Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Nasılsın bakim sarı çiğdemim, mor menevşem, mis gokulu liylâkim, iyi misin? Ben artık bu sefer iyiyim diyecem. İyi olduğumdan değil de, bi denişiklik olsun diye. İyiyim diyelim de iyi olalım derler ya büyükler, biz de öyle diyelim. Habire sızlanıyom habire sızlanıyom; onun için benden bıkdığını bilip duruyom. Bıkma sevgili günlüğüm, bıkma. Bi de sen yüz çevirirsen, ben de gider kendimi Hisar Depesinden atarım; sen de gastelerden okursun. Ihhh! Bayram yaklaşdı. Bayram yapacak halimiz yok ama, yapacaz işde. Hani “Gan gussan, gızılcık şerbeti içdim diyeceksin.”diye bi lâf var ya; biz de şerbet içmiş görüntüsü verecez, hileli enflasyon istatistikleri gibi. Halbuysem, bi sürü dert başımda. Bizim torun üniversiteyi gazanamadı. Onun için yasda. Gazansaydı, o da tasaydı. Liseyi bitiren genç 18 yaşını doldurmuşsa, üniversiteyi gazanmış olsa bile, gayıt yaptırana gadar aradaki bigaç ay için, her ay 225,72 TL’ye gadar prim ödeyecekmiş. Nereye gitsek tokat hazır sevgili günlüğüm, bi de büber gazı. Memet Amcan’ı sorarsan, iyi. Tasaları ben çekiyom, sefasını o sürüyo dünyanın. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Büyük Seğmen Ödülü, E. Bağış’a verildi ya; onu alkışlayıp duruyo tv garşısında. Ne yapmış da ödül almış bu adam dedim. Brüksel’deki bir toplantıda İslam’a hakaret içeren bir karikatürü hediye etmeye çalışan Madlener’e “Onu münasip bir yerine goy” demiş de onun için ödül verilmiş kendisine. Artık ödüllerin de bi gıymatı galmadı. Çaya, çorbaya ödül veriliyo. Bize hiç ödül veren yok. Bi emekli mayişiyle ölmemeyi başardığımız, torba dakıp dilenmediğimiz için asıl bize ödül verilmeli. “Açlığa dayanıklılık ödülü” olabilir temsil misal. Az önce, torunun getirdiği gasteye bi göz attım. Hay keşke gözüm çıkaydı da göz atamasaydım. Fazıl Say hakgında "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağıladığı" iddiasıyla 1,5 yıla gadar hapis cezası istemiyle dava açılmış. Ayol, toplumca benimsediğimiz nice değer her gün ayaklar altına alınıyo, kimsenin gıkı çıkmıyo. Bak sana bi örnek: Van’da yıkılıp yeniden yapılan "Atatürk İlköğretim Okulu"nun adının, T.Erdoğan'ın annesi "Tenzile Ana İlköğretim Okulu" olarak değiştirilmesi; “Cumhuriyet İlköğretim Okulu” nun adının da okulu yaptıran Acun Ilıcalı’nın annesinin adıyla(İlknur Ilıcalı İlköğretim Okulu) değiştirilmesi; halkın benimsediği değerleri aşağılama olmuyo mu acaba? Bizim benimsediğimiz değerler başga, yöneticilerin benimsediği değerler başga demek ki. Hem;” Gırk yıllık Kâni, olur mu Yani “sevgili günlüğüm? Ama olmuş işde. Memet Amca’n “İlle 2B arazisi ala’m.” diye dutdurdu. Hangi parayla alacaksa. Orman vasfını – güya- gaybeletmiş (2B) arazilerine pek talip çıkmamış. Maliye camilerde, ille bu arazilerden alın diye hutbe okutmuş. Yani din adamlarını gullanarak, orman arazilerini talan edecekler. İslâmda doğal denge menge deyip, cemaatin aklını çelmeye çalışıyorla. Pes sevgili günlüğüm, pes. İslâm falan deyince, Memet Amca’n da sevap gazanma derdine düşdü. Bu adamın hiç mi aklı yok ? İyileştirilebilecek durumdaki arazileri, vatandaşa gazıklamaya galktıklarını, bu arazileri birilerine peşpeş çektiklerini nasıl anlayamıyo bu adam? Ben deyince de gızıyo. Susacakmışım, her şeye maydanoz olmayacakmışım. Bağırı bağırıverdi bana. Sinirden bi hal olacak. Stres alan bi halı varmış; o halıdan alıp, amcanın ayakları altına serecem, sesini kesecek. Reklâmlarda gördüm. Halıya basan, goyun gibi oluyo; sırıdıp duruyo. ”O kadar saf mısın Fatma Nine? Halı hiç stres alır mı?” diyeceksin. Tabi almaz. Ben şaka ediyom sevgili günlüğüm, aycık da gülelim. Şinci sana ibretlik bi şey anladıverecem: Dersaneler gapanacak falan deniyo ya, bunların gapanması birilerinin planlarını bozacak. Gapatsın başbakan, ben desdekliyom. Bu gonuyla ilgili bi haber okudum, aklım durdu. Din Kültürü Öğretmenliği bölümünde okuyan bir öğrenci gonuşmuş bi ganalda , hem de canlı yayında. Dersanelerin gapanmasına garşıymış. Cemaat dershanesinden üniversiteye gelen bu öğrenci, “Üniversite sınavının şifrelerini biz tamamen dershaneden aldık” demiş. Canlı yayın olunca, kesememişler. Bizim çocuklar boşuna mı sınava giriyo? Ne şifreleri va, ne başka bi torpilleri. Bunun için ben başbakanımızı destekliyom. Gapatsın dersaneleri. Ama; bunlar özel okula dönüşecekse, gapatacam diye hiç zahmet etmesin. Çünkü o vakit; “Ha Kel Hasan olur, ha Hasan kel.” Artık galkayım da bayram hazırlıklarına başlayım. Bizim gurbetteki çocuklar, torunlar belki tadile gitmezler de, bayramda elimizi öpmeye gelirler. Temizlik yapmalı, Mudurnu baklavası yapmalı, Mudurnu böreği yapmalı, katmerli etmeli, kelem dolması yapmalı. Yapmalı da, bunca işin altından nasıl galkmalı? Şinciden bayram stresine girdim. Benim ayaklarımın altına da ilâzım stres alan, yorgunluk alan bi halı. O halının nerde olduğunu ben biliyom sevgili günlüğüm? Mezarda mezarda, Allah gecinden versin. Ihhh!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |