Zeytin Ağacı ve Yaşlı Adam
Dünya ölümlü, gün akşamlı derler. Akşam oluvermişti… İlk yalnızlık akşamı, geride kalanların. Bir nefes eksik artık. Bir ses eksik
"Yarın 2026'ya giriyoruz. Demek ki hala 'yeni bir yıl, yeni bir ben' diyecek kadar safız." - Mark Twain"
"Yarın 2026'ya giriyoruz. Demek ki hala 'yeni bir yıl, yeni bir ben' diyecek kadar safız." - Mark Twain"
Dünya ölümlü, gün akşamlı derler. Akşam oluvermişti… İlk yalnızlık akşamı, geride kalanların. Bir nefes eksik artık. Bir ses eksik
"Yaşam bizlerin eseriydi.onu bunaltımızdan sağan ışıklarımızın eseriydi."
YZ
Boşluk, yalnızlık değildir.
Zülfü Livaneli
'Yaşam'ın tek ortak payda olduğu bu dünyada, şiir ve öykünün birbirinden farkı; NEDİR? Belki bir fazla satır...
Biraz sonra gözüm şoförün ön kısmında bulunan dikiz aynasının üzerine asılmış bir kâğıda takılıyor. Kağıdın üzerinde eski yazılarla "Bağdat Hurması" yazıyordu. Tabii Osmanlıca okumayı bildiğim için bu yazıyı da kolayca okuyorum. Sanıyorum Arap ülkelerinden birinden alınarak getirilen Hurma paketlerinin üzerindeki etiketlerden biri.
Şoföre "Hurma mı satıyorsun?"
Hâkim, duruşma salonuna girdiğinde, salonda bulunanlar ayağa kalktı. Yerine geçti. Salonu gözden geçirdi. Fazla kalabalık olmadığına göre sıradan ve sakin geçeceğe benziyordu. Daha önceden incelediği, önünde duran dosyanın kapağını açtı. Gün içinde kaç davaya girdiğini saymamıştı bile.
Zabıt kâtibesi, huzursuz bir şekilde yarışa hazırlanan koşu atı
Halayın biteceği yok. Aklıma başka çözüm yolu da gelmiyor. Artık çalışma saati içinde sigortaya ulaşamam. Müşteri ağır para cezalarını yedikten sonra olacakları düşünmek bile istemiyorum.
Milletvekili de, bürokratı da, zengini de, köylüsü, hırsızı, şüpheli şahısı, inşaatçısı da bu takım elbiseyi giydiğinde eşit konuma geçebilir. Bu yüzdendir belki takım elbise insanı insan yapan, insanın kendisine de, karşısındakine de güven veren bir elbise türüdür
Yatak odasının açık unutulan kapı eşiğine ulaştığında Agâh Bey’in bakışları gayri ihtiyari komedin üzerinde durmakta olan valize kaydı. Evet, eşi yine her zamanki gibi çıkacağı yolculuk öncesinde hiç üşenmeden titizlikle hazırlayıp şimdi bulunduğu o yere bırakmıştı onu. Fakat nedense bu kez valiz olduğundan daha bir şişkince görünüyordu gözüne.
"Ana." demiş ablam gülerek "Gözlüğünün bir camı yerinde yok. Düşmüş galiba."
\*\*Öykünün özü: Her 'şey'in bir 'hata' olma olasılığı var. Değerler ve yaratıcılar değiştikçe 'hata'nın nitelikleri de değişir. Önemli olan 'hata'nın nedenini tespit edebilmektir. Eli kanlı ve aç insanlarla dolu 'bu dünya' bir 'hata'dır. Bu bağlamda bize düşen, en azından öyküdeki 'Hata' olabilmektir…
Gaye Boralıoğlu