Öykü > Deneysel
Sis ve Rüzgar
İşaret parmağıyla kenarından yakaladı gözü ve cebin kumaş duvarından da destek alarak yukarı doğru itekledi. Artık göz, cepten dışarı çıkmak üzereydi.
Öyküler Sokaklara Yağar
İnsanlar geçer ömrümüzden, yaşamları bizimkine karışır. Boynumuza asılmış yaftalar gibi öyküler taşırız. Küçücük bir gülümsemeyi kırk altına alır, üç kuruşa satarız. Sıcacık bir yüreğin kapısına seve seve kul oluruz. Cömert bir el bayramdan bayrama baş
Anlaştık
Ücret ne demek? Neyin ücreti bu? Bana ücret mi teklif ediyorsun?
Evet, dedi, sana ücret teklif ediyorum. Paracıklar. Paracıklarını alacaksın ve mutlu olacaksın. Nesi var bunun? Üzerinde düşünmemelisin. Düşünemeden yapmayı istemez misin? Bir kez olsun düşünme hayatında. Parayı al, işine bak.
Kalbimin Geçmişi
“Bu kalp bana ait. Bu kalbin içinde ben varım. Buna layık olmasam da, benim aşkımla yaşıyor bu kalp. Şimdi senden istediğim, bu kalbe iyi bak. Sevgime, aşkıma, kalbime, bana sakın zarar verme
Aydınlıktaki Karanlık ve Karanlıktaki Aydınlık
Ama hayır, kız atlamıyor. Tersine, aşağı bakan gözleri artık pencereye yapışmış olan kendisine dikilmiş. Konuşmadan, yüzündeki ifadeyi değiştirmeden, gözlerini kırpmadan bakıyor uzun uzun. Sonra odasına giriyor. Penceresini kapıyor ve ışığını söndürüyor..
Concerto Grossi No: 1 B Minor Opus: 37
Birinci keman, ikinci keman, viyola ve çellolar, flütler, obua, klavzen... Hepsi hazır. Şef bagetiyle nota sehpasına çift tıkladı. Son bir iki öksürük. Sessizlik...Şşşşşt.
Yansıma
Sigarasının dumanını içine çekerken ,zombilerin ne kadar beyinsiz olduklarını düşünmüş,bir yandan da bu ucubelerin tek arzularının beyin yemek olduğu ironisini fark etmişti.Zombiler topluluk halinde dolaşıyor ,aynı içgüdülerle,aynı amaç doğrultusunda hareket ediyorlardı.Aralarında radikal bir zombi yoktu.Farklı bir istekte bulunan veya farklı bir doğaya sahip olan yoktu
Yokuş Yazı
yağmurun cama bırakıp gittiği ses bu flüt konçertosuna sığınan yüzüm,
mağrur bir fa diyez bekliyorum bir kırbaç şaklıyor anlıma, yüzümü yalayan ellerim kırık.
Soru
3 gün önce
Yolun atla gelinebilecek kadar düz olan kısmı bitmişti. Orta yaşlı tıknaz adam atından inip yolluk dolu çantayı omzuna astı. İyi yürekli bir adamdı, atın köye geri dönmesi için kabasına bir şaplak vurmak dahi içini burktu bir parça. Yürümeye
Üç İki Bir... Sus
içindeki çığlıkların boğazında kelepçelendiğini hissediyordu yusuf babasının ellerinin kelepçelendiği gibi...
Aylak Kentin Trenleri
Sıcağı beter bir yazın gölgesinden parkları, dallarda durmadan sevişen kumruları anlatmak kolaycılıktır. Havuzda durmadan yıkanan üç ördeği anlatmakla asfaltın eridiği öğlenleri avutamazsınız. Ama sonra gölgeler sokaklarda uzayıp, güneş Bozköy üzerine
Öldüren Gülümseyiş
basit gündelik yaşam deneyimlerinin kendi içlerindeki gizemli derinliğine bakmak ve sormak ve sordurmak istiyorum. "KADIN KİM, ÇANTASINDA NE TAŞIYOR" gibi buna benzer onlarca soru sorulabilir. Tamda bütün bunların üzerine, şu soruyu sormadan edemiyorum "bizi hikayeler neden ilgilendirir?"
Yalnızlıgın Sefası
Yalnızlıgın sefası nasıl olurki sürülsün,SÜrülseydi Tanrı yaratırmıydı Ademle Havvayı..
Radyo
Erttemen kenşek erken turdu malları,koylardı cemledi,sütlerini savdu,tavuklarman itge karadı.Çaydı salıp sıpradı hazırladı.kün tuvmay beri bir oyaka bir buyaka cuvurup turgandı.Ketip bayını, ballardı şagalardı turguttu, anasıman akası da turdu,hepsi barabar epteklerini cediler. Kisilerge bardak şay yasap berdi.Kene radyodu tınlap oturu ediler.
Kümeler
Son Eklenenler
-
01
-
02
-
03
-
04
-
05
-
06
-
07
-
08
-
09
-
10
-
11
-
12
-
13
-
14
-
15
-
16
-
17
-
18
-
19
-
20