D ö n ü ş...
içimde inleyen bir ben varda varamadım hâlâ yanına, / gelemedik yüz yüze, yaklaşıp tutamadım elinden, /
içimde inleyen bir ben varda varamadım hâlâ yanına, / gelemedik yüz yüze, yaklaşıp tutamadım elinden, /
Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz ; uzun, umutlu, hülyalı bir yolun menziline yaklaşırken bunu anlamanın yorgunluğunu taşıyorum şimdi üzerimde... Zaferlerim zafer, sevinçlerim sevinç değil ki o çokça arzu ettiğim vuslatın nasip olmayacağına eminim artık..
Birinin sana ait olmadığını anladığın o demde; her şeyin soluklaşmaya başladığı bir nokta vardır: İnsan bir anda kendi ağırlığını kaybeder ve adeta yok olur
Eskiden gizlilik denilince sadece Sabataycılar hatırlanırdı. Şimdi Ermeniler de eklendi. Yeni ihtimalleri göz önünde bulundurarak Gizli Gayr-i Müslimler demenin daha uygun olabileceğini düşünürken, hayalim ergenlik dönemlerime götürdü beni
Bosna-Hersekin Başçarşısını, çeşmesini, dükkanlarını, kendine has tarzda sunulan kahvesini, köftesini, baklavasını, böreğini anlatma işini Influencerlara bırakalım. Bu kadim şehrin camileri, medrese ve tekkeleri, sanat eserleri Osmanlı mirasının gözle görülür âbidelerini anlatan birçok güzel insanla tanıştım.
Sözcüklerden anlam çıkarmaya çalışmak aptallık alametidir. Bu yanlıştan kendinizi sakınmalısınız. İnsanlar sözcüklerden, anlama değil, anlamdan sözcüklere gitmeyi denemeli. Siz bu söylediğimi farz edin bir oyun hatta buna anlam oyunu diyelim.
Sporda, kas gücünü kullanarak rakibi kanırta kanırta yenmek, pes ettirmek mümkündür. Ancak ikili spor karşılaşmasında kol gücünü kullanarak yendiğin bir kişidir ve ancak o bir kişiye üstünlük sağlanabilir.
Bu yaştaki kız çocuklarının annelerinin davranışlarını daha iyi incelediklerine şahit oluyorum. Ve elbette çevrelerinde duran ablalarına! Onların saçlarına, makyajlarına, başörtülerine, hareketlerine, giyim tarzlarına kadar rol model alabiliyorlar.
Ormanın her yerine saçılmış yapraklar, gözlerini son defa kapatmış, kırgın ve üzgün bakıyorlar gözlerime Beklenilen cümleler tarafından ıskalanmış bir hayat, yaprak dökümü için en iyi fırsattır belki de kim bilir
Geceleyin parlayan bir ışıkta seyrettim balkonumdan. Kurgulanmış, saçma-sapan hikayemin esas kahramanı olarak, kurgulamaya çalıştığım hikâyemde bugün hangi kahramanı oynasam diye rol beğendim kendime.
Ben psikoloğa gidersem, ona bile yalan söylerim. İçimde birikmiş duyguları kimseye, hatta kendime bile itiraf edemiyorum Düşünmeye, hayatın zorluklarına, maddiyatın bu kadar çok önemsenip, ilahlaştırmasına hiçbir anlam veremiyorum
Evren başkanlığındaki Milli Güvenlik Konseyi, ihtilalden 46 gün sonra bir kanun çıkardı. Bu kanunun metinleri aslında birer ferman olsa da isimleri kanun olacaktı.
Ancak bu evin gün doğumuna bakan tarafı değil de gün batımına bakan bir damı olmasaydı bugün sizlere kitaplar hakkında herhangi bir söz söyleyemeyebilirdim. Evin damındaki o ahşap masada günbatımına her baktığımda hüzünlenmem ve kitaplarımı masaya yaymam için konulmuştu sanki
İyilik ile kötülük bir halatı iki ucundan çekerken, hüzün ile neşe, dinginlik ile çılgınlık, teslimiyet ile isyan arasında bir gerginlik yaratır. İşte bu gerginlik, onun insan ruhuna olan büyük çekimini doğurur. Ve her insan bir mıknatıs gibi birbirine çekilir
Çoğumuz Ben olsam ne yaparım? sorusu ile bir şekilde muhatap olmuş ve ardından yapacaklarımızı sıralamışızdır. Aslında bu soru, bilimsel bir çıkış değildir ama verdiğimiz cevaplardan yola çıkarak çoğu insanı harekete geçirmeyi başarmıştır.
İnsan fıtratı, yabancılaşmayı, eksilip bütünlüğünü kaybetmeyi ve yozlaşmayı geçen zaman içinde -negatif, pozitif etkileşimlerle- değişebilir. Bu yüzden bir bütünlük şuuru olmadan birinin başka birine hoşgörüsünün olması düşünülemez ama, fakat ve lakin belki hoşgörünme çabası olabilir
Şimdi Santorinide uzaklara bakıp zihnimin içini boşaltıp, yüreğimin ağrılarını tamir ederken, Capotenin Yerel Renklerini nereden ve niçin hatırladım, bilemiyorum
Gerçek şu ki, insanları kaybetme, üzme korkusu ya da onların ihtiyaçlarını karşılama ve yetersiz arkadaşlıkları sebebiyle; yalnızlığı, sessizliği tercih ediyor oluşunuzun tek sebebi kafanızdaki; mı acaba ve birtakım endişelerden başka bir şey değildir. Kaygı ve endişenin insanı insanlıktan çıkardığına onlarca kez şahit oldum
Bir dönem sağ cenah yazarların duygu dünyalarından süzülen en kötü eseri, sol cenah yazarların en iyi, en popüler eserlerine tercih ederdim. Sol düşünür veya yazarların ne dünya görüşünü ne hayat biçimini ne de yaşam felsefesini zerre kadar merak etmezdim.
Olumsuzluk içeren yukarıdaki cümleleri olabildiğince çoğaltabilir, sayfalar dolusu olumsuz cümlelerden dünyanın en yüce dağını oluşturabilirsiniz.
Metropol çobanı. İletişimci, felsefe ve edebiyat aşığı!
türkiye
Deneme
halen araştırıyorum