• İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
181
|
|
|
|
bazı öykülerin sonu yoktur. aşk nedir sorusunun cevabı içeride |
|
182
|
|
|
|
Boş bir tarlanın parsellenişi gibi bölündüm ve sonra temeller kazılıp üstüme betondan binalar dikildi. Her bir bina kat ve kat üstüne kuruldu metrelerce yükselerek ve içlerine doluştu insanlar yurt bilerek. O kadar sağlamdı ki yüreğimin depremlerle sarsılışlarında bile kıpırdamadılar yerlerinden. O kadar sağlamlardı ki duymadılar, görmediler, bilmediler acılar içerisinde evlerinin temelleri altındaki göçükleri. |
|
183
|
|
|
|
-Mevlevî uzatmış elini dervişin gönlüne. Derviş uzatmış elini Mevlevî’nin gönlüne. Dinlemişler bir süre birbirlerini. Sonra bakışmışlar…-
|
|
184
|
|
|
|
Kıyıdan denize vuran ışıltılar denizin üzerinde özgürce dans ediyorlardı.Arada sırada geçen kayıkların motor sesleri karanlığın o acımasız perdesini yırtıyor olsalarda tekrar o sihirli ve acımasız ortam oluşuveriyordu. |
|
185
|
|
|
|
Gözlerimi açıyorum. Sonra üzerimdeki çarşafı atıyorum, sonra kolumdaki hortumu hızla çekip çıkarıyorum… Kalkmak istiyorum ama yok, yapamıyorum. Etrafıma bakıyorum. Birileri yemek yiyor. İçerisi sıcak, havasız. Bu hastaneler neden hep aynı kokar. Bayılacağım şimdi diyorum kendime.
Güneş içeride.
Güneş doğmuş demek.
Kıyametin kopmadığı yetmiyormuş gibi bir de güneş mi doğmuş?
Bu kadın niye yemek yiyor ki?
Bu kadar insan niye dikildiler başıma.
Kimseyi görmek istemiyorum gözlerimi kapatıyorum…
|
|
186
|
|
|
|
Özet: İlk görücü usulünde, birbirine aşık olan iki sevgili başbaşa kalabilecekleri bir ortaçağ şatosunda akşam yemeği romantizmi yaşamaya cürret ederler. Üstelik neler yaşanacağını benim hayal gücüme bırakırlar. Bak şu terbiyesizlere... Ama duuur. |
|
187
|
|
|
|
Ten rengi gül itiraz etti: "Hayır yalan söylemiyorum. Evet benimde dikenlerim var, evet bende kendimi beğenirim, ama bu kibir sınırına gelinceye kadardır. Çünkü kibir şeytana aittir. O değil midir ki Allah'ın emrine karşı gelip, kibirinden dolayı insana secde etmeyen? Bu sayede kovulmadı mı huzurdan? Ben Allah'tan korkarım. Bir garip bülbül Allah aşkıyla yanar dururken, ilahi aşkının bir tezahürü olarak, mecazi bir aşkla, şu üç günlük dünyada bir gece benim gönül sarayımın misafiri olmuşsa, onu sahipsiz, kimsesiz biri sanıp, aşağılamak mı lazımdır? Tanrı misafirine ikram gerekmez mi?"
Kan rengi gülün son bir itirazı vardı: "Peki seni sevdiğine nasıl emin olabiliyorsun? Denememişsin ki onu hiç."
Ten rengi gülün yüzün aydınlandı birden."Onun Allah' ı sevdiğine eminim. Beni sevdiğini söyledi, Allah'ını seven yalan söylemez."
|
|
188
|
|
|
|
"Şurama batan" diyor şair "şurama batan Özlem olmasaydı bıçak derdim"... |
|
189
|
|
|
|
Kadın artık göz yaşlarına hakim olamıyordu…
|
|
190
|
|
|
|
Münevver’in çiçeklerine su vermeliydi. Onlara “Münevver’in çiçekleri” diyordu; çünkü Münevver onları çok severdi, hepsi ile tek tek konuşurdu. 8-9 tane idiler, kala kala iki tane kalmıştı. Münevver’in ardından birer birer solmuştu diğerleri. Ne yapsa kâr etmedi. Sanki sırayla intihar ediyor gibiydiler. Kurtarabildikleri işte bu ikisiydi. |
|
191
|
|
|
|
Gerçekler soğuktu ve üşüyordu kadının elleri. Saçlarına dolanırken sevda kokusu, terk edilmeyi öğreniyor mavi bulutlardan. Toprağın ve sonbaharın cesur kızı oluyor “Eylül”… Yanıp tutuşurken hüzünler, adaklar adıyor çocuksu sevinçlere… Düşlerine yanaşıyor, hazana dalaşıyor gül yaprakları. Gözlerinde bir damla yaş olurken özlem; ”Ben Eylül’üm” der genç kadın savrulan hırçın saçlarıyla zamanların ötesinde. |
|
192
|
|
193
|
|
|
|
Ne zaman sana dair cümleler kursam harfler yetmeyecek sanıyorum.. Hangi kelimeyi telaffuz edersem edeyim adın kadar yer tutmuyor dudaklarımda. |
|
194
|
|
|
|
Hayatın kendi halinde aktığını ve bizi pek de umursamadığını, kaderin mutlak var olduğunu; ancak kadere giden yolu seçmenin kendi tercihimiz olduğunu öğrendim… Geceleri bütün gerçekliği ile tanıdım; karanlık ve soğuk olduğunu, kahpe pusulara ve ihanetlere gebe olduğunu öğrendim… |
|
195
|
|
|
|
insan hayatında önemli olan şimdilerdir ve ben bütün şimdilerimde seni seveceğim... |
|
196
|
|
|
|
Ask bana hep yalnizlikla geldi bu hayatta..Diger zamanlarda sadece tek basimaydim.. |
|
197
|
|
|
|
Küçük Kız : Melekler rüzgarı hisseder mi?
Melek : Hisseder ama sizin hissettiğiniz
anlamda değil.
|
|
198
|
|
|
|
Hıçkırıklarım boğazımda düğümleniyor. Öylesine ağlamak istiyorum ki. Hem de hıçkıra hıçkıra |
|
199
|
|
|
|
Göz göze geldiklerinde saatine bakmıştı. O anda saatin kaç olduğunu sorsalar bilemezdi. |
|
200
|
|
|
|
Hikayede adı geçen genç kız Zeynep, olay ve kişiler tamamen gerçeklere dayanmaktadır. Kocasını ve üç aylık bebeğini terk edip başka bir adamla evlenen bir kadın, cani bir üvey anne ve felakete sürüklenen on dört yaşında genç bir kızın hikayesi... |
|