..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyaya geldiğinden, dünyada bulunduğundan, dünyadan gideceğinden hoşnut olan bir kimse görmedim. -Namık Kemal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Cemal Zöngür




30 Eylül 2017
Kavram Karışıklığı ve Toplumsal Gerileme  
Doğru Kavramlar Zamana Uygunluk Sağlayanlardır.

Cemal Zöngür


Edebiyat (Lingustik) Bilimi; düşünceleri temsil eden kelime ve cümlelerin anlamsal kavramlarının, her toplumun bilgi, bilinç, özgürlük ve sosyal yapılarına göre zenginleştiğini ifade eder.


:AJBI:


Kavramlar; insanın duygu ve düşüncelerini ifade eden kelimelerin almış oldukları anlamlar bütünüdür. Edebiyat (Lingustik) Bilimi; düşünceleri temsil eden kelime ve cümlelerin anlamsal kavramlarının, her toplumun bilgi, bilinç, özgürlük ve sosyal yapılarına göre zenginleştiğini ifade eder.
İnsanın duygularına hitap eden kelimelerin içerik genişliği ya da darlığı, toplumların sosyal yapılarına göre şekillense de, ilk var oluşlarında daha çok idealist soyut düşüncenin etkisi görülmektedir.
Metafizik soyut düşünce yapısını aşamayan toplumların dil ve kelimeler kavramı, hâlâ bu ilim çerçevesinde kalmış olup, yeni çağ ve gelişmeler karşısında her zaman büyük bir karmaşayı yaşamaktadır.
Diyalektik pozitif materyalist felsefeyi benimseyen toplumlarsa, soyut ilimsel kavramların dar, yetersiz ve sonu gelmez hayal dünyasına hapsolduğunu görüp, somut kavramlarla edebiyat kültürünü anlaşılır ve zengin kılmışlardır.
Kültür (Filoloji) Bilimi doğrultusunda zamana uygunluk, azalan ve yükselen ihtiyaçlara göre doğru kavramların üretilmesi, kültür zenginliği yaratırken, toplumları daha emin adımlarla ileriye taşır.
Zaman ve çağa uydurulmayan kavramlar, hak ve batıl arasında karışıklığa neden olup, başta bilinç yapıları olmak üzere yaşamın her alanında sürekli ikilem içerisinde daha çok soyut dayanakları yüceltmiştir.
Toplumları kültürel ve sosyalleşme açısından geri bırakan en büyük etkenin, metafizik / idealist soyut düşünsel kavramlar olduğunu söylemek, bu düşüncenin hiçbir yararı olmadığı anlamına gelmez.
Ancak canlı ve cansız varlıkların maddi ve manevi olarak evren, doğa, bitki, hayvan ve insanlar arasındaki somut bağlılığın bilerek inkar edilmesi, kültürleri fakir bırakırken o toplumları da yalnızlaştırmaktadır.
Ve bu bakış açıları soyut olgularla her şeye çözüm bulacağını veya bulduğunu düşünürken; somut, soyut, nicel ve nitelik kavramlarını tamamen yok sayarak, sürekli dünyayı geriden taklit ederek yaşar.
İdealist soyut kavram karışıklığını daha da içinden çıkılmaz duruma sokan diğer bir anlayışsa, sözde soyut ve somutsallığı birlikte yaşatma hayaliyle yola çıkan ikilemli düşünme biçimidir.
Dualist sentezlemeden tamamen uzak bu İkilemci yapı, pozitif ve negatif bilim arasında kalıp, daha çok soyut ve toplamacılığa (Devşirmecilik) dayanmıştır. İkilimeci düşüncenin en bariz şekilde yaşandığı örnek ülkelerin başında Türkiye gelmektedir.
İfade edilen soyut ve toplamacı anlayış; dilin ana kaynağı olan kelimelere yükledikleri ifadeler kavramını, diyalektik evrim dışında, sürekli hayale dayanan ve hiçbir zaman sonu gelmeyen umut beklentisiyle, insanlarda ciddi bir psikolojik umutsuzluk ve kişilik sorununa neden olmuştur.
Halbuki doğadaki canlı ve cansız her varlığın pozitif ve negatif (Artı-Eksi) tepkimesi sonucunda, enerji birikimiyle birlikte fiziki, duygu ve düşüncenin var olduğu asırlar öncesinden kanıtlanmıştır.
İnsanlaşmaya ve dildeki kültüre; bölgenin iklim, coğrafi, beslenme, eğitim, özgürlük ve baskılara göre şekillendiğini görmezlikten gelenlere şu basit denemeyi gözden geçirmeleri önerilir.
Örneğin bir canlı ya da insan ışıksız, havasız ve çok az miktarda yiyecekle, hareketsiz bir ortamda uzun süre bırakıldığında, canlı ölmese bile çeşitli hastalıklar görülecektir.
Daha sonra dışarı çıkarıldığında, fiziki durumu başta olmak üzere davranış, duygu ve düşüncesinin tamamen değiştiği rahatlıkla anlaşılır. Ve bu canlıyı kendi doğal ortamının dışında, hiçbir manevi gücün yaşatamadığı net olarak kanıtlanmış olur.
Her canlı türü yaşadığı ortam içerisinde temel güdü olarak (Savunma ve Sevinme) korku ve mutluluğa göre kavram ve psikoloji geliştirir. Bir birey ya da toplum, sürekli sistemli veya sistemsiz şekilde savunma (Fobi) mekanizmasını daha çok yücelterek yaşayıp, bunu bir de yüce gücün taktirine bırakması durumunda, o toplumun zamana uygunluk ve zengin kavramları geliştirmesi oldukça zordur. İfade edilen ortamlarda en çok geliştirilen kavramlar, savunma ve saldırıdır ki, bu tür toplumlar her zaman agresif ve mutsuzdurlar.
Toplumsal yaşam kavramlarının basitlik, durağanlık, anlamsızlık veya gelişkinliğini sağlayan diğer bir etkense, onları idare (Yöneten) eden devlet yönetimlerinin kavramsal anlayışlarıdır.
Genel değerlendirmeler ışığında Türkiye devlet sisteminin kavramsallaştırma yöntemine daha yakından baktığımızda, sentez dışı toplamacılığa dayandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu da Materyalist, Metefizik ve Dualist felsefeden uzak, devşirmeci ve Nihilizmi yaratmıştır.
Örneğin Türkiye gibi ülkelerde kavramlar, daha çok gerçek anlamlarının dışında kullanılarak, nasıl karmaşıklaştığını şu örneklerde görmek mümkündür.
1-Allah’ın adaletine biçilen değer ve bu değer doğrultusunda toplumun şekillendirilmek istenmesi. Bugüne kadar Allah’ın adalet kavramına uygun düşen bir örnek görülmediğine göre, ya büyük bir karmaşanın varlığı söz konusudur veya bilgisizlik.
2-Dine biçilen sözde eşitlik, kardeşlik ve mütevazilik. İfade edilen kavramın dışında, sürekli mezhepsel ve çıkar kavgaları, din kavramında büyük bir yanlışlığın olduğunu ortaya çıkmaktadır.
3-Kardeşliğe ve akrabalığa biçilen değer. Her iki bağ içerisinde sürekli yaşanan kanlı ve iğrenç olaylar, büyük bir kavram karışıklığını gösterir. O zaman yüklenen değer ve kavramın anlamsızlığı söz konusudur.
4-Aileye yüklenen kutsallık kavramı. Zengin ya da fakir en az % 80’lik oranı geçen ailelerde iğrenç dramların yaşanması, yüklenen kavramın gerçek dışılığını ifade etmeye yetmektedir.
5-Dostluğa biçilen kavramsal değer. Dostluk diğer bir anlamıyla yoldaşlıktır. Dost ya da yoldaş olanlar yarın yanağından başka her şeyini paylaşmak anlamına gelir. Bu kavrama uygun yaşam ve ilişkiler bittiğine göre, ya bu kavram değişmelidir veya dostluk kelimesinin yerine zamana uygun yeni ifade icat etmek gerekir..
6-Devlete yüklenen değer. Eğer bizdeki kavrama göre devlet yüce ise, o zaman ya bizde bir sorun var ya da devlete yüklenen kavramda. Çünkü devlette yaşanan yolsuzluk ve haksızlıkları sıralamaya sayfalar yetmemektedir.
7-Doğaya yüklenen sevgi ve minnettarlık kavramı. Her fırsatta doğayı hoyratça ve arsızca tahrip etme mantığı son sürat gittiğine göre, kavramda mı bir yanlışlık vardır, yoksa insanın sevgiyi anlamasında mı? Üzerinde ciddi şekilde tartışılıp yanlış ortaya çıkarılmalıdır.
8-Laikliğe Türkiye’de yüklenen kavram. Laiklik; din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması iken, devlet başta olmak üzere toplumun laikliği dinsizlik olarak kavraması ilginç değil midir? Ve aynı şekilde devletin dinle bağını kesmemesi, gerçek kavramların içinin nasıl boşaltıldığını göstermektedir.
9-Demokraiye biçilen anlam. Demokrasinin evrensel kavramında kişiler için her türlü hak eşitliği söz konusu iken, Türkiye gibi ülkelerde sadece egemen olan etnik, din ve düşüncelere eşitlik düşünülmesi, yine kavram karışıklığı ve zekâ düşüklüğünü göstermektedir.
10-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir kavram. Gerçekten egemenlik milletinse, oligarşik çıkar grupları devlete nasıl hükmetmektedir? Yaşanan olaylara bakıldığında, millet kavramı büyük bir karmaşıklığa işaret etmektedir. Benzer örnekleri sayfalarca sırlamak mümkündür. İfade edilen kavram karışıklıkları bir ülkede temel yapı niteliğini almışsa, o toplumun gelişmesi ya da ileri gitmesi asla söz konusu değildir. Özet bir belirlemeyle konuyu şu şekilde ifade edebiliriz.
Doğa, bitki, canlı ve insanların varlık ve birbirine bağlılığını, diyalektik ve ontoloji bilim dışında, her şeyin bir anda ve bir nefeslik soyut kavramla varlığını ifade etmek, doğru olanları da anlamsızlaştırmaktır.

Cemal Zöngür




     





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kime Göre Ahlak Neye Göre Ahlaksızlık
Kariyerizm ve Kıskançlık Kişilik Bozukluğu Mudur?
Türkiye Burjuvazisi Artık Konuşmasın (2)
Düşüncenin Gelişimi ve Toplumsal Körleşme
İnsan, Üst İnsan ve İkiyüzlülük
İnsan Beyninde İyilik ve Kötülüğün Düzeni
Akıl ve Oluşum
İnsan Niçin Yaşar
İnsan, Düşünce, Alt Düşünce ve Üst Düşünce
Alevilikte İnsan Tanrı ve Tanrısal Bağlılığın Özü

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İlkeli Mücadelenin Felsefi Diyalektiği
Siyaset ve Fetişizm
Kuran'a Göre Ilımlı İslam Mümkün Mü?
İnsanın Dine İnanışı, Dinden Kaçışı
Kuzey Kore İnsanlığın Sonuna mı İşaret Ediyor?
Chp, Mhp ve Akp Birbirlerinden Ne Kadar Farklıdırlar?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (1) [Deneme]
Tbmm'de Yedi Maddelik Anayasa Değişikliği Neyi Çözer? [Deneme]
"Türkleri Yeniden Tanımak" Araştırma Kitabımı Yazma Nedenim : [Deneme]
İşte Türkiye'nin Yaşam Kalitesi ve Mutluluk Karnesi..! [Deneme]
Deprem Öldürmez Zihniyet Öldürür [Eleştiri]
Türkiye'nin Suriye ve Fırat Kalkanı Politikası İflas mı Etti? [Eleştiri]
21. Yüzyıl ve Sosyalistlerin Çıkmazı [Eleştiri]
Alevilik İle Sosyalizm Arasındaki Düşünsel Fark ve Bütünleşme Sorunu [İnceleme]
Kapitalist Düzende, Komünist Yaşam Mümkün Mü? [İnceleme]
Siyasal Düşüncelerin İnsanlığı Getirdiği Nokta! [İnceleme]


Cemal Zöngür kimdir?

Ben Cemal Zöngür, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum. Sosyoloji, Tarih ve Siyaset üzerine araştırmalar yapmaktayım. Yayınlanmış bir kitabımın dışında çeşitli gazetelerde yüzden fazla makalelerimde yayınlanmıştır. Ve iki kitap dosyam yayına hazır durumdadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Tam bağımsız Tarih ve Siyaset üzerine yazan her Yazar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Cemal Zöngür, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.