Yedi iklim dört köşeyi dolandım / Meğer dünya her tarafta bir imiş. -Dadaloğlu |
|
||||||||||
|
(Bir köy ilkokulu. Dinlenme saatidir.Yaşlı bir kadın gelir okula. Öğretmenle aralarında aşağıdaki konuşmalar geçer.) AYŞE TEYZE:- Selemmeleküüüüüm ( selâmün aleyküm ) Hocanııııııım! ÖĞRETMEN:- Aleykümselam teyzeciğim. Hoş geldiniz. AYŞE TEYZE:- Hoş bulduk. Amanin bu çocukla nece ( ne kadar ) ünneşiyolla ( bağrışıyorlar, gürültü yapıyorlar )... Nepiyosunuz Hocanım, iyi misiniz? Çocuklarınan cırkıldaşıp duru musunuz? ÖĞRETMEN:- İyiyim teyzeciğim, siz nasılsınız? AYŞE TEYZE:- Ölmecek ( ölmeyecek ) gada ( kadar) işte. ÖĞRETMEN:- Hasta mısınız yoksa? AYŞE TEYZE:- Nasıl annadın a gızım?!Yatacak gada ( kadar ) hasta deelin ( değilim ), oturacak gada da iyi deelin. Ah Hocanım ah! Bem ( benim ) bi tasam va ! ÖĞRETMEN:- Hayırdır? AYŞE TEYZE: - Bizde hayır ne geze? Hep şer! Töbe töbe.. ( Koynundan bir gözlük çıkarır. Gözüne takar.)Ben bu gözlüğü hiç dakemeyon ( takamıyorum ). Tasam bu işde. ÖĞRETMEN: - Neden? AYŞE TEYZE:- Eeee de bakam da, annadıverecen. ÖĞRETMEN:- Eeeee? AYŞE TEYZE:- Gözlüğü gözüme dakdım mı, öset ( o saat, hemen ) göynüme ( mideme ) bi bulantı geliyo. Hem bulantı geliyo, hem de çatallı ( çift ) görüyon.(Öğretmene dikkatlice bakar.) Şinci ( şimdi ) sizi bu gözlüğünen iki tene ( tane ) görüyon. İslah ( adeta ) iki tenesiniz ( tanesiniz ). Böööne ( böyle ) aranızdan geçebilirim. ÖĞRETMEN: -Takmayın öyleyse. AYŞE TEYZE:-Yeeeeeee! Dakman demesi golay. Unca parayı gözlüğe boşuna mı vedim? Bem ( benim ) sen gibi mayişim va, gene gene gözlük alacak? (Gözlüğü gözünden çıkarır.) Hadi dakmayın. Dakmayın emme ( ama ), u ( o ) vakıt da her yeri gara bi bulut gapleyo ( kaplıyor ). Şinci siz böööööne gara bulutlan ( bulutların ) arkasındasınız. Allah sizi inandırsın, adam mısınız gadın mısınız, belli del ( değil ). Bi garaltı görüyon yalınız, ürya ( rüya ) gibi.....Bu neye böle ( böyllle ) odu ( oldu ), biliyo mun?..Nerden bilecen! Yanımda deldin ki ( değildin ki) . ÖĞRETMEN:- Neden teyzeciğim? AYŞE TEYZE:-Eeeee de bakam da, annadıverecen. ÖĞRETMEN:- Eeeeee? AYŞE TEYZE: - Ben mayene omak uçun, hastaneye gitdimdi. Amanin hasdane bi galabalık bi galabalık, maşşer yeri gibi. Layla’da yok, Tarkan'ın konserinde yok u galabalık. U galabalığı görünce içime bi ferahlık gedi ( geldi ), bi ferahlık gedi. Neden deye soracak olusan, ben bi bem ( benim ) gözüm gömeyo sanıyodum. Meğer nece ( ne kadar çok ) gözü gömeyen varımış. Ufağı da hasta, gocamanı da. Yaşlısı da hasda, genci de. Millet gırılıyo hasdalıkdan. Kiminin gözü gömeyo, kiminin gafası sızleyo, kiminin rometizmesi va............ Dokdurun gapısına sıralandık. Hemşerilen desen, tafralandan yannarına varıldığı yok. İsana ( insana ) gözleni bölerdip ( kızgın kızgın ) bölerdip bakıyolla. Guyruk bi uzun bi uzun. Bi ucu burda, öteki ucu yüz metiro ( mete ) ilerde. Urdan kereeee ( ondan sonra )....Eeee de bakam da, gerisini annadıverecen. ÖĞRETMEN:- Eeeeee ? AYŞE TEYZE:- Mayene etmek uçun ( için ) bire bire ( birer birer ) içeri amaya başladıla bizi. Emme ( ama ) öne ( öyle ) bicik bicik amayınan ( almakal ) başolacak gibi del ( değil ). Bakdıla omeyo ( olmuyor ), üçe- beşe içeri guymaya başladıla. Dokdura da acıdım. Nankı ( hangi ) birimize baksın adamcık? Makina osa dayanmaz, bozulur. U gada ( kadar ) hasdaya bicik dokdur yete mi? Çin ordusu gada hasda va. Dokdur üç gün mayene etse, guyruk tükenecek gibi del ( değil ). Dokdur bem ( benim ) gözlemi şöne ( şöyle ) yalancıkdan ( yalandan) bi mayene etdi . Bi kâada bişele garaladı. Hemşeri gız kâadı elime dutlaşdırdı ( tutuşturdu ). Bi de çikin bakıyo bana hemşeri... Boyasından yanına varıldığı yok emme, bi gülmesini bilmeyo. Akcacık ( beyaz ) bi göynek geymiş , surat desen makkeme ( mahkeme ) duvarı gibi. Ben mi dedim sana hemşeri ol deye? Bana neye surat ediyon, de mi? Çık çık deze dedi bana, çıkdııııım. Gözlükcüye vadım, kâadı önüne godum ( koydum ). Dokdurun vediği kâada bakdı gözlükcü, bana bu gözlüğü vedi. Emmevelakin dakemeyon. Alışın deye gece gözlüğünen yatdım, gene alışamadım.Gaç milyon para vedim bu gözlüğe. Cayır cayır ganım yanıyo ( içim sızlıyor ) vediğim paraya. Ne zolluklarınan biriğiyo ( birikiyor ) bi gözlük parası, sen bili miyon? Bem ( benim ) sen gibi mayişim mi va? Bu para denen naletin tohumu yok ekecek, fidanı yok dikecek. Bulabilisen, bul!.....Bazar günü olacak da, üç-beş yımırta satacan, bi topak yağ satacan, iki gapak peynir satacan da, üç-beş guruş para gazanacan. Unnarı da Bolu’dan gelen toplayıcıla ucuz ucuz alıyolla elimizden. Derdimizi dinleyen mi va? Ah hocanım ah ! Üçünü bilisin emme ( ama ), beşini bilmezsin. Köylü gısmının adığı bahallı, satdığı ucuz, töbele osun...Hasılı kelam, bu gözlüğe heva yere ( boşoboşuna ) para vemişin. Zehir zıkkım osun işallah vediğim para! Bu gözlüklen numerosu ( numarası ), bem gözlemin numerosunu dutmadı besbelli. ÖĞRETMEN:- Peki teyze, ne olacak şimdi? AYŞE TEYZE: - Eeee de bakam da, ben sana olacağı, gideceği deyverecen. ÖĞRETMEN:- Eeeee? AYŞE TEYZE:- Bizim gonşula ( komşular ) deyolla kı ( diyorlar ki): Dokdulla evlende pek gözel mayene edele. Bi de evine git deyolla. Ben bilmen, mubalı ( vebali ) deyennen ( söyleyenlerin ) boynuna. Dokdullan günahını alaman. Bem günahım bana yete. Öte dünyada Allah bana sora.....Gidin emme, hani para? Bem sen gibi mayişim mi va? Gonşula bana akıl veriyolla emme; sankı dokdur parasını, bana akıl veren gonşula mı verecek? Bi ta ( daha ) git demesi golay. Hani para?... Turp elle mi çıkıyo, belle mi? Unu turbu çıkarana soracan... Ne deyon biliyon mu hocanım? ÖĞRETMEN:- Evet teyze, dinliyorum. AYŞE TEYZE:- Eeee de bakam da annadıverecen. ÖĞRETMEN:- Eeeeeee? AYŞE TEYZE:- E’ si , ben şinci bi de dokdurun evine gidecem. Emme, bi ta ( daha ) mayene parasını nerden bulacam? Bem sen gibi mayişim mi va? ÖĞRETMEN:- Sizin de kendinize göre geliriniz vardır. AYŞE TEYZE:- Ne geliri olacayımış?Yokdan yonga gopa mı? Sizin her ay mayişle gelip duru tıkır tıkır. Biz nepacaz? Ağaç mı kemirecez?.........(Sınıftaki Atatürk’ün resmine bakar.) Atatürk bi de, köylü milletin efendisidir demiş. Gesin de bi gösün; efendisi mi, hızmatçısı mı?.....Atatürk’ü pek seviyon emme, bezi ( bazı ) una da bi gızacam ( kızacağım ) geliyo. ÖĞRETMEN:- Neden teyze? AYŞE TEYZE:- Eeee de bakam da annadıverecen. ÖĞRETMEN:- Eeeeee? AYŞE TEYZE: - Bizi bırakdı gitti bunnarın eline. Uşak ( ahali, millet ) öne ( öyle ) etmen ( etmeyin ), uşak böne gitmen deyen yok. Millet de goyun gibi güdülmeye alışmış. Hiç ses çıkaran yok. Unna ( onlar ) da bildikleni okuyolla işte. Her gün bi şeye zam yapıbatırla ( yapıyorlar ), her gün bi şeye zam yapıbatırla. Öte beriye zam gelince, sizin mayişlere de zam geliyo. Biz nepacaz? Biz gavur uşağı mıyız? Bu bahallılıkda ben dokdur parasını, bi gözlük parasını nerden bulacan? ÖĞRETMEN:- Sattığınız yağ, yoğurt, peynir, yumurta parasından biriktireceksiniz artık. AYŞE TEYZE:- Ah hocanım, nereye birikdiriyon? Kümeste sekiz, on tene toğuk va. İlahi canavar dağıdasıcıkla, gözelce bi yımırtlayıvemeyolla. Unca ( o kadar ) da gözel bakıyon. Yemleni veriyon, sulanı veriyon. Arpa yardırdım, misir yardırdım yisinle de, gözel gözel yımırtlasınla deye. Narasın! ( ne gezer ) Sabalin ( sabahleyin ) gaka gakmaz ( kalkar kalkmaz ) öset ( hemen ) kümese seyidirim ( koşarım ), toğuklan yemini, suyunu verin. Gözelce yımırtlasınla deye. Yımırtlamazla. Günde üçcük ( üç tanecik ) yımırta, bilemedin dörtcük yımırta. Meğer bu namkör hayvanla gomşunun folluğuna dadanmamışla mı ! Yemi benden yiyolla, yımırtayı gidip gonşunun folluğuna dadanmışla, uraya yımırtleyolla. Namkör hayvanla! Kedileri namkör delle (r ) bi de. Toğuk gısmı ta namkörümüş besbelli. Yidiğin gapıyı ( kapıyı ) bil kör olasıca hayvan, de mi? Ezelde ( tevekkeli ) bizim gonşu etek etek yımırta topleyo. Meğer bizim toğuklan yımırtalarıymış. İsan ( insan ) bilmez mi? Zatı ( zaten ) beş tene toğukları va. Beş toğuk günde on, onbeş yımırta yapa mı? Çitf mi yımırtleyolla bunna? Çift de yımırtlasala beş toğuk bi günde gene onbeş yımırta yapmaz. Belli ki bizim toğuklan yımırtası. Unna da bilip duru da, hınzırlık ediyolla, bilmezden geliyolla. Gıldıkları namaz çarpsın unnarı inşallahhh! Başları secdeden gakdığı yok emme, ne fayda! Hasılı kelam, öne yımırta, yağ parasınnan gözlük ne alınacak gibi del ( değil )! Bem sen gibi mayişim mi va, gene gene gözlük alacak.?......Hocanım, ben sana şinci ( şimdi ) bi şe soracayın . ÖĞRETMEN:- Buyrun teyze. AYŞE TEYZE:- Şinci ben dokdurun evine gitseeeeeem. Ekceyvice ( enikonu) mayene osam......Nepa ede ( ne yapar eder ), mayene parasını denkleşdirin. Emme ( ama ) bi gözlük parası ta ( daha ) bulamam. Dokdur bem ( benim ) gözlüklemin yalınız camını değiştirse, kasasını ellemese. Bi de gasa parası vemesem... Ecaba gene aynı gasayı gullanabili miyin? ÖĞRETMEN:- Kasa mı? O da ne? AYŞE TEYZE:- Amaaaaaaan Hocanım! Annayıve işde. Gasa dediğim çerçeve çerçeveeeeeee! resímler Nuri CAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |