• İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
501
|
|
|
|
Biraz kırık, biraz dökük duygular. Üstüste gelmişler hayalleri oluşturmuşlar. Gerçekleşmeyecek duyguların üstüne bastırmak; kişinin sevinç, güven ve her türlü etkinliğinin normal olmayan bir biçimde arttığı ruh hastalığını, maniyi çıkarmış ortalığa.
Aslında bu bir mektup, okuyanı yok. |
|
502
|
|
|
|
Gittin… Gittin canımın canı…
Yarım bıraktın beni… Yaralı…
Sevgisiz kısır bir yürekle, yarım kaldım…
Yarsız kaldım işte…
Bir ömür boyu sevgisiz…
Sevgilisiz…
Issız…
|
|
503
|
|
|
|
"Hayır Nejat bey, teşekkür ederim ama gitmem gerekiyor. Akşam nasılsa tekrar geleceğim" derken sanki gizli bir randevu veriyordu Aytuğ komisere. Kelimelerin özgürlüğünü kullanarak, ikisinin anlayabileceği cümleler kuruyordu. Bi rataftan gitme hazırlıkları yaparken bir yandan da akşam onu görüp göremeyeceğinden emin olmak istercesine aynı şifreli cümleleri Aytuğ`dan da bekliyordu sanki farkında olmadan.
|
|
504
|
|
|
|
Beraberliğimizdeki met cezirlere rağmen seninleyken çok mutluydum. |
|
505
|
|
|
|
Ben sevdim seninki sahteymiş meğer
Seven sevgisine karşılık ister
Bende hala sevgin kaldıysa eğer
Sükut edip durma al hakkın varsa |
|
506
|
|
|
|
uzaklara bakıyor uzun uzun ...
hasret rüzgarı yanaklarından geçiyor. |
|
507
|
|
508
|
|
|
|
Kolbaşı olarak Afet Fatma ne derse o olacaktı. Olacaktı olmasına ama, mendilin kime verileceği konusunda sıkıntı vardı. Selim’e verilmesi en iyi çözüm gibi görünse de, aralarında çıkacak olası kavganın sonu pek tatlı bitmeyecekti. Osman, Selim’i çiğ çiğ yerdi ve buna da kimsenin sesi çıkmazdı. |
|
509
|
|
|
|
Ufak bir masal; ufacık zamanlara sığan geniş zamanlarda yaşanan... |
|
510
|
|
|
|
yaşamak için inat yapanlara... |
|
511
|
|
|
|
Osman’ın yüz ifadesinin değiştiğini gören Fatma, Simay’a işaret çaktı. Aralarında anlaştıkları üzere, Osman’ın işkillendiği vasıl olursa, o vakit diğer taktiğe geçilecekti. |
|
512
|
|
|
|
Masallarda olur sanırdım kırkla ilgili cezaları
Kırk katırmı kırk satırmı derlerdi mahkuma
Kırk katır belki çekilir
Kırk satırda kabul
Ama sensiz kırk gün
Ne çekilir ne katlanılır canım Semam'm |
|
513
|
|
514
|
|
515
|
|
|
|
bi tek biz vardık sokakta o karanlıkta çılgınca çıplak ayaklarımızda asfaltlarda koşuyorduk
farklı yollara ,sanki kaçarcasına sen beni ben seni düşünüyordum sadece koşan bendim ama içim sen
koşan sendin ama için ben
|
|
516
|
|
|
|
... Türk Dil Kurumu'na kızdım biraz da. Seni sana anlatacak, bana da tercüman olacak cümleleri yoktu lugatlarda. Ama "ciddiyet" kelimesini koymuşlardı kullanalım diye, onu da ben kullanmadım, kullanamazdım yada kullanamadım... |
|
517
|
|
518
|
|
|
|
Biricik Sevdiğim,
Aradan çok uzun bir zaman geçti biliyorum. Bu mektubu yazmak benim için çok güç. Lütfen sakin bir şekilde oku. Bilmeni istediğim birkaç önemli şey var. Ne olursa olsun, ne yaşamış olursak olalım seni daima sevdim ve seveceğim. Sen benim için çok özel ve çok değerli bir insansın. Bu güne kadar sadece sana sadık olarak yaşadım. Sana defalarca mektup yazdım ama postaya vermeye cesaret edemedim bir türlü. En fazla üç gün sürer, sonra sensizliğe alışmaya başlarım diyordum. Olmadı sevdiğim, olmadı, yapamadım... |
|
519
|
|
|
|
Yasin Usta şekerleme faslını geçip derin uykuya kavuşmak üzere. Çırak, elini hafifçe omzuna koyuyor. Yavaşça sıkıyor. Usta, aralıyor göz kapaklarını azıcık daha uyusa, kafasını eğmiş olduğu sol omzu ıslanacak ağzından akan sularla. Sersemliyor önce, mavi gözlerini kocaman açıp hiddetle soruyor: |
|
520
|
|
|
|
“Azaltarak bırakmalı dedi doktor... Azaltarak aşka dair her ne varsa...” |
|