• İzEdebiyat > Öykü > Halk Öyküleri |
61
|
|
|
|
Kedisinin asil olduğunu söyleyen adam haklı olabilir mi? |
|
62
|
|
|
|
Pislikten kararmış leke leke olmuş yırtık sarı bir eşofmanı vardı. Minik ayaklarına giydiği kocaman ve palazlanmış eski spor ayakkabısıyla İstanbul’un en işlek caddelerinden birinde, öylesine; sırtında bir yeşil kalın kazak... |
|
63
|
|
|
|
Eski bir öykünün dayanamayıp zamane uymuş hali. |
|
64
|
|
|
|
Adamın biri hırsızlığa çocuk yaşta başlamış. İlk hırsızlığı kümesten bir yumurta çalmak olmuş. Annesi yumurta çalıp getirdiğinde cezalandıracağına, oğluna aferin demiş. |
|
65
|
|
|
|
Dünya ne kadar küçüldü değilmi? Bak, bir tıklama ile hemen herşey ekranda.
Oysa daha dün (ya da hala) köyünden kalkan bir insan bir şehire gittiğinde ne hisseder, nasıl hareket eder, ne yapar...
İşte, dedem de bunlardan biri, isterseniz Ankara'yı onunla birlikte gezelim, onun gözüyle görelim mi? |
|
66
|
|
|
|
Kucağında üç günlük bebeğiyle sokak ortasında kalakalmıştı. Ne yapacağını nereye gideceğini bilmiyordu. Gideceği bir evi onu koruyup kollayacak bir ailesi ve sevdiği adam yoktu yanında |
|
67
|
|
|
|
Dilencinin birisi hergün padişahın geçtiği yola oturup, “Allah rızası için bir hayır, size duacıyım Padişahım” diye dilenirmiş. |
|
68
|
|
|
|
Adam "Naptın, ben şimdi padişaha ne göstereceğim, ne derim" deyince koyun dile gelmiş ... |
|
69
|
|
70
|
|
|
|
Zekere emmiyi öyle iki üç olayada anlattığım gibi gözünüzün önünde canlandırıp, hep eşşekten düşen, sonra dayak atan tiran, zorba biri olarak canlandırmayın ha. O mülayim bir adamdı ve arkasında bir sürü anlatılacak şeyi bıraktı gitti.
Ufak tefek, belki 1,65 boylarında, kara yağız bir köy ihtiyarıydı... |
|
71
|
|
|
|
Hayat anlanırsa sana glümser |
|
72
|
|
|
|
Gerçeklerle yuzleştimizde dönüyor bir bakıyoruz ki hepimiz suçluyuz... |
|
73
|
|
|
|
- Nasıl da kocaman oldular be yav!.. Te te bu kadardılar, belime bile gelmezlerdi be yaa... Kimbilir daha ne kadar burda kalacak bunlar? diye övgüyle bitirir. Bitirir ama ben her zaman onun bu dünyada kalıcı birşeyler bırakmış olmanın huzurunu yaşadığını düşünürüm.
|
|
74
|
|
|
|
Ülkemin emektar insanına,bğrındaki kültürüne,ozanına,şairine.yazarına suyuna toprağına BAYRAĞINA sevdalıyım.Mehmetçiğin analarına sevdalıyım hey... |
|
75
|
|
|
|
Mevsimin ilk karı yağmıştı. Geceleyin kuvvetlenen fırtına, buz tutmuş dere yatağındaki kar tümseklerini küreyip kuzeye çevresi meşe ağaçlarınca kuşatılan köye doğru savrulmaktaydı. Kıvrıldığı çatı altlarından karanlığa kulaklarını diken birkaç çoban köpeği yerlerinden doğrulup uğultuya karşı isteksizce havlıyordu. |
|
76
|
|
|
|
Hayat sizin ona baktığınız yönde güzeldir... |
|
77
|
|
|
|
Kimi becerikli kadınlarımız dışında, dolması, kızartması, musakkası ve tatlısı dışında yemeği pek yapılmayan kabaktan bakın ne kadar yemek üretilebiliyor? callama kabak, pekmezli kabak, yarmalı kabak, sütlü kabak, erikli kabak, yoğurtlu kabak, derken; çintmesi, sebzelisi, oturtması, cevizlemesi, kalyesi, üzümlüsü, bayıldısı, mücveri, pidesi, babucakisi, çorbası, granitesi, grateni, omleti, keki, bastısı ve köftesi gibi onlarca yemek yapılabilmekte kabak denilen zevattan…Bununla da kalmıyor, çiçeğinden de dolma yapılabiliyor… |
|
78
|
|
|
|
Masalların rengi var mı? Ninem bir masal anlattı sonu siyah bitti.Ardından bilmediğim geçmişin sırları çıktı. |
|
79
|
|
|
|
Tamamen raslantı olan karşılaşmamız bu yüce insan hakkında bir şeyler yazmama neden oldu... |
|
80
|
|
|
|
Biliyorsun, en çok karanlık korkutur çocukları.
|
|