|
• İzEdebiyat > İnceleme > Dil |
21
|
|
|
|
“Kim konuşabiliyorsa insandır. Çünkü konuşma bilgelik, bilgelik konuşmadır.” Luther |
|
22
|
|
|
|
Sazına, sözüne, diline vurgun olduğum Anadolu, Anadolu İnsanı |
|
23
|
|
|
|
Nasıl ki insanlar doğarlar, büyürler, gelişirler ve ölürseler, milletler de tıpkı bunun gibidir; doğarlar, büyürler, gelişirler ve nihayetinde ölürler. Bir milletin, bir medeniyetin hayatiyetini sürdürebilmesi diline, kültürüne, edebiyatına, kısacası millî ve manevî değerlerine bağlı olmasıyla mümkündür.
Cemil Meriç’in ifade ettiği gibi; “Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır.” Biz Türk milleti olarak dilimize, kültürümüze, örf ve adetlerimize yapılan en ufak bir saygısızlığı namusumuza yapılan bir edepsizlik, saygısızlık addeder ve gereken tepkiyi veririz.
|
|
24
|
|
|
|
Efendim müteradif yani eş manalı kelimeler ne kadar çok bilirse insan dili de o kadar gelişir ve zenginleşir.
Müteradifler, birbirinin aynı ya da ikizi kelimeler değillerdir. Bu kelimelerin aralarında ince bir çizgi vardır ve bu ince çizgi bize farklı duygular ifade ettirirler. |
|
25
|
|
26
|
|
|
|
Ormanı, suyu, havayı, denizi, çevreyi, enerjiyi ve buna benzer doğal kaynakları çok hor ve hovarda kullandığımız halde, iş sözcük kullanma işine gelince çok ekonomik davranarak kıdım kıdım kullandığımızın acaba farkında mıyız? Yoksa sözcüklerimize kıyamıyor muyuz; tüketmekten mi korkuyoruz için için…
|
|
27
|
|
|
|
Bir insanın her olaya güzel bakması, güzel düşünmesi, kafasında şirinlik için dahi olsa “… mı acaba” kalmaması için her hal ve kal de hayırlı ve güzel olanın peşinden gitmesi o kişinin akıbetini hayırlı kılar. Temiz niyet, güzel düşünce ve güzel söz. Bu üçlü herkesin zirveye de yerin altına girmesine de vesile olabilecek üçlüler arasında yer alıyor. Özellikle güzel sözün insan üzerinde meydana getirdiği tesiri göz önüne alırsak düşünce ile birlikte dile gelen güzel ve tatlı sözlerin tarifini yumuşaklıkla söylenmiş, içerisinde şefkat ve merhamet barındıran, karşıdaki kişiye değer veren, samimi, akılcı, içinde hiçbir alaycılık, kırıcılık olmayan, tevazuyla söylenmiş hikmetli söz olarak tarif edebiliriz… |
|
28
|
|
|
|
Müslüman Türkler ne yapmışlar? Kendi anadilleri ve kültürlerini bırakıp sürekli Farsça, Arapça dil ve İslam din kurallarına göre şekillenmiş olmaları yüzünden, gerçek Türk ulusal ve dil yapısının varlığından neredeyse bahsetmek mümkün değildir.
Kültürel gıdasını aynı mantıktan almış olan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) şefleri ve yöneticileri ise, “Milli İrade” popülizmini kullanarak yeniden Arap İslam bataklığının içerisine girmek için her türlü oyunu tezgahlamaktadırlar. |
|
29
|
|
|
|
Günümüzde, üç beş kitap okumakla kendilerini kültürlü, bilgili ve bilge sanan medyatik postmodern yazar ve çizer takımı, dinci ulema ve büyükbaşlarından gelen yönlendirmeler doğrultusunda “tarihimizle barışalım” söylemi ile Osmanlıcayı canlandırma ve Osmanlı’yı diriltme gayreti içine girmişlerdir ! Yani nerdeyse Osmanlı yıkıldı diye ağıt yakacaklar! Destur, destur! |
|
30
|
|
|
|
Haçlı devletlerinin Güneydoğu Anadolu ve Antakya'daki varlığı hem Avrupa dillerindeki bazı sözcükler ile yazımsal özelliklerin (dişil-eril ayırımı gibi) yerel dillere aktarılmasına, hem de yöre halkının ırksal ve genetik yapısının değişmesine yol açtığı açıktır. Yoksa Farsça'da olmayıp salt Avrupa dillerine özgü dilsel özelliklerin herhalde gökten zembille indiğini söyleyecek değiliz. Genelde Kurmanci (Kürtçe), Sorani, Zazaki, Lorani gibi alt dillerde görülen Avrupalı sözcüklere benzer sözcükler, dişil eril ayırımı ve bölge halklarında seyrek de olsa rastlanan renkli göz, sarışınlık, kızıl saçlılık gibi kuzey ırklarına özgü genetik baskın özellikler başka ne şekilde açıklanabilir ? |
|
31
|
|
|
|
Atmış yaşındaki garıya ne yapıverecemiş Marmaris ? Ullada ( oralarda ) ölür galırın, başınıza bela olurun deyon. Allah son suyumu Mudurnu’dan gısmet etsin. İsanın ( insanın ) dirisi zor gelir ulladan ( oralardan ). Ölüsü nasıl gelir?
|
|
32
|
|
|
|
Dil bir silah gibidir. Silahla, nasıl bir düşmanla savaşabilir, hem de kendimizi öldürebilirsek; dille de, hem birleşip, güçlenip aile, kabile ve giderek millet olabilir; hem de kabilelere, ailelere ve giderek bireylere bölünüp, güçsüzleşip, daha güçlü toplumlara yem olabiliriz. |
|
33
|
|
|
|
Dil ve kültür kavramları yapışık ikizler gibidir.
Siz onları birbirinden ayırmak isteseniz de onlar ayrılmamakta direnirler.
Hepimizin yakinen bildiği gibi insanlar,topluluklar halinde hayatlarını idame ettirirler.
Beraber yaşa |
|
34
|
|
|
|
Dilin nasıl oluştuğuna dair çeşitli teoriler mevcut. Belki de kokularımız dilin oluşmasındaki ilk adımdı. |
|
35
|
|
|
|
Yöresel ağızla, hala- yeğen sohbeti...... |
|
36
|
|
|
|
Osmanlı Devleti –İmparatorluğu- (Osmanlı Türkçesi: دَوْلَتِ عَلِيّهٔ عُثمَانِیّه, Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye, günümüz Türkçesindeki karşılığı "Yüce Osmanlı Devleti"), 1299-1922 yılları arasında varlığını sürdürmüş Büyük Türk - İslam devleti. Son zamanların üzerinde çokça tartışılan bir yazı dilini oluşturan sistemin kurucusu yani Osmanlı Türkçesini oluşturan devlet (medeniyet). |
|
37
|
|
|
|
Yabancı kelimelerin yoğunluğu ve din ağırlıklı düşünen toplumların mantık yürütme, algılama, düşünme, yorumlama ve yenilikler üretme noktasında her zaman cahil ve geri kaldıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. |
|
38
|
|
|
|
Anadil öğrenimi bir insan hakkıdır. Bu hak sadece Alman öğreciler için geçerli olamaz. Göçmen öğrencilerin de kendi anadillerini öğrenme ve geliştirmesine olanak sağlanmalıdır. |
|
39
|
|
|
|
Dilin önem ve niteliğinden söz ederken söylenenlerin tekrarından farklı bir noktadan ele almak istiyorum konuyu. |
|
40
|
|
|
|
Kuşak farkını anladık, kültür farkını da anladık, derken yeni uygulayımbilim (teknoloji) terimleri Anadili sarpa sarmaya başladı canım efendim, dilini kullanamayan konuşma özürlü genç insanım yarım yamalak bir dil inşa etmeye koyuldu, bilgisayarın birkaç verisinden konuşmada altyapı oluşturma çabalarıyla dildeki yozlaşma ciddi ve önüne geçilemez biçimde çığ gibi büyüyor…
|
|
|
|