Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
Başarılı olmakta, öğrenciye saygı duymak, onları önemsemek ve sevmek çok önemliydi. Yalnız, bunu öğrencilere hissettirmek gerekiyordu. Kendisine sevgi ve saygı duyulduğundan emin olan çocuk, daha başarılı oluyordu. Haftanın son dersinden çıkarken onlara, hafta sonu tatilinde kendilerini özleyeceğimi, kendilerine iyi bakmaları gerektiğini, hasta oldukları takdirde okula gelemeyecekleri için hem derslerden geri kalacaklarını, hem de bütün sınıfın kendilerini özleyeceğini söylüyordum. Pazartesi sabahı ise, nasıl olduklarını, hafta sonu tatilinde neler yaptıklarını soruyor, iki günlük tatilde okulu ve onları özlediğimi, çünkü kendilerini çok sevdiğimi , her hafta başında hatırlatıyordum. Söylediklerim, gerçekten onlar için hissettiklerimdi. Toplum olarak, sevdiklerimize bir türlü itiraf edemediğimiz “Seni seviyorum.” cümlesinin sihrini biliyordum. Onlara “ Çocuklar sizi çok seviyorum, kendinize iyi bakın.” diyordum. Kendilerinin benim için çok önemli olduklarını hatırlatıyordum. Onlar için hissettiklerimi bilmelerini istiyordum. Böylece onlarla aramızda bir sevgi bağı oluşuyordu. Öğretmenini seven ve öğretmeni tarafından sevildiğini, özlendiğini bilen öğrencinin, daha fazla gayrete geleceğinden, dolayısıyla daha başarılı olacağından emindim. Kendi öğrencilik yıllarımdan biliyordum. Sevdiğim öğretmenlerin dersinde çok başarılıydım. Bir türlü sevemediğim veya kendilerinden korktuğum öğretmenlerimin dersinde başarılı olamıyordum. Devamlı bize bağıran, kızdığında yüzümüze tüküren bir matematik öğretmenimiz vardı. Onu hiç sevmiyordum, kendisinden çok korkuyordum. Matematik dersi benim için bir işkenceydi. Bu yüzden matematik dersini öğrencilik hayatım boyunca hiç sevemedim. O nedenle matematikten genelde zayıf alıyordum sınavlarda. Çok sevdiğim öğretmenlerimi üzmemek için ise, onların dersine çok çalışıyor, sonuçta başarılı oluyordum. O halde, öğrencilerimin beni sevmeleri, benim de onları sevdiğimi bilmeleri gerekiyordu . Onlara “Sizi seviyorum.” demek, hiç de zor değildi... Dikkat ettiğim bir şey daha vardı. O da şuydu: Saygı, sevgiden daha da önemliydi. Bir öğretmen öğrencilerine saygı duymalıydı. Bu saygı öğretmeni, görevini daha iyi yapmaya yönlendiriyordu. Her sabah, Andımızda, “Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak....” diyorlardı öğrenciler. Ben de onlara, sadece küçüklerin büyükleri değil, büyüklerin de küçükleri saymaları gerektiğini anlatıyordum. Büyüklerin de küçüklere neden saygı duymaları gerektiğini, örneklerle açıklıyordum. Kendilerine duyduğum saygı nedeniyle; sınıfımda güzel konuşmaya, bir öğretmene yakışacak şekilde giyinmeye,çok çalışıp başarılı olmaya, masamda otururken bile uygun olmayan bir oturuş yapmamaya özen gösterdiğimi söylüyordum. Derse iki dakika geç girdiğim zaman bile, kendilerinden özür diliyordum. Neden geciktiğimi anlatıyordum. Aksi takdirde görevimi ihmal ettiğimi, deyim yerindeyse görevimi savsakladığımı sanabilirlerdi. Onların bana verdiği değerin bir kısmının kaybolmasına izin vermiyordum. Yaptığım küçücük bir yanlış için bile, onlardan özür diliyordum. Onları çok ciddiye alıyordum ve bunu kendilerine hissettiriyordum. Çocukların bulunduğu bir toplulukta, başka yerden daha dikkatli davrandığımı, çocukların kendilerine öğretmenleri örnek aldıklarını bildiğimi söylüyordum. Böylece çocuklar, okuldaki ve toplumdaki yerlerini anlayabiliyorlar, bir birey olduklarını, hele hele benim için değerli olduklarını hissedebiliyorlardı. Eğer bunu hissetmeselerdi ; Resim dersinde çizdikleri resimleri, evime asmam için bana verirler miydi? Benim dünyamda, kendilerinin çok önemli bir yerlerinin olduğundan, verdikleri resimleri evime asacağımdan öyle eminlerdi ki. (Sürecek)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |