Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Öğretmen Dilimizi Çok Güzel Kullanmalı: Öğretmenlikte başarılı olabilmek için, dilimizi çok güzel ve etkili kullanmak gerektiğine inandım hep. Kendimizi ve istediğimizi iyi anlatamazsak, hem zaman kaybederiz, hem başarılı olamayız. Hani bir atasözümüz vardır; “Tatlı dil , yılanı deliğinden çıkarır.” diye. Çocuklara karşı kullanacağınız dille, onların hoşuna gideceği sözlerle, çocuklara istediğinizi yaptırmak, onları programın istediği şekilde yönlendirmek inanın hiç zor değil. Önemli olan ; nerede, neyi, hangi kelimelerle ve nasıl söylemek gerektiğini bilmek. Hatta kullanacağınız ses tonu bile çok önemli, etkili olmada. Bir öğretmenin kelime haznesi ne kadar zengin olursa, dilimizi ne kadar etkili kullanırsa ,öğretimde o derece başarılı olur. Neyi, nasıl ve öğrencinin anlayabileceği hangi kelimelerle anlatacağını bilir. Çocuğu istediği yere yönlendirebilir. Bunu kazanmak için de, öğretmenin çok okuması gerekir. O nedenle vakit buldukça okudum. Ne olursa. Bazen bir takvim yaprağında aradığımı buldum, bazen bir karikatürde, bazen bir tekerlemede, hatta bir şiirde. Okuduğum, bir öğretmenin anısında anlattıklarından bile birşeyler yakalamaya çalıştım ve yakaladım. Okuduklarımda bana verilen mesajları doğru algıladım. Öğrendiğim her şeyi, hep not aldım. Bana, öğrendiklerimi hatırlatacak kısa cümlelerle yazdım. Sık sık bunlara başvurdum. Günlük bir iki gazeteyi takip ediyor olmak bile, bana yardımcı oluyordu . O derste işlediğimiz konu ile ilgili bir haber, bir köşe yazısı vardı hafızamda. Derste, okuduğum gazete yazısı, bildiğim bir fıkra bile bana bir kaynaktı. İşte bu okuduklarım ve hafızama kaydettiklerim; öğrencilere istediklerimi, en kolay bir şekilde, fazla zaman harcamadan ve onları sıkmadan vermeme yardımcı oluyordu. İlçemizin kütüphanesinde eğitimcilerin, özellikle Köy Enstitüsü eğitimini almış yazarlarımızın kitaplar vardı. Bu kişiler, öğretmenlik yıllarını, o yıllarda köylere götürdükleri hizmetleri, aldıkları sonuçları anlatıyorlardı. Bu kitapların büyük bir kısmını okudum. Köy Enstitülerinin kapatılmasının, yurdumuz için ne kadar büyük bir kayıp olduğunu anladım. Bizim yaptığımız öğretmenliğin ne kadar basite indirgenmiş olduğunu üzülerek kabul ettim. Okuduğum bu kitapların her birinden çok şeyler aldım, eksiklerimi gördüm, daha neler yapabileceğimi anladım. Bunlar benim rehberim oldu. Kütüphaneye gitmeyi, süreli yayınların en azından birkaç tanesini takip etmeyi alışkanlık haline getirdim. Genel kültürüm arttıkça, kelime haznem zenginleştikçe, öğrencilerime daha iyi hitabedebildiğimi, onlara daha kolay ulaşabildiğimi, onları daha iyi etkileyebildiğimi anladım. Bu durum, öğrencilerimi ve beni başarıya götürdü. Değerlendirme Çalışmaları: Başarılı olmamda diğer bir etken ise, değerlendirme çalışmalarına gerektiği kadar önem vermemdi. Biliyorsunuz değerlendirme; yaptığımız çalışmaların, hedeflediğimiz davranışlara bizi ne derece götürdüğünü saptamak için yaptığımız etkinliktir. Eğitim ve öğretimin son ama en önemli basamağıdır. Öğrencilerin neyi, ne kadar öğrendiklerini, neleri niçin öğrenemediklerini , bu değerlendirme çalışmalarıyla saptamak gerekir. Her dersin sonunda, ünite aralarında ve ünite sonunda değerlendirme yaptım. Öğrenci ödevlerini, değerlendirme çalışmalarıma hizmet edecek şekilde hazırladım. O gün işlediğimiz konunun ne derece öğrenildiğini tespit etmek için, konu ile ilgili ödev verdim. Verdiğim ödevi mutlaka, hem de titizlikle kontrol ettim. En küçük yanlışlarını asla affetmedim. Her ödevin kontrolü bittikten sonra; -gerektiğinde-veliyi ve öğrenciyi yönlendirecek not düştüm altına. Hem veliyi, hem öğrencileri uyardım. Ödev kontrolü, bir nevi değerlendirme çalışmasıydı bana göre. Sık sık, sıkılmadan ve öğrencileri de sıkmadan bu değerlendirmeleri titizlikle yaptım. Ama öğrencilerden önce , kendimi değerlendirdim. Bu bir otokontroldü. Öğrencinin başarısı veya başarısızlığı, aynı zamanda öğretmenin aynadaki yansımasıydı çünkü. Gördüğüm –bana göre- aksaklıkları, karşılaştığım güçlükleri not aldım. Bunların benden mi, uyguladığım yöntemlerden mi, öğrencilerden mi kaynaklandığını bulmaya çalıştım. Bu konu ile de ilgili kitaplar vardı. Değerlendirme teknikleri ve yöntemlerini bu kitaplardan öğrendim. Öğrendiklerimi uyguladım. Değerlendirme çalışmalarının önemini öğrencilerime hissettirdim. Onların, devamlı kendi kendilerini denetlemeleri gerektiğini ve bunu nasıl yapacaklarını anlattım. Öğrencilerimin akşamları - ben istemediğim halde- evde test çözdüklerini, hatta kendilerine not bile verdiklerini gördüm. Bazıları, kendilerini hangi konularda başarısız buluyorlarsa, o konu ile ilgili sorular üzerinde çalışıyorlardı, kendiliklerinden. Ya da bana gelip, “Öğretmenim ben şu konu ile ilgili problemleri çözemiyorum. Bana anlatır mısınız?” ya da “Ben şu konuya ait problemleri çözemiyorum. Bir tane örnek verir misiniz? Bana bu konu ile ilgili problem verir misiniz ev ödevi olarak?” diyorlardı. Değerlendirme çalışmalarında hem bilinçli, hem istekli idiler. Kısacası ben bir öğretmen olarak, çocuklar da bir öğrenci olarak, değerlendirme çalışmalarına gereken önemi veriyorduk. Değerlendirme çalışmalarının sonunda ; sınıfça gösterdiğimiz gayretin bizi amaçlara ulaştırdığını görüyordum.Belirlenen hedeflere ulaştığımız görmek, beni hem mutlu ediyor hem de ileride daha programlı ve titiz çalışmaya yönlendiriyordu. Ben doğru yolda ilerliyordum.Daha iyi, daha başarılı olmak için büyük bir istek duyuyordum.Bu isteğimi, öğretmenliğimin son gününe kadar hiç kaybetmedim. Kısacası, öğretmeni başarıya götüren iyi bir planlama, uygulama ve değerlendirme basamakları kadar; öğrenciyi tanıma, onların seviyesine inebilme, kendilerini motive edebilme de önemliydi. İşte bunun bilincinde olan ve uygulayan bir öğretmenin başarılı olmaması için hiçbir neden yoktu. (Bitti) KAYNAKÇA: İlkokul Programı (Milli Eğtim Bakanlığı Yayını) Öğrenci Tanıma Teknikleri ( S.Kantarcı) Rehberlik ( S.Karagöz) Psikolojik Danışmanlık (Milli Eğitim Bakanlığı Yayını)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |