Bir deliyle aramda tek bir ayrým var. Ben deli deðilim. -Salvador Dali |
|
||||||||||
|
Derindere þehrinin adýný aldýðý nehirin yüzeyden yeraltýna aktýðý rotaya verilen ad Derindere Koridoruydu. Bu koridorun bir ucunda Derindere þehri vardý ve þehir yeraltýndaki Altýngöl Havzasýndaydý. Koridorun yukarýdaki ucunda ise bu giriþi savunan Kýþgözcüsü kulesi gazrnizonu vardý. Derindere'nin iki kola ayrýlýp bir koldan yeraltýna diðer koldan daðlardan aþaðýya indiði hakim platodaki bu kule kýþ geldiðinde Mor Vadi'nin tek savunucusu halini alýyordu. Kýþ... Uzunkýþ... Uzunkýþ son beþyüz küsur yýldýr bir Ýldar gerçeðiydi. Ýblis Efendisi Kral Kinagan'ýn sürüldüðü Üçüncü Umlobb'dan bu yana bu böyleydi. Yüzyýlda bir gelen bu yedi senelik uzunkýþ mevsimi doðasý anlaþýlana kadar Ýldar'da oldukça büyük karmaþaya yol açmýþtý ve aslýnda yüzyýllýk aralýklarla hala büyük karmaþaya yol açýyordu. Soðuk mevsim geleli bir yýl olmuþtu. Mor Vadi'deki büyük ve anýtsal þehir Vilarino þehri ve çevreleyen kasabalarýn halklarý ilk iþaretlerle birlikte yeraltýndaki kardeþ Altýngöl Havzasý þehirlerine göçe baþlamýþtý. Mor Vadi ve Altýngöl iki ayrý yerleþim gibi görünse de aslýnda ikisi ortak bir yaþam tarzýydý. Ve biri olmadan diðeri olamazdý. Kýþ geldiðinde karþýlaþýlan tek güçlük dondurucu ve zorlu, bitmek bilmeyen kýþýn umutsuz þartlarý deðildi. Bir de Kilis vardý. Kilis... Yani kýþlaneti soylarý. Kýþ Krallarý'nýn ordularýydý bunlar. Ýlk uzunkýþta bunlar ortaya çýktýklarýnda panik ve cankaybý çok fazlaydý. Kýþýn geliþi ile Ýldar üzerindeki mistik enerji rotalarýnýn belli yerlerinde odaklanarak ortaya çýkan bu mistik enerji geçitlerinin adý kýþlaneti kuyularýydý. Bu kuyular üzerinde mistik bir doðayla kýsa sürede kendini yükselten kuleler de kristal kuleler ya da kýþ kuleleri adýný almýþtý. Kulelerinde oturan kýþ krallarý kuyularýn yakýnlarýnda doðan buzgeçitlerinden celp ettikleri kýþlaneti yaratýklarýyla kýsa sürelerde kalabalýk ordular kurmalarýyla tanýnmýþlardý. Kýþ Krallarý güçlü ruhlardý ve üzerinde hüküm sahibi olduklarý kullarý da tekinsiz, uðursuz, yýkýcý bir güruhtu. Kýþcadýlarý ve Kýþiblisleri bu ordunun güçlü ruhbanlarý ve generalleriydi. Bunlar kýþzebanilerinin kayýtsýz þartsýz itaat ettiði liderlerdi. Kýþlaneti soylarý yaþayan ölülerden ve kýþlanetinin hayat verdiklerinden oluþuyordu. Buziskeletleri, kýþgulleri, beyaztazýlar, kristladevler, kýþejderleri, buzþövalyeleri ve her ýrkýn suretine bürünmüþ karma kýþlejyonlarý... Bunlar büyük bir leke gibi kýþ kulelerinin çevresine yayýlmýþtý ve bu leke her yeni kýþta daha da büyüyordu. Büyüyordu, çünkü bir kule yerle bir edilse bile ve dibinde ona güç veren lanet kuyusu mühürlense bile her uzunkýþ ile birlikte ölenler geri geliyordu ve daha güçlü, daha kalabalýk geri geliyordu. Bu konu alimlerin ve büyücülerin üzerinde tartýþýp kafa yorduðu, çözüm aradýðý büyük bir sorundu. Ama onlar bu sorun üzerinde kafa yorarken yapýlacak iþler de vardý. Bu sorunlarla yüzyüze gelip bugün çarpýþmak da bu yapýlmasý gereken iþlerdendi. Ýþte Althar da bunu yapýyordu. Son iki kýþtýr Mor Vadi'nin savunucularýndan biriydi paladin. Kýþ devriyesi rotasýna vadi de dahildi. Daha zayýfken vuruyor ve güçlenmeden kýþ krallarýnýn ordularýný kýrýp, kulelerini yýkýp, kuyularýný mühürlüyordu. Althar'ýn bu dönemki temizliði geçen senekinden zorlu olsa da hala çok iyi ve planlandýðý þekilde ilerliyordu. Tek sorun aþaðýdan; Altýngöl'den, aldýðý haberlerdi. Yine de bunu da çok dert etmemeye çalýþýyordu ve iþine odaklanýyordu cüce. Baþýný dik ve moralini yüksek tutuyordu. Üzerinde deniz dalgalarý þeklinde desenler bulunan çeliðin adý toradd idi ve bu sýrlý cüce çeliði idi. En güçlü efsunlarla yüklü bu çelikten yapýlan zýrhlar giyen kiþinin üzerine bir kýyametten daha azý çökerse buna sadece güler geçerdi. Farklý kabiliyetlerdeki farklý renkteki toraddlar içindeki en görkemlisi altýn toradd idi ve büyüye, büyülü hasarlara çok yüksek direnç gösteren altýn toradd bir zýrh giyen Althar da þu anda çok görkemli görünüyordu. Iþýldayan zýrhýnýn içindeki cüce, gemisi Mavicadý'nýn koridorunda moralini yüksek tutan bir þarkýyý ýslýkla çalarak yürüyordu. "Bruum, druuum, trýýýn, trýýýn, trrýýýn, bruuum, prooom, pomm, pom, pom, pom..." diye mýrýldanarak hoplaya zýplaya dans eder gibi yürüyordu Althar. Görenlerin bu cüceyi deli sanmasý iþten bile deðildi. Ama hayýr efendim, Althar deli filan deðildi. Ateþ saçlý, ateþ sakallý cüce deli deðildi. Pek sýradýþýydý. Ama deli deðildi. Cücelerin Tanrýsý Durathar'ýn savaþçý ermiþi çok kendine has ve eþsiz bir cüceydi. Belki biraz da bu yüzden diðer cüceler ile pek de o kadar iyi geçinemiyordu ve araya mesafe koymak zorunda kalýyordu... Bazý yollar sadece bir kiþinin yürüyebileceði geniþlikteydi ve yoldaþlarla omuz omuza yürüyecek kadar yer yoktu, sadece açýlan yoldan gelecek takipçilere izin verirdi bazý yollar. Neyse efendim, Bu hikayenin konusu bu konu deðil. Althar tam takým muharebe kýlýðýna bürünmüþtü. Altýn toradd zýrhýnýn sýrtýnda asýlý tek ellik altýn ýþýltýlý savaþ çekici, güçlü ilahi efsunlarla kutsanmýþ bir silahtý. Akyumruk idi adý. Sað elindeki zýrhlý eldiveninin taþýyýcý týlsýmýyla küçülüp eldiven üzerindeki bir desene dönüþmüþ kocaman kule kalkaný kapkara idi ve yüzeyi sayýsýz kara çivi ok ile kaplýydý. Bu büyülü kalkanýn adý Kirpiduvarý'ydý. Kalkan Ýldar üzerindeki sayýlý kudretli kalkanlardan biriydi. Althar'ýn sýrtýndaki ak pelerininden, parmaklarýndaki yüzüklere, ve boynundaki madalyonlardan baþýndaki büyülü taca kadar bütün donanýmý kudretli týlsýmlarla alev alev yanýyor, ýþýldýyordu. Daha azý da Akýncý Althar'dan beklenmezdi zaten. Etkileyici cüce, gökkalyonunun kaptan köþküne bu ýþýltýlý haliyle adým attýðýnda gemi kavganýn ortasýndaydý. Gökkalyonu iki güvertesindeki savaþ makineleriyle ve pruvasýndaki -bir cadýnýn baþýnýn üzerinde elleriyle tuttuðu mavi bir kristal küre görünümündeki- cadýateþi silahýyla bulutlu gökyüzünde ölüm saçýyordu. Althar hemen bir cam kenarýndan savaþ alanýný izlemekte olan Romulion'un yanýna yöneldi ve onu sessizce selamladý. Rom aynen cevap verdi ve iþaret etti. Kýþejderlerinin sayýlarý aynen Rom'un öngürdüðü gibi geçen senekinin altý katýna yakýndý. Ýddiayý kaybetmiþti Althar. Küfür etti ve kemerinin iç yüzündeki gizli bir kesenin içindeki daha küçük bir keseyi çýkardý. Rom'a uzattý. "Nerden bildin?" diye sordu. "Hesaplamalarýmý uzun uzadýya anlatmayacaðým Açgözlü Althar. Ama sana þu kadarýný söyleyebilirim ki gelecek kýþýn yanýnda bu kýþ çocuk oyuncaðý gibi kalacak. Bu kýþ da hiç öyle sandýðýmýz gibi kolay geçmeyecek. Ayrýntýlarýyla sonra paylaþmak istediðim bir teorim var. Bu uzunkýþ meselesi düþündüðümüzden çok daha büyük bir bela," diye tatsýzca ve endiþeyle konuþtu gölgeörücü. Jeena þimdi köprüye gelmiþti ve gülümseyerek ikilinin yanýna doðru geliyordu. Paladin ve gölgeörücü kadýna gülümsediler. "Kumrular..." diyerek güldü Althar. "Gidip Jonin'in gününü zehir edeyim biraz," diyerek uzaklaþtý ve iki muhabbet kuþunu baþbaþa býraktý cüce. "Hoþ geldin Yeþimkýlýçlý." "Hoþ buldum Rom. Sabahýn nasýl geçti?" "Soðuk. Yataktan erken ayrýlmýþsýn. Sen yokken üþüyorum." Jeena gülümsedi ve Rom'a sokulup yavaþça ama tutkuyla sarýldý. Baþýný onun göðsüne gömdü. "Böyle daha iyi..." diyerek gülümsedi Rom. "Üzgünüm. Saldýrýdan önce kritik bir iki noktaya keþfe gitmem gerekiyordu. Bu gece yokluðumu telafi ederim. Söz," diye çapkýnca özrünü bitirdi Yeþil Prenses. "Anlaþtýk," diyerek kadýnýn alnýn öptü ve saçlarýný okþamaya daldý Rom. Pencere kenarýnda durup aþaðýdaki savaþý izlemeye koyuldular. Kaptan Jonin gökdenizlerinin yýllanmýþ denizkurtlarýndan biriydi. Bir makine cücesiydi ve hem deniz hem de uçmak ile çok sýký fýký, renkli bir yaratýlýþa sahipti. Cengaver ve deðerli bir kaptan, ünlü bir akýncýydý. Tayfalarý da en iyilerdendi. Althar ile gezmeye baþladýðý þu son elli yýldan bu yana ekibi çok ciddi ve kýymetli takviyeler almýþ ve eski gemisini yenisiyle deðiþtirmiþti. Þey, aslýnda eski gemisi biraz havaya uçtuðundan, Althar ona yeni bir gemi bulmuþtu demek daha doðru da olabilir. Her neyse... Savaþ subayý Bea Trix Haným; çocuk ruhlu ve çocuk görünüþlü, afacan ve oyunbaz raskan ýrkýndan bir akýncýydý. Tecrübeli Bea Trix þimdi büyü ve ilimlerin melez bir ürünü olan Mavicadý'nýn komuta masasýnýn baþýnda, yanýnda iki yardýmcýsýyla iþ baþýndaydý. Niþan subayý bir ork-insan melezi olan Gaorn idi ve gölgeörücü halbar(ork melezlerine verilen isim) Bea'dan gelen emirler doðrultusunda iþini süratle ve mükemmel biçimde yapýyordu. Bu ikisinin gözü kulaðý olan ve onlara bilgi akýþýný saðlayan gözetleme subayý ise ikiyüz yaþlarýnda, genç bir elf olan silahþör Miailis Bey idi. Miailis geminin büyülü gözlerini kendi ýrksal yetenekleriyle birleþtirip çok daha etkili kýlmasýyla oturduðu koltuðun hakkýný fazlasýyla veren genç bir elf idi. Gemi, çevresinde uçuþan ve saldýran, saldýrmaya çalýþan kýþejderlerine durmadan mitralyözleri ve cadýateþi ile vuruyordu. Ejderler henüz tam eriþkinliklerinde deðildi ama hala yaklaþtýklarýnda can sýkacak kadar etkili olabiliyordular. Bu yüzden havada uzak bir dans vardý ve Mavicadý ejderleri kendine yaklaþtýrmýyordu. Miailis bütün savaþ alanýný ve yakýn çevreyi tarayýp Bea için bilgi topluyordu. Bea eldeki bilgiyi deðerlendirip süratle Gaorn'a saldýrý emirlerini bildiriyordu. Gaorn da bu noktadan sonra yetenek ve güçlerini konuþturup geminin ana silahlarýna komuta ediyordu. Büyülü yansýma havada hedeflerin yerlerini ve üzerlerine giden saldýrýyý, onlardan gelen ateþi kusursuz bir berraklýkla gösteriyordu. Jonin elleri arkasýnda baðlý yansýmayý ve penceren dýþarýyý izliyor, kendi kendine anlaþýlmaz homurtularla söylenip duruyordu. Althar yanýna sokulduðunda Jonin daha onu yeni fark etmiþti. "Jon! Ne durumdayýz seni sefil cüce!?" "Althar! Ne cehennemdeydin!? Kýþgözcüsü'nden haber geldi. Gökmýzraðý sipariþimiz gecikecekmiþ. Deonin Küpçübaþý Kumdenizi sahillerinde ortalýðýn çok kýzýþtýðýný bildirmiþ. Acilen bazý kaynaklarýný o bölgedeki Demir Cemiyeti guruplarýna kaydýrdýðýný ifade etmiþ. Ýki gün sonra yetiþecek yeni sevkiyat." "O halde biz de idare edeceðiz. Aklýnda ne var?" "Önümüzdeki saldýrý için torpidolarý kullanmayalým diyorum. Cadýateþi ve toplarla bitirelim. Biraz daha fazla zaman alacak ama gökmýzraklarý elimizde kalsa daha iyi olur." "Kaç torpido kaldý Jonin?" "Yarýsý duruyor. On sekiz tane var elimizde." "Pekala, sadece cadýateþi ve toplar ile mitralyözler Jonin. Aþaðýda bu savaþ varken önümü göremiyorum. Torpidolarý idareli kullanmak konusunda haklýsýn." "O halde baþlayalým," diyerek ikinci kaptaný Firavel'e iþaret etti Jonin. Genç elf beyi baþýyla onayladý ve savaþý yönetmek için yansýma masasýnýn baþýna geçti. Aslýnda bu gemide savaþýn kaptan tarafýndan yönetilmesine pek gerek yoktu. Tayfalar iþlerini o kadar iyi biliyor ve beraber çalýþmakta o kadar iyiydi ki, gemiyi o kadar iyi tanýyorlardý ki tepkiler ve yöntemler artýk kemikleþmiþti. Herkes nerede, ne zaman, neyi yapacaðýný ve hangi durumda ne tepki vermesi gerektiðini ezbere biliyordu. "Yer hedeflerini gözardý edin. Ejderler ve cadýlar ilk hedef. Zebaniler ve kuleler ikincil hedefler," diyerek sahanýn analizini yaptý ve taktiði söyledi Bea. "Anlaþýldý hedef seçiyorum," diyerek emri aldýðýný bildirdi niþancý. Önündeki masanýn hedefleme yansýmasýna büyülü kristal topuzlara parmaklarýný dokundurarak ulaþtý. Kendi sihrini masanýn sihrine katarak birleþtirdi. Yansýma üzerindeki hedeflere odaklandý ve her bir hedef ve hedef gurubuna gözleri ve düþünceleri ile odaklanýp silahlarý seçti. Büyülü bað sayesinde herþey çok hýzlýydý ve göz açýp kapayana kadar otuza yakýn hedefe kilitlenip herbiri için silah seçimi yapmýþtý. "Atýþ serbest," diyerek niþancýsýnýn hazýr olduðunu görerek emrini verdi Bea. "Ateþ serbest," diyerek onayladý ve ateþ emrini verdi Gaorn. Geminin otomatonlarý ve sihirli golematonlarý ile niþancý tayfalar, büyü kullanýcýlarý kendi üzerlerine düþeni yaparak emre itaat ettiler. Mavicadý'dan kýyamet gibi bir ýþýk þenliði saçýldý gökyüzüne. Yýkým senfonisi þakýmaya baþladý buzlu vadi rüzgarlarýnýn eþliðinde. Ejderlerin bitmesi yarým saat almýþtý ve cadýlar da daðýlmýþ hallerinden kendilerini kurtarýp beyhude bir toparlanma mücadelesine giriþmiþti. Kulelere yaðan mermiler artýk büyülü korumalarý tüketmiþti ve her vuruþta þimdi kuleler yara alýp daha çok parçalanýyordu. Ana kuleyi destekleyen silahlý kuleler bir bir düþüyor ve yol açýlýyordu. Yaðmur hiç yavaþlamadan yaðmaya devam ettikçe iki saatin sonunda artýk ana kule de dayanamýyor ve çöküyordu. Koca kristal kule inleyip haykýrarak ve çýðlýklar atarak kendi içine doðru çöküp yýkýlýrken, içinden cadýlarýn ve zebanilerin korkunç, öfkeli çýðlýklarý kulaklarý saðýr eden bir tonda kükrüyordu. Althar burada gereðinden fazla kalmayý hiç mi hiç istemiyordu. "Kristal Çekirdeði gönderin," diyerek bitirici vuruþu emretti Althar. Ateþ Çekirdeði olarak anýlan büyülü mermi büyücüler tarafýndan uzun ve çok yüksek bedelli bir çalýþmanýn sonunda üretilebilen bir büyü taþýyýcýsýydý. Taþýdýðý büyü ile bu koca kýþlaneti kuyularý vuruluyor ve çökertilerek kapatýlýyordu. Mermi top yuvasýndan mor bir ýþýk topu olarak þimþek gibi çaktý ve arkasýnda mor ýþýltýlý þeffaf mor bir iz býrakarak kulenin buz altýndaki derin köklerine doðru gözden kayboldu. Birkaç saniye sonra buzlar patlayarak yüzlerce metre yukarýya saçýlýyordu. Geçit vurulmuþtu ve enerjisi bir an için tamamen baþýboþ kalarak yaramazca çevreye patlamýþtý. Sonrasýnda ise geçit süratle çökmüþ ve geride molozlarý kalmýþ kulelerden baþka iz býrakmayarak kapanmýþtý. Mor Vadi çevresindeki ikinci kulenin de sonu böyleydi. Geriye sadece bir tek kule kalmýþtý. Althar derin, sýkýntýlý bir nefes çekti. Þu kuleyi de bir an evvel halledip yeraltýndaki savaþa kaymayý istiyordu. Buradaki iþi yarým býrakamazdý ve aþaðýda dostlarý çok kalabalýk bir düþman karþýsýnda ter dökerken burada rahat gemisinin güvertesinde yatmak da canýný sýkýyordu. Nerden bakarsan bak Althar çok sýkkýn ve gergin bir durumdaydý. Savaþ alanýnýn göbeðinde, herþeyin çok daha basit olduðu bir yerde olmak istiyordu cüce. ************* Kocaman kahraman savaþçý bir melezdi. Bir boðadam ile bir dev meleziydi. Oldukça etkileyici bir soyu vardý. Boyu üç metre kadardý ve kocaman bir kas yýðýnýydý. General Josha ürkütücü görüntüsünün altýnda aslýnda son derece ince ruhlu ve nazik bir kiþi olarak bilinirdi ama savaþ alanýnda hiç de öyle deðildi. Hele ki dostlarý ve korumak zorunda olduklarý tehlikedeyken hiç ama hiç nazik deðildi. Tepeden týrnaða ýþýltýlý aðýr mithril zincir zýrh ile kuþanmýþtý. Baþýndaki zýrh da örme bir zýrh idi ve o da mithrilden yapýlmýþtý. Derindere'nin armasýný taþýyan mavi zýrh cüppesini giymiþ bu esmer, kara saçlý dev silüetin elinde, altýn renkli bir ýþýk saçan devasa bir savaþ çekici vardý. Bu çekiç riss kristalleri ile süslüydü. Silah, üzerindeki güneþ rünleri ve ýþýk týlsýmlarýyla iyilik ezgileri þakýrken düþmanlara ölüm, dostlara canlýlýk veriyordu. Josha bir vuruþta þimþeklerden bir zincir ile beþ fareadam piyadeyi yaralayýp öldürüyordu. Gönderdiði yýldýrýmlar büyücüleri sessizleþtiriyor ve þok vuruþlarý ile önündeki savaþ sürülerini paramparça daðýtýyordu. Josha'ya ulaþabilen gece avcýlarýnýn ya da etdevlerinin saldýrýlarý savaþ þamanýnýn üzerindeki "aykalkaný" korumasýnda güç kaybediyor ve kýsmen vurana geri yansýyordu. Mithril zýrhý oklara ve büyüsü olmayan sadece fiziksel hasarlý silahlara karþý tam koruma saðlýyordu. Devlerin ve boðaadamlarýn zýrhlý, dayanýklý, inatçý doðasýna sahip general savaþ alanýnda bir dað gibi hüküm sürüyordu. Josha'nýn çevresinde yükselen büyülü, hayalet gibi dokunulmaz ruhdiyar nesleri olan "totemleri", çevredeki dostlara tazelenme ve moral verici ezgiler ile mýrýldanýyor, kötü büyüleri temizliyor, düþmana daha sert vurmalarý için silahlarýna efsunlar fýsýldýyordu. General Josha ve askerleri, Derindere'nin surlarýnýn önüne çekilmiþ siperli ve kazýklý tabya hattýnýn ortasýndaki yaklaþýk yüz metrelik bir açýklýðýn üzerine yerleþmiþ, sýký bir kavga veriyorlardý. Duvarlar ve duvarlarýn gerisi, Derindere büyücülerinin oluþturduðu koruma büyüleriyle kuþatma makinelerine karþý korunurken duvara karadan gelecek piyade saldýrýsýnýn önünde Josha duruyordu. Bu yüz metrelik açýk hat üzerinde üç elmas formasyonu siper kazýlýp kazýklarla ve diðer önlemlerle desteklenerek oluþturulmuþtu. Bu elmaslarýn arasýndan ileri geri hareket edip düþmanýn dalgalarýný kýracak kahraman guruplarý kama formasyonunda yerini almýþtý. Bu guruplarýn görevi zaman zaman öne çýkýp elmaslarý rahatlatmak, sonra tekrar geri çýkýp düzenli olarak fareadamlarýn boðucu sayýlara ulaþmasýný engellemekti. Josha soldaki kamanýn en ucundaydý. Elmaslarýn arkasýnda dört testudo formasyonu desteðe her an hazýr biçimde bekliyor ve aralardan sýzabilenleri karþýlýyordu. Pek düþman sýzamýyordu elmaslarýn arasýndan çünkü testudo bloklarýnýn aralarýna yerleþmiþ üç çember formasyonunun içi keskin niþancý okçular, silahþörler ve büyü kullanýcýlarý ile doluydu. Sekizyüz metrelik istihkam hattýnýn ortasýndaki bu yüz metrelik geçit hattýnýn önünde korven saflarý ardý kesilmeyen dalgalar halinde bayýr yukarý vurup duruyordu. Hakim konumdaki Derindere tepesine koþarak yukarý vuran bu saldýrý dalgalarýnýn görüntüsü korkuç idi. Havada süzülen yeþil, sarý ve kýzýl alevli kuþatma mermilerinin, oklarýn altýndan akan kara nehir hastalýk seli gibiydi. Derindere'ye yükselen yumuþak ve yer yer dik meyilli bayýr üzerinde yetmiþ bine yakýn korven vardý. Sadece beþ bin savunucusu olan Derindere þehri için bu savaþta doðru taktikler ve saha avantajlarýnýn azami kullanýmý gerekliydi. Bu derece sayý üstünlüðü -karþýsýndaki güruhtan daha iyi askerlere sahip olsa da- savunan için çok bunaltýcýydý. Sayýlarýn kendi kalitesi vardý ve bir noktadan sonra bu kahraman askerler de yorulacak ve yavaþlamaya, daha çok açýk verip hata yapmaya baþlayacaktý. Josha herþeye raðmen baþýný dik tutuyor ve yüksek bir moralle disiplinli bir biçimde savaþýp ordusuna yiðitçe, ilham vererek komuta ediyordu. Derindere'nin mavi üzerine beþ gümüþ kalkan çemberi ve çemberin ortasýnda bir gümüþ kardelen olan sembolü savaþ alanýnda dimdik, coþkuyla dalgalanýyordu. Kamalar öne çýkmýþ ve elmaslarýn üzerine yoðun bir baskýyla akýn etmeye baþlamýþ etdevleri ile savaþ sürülerine karþý yerlerini almýþtý. Kedi büyüklüðündeki yýrtýcý fare sürüleri ve 3-5 metrelik fareadam yapýlarýndan oluþan saldýrý, geceavcýlarýndan tüfek ve ok atýþlarýyla destek buluyordu. Sinsi avcýlar arada sýrada yaklaþýp kahramanlarý boðmak için fýrsat kolluyordu. Büyücüler karþýlýklý büyülerle çarpýþýyor ve tedavi büyüleriyle hasar büyüleri havalarda uçuþuyordu. Bir büyücü karþý büyücünün büyüsünü kýrýyor ve diðerleri de ona hasar büyüsü gönderirken onun yandaþlarý da saldýrýlana koruma ve tedavi büyüleri gönderiyordu! Savaþ alaný doðal halindeydi, kaos senfonisi gümbür gümbür inliyordu... Josha eðildi ve savrulan devasa balta kafasýný rüzgarla yalayýp geçti. Kendi etrafýnda alçaktan bir dönüþle, sað ayaðýný güçlü bir süpürme hareketi ile etdevinin bacaklarýna geçirdi. Devin ayaðý havaya fýrladý darbenin gücüyle. Dengesi bozuldu ve yere yýkýldý. Josha'nýn savaþçekici havaya süratle kalktý ve daha da süratle indi. Etdevinin zýrhlý göðsü içeri koca bir çukur olarak gömülürken tatlý, güzel bir ýþýk çaktý. Devin haykýrýþý acýlý ve kocamandý, kýsaydý. Derindere saflarýndan bu sese yeterince coþkulu bir karþýlýk gelmediyse bunun nedeni hepsinin ziyadesiyle meþgul olmasýydý. Bu lanet sürülerin sayýsý çok fazlaydý ve yýrtýcý pislikler kudurmuþ gibi çekinmeden saldýrýyordu. Flütlerin ve çanlarýn uðursuz melodileriyle güdülüp büyülerle güçlendirilmiþ yaratýklar korku ve çekilme nedir bilmiyordu. Sadece ateþ, sadece ateþ onlarý durdurabiliyordu. Josha karþýsýnda bir yerde yapýlan büyü kokusunu aldý. Doðrudan üzerine gelecekti. Büyücüyü gördü. Bir mühendis büyücüydü. Elinde riss ile güçlendirilmiþ bir asa vardý ve çevresinde korven rünleri havada dans ediyordu. Düþünmeden emretti general ve büyüsü anýnda korveni vurdu. Yýldýrým korvenin baþýnýn üzerine indiðinde büyüsünü yapabilecek bütün konsantrasyonu gitmiþ ve korven büyücüsü saðlam bir yara almýþtý. Bu yaradan baþka üzerine sessizlik etkisi ve sersemlik de çökmüþtü. Josha'nýn vuruþu sanki fareadamý iþaretlemiþcesine az sonra mühendis büyücü yarým düzine elf okunun hedefi olmuþtu. Normalde bu okçularýn bu adamý çok önceden, kaçýrmadan indireceðini biliyordu general. Ama adamlarý yoruluyordu. Ne kadar dinlendirilseler ve dönüþümlü olarak görev yapsalar da þiddeti sürekli artan ve sürekli kalabalýklaþan saldýrýyla son otuz altý saattir boðuþuyordular. Bir þekilde bu savaþýn þu gidiþi üzerinde deðiþiklik yapmak zorundaydýlar yoksa kendi saflarýnda kýrýlma olmasa bile can kaybýnda ciddi artýþlar yaþayacaktýlar. Josha bunun hiç kolay olmayacaðýný görebiliyordu. Savaþýn ön saflarýnda dövüþse bile general düzenli olarak Sözcü Neekor'dan ve diðer sözcüler ile gemilerden bilgi alýyordu. Önündeki tablo can sýkýcýydý. Ýki yüz bin tahmini zayýftý. Bu þekilde akmaya devam ederse bu havzadaki korven sayýsýnýn bir hafta içinde üç yüz elli bin sayýsýna ulaþacaðýný düþünüyordu Josha. Fareadamlarýn üreme hýzlarý ve son on yýldaki istihbaratlarý düþünüldüðünde karþýlarýndaki yedi aþiretin gerçek asker sayýlarýnýn en kötümser tahminlerinden çok daha yüksek olma ihtimali kuvvetliydi. Rorklutch çok sýradýþý ve tehlikeli bir liderdi. Güç ve hakimiyet istiyordu, bunlara ulaþmak için çok sabýrlý ve uzun vadeli sinsi planlar yapabiliyordu. Bu saldýrýdaki ilk yaklaþýmý Josha'yý þaþýrtmýþ olsa da korven liderini yeterince iyi tanýyordu ve gelecek günlerin çok zorlu ve kanlý olacaðýný görüyordu. Josha önündeki iki etdevini indirirken -vuruþlarý ayný zamanda büyülü alev dalgasý konileri de yarattýðý için- sayýsýz fareyi de kýzartýp atmýþtý. Havalarda yanarak savrulan sürülerin görüntüleri korven saflarýný hiç iyi etkilemiyordu. Ama bu kýrýlma etkisi yaratmaktan çok uzaktý. Korven çok kalabalýktý ve burada, þu anda sadece saldýrganlýklarýný körüklüyordu. Sürüler üzerlerine kapanýyor, piyadeler bastýrýyordu. Savaþýn karmaþasý yine bir dalga ile yükseliyordu. Derken... Josha önündeki etdevinin iki elindeki koca gürzlerden kaçýnýp geriledi. Açýklýðý kolladý ve savaþ çekicini aldatýcý bir çeviriþle kaldýrýp yukardan aþaðýya doðru ve soldan saða doðru yandan savurdu. Etdevi beline yediði bu darbenin sonunda kýrýlan omurgasý ile yerdeydi ve ikinci vuruþ hiç gecikmeden baþýna indiðinde bunu göremedi bile. General tam yeni hedefine dönüyordu ki onu hissetti. Bir þaman için bu duygu hiç yabancý deðildi. Ölüm. Ölüm ve bozulma, çürüme. Ruhlarýn melodileri, haykýrýþlarý. Ölümün sessiz sesleri ve soðuk kötücül büyülerin uðursuz meltemleri. Bu kadar uzaktan bile bu kadar güçlüydü. Josha uzun yýllardýr ilk kez ürperdi ve kendisi için deðilse bile dostlarý ve sevdikleri için korktu. Bu gelen çok kötüydü. Çok güçlüydü. Vakit olmadýðýný biliyordu ve düþünmek ya da danýþmak için hiç zaman harcamadý general. Þamanýn ruhlar aleminden destekle haykýrdýðý çaðrýnýn hedefi bu sesi duyduðunda ciddiyetinden þüphe etmeyecekti. "Althar! Bize dön! Bu uðursuzluk! Havadaki bozulma çok büyük!" *********** Althar General Josha'dan bu yardým çaðrýsýný iþittiðinde Mavicadý'nýn kaptan köþkündeydi. Gökkalyonu Kýþgözcüsü'nün korunaklý rýhtýmýna yanaþmak üzereydi. Ýpler atýlmýþ ve karþýlayýcýlar geminin pürüzsüzce gölcüðe inebilmesi için ayarlamalarý yapýyordu. Derken emir ile birlikte acil bir kalkýþ yaþanmýþtý. Rýhtýmýn üzerinde gökyelkenlerinin büyülü rüzgarlarý patlamýþ ve gemiyi uçuran büyülü mavi dalgalarýn ýþýklarý heryeri aydýnlatmýþtý. Althar yönetimi almýþ ve emirleri baðýrýyordu. Jonin sarsýntýlý kalkýþýn etkisiyle þaþkýnlýk ve öfkeyle kaptan köþküne hýþýmla girmiþti. "Að sýçramasý için hazýrlanýn, herkes savaþ mevkilerine! Gemi çarpýþmaya giriyor!" diyerek bütün gemiye emirlerini baðýrýyordu Althar. "Neler oluyor seni çýlgýn cüce! Að sýçramasý da nerden çýktý be!?" "Acil durum Jonin! Josha'dan yardým çaðrýsý aldým. Büyük bir þey var aþaðýda!" "Josha yardým çaðrýsýný böyle acele gönderiyorsa bahse girerim vardýr!" diye onaylarak konuþtu Jonin ve emirleri baðýrma iþini devraldý. "Að sýçramasý ne durumda Firavel?!" diyerek aceleyle sordu cüce kaptan. "Neredeyse hazýrýz, kaptan. Köprü kristali yüklendi ve hazýr. Tam iniþ noktasýný belirlemeye çalýþýyorum. Bea ne durumdasýn?" diyerek cevapladý Firavel. "Miailis'in bir saat kadar önce aldýðý son bilgilere göre sýçrayabiliriz. Altýndiþ Çukuru'nun yirmi kilometre batýsýnda, bin beþ yüz metre irtifa uygun. Yine de kalkanlarý tam güçte öneriyorum. Hava hareketi çok yoðun, beklenmedik bir durumda beklenmedik bir hasar alabiliriz." "Anlaþýldý. Kalkanlar tam güçte. Hedef bölge tanýmlýyorum," diyerek bir iki saniye durdu ve ayarlamalarý oturduðu büyü ve ilim melezi komuta masasý üzerindeki kristallere dokunarak yaptý. "Hedef bölge tanýmlandý ve kalkanlar tam güçte." "Silahlarý yükleyin ve sýçrar sýçramaz ateþe hazýr olun! Miailis, indiðimizde olanca hýzýnla en iyi taramalarýndan birini istiyorum! Torpido disiplini uyguluyoruz! Ateþ serbest!" diye emretti Jonin. "Anlaþýldý. Torpido disiplini uyguluyoruz, ateþ serbest," diyerek beraberce cevapladý Miailis, Gaorn ve Bea Trix. "Kaldýrýn kýçlarýnýzý Firavel! Haydi! Þimdi! Að sýçramasý!" "Anlaþýldý. Að sýçramasý, þimdi!" diyerek emri alýp uyguladý ikinci kaptan. Að... Að, Ýldar üzerindeki belli enerji noktalarý arasýndaki ve Ýldar ile yýldýzlar, diðer gök cisimleri arasýndaki bað idi. Bu bað, geçmiþteki çaðlarda eskilerin sýklýkla göklerde yolculuk etmek ve diðer diyarlar arasýnda süratli ulaþým saðlamak için kullandýklarý bir tür köprü görevi de görüyordu. Bugün bu aðý kullanma bilgisine ve yetisine sahip kiþiler ve ulaþým araçlarý çok sýnýrlýydý çünkü Ýldar üç büyük savaþ yaþamýþtý. Bu savaþlarýn yýkýmý sözcüklerle anlatýlamayacak kadar acýklýydý. O kadar çok þey kaybedilmiþti ki... Að geçidi açýldý ve gökkalyonu Mavicadý bir an içinde geçitten içeriye süzülüp kaybolmuþtu. Ayný anda da baþka bir yerde açýlan bir geçitten bir anda ok gibi fýrlayarak dýþarý çýkýyordu. Dýþarý çýkýþýn bir anlýk hafif sarsýntýsýnýn ardýndan gemi hemen toparlanmýþtý. Tayfalar bu anlýk mekan deðiþiminin ardýndan bulunduklarý yeni çevreye süratle aþinalýk kazanmaya baþlýyordu. Altýngöl ilk kez geldikleri bir yer deðildi ve buranýn coðrafyasýný biliyordular. Mavicadý süratle en yakýndaki düþmanlara baþýný çevirirken Althar iletiþim kristali ile son bilgileri almaya çalýþýyordu. Jonin yakýndaki hedefleri inceliyor ve saldýrý rotasý kararlaþtýrmak için Firavel ile görüþ alýþveriþi yapýyordu. Bu esnada Bea Trix ve Gaorn ile Miailis ise durmadan vuruyordular. Üçlünün eþsiz takým çalýþmasý ile kýsa sürede yakýn mesafedeki bütün etkanatlar ve zeplinler indirilmiþti. Kabukada'ya süratle hava desteði verme kararý almýþ olan Jonin gemiyi doðuya çevirmiþti. Cadý olanca hýzýyla ve ölümcül ýþýklar saçarak adayý kuþatan zeplin saflarýna doðru gökyelkenlerini açmýþtý. Sað ve sol bordalar beþ bin metreye etkili atýþlarýyla gökyüzünü tarýyor ve temizliyordu. Korven zeplinleri zep kristalinin bir simya düzeneði yardýmýyla, geminin belli noktalarýndaki kaldýraç fýçýlarý kaldýrýcý zep ýþýmasý ile doldurmasý sonucu uçuþ güçlerini kazanan, hava gemileriydi. Bir fareadam zeplini bir gökkalyonunun gücüne ya da yeterliliðine sahip deðildi. Gökkalyonu að dalgalarýnda yüzen, gök akýntýlarýnda yelken açan çok daha dehþetli bir cengaverdi. Büyücüler ve büyülü düzeneklerle yükleniþ zeplinlerden beþ altý tanesi bile hala bir kalyona etki etmekten uzaktý. Hele ki buradaki Mavicadý'ya hiç etki etme þanslarý yoktu. Ama sayýlarýn kendi kalitesi vardý ve burada Gölün Ahtapotu ile Mavicadý'ya yardým eden iki kalyon varken karþýlarýnda yüze yakýn zeplin þimdi süratle yeniden konumlanýyordu. Daha beþ dakika geçmeden gökyüzünde kýyamet kopuyordu. Kabukada açýklarýnda ateþten bir yaðmur Altýngöl sularýna yaðýyordu. Kavga zorluydu. Hem de çok zorlu. Kalyonlar dar alana sýkýþmadan manevralar ile mümkün olduðunca az düþmanýn olduðu bölgelere yoðunlaþmaya çalýþýyordu. Düþman menziline girmeden uzun mesafeden düþmaný bitirmeyi istiyordular. Bu kolay deðildi. Düþman sayýsý azalýyordu belki ama alan da azalýyordu. Daha çok düþman zeplini her yönden üzerlerine daha hýzlý kapanýyordu ve kalyonlar daha çok darbe alýyordu. Kaçacak yer azalýnca yakýn kavga kaçýnýlmaz hal alýyordu. Kabukada önlerindeki kavga ile ilgilenecek durumda deðildi Althar. Geminin að sýçramasýný yapmasýndan birkaç dakika sonra Josha'nýn yardým çaðrýsýnýn nedeni kendini bütün cephelerde gösteriyordu. Ölüler ordusuydu bu. Ýskeletler ve zombiler Altýngöl Havzasýnda yürüyor ve yüzüyordu. Liçlerin ve gölgeörücülerin güçleri arasýndaki ölü uyandýrma ve iskelet celp etme büyüleri bu havzada epey güçlü ve kolay olmaya pek elveriþliydi. Çünkü bu bölgeye yoðunlaþmýþ, birikmiþ ölüm enerjileri ve yüzeyden sýzan negatif enerjiler çok bereketliydi. Bu enerjileri kullanacak büyücüler ve liçler için bu tür bölgeler pek çok kýymetliydi. Ýþte burada da bu enerjileri kullanan, tehlikeli güçlerle donanmýþ liçler vardý. Korven saflarýndan zaman zaman birkaç liç yükselse de bu çok nadir olan bir durumdu ve bir ceza sonucu ya da ilahi emir karþýlýðýnda vuku bulurdu. Oysa burada güçler ve güç niþanlarýyla donanmýþ korven liçleri vardý. Althar ve diðerleri ne olduðunu tam bilemeseler de baþlarýnýn dertte olduðunu biliyordular. Korvenlerin sayýlarý zaten belaydý. Bir de liçlerin yönettiði iskelet ve zombi ordularý iþin içine girerse tanrýlar Beþ Þehrin yardýmcýsý olsundu. Gerçekten de ilk isleket ve zombi taburlarý cephelerde boþalan korven yerlerini doldurmaya baþladýðýnda durum hiç iç açýcý deðildi. Bir ölüyü öldürmek zor ve dehþetli bir iþti. Kendi ölülerinin zombileri ile dövüþen saflarýn içindeki tiksinti ve duygusal karmaþa yeterince kötüydü bir de yorgunluk bastýrýnca durum daha da kötü olacaktý. Yorgunluk bastýracaktý. Büyücülerin büyüleri ve ölülerin ordusu tükense bile korven ordusu vardý. Korven saflarý korku ve tiksintiyle olduðu kadar aldýklarý emirlerle de yol açýp geri çekiliyor ve dinlenmeye, izlemeye çekiliyordu. Korven sýrasýný bekliyordu. Hala hastalýklý sisin ardýndan mavnalar ve kadýrgalar çýkýyordu... Büyülü iletiþim yollarýnda liderler bir çözüm üretmek için tartýþýrken Miailis bir þey görmüþtü ve haykýrýyordu. "Liç süvarili sekiz leþkanat sýçrama büyüleriyle geldi Firavel! Güç seviyeleri hepsinde gümüþ! Kemm liçleri bunlar! Bizim için geliyorlar! Mesafe üç bin metre ve süratle kapanýyor." "Torpidolarý hedefe kilitleyin ve gönderin!" diye baðýrdý Jonin. "Her hedefe üçer torpido. Yetmeyenlere tam güçte cadýateþi ile vuracaðýz." "Anlaþýldý. Zeplinleri gözardý et Gaorn. Bu leþkanatlarý süratle seyreltemezsek zeplinler en küçük sorunumuz olacak," diyerek konuþtu Bea Trix. Gaorn onayladý. "Anlaþýldý. Torpidolar kilitlendi ve ilk dalga gidiyor!" Ýlk dalgada altý gökmýzraðý vardý ve hepsi dumandan kuyruklarýyla süratle hedeflerine yol alýyordu. Leþkanatlarýn uçuþlarýna göre döne kývrýla, alçala yüksele dans eden bir rota izleyerek yol aldýlar ve önlerine çýkan iki zeplinin etrafýndan dolanýp hedefleriyle buluþtular. Hedefleriyle buluþtuklarýnda havzanýn göðü aydýnlandý. Bir vuruþ, iki vuruþ, üç vuruþ ve derken dört, beþ ve de altý. Bütün torpidolar hedefi vurmuþtu. Tam isabet. Ýki leþkanat büyülü korumalarýnýn içinde vurulmuþ ve bitmiþti. Ama kolay da olmamýþtý bu. Kertenkeleadam büyücü ve ruhbanlarýndan oluþan 'kemm liçlerin' gücü sakýnýlasýydý ve taþýdýklarý güçlü büyü niþanlarýnýn, güç yadigarlarýnýn da etkisiyle bu kuvvet çok daha kabusluydu. Her leþkanat için üç gökmýzraðý harcamak hem zaman alýcý hem de pahalý bir yöntemdi. Hala altý tane leþkanat vardý. Cadý ateþi de bir leþi yakalamýþ ve üç tam atýþýn sonunda parçalamýþtý. Havadaki geriye kalanlar artýk kaçýnma manevralarý ve koruyucu büyülerle daðýnýk biçimde geliyordu. Zeplinleri siper alarak geliyordular ama yavaþlamýþtýlar ki bu da iyiydi. Saldýrýlarý için menzile daha geç girecektiler. Henüz basit ateþ toplarý ve zayýf enerji mýzraklarýndan baþka güçlü bir büyü yapamamýþtýlar. Bütün güçlerini þu anda sakýnma ve yaklaþma manevralarýna akýttýklarý büyülere kullanýyorlardý. Otomatonlar süratle torpidolarý yeniden doldurmuþtu ve ikinci salvo yola çýkmaya hazýrdý. Hazýr olduktan sonra da hiç beklemedi. Ýkinci salvo yola çýktý. Altý gökmýzraðý dumandan kuyruklarýyla ileriye fýrladý ve göðe saçýldý. Süratle dans ederek ilerliyor ve engellerin etrafýndan sýyrýlýp hedeflerine takipçi avcý kuþlar gibi amansýzca yaklaþýyorlardý. Cadýateþi mavi beyaz ýþýltýlý ince bir ýþýn halinde uzun bir üç saniye boyunca sýradaki hedefini takip etti ve son anda kanadýnýn ucundan yakaladý. Sadece yaralayabilmiþti ama bu esnada araya giren bir zeplin de aldýðý yara ile dümenin kaybetmiþ ve diðer bir zepline bindirmiþti. Ýki zeplin bir dakika sonra Altýngöl sularý ile buluþacaklarý bir düþme burgusunda kilitlenip birbirine kenetlenmiþti. Talih Beþ Þehirlilere arada bir gülüyordu. Torpidolar havada uçuþtu, cadýateþi göðü yýrttý, toplar ateþlendi, mitralyözler gürledi. Havadaki savaþ dansý kýsa ama þiddetliydi. Bir leþkanat daha vurulmuþ ve bir diðeri ýskalanmýþtý. Leþkanatlar ateþ menziline girmiþ ve güçlü büyülerini ortak bir vuruþla göndermiþti. Kocaman yeþil ateþ toplarý birbiri ardýna Mavicadý'yý vurdu. Mor ýþýltýlý siyah enerji mýzraklarý dinmeyen bir yaðmur ile yaðdý. Sonra yeniden yeþil ateþ toplarý geldi. Torpidolar yeniden uçtu, toplar ateþlendi, mitralyözler gürlemeye zaten hiç ara vermemiþti... Savaþ bu þekilde bir dakika sürdü ama þiddetliydi. Çok þiddetli hem de. Liçler þimdiye kadar Cadý'nýn karþýlaþtýðý en belalý gemilerden daha belalý çýkmýþtý. Yüzeydeki kýþ kulesi kavgasýnda kalkanlarý zaten yýpranmýþ olan Mavicadý kalkanýný tamamen kaybetmiþti ve gövdesine, yelkenlerine ciddi darbeler almýþtý. Koruma büyüleri ve yapýsal unsurlarýn fiziksel dayanýklýlýklarý tam anlamý ile acýmasýz bir sýnavdan geçmiþti. Mürettebatta yaralýlarýn sayýsý az deðildi ve ölüler de vardý. Geminin iki güvertesinde büyük gedikler açýlmýþtý. Sancak tarafýndaki silah yuvalarýnýn otomatonlarýnýn tamamýna yakýný parçalanmýþtý. Pruvadaki torpido tüplerinden üçü hasarlýydý. Ve en önemlisi gemi uçuþ gücünü kaybediyordu. Zorlukla havada dengesini saðlýyordu ve kontrollü bir biçimde Altýngöl sularýna düþüyordu. Düþme açýsý büyük çabalar sonucu düzeltilebilmiþ ve yumuþatýlmýþtý. Ýniþ hiç yumuþak deðildi ama gemi suya inip dengesini saðladýðýnda en azýndan su almýyordu ve batmýyordu. Uçamayacak durumda olsa da yüzecek ve hala dövüþecek gücü vardý. Cadý'yý bu denli yaralamanýn da bir bedeli vardý. Ejderler ve süvarileri de kendi payýna düþeni fazlasýyla almýþtý. Hayatta kalan üç tanesi, aldýklarý yaralarla savaþ alanýný güçlükle terk edip sýçrama büyüleriyle uzaklaþabilmiþti. Onlarýn yaralarý da hafif deðildi ve bir süre için onlarýn savaþý da bitmiþti. Bu kavga süratle cerayan ederken yukarýdaki savaþta diðer üç gökkalyonundan birisi aldýðý yaralar sonucu düþmüþ ve Altýngöl sularýna gömülmüþtü. Mürettebatýn çoðu kurtarýlmýþ olsa da kayýplar da vardý. Bu esnada yardýmýn Beþ Þehir saflarýnda savaþa katýlmasý, acýyý biraz hafifletmiþ miydi yoksa geciktiði için daha mý çok öfke uyandýrmýþtý bunun cevabýný vermek zordu. Ama yardým sonunda gelmiþti. Uðultuluþehir'in yedek güç olarak geride beklettiði on gökkalyonu pahalý sýçrama büyülerinin yardýmýyla savaþýn göbeðine fýrlatýlmýþtý. Gölün Ahtapotu'ndaki Kaptan Tutez aklýna not aldý. Bu iþ bittiðinde Busenger ile uzun bir konuþma yapacaktý ve Busenger'in bunun her anýndan nefret etmesini saðlayacaktý. Althar gemiden karaya çýkacak gurubu gözleriyle süratle bir kontrol etti. Yanýnda yirmi beþe yakýn akýncýsýný götürüyordu. Kalanlar gemi ile birlikte denizde savaþacaktý. Gökteki kavga bitmiþ olabilirdi Mavicadý için ama suda da hala çok tehlikeliydi bu gemi. Kabukada 'nýn çekirge mavnalarýna ve matonkadýrgalara katýlcaðý deniz savaþýnda çok can yakmaya kararlý bir Jonin vardý kaptan köþkünde. Emirleri haykýrýyor ve savaþýn içine dalýyordu cüce. Althar cücenin kaybettiði tayfalarý için üzülmeyi ertelediðini biliyordu ama intikamý ertelemeyeceðini daha iyi biliyordu. Bu gölün üzerindeki zeplinler yukarýdaki on iki gökkalyonu tarafýndan üç koldan vurulup parçalanýrken, gölün sularýndaki çýkartma filosunun da acýmasýzca cezalandýrýlmasý kaçýnýlmazdý. Beþ Þehir'in aðýr zýrhlý maton kadýrgalarý ve çok süratli çekirge mavnalarý, korven zeplinlerinin korumasý iyice çekilirken farelerin çýkartma gücününün üzerine çöküyordu. Ve Mavicadý da yanlarýnda olacaktý. "Geçit hazýr Althar," diyerek konuþtu mavi cüppeli bir büyücü olan Cens. Althar baþýný gökteki savaþtan güvertedeki büyülü geçite çevirdi. Güvertede havada süzülen bir metre uzunluktaki beþ pembe kristalin arasýnda altý metre çapýnda bir çember ýþýldýyordu ve bu çemberin içinde de iki metre çapýnda gümüþlü, gökkuþaðý ýþýltýlý bir ýþýk küresi dönüp duruyordu. "Gidelim Akýncýlar! Onlara gazabýmýzý sunalým! Onod Durathar!" diye gürleyerek geçitten içerien önde yürüdü cüce paladin. Ardýndan Akýncýlar da yürüdü ve gemi az sonra daha hafif idi. (devam edecek)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |