Şahin bakışlı, ahu gözlü, şirin davranışlı ve tatlı sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun |
|
||||||||||
|
Nipbatsınız(ne yapıyorsunuz) uşak ( çocuklar), iyi misiniz? Beni sorasanız, amcanıznan yuvallanıp gidiyoz işte. Amcanız da eeece(iyice) ettiyalladı (ihtiyarladı) atık (artık). Oturup gâkabildiği (kalkabildiği) yok. Kendi ettiyallığını gömeyo da, bem(benim) yaşımnan olagalıyo(uğraşıyor). Geçen gün bana “ İkimiz de ettiyalladık ” deyo. Kendi ettiyar da, bi de beni neye gatıyo(katıyor)? Uysa (oysa) ben amcanızdan on yaş hırayım (küçüğüm) . Seksenimde de’lin(değilim), doksanımda de’lin. Yetmiş yaşıma basalı ta ( daha ) beş-altı sene odu. Ettiyar olacak yaşda mıyın ben? Amcanız doksanına merdemen (merdiven) dayadı. Ne a’zında diş gadı, ne başında saç gadı. Kendini gömeyo da beni ettiyar yapıyo. Bi de bana gozurdeyo ( kuruluyor, dikleniyor) ettiyar halinnen. Sağlığınız nasıl, iyi mi? Beni soracak olusanız, pek hastayın. Bacaklam sızleyo (sızlıyor )goyur goyur( için için ). İlâç felan kâr etmez odu. Emme ( ama ), amcanıza bakmakdan kendime bakameyonku ! Gadın gısmının gaderi bu. Onaltı yaşımdan beri amcanıza hizmet ediyon. Bi bardak suyu kendi alıp içmez, ille ben verecen. Gadınsak esir de’liz ( değiliz ) ye. Çocuk yaşda, onaltı yaşımda everdile beni. Sanki goca gıtlığı varıdı. Bulunmaz Bursa gumaşı mı bu goca (koca) dediğin? Acık ta ( biraz daha )evermeyelerdi noludu? Hiç omadı yirmi yaşıma bayrı ( bari ) gireydim. Evde mi galacadım? O vakıtkı ( zamanki) gözelliğimnen kim osaydı alırdı beni. Emme beni dinnemedile. Çocuk yaşımda everdile. Undan sona da “ gader ” deyolla. Böne gader mi olu? Öteki dünyada anamınan bubamın yakasından yapışacan alimallah . ” Beni neye çocuk yaşda everdiniz? Hiç acımadınız mı? ” deye soracan. Bakam ne cuvap(cevap) verecekle. Amcanızdan pek bıkdım. Mahna bulman(ayıplamayın) uşak! Her gün hasta, her gün hasta. İsan (insan) sabır daşı osa ( olsa ), gene çatla. Bıkıvedim atık (artık). İsan bi gün de “ iyiyin ” der de mi? Narasın (ne gezer). Hiç yüzü gülmez. Eşir durur aşşama gada. Tansiyon va, galp va, şeker va, romatizme va, siyetik va. Omayan bi şe yok canım. Her hasdalık unda(onda). Boğazını dutup periz de etmeyo. Dingil gibi yiyo. Undan sona şeker de fılleyo( fırlıyor ), tansiyon da. Hastaneden beri gediği yok. Çekirdek yir gibi hap yuduyo. Periz etmedikten sona isdediğin gada hap yut, ne faydası olu? Bi de bu halinnen ciğara içiyo. Birini söyündürüyo, ötekini yakıyo. Hem de filitresine gada içiyo. Töbosun( tövbeler olsun ) , bi gün bıyıkları dutuşacak. Geçen gün ciğara elindeyken uyuyagamış. Evi yakacak deye gorkuyon. Pavlika ( fabrika ) bacası gibi duman çıkatdırıyo. A’zından (ağzından) hiç duman esik(eksik) değil. Bi de ciğara zarallı delle ( derler ). Zarallı olaydı şinciye gada(şimdiye kadar) amcanızı çokdan öldürürdü Allah gorusun. Emme, bana dua etsin. Çok iyi bakıyom amcanıza. Yosa ( yoksa ) çoktaaaan öteki dünyayı boyladıydı. Allah gene de amcanızı başımdan esik ( eksik ) etmesin. Gadın başıma niparım ( ne yaparım ) ben? Gaşık sapı isde, ediverin; atma malak isde, ediverin. Siz bunları bilmezsiniz. Mudurnu’nun meşhuuuur yimekleri. Etli patadiz ( patates ) der, bişiriverin. Eti pek alameyoz ye ! Lak deyince ekmek, lık deyince su. Çerkez gelini gibi ayağında dönüyon. Sanki cumhurbaşkanı mübarek. Bi dediğini iki etmeyon... Ciğarayı bi bırakdıramadım gı. “ Bırak şu ciğarayı. “ deyon ; “ Garı ( kadın ) lafınnan ( lâfıyla ) ciğarayı mı bırakacan? ” deyo bana. Ne hali varısa gösün. Garışmeyon ( karışmıyorum ) atık (artık ) . Ciğara içmekden damalları gurum bağlamış zoba borusu gibi omuş. Zoba borusu dolunca gene bi silkelesin. Emme dıkanan damallara yapacak bi şe yok ku. Damalla dıkandı - dıkanacak. Dokdur öne dedi. Aynı böne ( böyle ) demedi de, buna benze bi şele ( şeyler) dedi. Gafayı çalışdıran anna(anlar). Kendi de bilip duru da, bilmezden geliyo. “ Hastayım ” deyom emme ( ama ), dinneyen kim? “ Nerem dedin?( Neren ağrıyor?) ” Deye soran yok, hastalansam bakan yok. Şu yaşa gedim, Allah sizi inandırsın, bi hazır sufraya otumadım. Ayağı yanık tazı gibi seyidiyon (koşuyorum) aşşama gada ( kadar ) . Çocuklan hepsi gırda(dışarıda, gurbette). Oğlanlam da pek hayırsız çıktı. Evlenen gelini âdı(aldı) gitti, evlenen gelini âdı gitti. Amcanıznan, bi Köroğlu bi Ayvaz galagadık. Uysam (oysa), nele çekdim unları böyüdürken. Evlenincesi analanı unuduvedile. Allah oğlanlamın ikisine de gocamanca bire(birer) gafa dakıvemiş gövdenin üstüne emme, gaç para ede? İçi boş.... Zaten gırk yılın sırtı bi geliyolla, hemen “ cicik ” deyip gidiyolla. Ataş amaya mı gediniz a mübarekle? Acık durun de mi? Bem(benim) bacaklam sızleyo, kimsenin umuru değil. “ Ana derdin ne? ” demeyolla. Gelinle desen ( dersen ) , hiç uralı değil. Oğlanlamdan ne gün gödüm kü, gelinleden ne gün görecen! Unna(onlar) el gızı. El ele acır mı? Gelinle de, el işte. Hem de en gatısından. Yüreklende merhemet yok merhemet. Kendi ilâcımı kendim ediyon....” Çiğ balık vur bacaklana, iyi geli .” dedi gonşula(komşular). Bazar günü balıkcıla geli Mudurnu’ya. Gittim topal bacağımnan, balıkcıdan iki balık âdım. Hem de en bahallısından. Bahallısı belki ta( daha ) şufalıdır deye. Çiğ balığı iki dizime sardım. Üç gün hiç çıkarmadım. Yimeye bulabildiğim yok balığı emme( ama), nepacan? İlâç uçun ( için ). Tek, iyileşin deye. Hiç faydası omadı gı(kız). Bileydim ziyan etmezdim bayrı (bari) balıkları. Zeytin yağında gızardır yirdim amcanıznan. Balıklara vediğim paraya pek ganım yandı ( içim sızladı ). Hiç omadı, amcanızın hizmetini yapacak gada(kadar) iyileşeydim, razı olacadım. Bizim kedi desen ( dersen ), hiç arkamdan ayrılmaz odu. Peşim sıra ( arkamdan ) geziyo. Meğerse bacağıma sardığım balıkları yicemiş. He şu başıma gelen ( Bak sen !) ! Ben yidim de sankı, kedi gusur gadı. Hani delle(derler) ye, “ Keçi can derdinde, gasap et derdinde.” deye; unun( onun ) gibi. Namkör hayvan ! Hayvan bile sağmayacağı ineğe ot vemeyo. Bizden örendi besbelli(demek ki ). Kedinin gücü bile bana yetiyo vesselâm. Amcanız da bana “ Yanıma yanaşma, pek çikin gokuyon ( kokuyorsun ) .” deyo. Yidiği naneye bak şunun. Genciken(gençken) hiç öne demeyodu. Yaşım yetmiş odu ye, ettiyar görüyo beni. Gurtla ettiyallayınca köpeklen masgarası olurmuş. Ah,ah ! Şu dünyada ye gözel olacan, ye zengin. Yerimiz gapı arkası bu yaşdan sona. Ne gocadan fayda va , ne çocukladan. Eğer bi ta(bir daha) dünyaya gelisem, ibretalim( ibreti alem olsun ) uçun (için) erkek olacayın. Bi de ben sefa sürün . Dünyanın dadını bi de ben çıkarım anasını satın. Yazın Şeyh-ül Ümran Bayramı va Mudurnu’da, hepiniz gelin, bekleriz. Geçen gün bizim toruna, ” Sen Şeyh-ül Ümran’ı biliyo mun? ” dediydim; bana “ Bubanne, nankı(hangi) kanalda çıkıyo? ” deye soruyo. Yidiği halta bak şunun. Aklı fikri televizyonda. ” Sus la ! Çarpılırsın.” Dedim. Erenlen(erenlerin) ne işi va televizyon kanalında? Memed Ali Erbil mi bu televizyona çıkacak, yosa(yoksa) Murat Kekilli mi? U saçaklı olanın adı Murat Kekilliydi, de mi? U çocuğu pek seviyon ben. Nece acıklı söleyooo. Benim gibi, u da dertli besbelli. Hasılı kelâm, bizim torun, Şey-ül Ümran’ı bildiği yok. İşte her sene bu mübarek ermişin bayramını yaparız. Mevlit okuduruz, âhaliye( insanlara ) pilâv dökeriz. Bizim torunnan bundan habarı yok. Emme ( ama ), çocukda da gabahet(kabahat) yok. Gabahet, televizyonnada . E’ce ( iyice ) apdal etti çocukları. Boşuna, apdal gutusu dememişle. Şeyh - ül Ümran bi ermiş. Gaç sene omuş rahmetli olalı. Şinci(şimdi) türbesinde yatıp duru (yatıyor) mübarek adam. Bizim uşakla ( çocuklar ) bilmeyolla. Müzumsuz(lüzumsuz) her şeyi öreneceğinize, Şeyh-ül Ümran’ı da örenin, de’mi? Sorsan, bizim torun Tarkan’ın ayakkabı numarasını bile bilir. Sanki pek ilâzım. Önce kendi memlekâtının böyükleni örense ye. Televole seyrede seyrede bu hale gedi. Angara’da hevala nasıl? Buraya habire rahmet yağıyo. Bi ısınamadık. Bu sene pek gış(kar) yağdı Mudurnu’ya. Çatır çatır ayaz odu. Odun modun yetecek gibi del ( değil ) . Gazandığımızı oduna, kömüre yatırdık. Her gün iki eşek yükü odun yakdık. Soğukdan gafa göz çıkaramadık. Zoba yakmayınan geçdi gış. Gışın soğuk oduğu gada, yazın ıccak ( sıcak ) osa ( olsa ) bayrı. Hiç omadı acık ( azıcık ) ısınırız. Bu gış pek donduk amcanıznan. Ev desen leylek çadırı gibi. Acık sert bassan yıkılıverecek. Dizemelen( ahşap sütün ) arası bi parmak aralık. Unun uçun ev ısınmeyo. Zobanın yanında yanıyon, az öteye gittin mi donuyon. Camladan örüzger (rüzgâr) üfürüp duru. Gece bi yorgan, iki batdaniyenin altında ısınameyoz. Titre bakam titre. Geçen aşam bi batdaniye ta örtüyodum, amcanız gızdı. “ Debildeyemeyon (kımıldayamıyorum) atık ( artık ) batdaniyelen altında, gurşun gibi ağır odu.” Dedi. Evi tamir de edemeyoz. Goruma varımış, u ne demekse ! Üflesen devrilecek olan evi goruyup da n’olacak? Öne Angara’ladan gelip, evlen resmini çekmeynen ev mi gorunur? Mudurnu evleni goruyun deken ( derken ) , soğuk evlede isanla gışın donup ölecek, kimsenin habarı yok. Evleri düşüneceğinize, önce bizi düşünün. Bi ev gada(kadar) gıymatımız ( kıymetimiz ) yok besbelli. Angara’ya varacadım(varacaktım, gelecektim) emme, yol parasını denkleştiremedim. Hem de amcanız bana, “ Ne işin va Angaralada ?” deyo. Bi yellere yollamaz kı, şöööne bi geziverin. Anıtkabiri ta hiç gömedim. Pek canım isdeyo. Hem , Mudurnu’dan Angara’ya neynen gidilir? Paraynan gidilir. Bizde para ne geze? Ayol her şey pek bahallı. Bi enfilâsyonun hakından gelemedile, nasıl bişeyse u. Şöööne(şöyle) bi kenere(kenara) üç-beş guruş goyun(koyayım), ölümlük dirimlik deyon. Emme narasın( ne gezer ) ? Goyemeyon. Yetiremeyonku parayı, artırın. Kimin yüzünden? Enflâsyonun yüzünden. Yokdan yonga gopa mı? Boğazımıza anca yetiyo adığımız para. Amcanızın emekli mayişinnen geçiniyoz. Emekli mayişinnen (maaşıyla) n’olu? Çocuk bulsa, sevinmez; gaybeleden (kaybeden) üzülmez. Civci yemi gada bi şey. Açlıkdan ölmediğimize şükrediyon. Hoş, zaten bişe yidiğimiz yok ye.... Parasızlıkdan varamadım velhasıl Angara’ya. Ben milletvekili de’lin ki (değilim ki), dolu dolu param osun. Biz bu memlekâtın üvey çocuğuyuz besbelli. Bize gelince para yok. Emmeee; ben burda böööne ( böylle ) para sıkıntısı çekeken, u(o) milletvekillenin adığı para haram olur. Allah ırazı omaz, hem de omasın. Gavga etmekden başka bi iş yapdıkları mı va? İtişip gakışıp duruyolla. Birbillene çikin çikin lâfla ediyolla. Atatürk’ün de kemikleni sızladıyolla. Ne va itişip, gakışacak? Gözel gözel geçinin. Ortak atınız, arabanız mı va? Çocuk musunuz dalaşacak? Acık çalışın de mi? Narasın ! ( Ne gezer) Atatürk bi de “ Türk Milleti çalışkandır !” demiş. Hiç inanasım gemeyo. Çalışın da, hiç omassa Atatürk’ü yalancı çıkarman, de mi? Bi Galatasaray gada olameyolla. Helâl osun Galatasaray’a. Hepsinin adığı para helâl. Unlan ( onların ) maçlanı seyredecen emme ( ama ), bizim televizyon gösdermeyo. Amcanız da bana , ” Sen ne anlan (anlarsın ) topdan.” Deyo. Neye anmamecamışın? Aklım va fikrim va. Eğer Fatih Terim bi parti gursun, şartosun ( vallahi ) oyumu una verecen. Zaten ben Galatasaray’ı dutuyon atık(artık). Parti marti dutmeyon. Hepsinden a’zım ( ağzım ) yandı. Her seferinde bi başka partiye oy veriyon, belki bu ötekileden iyidir deye. N’arasın, hepsi aynı. Al birini, vur ötekine. Arıya vedim sokdu, ata vedim depti, göyercine ( güvercin ) vedim başıma pisledi, ötekinin okları gözüme girdi. Hepsinden dersimi adım. Şöne ( şöyle )edecez, böne ( böyle ) edecez deyolla seçimleden önce; seçimden sona vedikleri sözleri unuduveriyolla. Bu nasıl akılsa. Aklına güvenmeyosan git evinde otur, de mi? Ne işin va ortalık yerde? Emme Fatih Terim öne mi? Adam çalışıyo, çalışdırıyo. Vediği sözü dutuyo. Yenecez deyo, yenip yenip geliyo Galatasaray. Önüne çıkanı deviriyo. Fatif Terim çemildeyip durmeyo( lüzumsuz konuşmuyor), iş yapıyo. Dünyada yüzümüzü ağardıyo. Öne(öyle) milletvekilleri gibi gavga da etmeyo kimseynen. Aklı başında olan isanın hali bi başka... Geçen bizim torunla evde bi gapıştıla. İslâh (adeta) birbilleni(birbirlerini) öldürecekle. Gavga, döğüş kütleyo. Ortak atınız, arabanız mı va, gavga edecek? Sinillendim. ” Susun la! ” dedim. “ Evimizi meclise çevirdiniz.” Utandıla da, öset (hemen) susdula. Geçen gün, bi Bolu’ya gidim dedim. Gezmeye değil, dokdura. Gezmek bana haram. Şu dünyanın sefasını süremedim bicik ( bir defacık ) , una yanarın. Bacaklamı dokdura bi gösderin dedim. Bacaklamın ârısından gece uykum yok, gündüz durağım yok. Hay keşke bacaklam gırılaydı da gitmeyeydim. Bolu’ya gidim deyen dillem (dillerim) dutulaydı. Bolu’ya gittiğime gideceme köpekleden pişman odum. Zaten amcanızdan zorunan izin adım. Merhemetsiz herif ! “ Hastayın, dokdura gidecen .” deyon, duymazdan geliyo. Lâf gavutleyo( araya başka lâf katıyor). İşine gelen şeyi ne gözel duya. İşine gemeyeni duymaz, gulakları eşitmeyiverir. Eşitmediğinden del(değil) hınzıllığından. ....Töbe töbe, a’zımı ( ağzımı ) bozdum. Günaha giriyon bu adamın yüzünden . Mubalı(vebali) unun boynuna osun ( olsun ) . Bi de bana ne deyo ( diyor ) , deyverin mi? Bu yaşdan sona(sonra) dokdur bana ne yapsınmış? Etdiyallıkdan ârıyomuş bacaklam. Acık dişimi sıkmalıymışım. Canı acıklık ediyomuşun (Sabır göstermiyormuşum.). Bacaklam ârır ârır( ağrır ağrır ) , kendikendine geçegalırmış. Dokdura gitmeye ne nüzüm(lüzum) varımış. Masarıf oluverecek deye yüreği gakıyo ( korkuyor ). Cimri herif!... Kendi hasdalanınca, hemen dokdura seyitmesini ( koşmasını ) biliyo emme (ama ) . Unun canı can da, benimki badılcan(patlıcan) besbelli. Bi ( bir ) i’sanda (insanda )merhemet omassa, işde böne ( böyle ) olur. Neyse.... Bolu’ya varana gada(kadar) içim dışıma çıktı. Otobos, galdırıp galdırıp yere vuruyo i’sanı(insanı); çamaşır tokaçla gibi. Yolla bozuk, çukurdan geçilmeyo. Bacaklam ârıyodu ye, eeece ( iyice ) dutmaz odu. A’zımda dişlem birbirine vuruyo takır takır, otobosda gideken. Dakma dişlem gırılacak deye korkdum, çıkardım cebime goygadım ( koydum ) dişlemi. Unca ( o kadar ) para vedim o dişlere. Bem mayişim ( maaşım ) mi va, gene gene diş yapdıracak ! Silkelenmekden az ta ( az daha ) boğarsıklam ( barsaklarım ) a’zıma(ağzıma) gelecedi. Yol, yol değil mübarek, köstebek yuvası. Araba bi delikten gaçın (kaçayım ) deken (derken) , öteki deliğe giriyo. Nankı(hangi) birinden gaçacak? Şöfere de acıdım. Adamcık şöfellik del, cambazlık yapıyo. Daşlı tallada gidiyoz sandım. Silkelene silkelene, içime baygınlık gedi. Midem bulandı. Az ta gasiyan edecem(kusacağım). Galbur gibi yol. Yanıma bi iki kilo süt alaydım, Bolu’ ya varıncaya gada, bi topak yağ oludu Allah sizi inandırsın. Yayık gibi çalkalandık otobosun içinde. Otobosda yanımda da bi adam oturuyo. Burma bıyıklı, asık suratlı bi şe(şey). Tanımeyon ( tanımıyorum ) . Mudurnulu değil menemme(galiba), yabancı. Mudurnu isanını öset(derhal) bilirin. Hem Mudurnu isanı güler yüzlü olur, bu adam gibi somudup ( somurtup ) durmaz. Araba beni salladıkça, silkeledikçe , hoplatdıkca elin adamının üsdüne devriliyon, utanıyon. Acık do’ruluyon ( doğruluyorum ) , sona ( sonra ) bi ta silkeleniyoz, gene adamın üstüne gidiyon. Az ta gidiyoz, bu vakıt da adamcık bem üsdüme devriliyo, otobos silkeledikçe. Elin adamınnan birbirimizin üsdüne yatıp gakıp duruz. Amcanız bi göse ( görse ) , alimallah kemiklemi gıra(kırar). Elin adamına sarılıyon zannede. Ellere günnere garşı... Zamanında bi asvalt atdıla, incecik, gözleme gibi. Göz boyamak uçun. Madem yapacasınız, gözelce yapın, de mi? Hora geçirin(makbule geçirin) yapdığınız işi. Üç gün sona gırıldı, dökdükleri asvalt. Arabalara aciyon (acıyorum). Hiç tamirden beri gedikleri yok. Emme araba tamircilenin işi tıkırında. Hepsi köşeyi döndü. Habire araba tamir ediyolla. Bozuk yollan yüzünden, zengin odula. Herkeşin arabası da bu yollan yüzünden hurdaya çıkdı. Sağlam bi araba gamadı Mudurnu’da....Uşak ! Aranızda sözü geçen, şöne (şöyle) bi bakan , bi milletvekili yok mu? Varısa(varsa), Allah rızası uçun şu Mudurnu’nun yolunu bi yaptırıvesin. Bu mekdubu unun uçun yazıyon zaten. İçinizde Mudurnu’lu olup da, Mudurnu’ya seneledir hiç gemeyenleniz vadır. Gelin de bi görün yollamızın ireziliğini, hayırsızla ! Allah gorusun bi zelzele(deprem) osa(olsa), goşa(koşar) gelisiniz Mudurnu’ya. Gorkudan apartımanlada, beton evlede oturamazsınız, zelzelede yıkılacak deye. Şinci beğenmediğiniz aşşap (ahşap) evlemizde oturusunuz u vakıt (o zaman). Dilim daşa, Allah gorusun. Unun uçun gelin de, Mudurnu yolunu bi görün. Bu yolla bi gün belki size de ilâzım ( lâzım ) olur. Acık ta (biraz daha) yazacadım emme, delik deşik yolla aklıma gelincesi, sinillendim. Yazmecan atık (artık). Yolumuzu ne vakıt yaptırırsanız, u vakıt ( o zaman ) mekdup yazacan. Siz de beklen durun Fatma Nine mekdup yazacak deye. Ta(daha) çok beklesiniz. Yazman ! Yollamız yapılmadan şartosun ( vallahi ) yazman, töbele hakkı uçun(tövbeler olsun) yazman. Hepinize selâm ederin. Güçcüklen ( küçüklerin ) gözlenden, böyüklen ( büyüklerin ) ellerinden öperin. Fatma Nineniz 2001 / Mudurnu
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |