Bana Gıyasettin de
Bunların da tek kusuru adımı bilememeleri. İkide birde de susayıp "Gapısında gara köpek bağlı evin çocuğu" diye bağırıp duruyorlar.
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Bunların da tek kusuru adımı bilememeleri. İkide birde de susayıp "Gapısında gara köpek bağlı evin çocuğu" diye bağırıp duruyorlar.
Yolcular aceleyle indi-bindi yaptılar. Dakikti tren, otobüs dakikti, gemiler dakikti, insanlar dakikti, her şey bir saat gibi düzenli çalışıyordu.
"çevremizde bir sürü ihsan bozukluğu.ölmek mutluluk;sevmek ölüm."
Ercan Kesal
Şoförün arka sırsaında, cam kenarında oturan yaşlı bir yolcu şoförün isyan dolu cümlelerinden az da olsa korkuya kapıldı..Gözlüğü, takma dişleri titremişti.."Ah be evladım biraz sakin olsana gençlik işte sabırsızlar, hey gidi gençlik hey"
Küçük küçük dörtlükler yazmalıyım, bu küçücük koridorlarda, bu küçücük odada, bizi anlatmak için büyücek sözlere gerek yok derken öteki yarısı, bir tek haber göndermemişti, yazdığı onca karalamaya rağmen tek bir kelime dahi. Buna komadaki ayrılık diyordu, bitkisel hayat hali, acı yok , duygu yok , öfke yok ...
Bütün avlara umutla başlanır. Hiç av’ a gidip te elim boş döneyim diyen birine rastlamadım, ya da bana denk gelmedi böyle biri. İşte bizde bu umutla yola koyulduk.
Kani efe muhtarlığını tam güvence altına aldıktan sonra, konukevinin kapısını açtı. Ancak, içindekilere kahveden eve evden kehveye gidecek kadar serbestlik tanıdı.
Kız arkadaşı bir pazar günü Sercanı bulur ve şehrin en merkezi caddesinde yürürken konuşurlar. Kız onun şehirden gitmesini istemektedir. Sercan bunun kabul edilebilecek bir durum olmadığını. Şehri asla terk etmeyeceğini söyler.
Hacı amca bahçenin köşesinde tırpanlarını eğeliyordu,
Ben, duvara dayatılmış tırpanların keskinliğine bakıyordum,
Birde iki elimin işaret parmaklarına…
Tatlı bir kaşıntıyla kenarda durdu ve etrafından geçen insanlara aldırmadan zevkle kaşınmaya başladı. Kaşınmak onun için artık çok sıradan bir iş olmuştu. Köpeği Karabaş geldi aklına. Karabaş da durmadan kaşınırdı. Bir deri bir kemik olmasına rağmen vücudunu taşımakta zorlanır, titreyen bacaklarıyla ayyaşlar gibi köyün tozlu yollarında, hem kaşınır,
Ayfer Tunç