Öykü > Bireysel
Ölü Monologlar
Açık kalan gözlerimi hareket ettiremiyor olmama karşın, sabitlendiği bölgeyi rahatlıkla görebiliyorum ve penceremin dışında tüm hızıyla akmayı sürdüren hayata dair seslerden tutun da evin mutfağı ve tuvaletinde bir delikten diğerine koşuşturan farelerin çıkardıkları tıkırtılara kadar herşeyi duyabiliyorum.
Penceremdeki Işık
Kalbinin derinliklerinde deprem olurken, depremin sarsıntıları midesinde kasılmaya ve gözyaşlarının ardı arkasına akmasına yol açıyordu. Yalnızlık hissiyle kavrulan bedeni bütün uyarıcılara kapalıydı. Gayesizliğinin ötesinde ışıksız kalan kuşlar gibi sağa sola çarpıyordu.
Benim Adım Aşk
Aşk, iyi olduğu kadar da kötüdür ve ben kötü şeylere bayılıyorum. Onun içindir ki benim adım aşk. Çünkü ben de kötüyüm.
Kişinin Kendine Ettiğini, Düşmanı Etmezmiş!
Hikaye basit..
Ama hergün yeni baştan tekrar tekrar yaşanıyor bir yerlerde!
İnsanlar Arasında
İstemeyerek de olsa doktorun odasına girdiğinde “Neden buradayım?” sorusu vardı hâlâ aklında.
Gölge
Varoluşsal dönüm noktalarını ve sorgularını ilk gençlik yıllarında bıraktığını düşünüyordu. Oysa şimdi yeniden başlaması gerekiyordu. Kendini sorgulaması, yargılaması ve bir kısmını asması gerekiyordu. Kalıba sığmayan kolunu kesmesi, bacaklarını geriye çekmesi gerekiyordu. Normlara yaklaşması ve normlara ulaşması ve onaylanan olması gerekiyordu yine. Yine sıkışıyordu, yine çevresinde bir uğultu ki,
Hayran
Hepimizin idealize ettiğimiz kimseler vardır...onları idealize ederken insani yönlerini görmezden geliriz başka bir deyişle kendimize göre 'olması gereken standartlar'ımıza uymalarını bekleriz...
Geceden Sabaha Dönen Günden Çalıntı
Sessizlik icinde yasami sulayan gokyuzu ve doganin binbir guzelikleriyle bas basayim gece saat kac bilmem hava serin olsa da gece ve uyutmayan zaman anin karanligina kucak acmis hic ses yok kuslar var, hafif esen ruzgar var birde sicaktan soguga gecis yapan aletler var.
Kara Yaz
İşte sıcak bir temmuz... Geceleri cırcır böceklerinin öttüğü, damlara düşecek gibi yakın duran yıldızların parlaklığını gösteren berrak gecelere, gündüzleri ırgatların erkenden kalkıp bahçelere meyve toplamaya gittiği günlere sahip sıcak bir temmuz. Genç kadının her sene iple çekmiş olduğu bir temmuz daha. Gurbetten kocası ve üç çocuğuyla mis gibi
Kör Kamil/eskişehir
kör kamil , eskişehir tarihinde özel bir yeri olan, bir çok nesil orada anılar yaşamış,anılarını aktarmış, mutluluklarını, mutsuzluklarını paylaşmışlardır.
Farkındasızlık
Ben burada uyumuyorum, onlar benim kafa derimi yüzmeye hazırlanıyorlar. Çok garip, ölecek miyim bilmiyorum dahi. Eğer ölmezsem bütün bu olanları hatırlayacağım. Ama ya ölürsem? O zaman bütün bu çektiklerimin bir anlamı kalmıyor. Çünkü acı çektiğimi hissedebileceğim şu andan başka bir an olmayacak hayatımda. Ölürsem, nasıl olsa bilmeyeceğim bana
Sarı Sıkıntı
Hiç hoşlanmadığı, o sarı saçlı, balıketli, çukur gözlü kadın gelmişti akşamüstü. Güzel bir kadın değildi. Onu etkileyici yapan sadece sarı saçlarıydı işte. Dümdüz, sapsarı. Üstelik boya. Kendisinin ondan ne eksiği vardı? Hatta fazlası vardı. İnsanlar neden ona ilgi gösteriyordu peki? En sinir olduğu şeylerden birisi de bu kadının
Bir Gülümseyişin Öyküsü
“Geçmişim nerede biter, nereden başlar gelecek,
ne sen sor, ne ben söyleyeyim.
Sınırlarımı suya çizerim ben.
Ne ben bulabilirim onları bir daha, ne de sen”
Kümeler
Son Eklenenler
-
01
-
02
-
03
-
04
-
05
-
06
-
07
-
08
-
09
-
10
-
11
-
12
-
13
-
14
-
15
-
16
-
17
-
18
-
19
-
20