bağırıyordu.
Çok zengin, katları, yatları, köşkleri, fabrikaları bulunan bir ailenin kızı olan Hülya, üstü açık, spor arabasıyla köşkün bahçesinden yola çıkmıştı. Hurdacı gencin sesini duyunca
Sırrımda kabaran bir çıban var. Susmaya devam edersem patlayıp beni de seni de berbat edecek. O yüzden gidiyorum. Uzaklarda benim içimde patlatacak bir bombayı da kendimle götürüyorum. İçin rahat olsun. Kimse bu sırrı öğrenmeyecek. Benimle birlikte yok olup gidecek.
“Aşkım, bu gece en sevdiğin şampanyayı aldım. Geçen akşamdan daha hoş bir fantezi yaşayacağız. Bu gece hazır mısın?”
Elektrik gidince neler olabileceğini hiç düşündünüz mü? Bir insan hayatında ne gibi değişimlere yol açabileceğini ve nasıl etkiler yaratabileceğini mesela?
İki eski dostun yeniden bir araya gelişini ve ilişkilerini canlandırma çabasını anlatan kısa, vurucu bir hikâye. Adamın geçmişe özlemi ve kadının değişen duyguları arasındaki çatışma, modern ilişkilerin karmaşık doğasını yansıtıyor. Bazen geçmişe dönmek mümkün olmuyor.
Hiç gerçekleşmeyecek hiç kavuşamayacak hiç bir araya gelemeyecek aşklar vardır,herşey uzaktan ve kısıtlıdır onlara göre,çünkü onlar hata yapmadan ilerleme hedefini seçmişlerdir hayatlarında,evet kolay kolay sevmemiş kolay kolay aşık olmamışlardır,sadece bir seçim yapmak zorunda oldukları için o seçimleri yapmışlardır, bir ruhu size yakın gelebileceğiniz bir ruhu tüm kalbinizle görmek
Orhanın yüzüne bakanlar çoğu zaman hüznün alıcısı olurken
Ezginin yanındayken ona bakmış olsalar hüznün bir
süreliğine yerini mutluluğa vekalet verdiğini
göreceklerdi.
Ben hayatta en çok beni seveni seveceğim...
İlk kim aşık olursa, en çok acıyı o çeker...
Aşk doğası gereği karşılık bulamaz...
Yatak odasının açık unutulan kapı eşiğine ulaştığında Agâh Bey’in bakışları gayri ihtiyari komedin üzerinde durmakta olan valize kaydı. Evet, eşi yine her zamanki gibi çıkacağı yolculuk öncesinde hiç üşenmeden titizlikle hazırlayıp şimdi bulunduğu o yere bırakmıştı onu. Fakat nedense bu kez valiz olduğundan daha bir şişkince görünüyordu gözüne.
Sana gelişim, aşkın yüreğimde şahlanışı gibi... Kapıyı çalıyorum. Giriniz, diyorsun. Usulca adım atıyorum. İşte, masanın başındasın. / Gülümsüyorsun; gülümsüyorum. Havadan sudan konuşuyoruz. Sen, “Kahve içer misin?” diye soruyorsun. “Olur” diyorum. Bir telefon ve birkaç dakika içinde gelen iki orta kahve. / Bana kahvemi uzatırken ellerimiz çarpışıyor. Bir anda