Ali Berber
Bir öyküde Kore Savaşı’nda Kuzey Koreli komünistlerle boğuşurken, konu değişir, onu birden seksen öncesi faşist avında bulursunuz.
…
"“Yazar olmak istiyorsan, ilk kural: Yatakta kal. İkinci kural: Eğer yataktan çıkarsan, geri dön.” – Dorothy Parker"
"“Yazar olmak istiyorsan, ilk kural: Yatakta kal. İkinci kural: Eğer yataktan çıkarsan, geri dön.” – Dorothy Parker"
Bir öyküde Kore Savaşı’nda Kuzey Koreli komünistlerle boğuşurken, konu değişir, onu birden seksen öncesi faşist avında bulursunuz.
…
Bunu ailenize söyleyemezsiniz bunu saklamalısınız sanki çok büyük bir günahla doğmuş gibi
"Zeki Müren Dişi" bardaklar. Bu on bir çay bardağı, annemin en değerli eşyalarındandı.
Hamdi Koç
Sıcak bir bakış yeni bir isteği hissettiriyordu. Aşkın karşılığı gururun sertliğinde eriyordu. Kaçarak kendini korumaya çalışan bir tavır ortaya serildi.
Hayır, bu kabul edilemez! dedi. Dudaklarında beliren kırmızılık, ateşindeki ani yükselme, sesindeki kararsızlık seni ele veriyor. Kalbin hızlı çarpıyorsa, kendini kandırmamalısın. Bu şehir hep istediklerini gerçekleştirmez.
Yıllar önce kurguladığım ve bir internet sayfasında paylaştığım bu öyküm kopyalayıp yapıştır mantığı ile çalışan bir sürü İnternet kullanıcısı tarafından kendilerine aitmiş gibi kullanıldı. O zamanlar imla kurallarına önem vermeden yazdığım bu öykü ya da öykü denememi bir daha düzenleyip sizlerle paylaşmak istedim. Bir çok kimse uzun yazılardan
Politikadan bir beklentisi olmayanlar, bir dönem girerler, meraklarının kefaretini öderler, çıkarlar. Bundan sonra parti binalarının bulunduğu sokaklar çok kalabalık görünse gerek arka sokaklardan dolaşırlar.
Sonra her şeye boş vererek, valizini yerlere sürerek, akıp gitti yoluna...
Ya ana ayıptır! dedi. Bir teneke için dernek basılır mı?
Hem de halkımızın derneğini.
Karnını da doyurmuş olan Arda, düşüncelere dalmışken uyku bastırdı. Kentte yaşayan bir insanın asla yaşayamayacağı bir sessizlik vardı. Bu sessizliği uzaktaki çoban köpeklerinin havlamaları bozuyordu. Arada bir çevredeki tilki ya da çakalların, piknikçilerin bıraktığı yiyecek artıklarını ararken çıkarttıkları çıtırtılar uzaktan da olsa geliyordu. Aşağıdan doğru gelen esinti dalların
Kim bilir kaç yıldır giyiyordu ayağındaki kadife pantolonu. Çok sevmişti onu, komşuları bir bayram arifesinde modası geçtiği için annesine verdikleri zaman. Önce büyük ağabeyi atılmış, ne kadar zorlasa da bir türlü sığdıramamıştı bedenine. Sonra da onun bir küçüğü olan denemişti üzerinde. Olmuyordu işte. Ertesi gün ve bir sonraki
Ercan Kesal