Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
AYŞE TEYZE: ( Kapı çalınır.) - Kim o? FATMA TEYZE: - Benin gaşım ( kardeşim ) benin, Fatma Aban ( ablan ). AYŞE TEYZE: - Hoş gediniz, sefa gediniz. Ah amanin nelleden ( nerelerden ) çıkıvediniz? Ayaklanıza ıccak (sıcak ) su mu dökem ( dökelim ), soğuk su mu dökem. FATMA TEYZE: - Sus gız ! Kerç edip ( sitem edip ) durma. Töbosun ( tövbe olsun ) bi ta ( bir daha ) gemen ( gelmem ). AYŞE TEYZE: ( Elini öper.) - Ah aba, elleniz ( elleriniz ) pek ıccak ( sıcak ) . Cayır cayır yanıbatı ( yanıyor). Hasda mısınız yosa ( yoksa ) ? FATMA TEYZE : - Yaah yaah ( hayır hayır ) ...İyiyin.....Varın( varayım, gideyim ) şunnarı bi dolanın ( dolanayım ) dedim. Ben gemesem sizin hiç geleceniz ( geleceğiniz ) yok. Uşak ( ayol ) bu ne hayırsızlık? AYŞE TEYZE: - Bi dünya telaşesi işde, varameyoz ( gelemiyoruz ) bi tüllü ( türlü ). FATMA TEYZE: - Yeeeee ! Sankı bizim hiç telaşemiz yok. İş, bi sizde mi va? AYŞE TEYZE: - Mani ( her zaman ) “ Şunnara bi gidem.” deyon emme, kime laf annadacan ( anlatacaksın ) ? Herkeş kendi hevasında. Sen lafına gulak asan mı va ? Hiç biri beni ıslayıp gazıdığı yok ( adam yerine koyduğu yok ). Ben de bi başıma çıkıp varemeyon. Elimi azıma ( ağzıma ) çalacak ( götürecek ) zamanım da yok, Allah sizi inandırsın. FATMA TEYZE: - Gııııız ! Hadi bizim hatırımız yok, ölenlen ( ölenlerin ) de mi hatırı yok? AYŞE TEYZE : - Ah aba ( abla ) , u ne biçin laf ? Hatırınız omaz mı hiç? Köprü osanız töbosun ( tövbe olsun ) basıp geçmen. Başımız arısa ( ağrısa ) , size seyidiriz( koşarız ) . U iyilikleniz nasıl unudulu? FATMA TEYZE: - Nipbatsınız ( ne yapıyorsunuz ) , iyi misiniz? AYŞE TEYZE : - Nipam ( ne yapalım ) be, yuvallanıp gidiyoz işte. Yuvallanıkan aycık ( azcık ) gafa yarıyoz, aycık göz çıkarıyoz. Ömür tükediyoz ( tüketiyoruz ) işde. FATMA TEYZE: - Gelinle nasılla, iyile mi? AYŞE TEYZE :- Nasıl olacakla, çaksan yere gire ikisi de, çivi gibile, turp gibile. Anaları ikisini de gadir gecesi doğurmuş. Yidikleri önnende ( önlerinde ), yimedikleri arkalanda ( arkalarında ). Unna ( onlar ) sefa sürmeye gemişle dünyaya, ben sürünmeye. Allah’ın adaleti yok menemme ( galiba ). FATMA TEYZE: - Öne ( öyle ) deme gaşım ( kardeşim ) , öne deme. Allah’ın gücüne gidiveri. Gelinlerinen aranız iyi del ( değil ) mi yosa ( yoksa ) gı ( kız ) ? AYŞE TEYZE : - Nankı ( hangi ) gelin - gayınnanın arası iyi omuş da, bizim de aramız iyi olacak. FATMA TEYZE: - Hayırdır işallah? AYŞE TEYZE: - Ah abacım ah ! Ne sen sor, ne ben söleyin. Töbosun canımdan bezdirdile. FATMA TEYZE: - Nuçun ( niçin ) gı? AYŞE TEYZE:- Nuçun olacak, aşşama ( akşama ) gada ( kadar ) kelpir kelpir ( sürekli ) seyidiyon ( koşuyorum ), ayağı yanık tazı gibi. Bi işin ucundan dutuverin deyen yok. Gelinlen ikisi de çalışıyo. Sabalin ( sabahleyin ) gakmalana ( kalkmalarına ) gahvaltıyı hazılleyon ( hzırlıyorum ), ölen ( öğlen ) gemelene ( gelmelerine ) yimek bişiriyon. Aşama gene öne ( öyle ) . Prensesle gibi elleni ( ellerini ) ıccak sudan soğuk suya sokmeyolla. Allah rızası uçun ( için ) bi ”eline sağlık” deyen yok. Gâvur uşağı mıyım ben ! FATMA TEYZE: - Canım işe gidiyo ikisi de, oynamaya del ( değil ) ye ( ya ) . AYŞE TEYZE :- Emme ( ama ) aba ( abla ), ben de ettiyalladım ( ihtiyarladım ) atık ( artık ). Yetişemeyon işlere. Gece yatakta yorgunlukdan ayaklamın altı alaf atıyo ( alev atıyor ). Cayır cayır yanıyo. Gece yatakta ayaklamı ( ayaklarımı ) gocak ( koyacak ) yer bulemeyon. Çarpın bakam çarpın. Torunna da bem ( benim ) başımda. Gaç parçaya bölünün ben?....Şinciki ( şimdiki ) çocukla da hiç laf annameyolla kı! Gocaman şeylen hakından gelemeyon. Aşam ( akşam ) analanı, bubalanı görünce guzu gibi oluyolla. Gündüz bana yapıyolla yapacaklanı. Barmak gada çocuklan bile gücü bana yetiyo. Çuluğun çocuğun masgarası odum ( oldum ) . Ölün de gurtuluven ( kurtuluverin ). FATMA TEYZE : - Öne ( öyle ) deme gaşım ( kardeşim ). Allah salık( sağlık ) vesin de, çalışam. Çalışmakdan kime nomuş ( ne olmuş )? AYŞE TEYZE: - Yeeeeee ( yaaaa) !....Demesi golay ( kolay ). Yaş yetmişe dayandı. Geşliğimde ( gençliğimde ) etdiyallara ( ihtiyarlara ) hızmat ( hizmet ) ettim, şinci ( şimdi ) etdiyalladım geşlere ( gençlere ) hizmet ediyon. Şu yaşa gedim, ta bi hazır sufraya oturamadım Allah sizi inandırsın.Müslümana inan gerek.. FATMA TEYZE : - Etdiyallık dedin de aklıma gedi. Etdiyallıkdan mı neden bilmem, bacaklam pek sızleyo ( sızlıyor ). Dokdura gittim geçen gün. İmmana ( çok ) ilaç vedi. AYŞE TEYZE: - Aman, ilaçlanızı ihmal etmen. FATMA TEYZE: - Ede miyin hiç? Yudup durun ( Yutup duruyorum. ). Emme ( ama ) biri pek çikin gokuyo ( kokuyor ) . Nasıl annadın ( anlatayım ) bilmen ki. Aynı tatda gurusunu ( tahta kurusu ) yuduvemişin gibi. AYŞE TEYZE : -Faydası odu ( oldu ) mu bayrı ( bari )? FATMA TEYZE: - Omaz olu mu, ağrılam ( ağrılarım ) baya ( epey ) tavsıdı ( azaldı , şiddeti azaldı ). Allah dokdulları başımızdan esik etmesin. İlaçlan bitince bi ( bir ) ta ( daha ) ge ( gel ) dedi dokdur. Bolbazarı günü ( Bolu’nun pazarı olduğu gün, yani Pazartesi günü ) provaya ( kontrola ) gidecen. AYŞE TEYZE : - Geçmiş osun. Zaten “ Yaş gırk odu mu, her aşam gırk sopa atalarımış.” delle ( derler ) böyükle. Aslı va. Aynı sopa yimişim gibi her yellem ( yerlerim ) sızleyo ( sızlıyor ) goyur goyur ( için için ). Bu dünyada ırahatlık yok zaten. Bilmen öte dünyada ırahat ( rahat ) edecez mi?...Ah amanin urda ( orada ) da işimiz zor. Şunu neye şöle ( şöyle ) ettin, bunu neye böle ( böyle ) etmedin deye soralarısa ne cuvap ( cevap ) verecez ? Allah yardımcımız osun ( olsun ) . .....Bem ( benim ) gelinlere sorsun önce Allah. ” Bu etdiyar gadına nuçun ( niçin ) bu gada ( kadar ) yüklendiniz? Hiç acımadınız mı? ” desin. Urdan kere de ( ondan sonra ) sorsun bana soracağını. FATMA TEYZE: - Sus gız ! Günaha giriyon. Allah’a sen mi akıl öredecen ( öğreteceksin ) ? Töbe töbe! Allah’ın işine garışılı ( karışılır ) mı? Çarpıverir adamı alimallah. Nerden gediğini anlayamazsın.Cin çarpmışa dönesin.Yeeeee! AYŞE TEYZE: - Çarpmış zatı ( zaten ) çarpacak gada ( kadar ). Ta ( daha ) nası ( nasıl ) çarpacak? Töbe töbe. FATMA TEYZE: - He şu başıma geleeen ( bak sen şu olan işe ) ! Sen pek sinillisin böyün ( bugün )....Oğlanla nepiyo ( ne yapıyor ), oğlanla ? Handendir ( ne zamandır ) gödüğüm yok. AYŞE TEYZE: - Ne yapacakla, ikisi de kendi hevasında. Garı ağızlı ( kılıbık, karısının ağzına bakan erkek ) ikisi de. Garılarının ağzına baka ( bakar ) durulla ( dururlar ) . “ Ana nepiyon? ” demezle bi güne bi gün. ” Bu gelinlen sana bi faydaları yok, yoruluyon.” Demeyolla..........Öne ( öyle ) besle böyüt, el gızlanın ( kızlarının ) koynuna sok kendi elinle. Bu dünyanın düzeni bozuk, düzeniiii. FATMA TEYZE: - Akıllandan geçiriyolladır da, demeyolladır ( demiyorlardır ). Erkek gısmı biz galla ( kadınlar ) gibi, akıllana her geleni demezle( söylemezler ). AYŞE TEYZE: - Gelinlere decekleni ( diyeceklerini ) ne gözel deyolla ( diyorlar ) !....Allah oğlanlama bi boy vemiş, delmiş koyvemiş, gocamanca ( büyükçe ) da bire ( birer ) gafa ( kafa ) dakıvemiş göydenin ( gövdenin ) üstüne emme ( ama ) gaç para ede? İçi boş boş. Devede de va ( var ) boy, emme bi işe yarameyo. FATMA TEYZE: - Öne deme gaşım, öne deme. İkisi de sen uşağın ( çocuğun ). Başlana ( başlarına ) bi iş gese ( gelse ) Allah gorusun, herkeşden ( herkesten ) çok sen üzülürsün. Ana ganı ( karnı veya yüreği ) bu. AYŞE TEYZE: - Urası da doru ( doğru ) ye ( ya ) , emme ( ama ) beni sinillendiriyolla. Azımı ( ağzımı ) bozdurup, günaha sokuyolla . Töbe töbe. FATMA TEYZE: - Memdefendi ( Mehmet efendi ) nasılla? AYŞE TEYZE: - U da ayrı bi güç gurusu. Bunca işin gücün arasında, bi de unun afrasını tafrasını çekiyon. Gaç gündür “ hasdayın ” deye, gırcınıp ( sızlanıp ) duru ( duruyor ) . Bacakları sızleyo. Gicirgen ( ısırgan otu ) suyu içir bakam ( bakalım ), bacaklana ceviz yaprağı sar bakam, guş burnu içir bakam. Urdan kere ( ondan sonra ) çükündür ( şeker pancarı ) gaynat bakam. Evin içi aktara döndü be ! FATMA TEYZE: - Nerem ( Nerem ağrıyor) deyolla ( diyorlar ) başka? AYŞE TEYZE : - Nerem demeyo ( demiyor ) ku ! Nerem demeyo deye soracanız ( soracaksınız ). Her gün bi ayrı yeri sızleyo ( sızlıyor ). Eeeeece (iyice ) çürüğe çıkdı atık. Tansiyon va, şeker va, galp ( kalp ) de va. Acık ( biraz ) da tembellikden hasda oluyo. Aşşama ( akşama ) gada ( kadar ) gayfede ( kahvede ) oturuyo, paslanacak otumakdan ( oturmaktan ). Otura otura oturak ( yatalak ) olacak. Sonacıma da ( sonra da ) bem ( benim ) başıma eşicek ( ekşiyecek ) FATMA TEYZE: - Tansiyon da moda odu atık ( artık ). Omayan ( olmayan ) yok canım. Kimininki alçak, kimininki yüsek ( yüksek ) . Memdefendininki alçak mı, yüsek mi? AYŞE TEYZE: - Belli omeyo ( olmuyor ) ku. Eplemguç ( tahteravalli ) misali enip (inip ) çıkıp duru ( duruyor ). Bi bak enmiş, bi bak çıkmış. Mübarek borsa gibi. FATMA TEYZE: - Hiç salık ( sağlık ) yok hiç. Yaşlısı da hasda, genci de. Allaha garşı ne taksiratımız (günahımız ) va da bu dertleri bize veriyo, bilmen. AYŞE TEYZE :- Taksiratımız pek çok. Ne böyük ( büyük ) biliyoz, ne güccük ( küçük ) biliyoz. Ne saygı gadı ( kaldı ), ne hörmet, ne iyilik. Allah bu dertleri ta ( daha ) az bile veriyo. Emme ( ama ) annayan yok. Allah’ın barmağı yok ku gözümüze soksun. FATMA TEYZE : - Bilgisayalla bile bozuluyo gaşım ( kardeşim ). İsan ( insan ) da bi bilgisayar işde. Arada bir arızalanıveriyo. Bizim arızamız da hasdalık ....Memedefendi ciğara içiyo mu gene yosa ( yoksa )? AYŞE TEYZE : - Aman siz nerem deyosunuz ( ne diyorsunuz ) . İçmez mi? Nerdeyse yicek ( yiyecek ) ciğarayı. Bu gada ( kadar ) öğür ( müptelası ) omuş. Birini söyündürüyo ( söndürüyor ), ötekini yakıyo. Filitresine gada içiyo, ziyan oluverecek deye. Şartosun ( vallahi ) bıyıkları tuduşacak. Parasını alagomuş ( alakoymuş ) gibi içiyo. Elinde ciğara, uyukleyo ( uyukluyor ). Bi gün yangın çıkaracak, beni de yakacak, kendini de......Gastele ( gazeteler ) yaza (r) atık. FATMA TEYZE: - İçirmen canım u gada ( kadar ). AYŞE TEYZE: - Çocuk del ( değil ) ye, içmesin. Eşşe......Ayh ! Azımdan ( ağzımdan ) çikin ( çirkin ) bi laf çıkacadı ( çıkacaktı ) şinci ( şimdi ) . Gocaman ( kocaman ) herif ( adam ). Her hınzıllığa aklı eriyo da , una mı ermeyo? İçmesin........Geçenlede bi bırakacak odu. İki gün içmedi. Amanin bunda bi sinir bi sinir. Sanırsın kı Saddam. Evde hepimize gıran godu ( kıran koydu ). Gözüm desen gözün çıksın anneyo ( anlıyor ). Canım desen, canın çıksın anneyo....Bi yellede ( yerlerde ) bi peket ciğara varıdı. Getidim önüne atıvedim ”Al aman iç. İç de hiç omadı beni ırahat bırak.” Dedim. Şinci esgisinden ta çok içiyo. FATMA TEYZE: - Kötülük etmişsin emme ( ama ). AYŞE TEYZE: - Azını ( ağzını ) kitlecek ( kitleyecek ) delin ( değilim ) ye, içmesin. Bana yazık de mi gı ( kız ) ? Ciğarayı u içiyo, ben ganser olacayın. Bu yaşdan sona afra – tafra çekemen ben. Herkeşin önünden, arkasında seyitmekden ( koşmaktan ) duravadım ( yoruldum ) atık (artık ). Ölün ( öleyim ) de gurtuluverin. FATMA TEYZE: - Öne deme gaşım ( kardeşim ) öne deme. Sabır, sabır. Sabrın sonu selametmiş. AYŞE TEYZE: - Yeeeeeee...Sabreden derviş, sabredeken gebermiş emme ( ama ).......Sabır sabır deken ( derken ) ben de geberip gidecen bi gün. Dediydi dersiniz u vakıt ( o zaman ). “ Rahmetli haklıymış ” desiniz ( dersiniz ) emme ( ama ), ben gömen ( görmem ), duyman ( duymam )....Ölürsem, beni gâvur mezelliğine ( mezarlığına ) gömün. Kimseyi yanıma istemeyon. Ne gardaşınızı ( kardeşinizi, kocamı ), ne de çocukları. Urda ( orada ) bayrı ( bari ) başımı dinleyin ( dinleyim ). FATMA TEYZE :- Geçen aşam ( akşam ) sizin gelinleri gödüm gınada ( kına gecesinde ). İkisini de gözümden gısgandım ( kıskandım ). İkisi de pek gözel maşallah. Allah özenmiş de yaratmış. Galem ( kalem ) gibi gaşla ( kaşlar ) , kirez ( kiraz ) gibi dudakla. AYŞE TEYZE: - Allah sade ( yalnız ) gözellik vereceğine, aycık ( azıcık ) da akıl-fikir vereydi ne varıdı? Bi gözelliğinen oluvese. Gözellik garın doyurmeyo....İsanın huyu gözel omalı, huyuuuu.Yüz gözelliği hamamdan eve gadarımış ( kadarmış ) , huy gözelliği urumdan şama gadarımış. Atalamız ne gözel sölemişle. U atalamızın azını öpüm ben. FATMA TEYZE : - Sen de gözüne alagomuşsun ( kinlemişsin ) gelinleri. Acık ( biraz ) da iyi yannanı ( yanlarını ) gö ( gör ), bunnan ( bunların ). Hiç mi gözel yannarı yok ? AYŞE TEYZE: - Yok abacığım yok, hiç bi gözel yannarı yok. İkisi de yontulmamış gazık. Şebek gibi süslenip püslenip gezmesini bilille ( bilirler ) bicik ( yalnız ). Unu ( onu ) da herkeş bili....U ( o ) gına aşamı az ta ( az daha ) gavga çıkıyodu evde. FATMA TEYZE: - Nuçun ( niçin ) gı ( kız )? AYŞE TEYZE : - Şinci ( şimdi ) gelinle gınaya gidecekleeeeeeeee. FATMA TEYZE: - Eeeeeee! AYŞE TEYZE: - Eeee sini annadıverecen şinci ( şimdi ).....Hazıllanmışla yokarıda, endile ( indiler ) aşaaaa ( aşağıya, alt kata ). Ah bi de bakdıysam, ikisi de dapdaracık bire ( birer ) pantul ( pantolon ) geymişle. Pantulun içinde debildeyemeyolla ( kımıldayamıyorlar ), u gada ( kadar ) daracık. İslah ( adeta ) masara gibi. Belden aşası deynek gibi. Saçla desen ( dersen ), kirpi gibi, gısacık. Bem ( benim ) oğlanlan saçları unnankından ( onlarınkinden ) uzun töbosun. U dar pantullara nasıl sığmışla bilmen. Gınaya pantulla gidili mi? Gözel bi şe geyin. Ööööne ( öyle ) adamlarınan yarış ediyolla. Adamla pantul geye ( giyer ), bem ( benim ) gelinle de pantul geye. Adamla ciğara içe, bem gelinle de ciğara içe. Adamlan yapdığı her şeyi yapmaya mecbur musunuz ?.....O pantulları çıkaddırıp bi etek, bi enteri ( elbise, entari ) geydiremedim ikisine de. Ööööne ( o halde ) gitdile. Zor adım atıyolla daracık pantulun içinde. Gocaları desen ( dersen ) , goca del ( değil ) gukla. Salıveriyolla garılanı ( eşlerini ) ortalık yere.” Goyve ( koyver ) deliyi, seyretsin Bolu’yu.” hesabı. FATMA TEYZE : - Nepacan ( ne yapacaksın ) gaşım ( kardeşim ), zamane. Bakdın lafını dinneyen yok, garışma. Nemelhacatın ( nene lâzım ) ? Hiç sesini çıkarma. Ne azını ( ağzını ) yoracan heva yere ( boşuboşuna )? Ne gücünü gurudacan ( kendini üzeceksin ) na hak ( gereksiz yere ) yere. Boş veeeeeeeee ! Hiç sesini çıkarma. AYŞE TEYZE: - Ses çıkarma deyonuz ( diyorsunuz ) emme, ses çıkarmaya çıkarmaya sabır daşına döndüm. Emme ( ama ) çatlecan ( çatlayacağım ) bigün. Bakam ( bakalım ) ne vakıt ( ne zaman ) ....Yokarıda Allah va. Hepsini görüp duru. Ettikleni bululla inşallahhhh! Hem de bulsunna. Bana ettiklenin on katını bulsunna hem de. FATMA TEYZE: - Öne deme gaşım, öne deme. Beddua yarı yarıya duta ( tutar ) delle ( derler )......Sen de herşeyden şikayet ediyon canım. Bi sen mi tasan va ( var ) ? Dertsiz baş, bi bosdan ( bostan ) gorkuluğunda olurmuş..... Bi de beni düşün. Bem ( benim ) hiç tasam yok mu sanıyon sen? Gene de halime şükrediyon. AYŞE TEYZE: - Aman abaaaa! Sizden ırahatı ( rahatı ) yok. Abemnen ( ağabeyimle ) bir Köroğlu bir Ayvaz oturuşup durusunuz. Tencerede bişiseniz ( pişirseniz ), gapağında yirsiniz. FATMA TEYZE: - Öne deme gaşım, öne deme. Unu sen ge ( gel ) , bi de bana sor. AYŞE TEYZE: - Siz de öne ( öyle ) derseniz, ben gidin de kendimi Hesar Depesinden ( Mudurnu’da bir dağ. ) atıven ( atıverin ). FATMA TEYZE: - Aaaaaaa ! Allah esirgesin ! U ne biçim laf ?.....Herkes kendi çektiğini kendi bilir. Çocuklan hepsi gırda ( kırda , gurbette ), özleyon ( özlüyorum ). Ayda yılda bi geliyolla, “ cicik “ deyip gidiyolla.. İçim cayır cayır yanıyo. Hele u torunna! Pır pır uçuyolla gözlemin önünde. Sesleri gulaklama ( kulaklarıma ) çalını çalını veriyo. Ölsem, cenazeme anca yetişille....Keşke hepsi yanımda osalardı da, sen gibi goşdurup dursaydım. Yorulduğuma razıydım. Emme yokla (r).....Dün aşam üryamda gödüm hepsini. Allah hayıllara tedbil etsin. Ganımı çekip durun ( korkuyla bekliyorum ) sabahdan beri. Yosa ( yoksa ) başlana ( başlarına ) bi şe ( şey ) gedi de , bana malum mu odu ( oldu ) deye. Ganım ( karnım ) arkama yapışıp duru ( diken üstünde duruyorum ); ha şinci ( şimdi ) kötü bir habar gelecek , ha birezden ( biraz sonra ) deye....Yeeeeeeeeee...Unun uçun ( onun için ) canı acıklık ( sabırsızlık ) etme. Gurbetlik pek zor. AYŞE TEYZE : - Gözel söleyosunuz abacım emme, yetişemeyon galan ( artık ) işlere. U yorgunluğun üsdüne, gözel bi laf duysam, yorgunluğumu unuduverecen. Emme narasın ( ne gezer ) ? Hepsinin azı ( ağzı ) islah ( adeta ) bi kilit. FATMA TEYZE: - Salık ( sağlık ) osun ( olsun ), salık. AYŞE TEYZE :- Bu goşdurmaya salık mı galı ( kalır )? Gafa kâadı ( nüfus kâğıdı ) eskidi, eskidiiiiiii. FATMA TEYZE: - ( İki yanına bakınır.) Gıııı ! Sehet ( saat ) gaç odu? Gakın ( kalkayım ) gidin ( gideyim ). Aben ( kocam, abiniz ) şinci ( şimdi ) gelir.Ta ( daha ) yimek de vurmadım ( yemek koymadım ocağa ). Lafa daldık, geç gadım, gödün mü andan ( gördün mi şimdi )!....Çıkın gelin una doru ( o tarafa doğru, bize doğru ). Gaşık sapı ( yöresel yemek ) ede ( yapar ), yiriz. Yanına da bi gorava ( meyve suyu özü ), işde bu. Gönülle hoş osun ( olsun ), yete ( yeter ). Bak beni dinne: Ööööne ( öyle ) her bi şeyi gafana dakma. Duymayıve, gömeyive, eşitmezden gelive. Geçinmek uçun ( için ) acık ( biraz ) sağır olacan ( olacaksın ), acık kör, acık da dilsiz. Eeeee! ... Geçim dünyası bu. Acık da haline şükretmeyi bil. Aç delsin ( değilsin ), açıkda delsin. Gocan sağ. Çocuklan yanında, torunnan ( torunların ) yanında. Ta ( daha ) Allah’dan ne isdeyon ?.....Hadi allahaısmalladık. Sıkılınca çık ge. AYŞE TEYZE : - Güle güle Fatma’bacım ( Fatma Ablacığım ). Gene gelin gene buyrun. Ben bunu saymeyon ( saymıyorum ). Bi çayımı bile içmediniz. FATMA TEYZE: - Osun ( olsun ) gaşım osun. İçmediğimiz yer mi! Gönülle bir osun. Bi ta ( bir daha ) gelişimde içerin.....Sen geşlen ( gençlerin) gusuruna bakma. Unna ( onlar ) da isan gıymatı ( kıymeti ) bili ( bilir ) olulla. Acık ( azıcık ) yaşları yerini bulsun. Saçla demende ( değirmende ) ağarmaz. At , at oluncaya gada ( kadar ) , sahibi mat olu delle.Yeeeee! Sen de unnarın suyunda gidive bakam ( bakalım ). Tekrar allahısmalladık. AYŞE TEYZE: - Abeme ( abime ) selam edin. ( Fatma Teyze gider. Ayşe Teyze dalar, uzun uzun düşünür. Yüzüne bir gülümseme gelir. Kendi kendine konuşur.) -Allah şu gadından ırazı osun. Yüreğime su serpdi. Allah mı yolladı onu, ne yapdı ? Ferahladım acık. Sölediklenin ( söylediklerinin ) de hepsi doru ( doğru )........Ben de gakın ( kalkayım ) atık ( artık ) . Oğlanla, gelinle şinci ( şimdi ) işden gelille ( gelirler ). Garınları acıkmışdır. Bi gaşık sapı ( yöresel yemek ) ediven ( yapıvereyim ) de, yisinle ( yesinler ).......... Zatı ( zaten ) bakman ( bakmayın ) arkalandan sölendiğime. Ana ganı ( karnı, yüreği ) bu, kin duta mı? Gızarın, sölenirin, yüzleni görüncesi hırsım geçiveri. Acılanı ( acılarını ), tasalanı ( tasalarını ) göstermesin gözel rabbim. Hepsine salık ( sağlık ) vesin. Oğlanlama da, gelinleme de, torunlama da. Herkeşe, herkeşe ( herkese ). ( Ayşe Teyze başlar hamur yoğurmaya )
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |