• ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm |
501
|
|
|
|
Dudak büküp sýrt dönmelerin olurdu dargýnlýðý oynarken. Sonra aynada bir çift göz belirirdi.
Unutmuþsun gibi, orada öylece bana bakardý. Karanlýða yaklaþtýkça irileþiyor gözbebeklerin. Derinliðine çekiliyor, giderek ufalýyor yansýmam. Tutup gazete geriyorum araya küçüldüðümü sanarak. Altta kalýr mýsýn hiç. Elin taraða uzanýyor, bakýþlarýn ise saçlarýna doðru kayýveriyor üzerimden.
Sehpaya býrakýlan fincan týkýrdýyor da ayýlýyorum. Adýmlarýnla karþý odaya geçiyorum bu kez.
Oda soðuk, üþüyeceksin. Canlandýrmak gerekecek sobayý. Olabildiðince bakýnýyorum loþ ýþýkta, göremiyorum. Yer yarýldý içine mi girdin ne, hiçbir yerde yoksun. Sokak lambasýnýn aydýnlattýðý köþe de boþ.
|
|
502
|
|
503
|
|
|
|
“Azaltarak býrakmalý dedi doktor... Azaltarak aþka dair her ne varsa...” |
|
504
|
|
|
|
... Türk Dil Kurumu'na kýzdým biraz da. Seni sana anlatacak, bana da tercüman olacak cümleleri yoktu lugatlarda. Ama "ciddiyet" kelimesini koymuþlardý kullanalým diye, onu da ben kullanmadým, kullanamazdým yada kullanamadým... |
|
505
|
|
|
|
Ama yinede, aslýnda gitmek istemedin biliyorum serseri. |
|
506
|
|
|
|
Osman’ýn yüz ifadesinin deðiþtiðini gören Fatma, Simay’a iþaret çaktý. Aralarýnda anlaþtýklarý üzere, Osman’ýn iþkillendiði vasýl olursa, o vakit diðer taktiðe geçilecekti. |
|
507
|
|
|
|
Tanýk olduðum en naif aþk sanýrým onlarýn ki.En çýkarsýz, yalansýz-dolansýz, ihanetsiz( en azýndan þimdilik öyle), þiddet içermeyen, incinmelerin ve kalpte cam kýrýklarýnýn olmadýðý bir aþk. |
|
508
|
|
509
|
|
|
|
Bana bakmak ne kadar acý bir bilsen. Kirli sokaklardan hikayelerin aðarmasýný beklemeden þiirsel aðýtlarýn küf koktuðunu, koridorlarda çürüyen cesetimin hiç mi hiç gülmediðini bir bilsen |
|
510
|
|
|
|
Geçen her saniyede binlerce hatýrasý gözlerinin önünden geçerken, binlerce düþüncede bir savaþ meydanýnda tozu dumana katýp savaþmaktaydýlar. Bu savaþ iyi ve kötünün savaþý deðildi, iyilerle iyiler savaþmak zorundalardý ve birbirlerini incitmeden üstünlük saðlamak için kýlýçlarýný çekmiþler kesmeyen taraflarýný birbirlerine vuruyorlardý, okçular oklarýyla deðil yaylarýyla vuruyordu birbirlerine. |
|
511
|
|
|
|
Gunes piril piril, var gucuyle yakiyor disariyi. Bembeyaz kumsala cikan salonun kapilari ardina kadar acik.Incecik perdeler, ilik sakin bir ruzgarla kah iceriye kah disariya saliniyor, misk kokularini tasiyorlar iceriye, belli belirsiz duyumsuyorum.. |
|
512
|
|
|
|
Gittiði her yerden güneþ toplardý gözlerim senin için… Ve sen avuçlarýmdan hayatý içtiðini söylerdin. Her gün bayram coþkusuyla öperdin, öperdin düþlerimden. Oysa ne çok olmuþtu gözlerimden denizi görmeyeli… Dudaklarýmdan tuzunu tatmayalý ne çok olmuþtu… |
|
513
|
|
|
|
yaþamak için inat yapanlara... |
|
514
|
|
|
|
Yaþadýðý toplumun sancýlarýný hisseden, yüzyýllarýn deðiþtirilememiþ kaderini, çaresizce çareler arayarak yaþayan bir yürekte, yeni filizlenen bir aþkýn hikâyesi bu... |
|
515
|
|
|
|
Ne olduðunun önemi var mýydý sahi, yoktu elbette. Mutluydu, hem de hiç yaþamadýðý kadar. Gözlerindeki nemli küçük ýþýltý süzülerek mum ýþýðýna düþtü. Adam bakamadý bu sefer. Gözlerini kaçýrarak en kolay olaný yaptý ve bakýþlarýný kadehine çevirdi. Çok geçmeden de cam kadehte raks eden aleve takýlýp gitti. |
|
516
|
|
|
|
bazý gerçekler vardýr saklanmasý lazýmdýr, bazý deðerler vardýr kaybetmeyi göze alamayacaðýnýz... hayatda hiç birþey gözüktüðü gibi deðildir, önemli olan gizemin arkasýndaki gerçekleri göre bilmektir... |
|
517
|
|
|
|
"Yataðýmdaki kýza seni anlattým dün gece de. Elleri usul usul omuzlarýma masaj yaparken dinledi seni. Diðerleri gibi…" |
|
518
|
|
519
|
|
|
|
Sana seslenmeye çalýþtým. Gözlerimden süzülen bir damla olmaný istedim... uzandýðýmda yas aðýtlarýnýn uðultusu hala kulaklarýmdaydý, sevgilim. |
|
520
|
|
|
|
Hülya, arkadaþýnýn sözünü tuttu. Bir daha Ahmet ile görüþmedi ama, onu her zaman ilk gün ki gibi sevdi. Ýstem dýþý oluþturduðu ortam, onu sevdiði, unutamadýðý ama kendisinden sadece yararlanmak için yaklaþan Ahmet’i aklýna getirdi. |
|