..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sanat doðaya eklenmiþ insandýr. -Bacon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Arzu Menteþeoðlu




9 Temmuz 2003
Yoksa Öldüm Mü?  
Arzu Menteþeoðlu
Sabaha karþý, korkunç bir susuzluk hissiyle sýcak yataðýndan kalktý. Sabah namazýnýn ardýndan, sela veriliyordu. Sabahýn o ilk saatlerinde, müezzinin sesini gayet net olarak duyabiliyordu. "Çeþme sokakta oturan Ali oðlu Ahmet Nasýr'ýn öldüðü" ilan ediliy


:BJFF:
     YOKSA ÖLDÜM MÜ?


Sabaha karþý, korkunç bir susuzluk hissiyle sýcak yataðýndan kalktý. Sabah namazýnýn ardýndan, sela veriliyordu. Sabahýn o ilk saatlerinde, müezzinin sesini gayet net olarak duyabiliyordu. "Çeþme sokakta oturan Ali oðlu Ahmet Nasýr'ýn öldüðü" ilan ediliyordu. Ahmet Bey, duyduk-larýndan sonra rüyada olup olmadýðýný anlamak için kendini tokatladý. Öldüðü söylenen kendisiydi zira. Sokaklarýn araba gürültüsüyle kirletilmediði bu erken saatlerde, sesi çok net duymasa, yanlýþ anladýðýndan þüphelenecekti. Ama imkansýzdý, iþte müezzin tekrar tekrar duymayanlar da duysun diye yineliyordu. 'Bir yanlýþlýk olmalý, ben ölmedim ki, kötü bir þaka olmalý bu.' diye düþünerek, hemen cami hocasýna gidip, durumu anlatmak üzere evden çýkýyordu ki, sokak kapýsýnýn zili çalýndý. Kendisinin kapýya bakmasýna fýrsat kalmadan, yataðýnda yatýyor sandýðý hanýmý telaþ içinde koþturup açtý kapýyý. Ahmet Bey; "Kim o haným?" diye soracaktý ki, yýllardýr baba ocaðýna uðramayan, bayramlarda bile görüþmedikleri büyük oðlu, elinde çantalarla girdi içeriye, ardýndan da hanýmý. Hacer Haným, sanki geleceklerinden haberi varmýþ da bekliyormuþ gibi davranýyordu. Ahmet Bey öylece bakakaldý. Erhan, görmeyi umduðu en son kiþiydi çünkü. Üstelik günün bu saatinde ve onca dargýnlýktan sonra... Yüzüne kan oturduðunu hissetti bir an. Ama kimsenin ona aldýrdýðý yok gibiydi. Ana oðul birbirlerine sarýlýp aðlaþtýlar. Bu aðlaþma yýlardýr görüþememenin aðlaþmasýndan çok farklý gibi geldi Ahmet Bey'e, sanki bir felaketi paylaþýrlarmýþ gibi.

Hacer Haným, neden sonra gelinin varlýðýný hatýrlayarak ona döndü. Erhan ise koridorun ortasýnda kalakalan Ahmet Bey'e görmeyen gözlerle þöyle bir bakýp, boðazýndan çýkmasýna hakim olamadýðý garip bir iniltiyle, bildik adýmlarla, lavaboya doðru yollandý. Arkasýndan da hanýmý. Ahmet Bey, oðlunun çýkýp gelmesi þokunun ardýndan, hiç kabullenemediði gelininin böyle apansýz gelip, bir de hiçbirþey yokmuþ gibi davranmalarý üzerine oldukça þaþýrdý. O da onlarýn ardýndan banyoya doðru seyirtti. Erhan, kusmuþ, bir yandan yüzünü yýkamaya çalýþýrken diðer yandan da hýçkýrarak aðlýyor, karýsý da onu teselli etmeye çalýþýyordu. Ahmet Bey o anda oðluna olan yýllarýn tüm kýzgýnlýðýný ve gücenikliliðini bir anda unutup neler olduðunu sormaya yeltendi... Gene oralý olmadýlar...

Ahmet Bey, meraktan çýldýrýyor, hanýmýný bulup neler olduðunu öðrenmek istiyordu; dýþarýya çýkmak üzere olduðunu önemsemeyip, sýrtýna geçirdiði parkasýný çýkartarak, oturma odasýndan gelen aðlama seslerine yöneldi. Neden Erhan'ýn apansýz geldiðini ve hanýmýnýn haberi olup olmadýðýný soracaktý. Orada da küçük oðlu gözlerini bir noktaya dikmiþ öylece otururken, gelini ve hanýmý bir köþede kendi alemlerinde aðlaþýyorlardý.

"Yahu neler oluyor böyle?" diye baðýrdý. Kimse dönüp bakmadý bile.

Hanýmýnýn önüne geçip;

"Hacer! Neler oluyor? Neden aðlayýp duruyorsunuz?" diyecek oldu, gene kimse cevap vermediði gibi, bu sefer de çalýnan kapýya bakmaya giden geliniyle, kenara çekilmese az kalsýn çarpýþacaklardý.

Gelenler akrabalardý. Biraz sonra da komþular gelmeye baþladýlar.

Yýllardýr içtikleri su ayrý gitmeyen karþý komþularý, Nezahat Haným, hýþýmla odaya dalýp; "Hacer'ciðim baþýmýz saðolsun!" dedi. Hacer onu görünce daha da hýrsla aðlamaya baþlamýþtý. Nezahat Haným, her ölü evinde söylenen "Çok iyi insandý rahmetli" nakaratýný yineliyordu.

Ahmet Bey bu sefer daha da meraklandý.

"Ne olmuþ, Hacer? Kim ölmüþ?" dedi. Ama kimsenin ona aldýrdýðý yoktu.

Meraklanmak bir yana, herkes sanki o orada yokmuþ gibi davrandýðý için, sinirlenmeye de baþlamýþtý.

Bu sýrada da Hacer Haným, yýllardýr ayný havayý soluduðu, aksi olmasýna karþýn sevdiði biricik kocasýný dün akþam nasýl yataðýnda ölü bulduðunu, sabaha karþý nasýl da seslenmelerine cevap vermediðini ve dokununca buz kesmiþ bedeninden ölmüþ olduðunu anlayýnca, nasýl korktuðunu ve hemen onlarýn zilini çaldýðýný -ama þu talihsizliðe bakýn ki, Nezahat Hanýmlarýn da evde olmadýklarý bir güne denk gelmiþti-, onlarý bulamayýnca, hemen küçük oðullarýna haber verdiðini, en kýsa zamanda geliþlerini, sonra da büyük oðullarýný arayýp acý gerçeði bildirdiðini, bir solukta anlattý.

Ahmet Bey de o sýrada, neler olduðunu anlamaya çalýþarak dehþet içinde hanýmýnýn anlattýklarýný dinliyordu. "Ben ölmedim Hacer burdayým". Neden sonra, sesini duyduklarý halde cevap vermediklerini deðil de; onlarýn arasýnda, orada olmasýna raðmen, bir türlü sesini duyuramadýðýný, kendisine kabus gibi de gelse anladý.

Birazdan büyük oðlunun hanýmý gelerek, Erhan'ýn bayýlmak üzere olduðunu ve bu nedenle de yatýrdýðýný haber verdi. Büyük oðlu vicdan azabý içinde kývranýyordu.

Ahmet Bey, oðlunun yatýrýldýðýnýn söylendiði odaya gitti. Erhan babasýnýn resmine sarýlmýþ, aðlýyordu. Yüksek sesle geçmiþte yapmasý gerekip de yapmadýðý, yahut yapmamasý gerekip de yaptýðý herþey, herþey için babasýndan özür diliyordu, olmamasý için verebileceði þeyleri sayýp döküyordu. Oðlu, artýk 'yorgunluktan herþeyi unutup, sanki yaþadýklarý rüyaymýþ gibi uyanmayý' diledikten sonra, elinden hiçbirþey gelmeyen Ahmet Bey oðlunu avutamamanýn çaresizliði içinde tekrar oturma odasýna döndüðünde, küçük oðlunu annesine, babasýnýn cenazesinin ne zaman ve nereden kalkacaðý hakkýnda bilgi verirken buldu. Böyle zamanlarda, birinin mutlaka daha güçlü davranýp, iþleri halletmesi gerekirdi. Bu durumda görev, demek zavallý Mert'e kalmýþtý. Ahmet Bey, evlenip çoluk çocuða karýþtýðý halde büyüdüðünü hala kabullenemediði küçük oðlunun kararlýlýðý ve duruma hakimiyeti karþýsýnda hayret etmekten kendini alamadý. Yoksa küçük oðlu annesi ve büyük aðabeyi gibi kendisini sevmiyor muydu ki böylesine, sanki babasý ölmemiþ, ailede olaðan dýþý biþey olmamýþ, hayat eski akýþýnda devam ediyormuþ da, halledilmesi gereken ufak bir problemle uðraþýyormuþ gibi davranabiliyordu.

Böyle düþünen Ahmet Bey, odayý terk eden küçük oðlunun ardýndan giden geliniyle birlikte dýþarýya çýkýp, soðuk kýþ günlerinde pek kullanýlmayan bir odaya gittiklerini görünce, merakla peþlerine takýldý. Oðlu bir divanýn yanýnda diz çökmüþtü. Gelini kocasýnýn yanýnda onun omzuna hafifçe elini koymuþ "Kendini sýkma, aðlarsan kimse seni ayýplamaz, o senin babandý", diyordu. Ahmet Bey biraz daha yaklaþýnca dehþetle fark ettiði, divana yatýrýlmýþ kendi cesedi, çok beyaz göründü gözüne.

'Niye öldüðüm aný hatýrlamýyorum', diye düþündü. Peki öldüyse niye hala buradaydý? Nerede olmayý umut ettiðini kendisi de bilmiyordu ya! Ama her zaman, ölümünün ardýndan bir rüya alemine geçeceðini, melekler arasýnda bir yerlere götürüleceðini -bu yerin de çoðu zaman cennet olacaðýný umut ederdi. Ne kötülüðü olabilirdi ki?- düþünmüþtü. Geride kalacaklarýn da bir süre aðlaþacaklarýný sonra da unutup hayatlarýna devam edeceklerini düþünecek kadar sadece kendi baþýna geleceklerle ilgilenmiþti. Baþýna gelenleri daha yeni yeni idrak edebiliyordu.

Tekrar oturma odasýna dönüp, kendisinin o hatýrlayamadýðý ölüm anýný tekrar tekrar hanýmýnýn aðzýndan dinledi. Tanýdýklarýn, eþ dostun 'ne kadar iyi biri olduðu' yolunda bitip tükenmeyen laflarýný biraz da midesi bulanarak dinledi. Kendisi bile bu kadar iyi biri olmadýðýný biliyorken, tüm bu insanlar nereden çýkartýyorlardý. Hayatta gerçek saflýðýyla pek seyrek ortaya çýkan sevgi, ölümde her köþeden ýþýldamaya ve en bol keseden dökülmeye baþlýyordu. Ahmet Bey yaþarken katýldýðý cenazelerde de bu durumdan çok rahatsýz olurdu ki, kendi cenazesinde midesine kramp girmesine neden oluyordu. Ortalýkta hala, birinci sýnýf erdemler, gönülden yakýnlýklar, derin dindarlýklar, özveriler kaynaþýyordu. Tekrar cesedinin bulunduðu odaya döndü. Buranýn boþalmýþ olduðunu görünce sevindi. Bir koltuða çökerek, geçmiþi ve kendisini düþünmeye daldý.

Ýçerideki odada baygýnlýk geçiren oðluna, bu derece piþmanlýða gerek olmadýðýný söyleyebilmeyi istedi. Ona yaptýklarýný düþündü. Onun için tasarladýðý bir hayatýn çerçevesinden bir milim bile çýkmasýna müsade edemediðini, oðlunun her zaman buna uymaya çalýþtýðýný, ancak babasýnýn seçtiði deðil de kendi sevdiði kýzla evlenmeye kalkýnca, o ana kadar hep kendisini memnun etmeye çalýþtýðý halde, nasýl her þeyi unutup, ona kapýyý gösterdiðini, düðünlerine de gitmediðini, kindarlýðýný devam ettirip oðlunun her barýþma giriþimini geri çevirdiði yetmiyormuþ gibi, hanýmýna da onunla görüþmeyi yasaklayýþýný hatýrladý.

Küçük oðlu Mert'i düþündü, her zaman büyük oðlu göz bebeði olduðu için, küçük oðlunu hep ihmal ettiðini, yaradýlýþtan iyi, uyumlu ve içli bir çocuk olan Mert'in durumun hep farkýnda olduðunu ve çocukken babasýna nasýl da yaklaþmaya çalýþtýðýný gözleri yaþararak hatýrladý. Büyük oðlunu evden ayrýlmaya zorlayýnca, küçük oðluna karþý daha da ilgisiz davranmýþ, hatta büyük oðluna kýzgýnlýðýný zaman zaman ondan çýkartmaya bile çalýþmýþtý. Mert de çocukluk çaðýndan gençlik yýllarýna geçtikten sonra babasýna, onun çocukluðundan beri kendisine davrandýðý ayný ilgisizlikle davranýr olmuþtu.

Hanýmýný, onu sevdiðini düþündü. Yýllarýný paylaþtýðý hanýmý her zaman itaatkar olmuþ, hýrçýnlýklarýný sineye çekmiþti. Bir an, kendi ölümünün ardýndan hanýmýnýn hayatýný maddi yönden güvenceye almak için hiçbir þey yapmadýðýný hatýrlayýp, þimdi Hacer'in binbir bürokratik engelle uðraþmak zorunda kalacaðýný, belki bir süre için oðullarýnýn eline bakacaðýný acý acý düþünüp, kendinden olan bu insanlara karþý hayatý boyunca sürdürdüðü inanýlmaz bencillik yüzünden piþmanlýk duydu.

Ölüsünün yattýðý odanýn kapýsý açýlýp içeriye tekrar küçük oðluyla hanýmý girdi. Oðlu;

"Biliyor musun?" diyordu hanýmýna. "Þu insanlara hayret ediyorum. Babamýn çok fazla seveni olduðunu sanmýyorum. Aksi, bencil biriydi o..."

Oðlu daha devam ediyordu ki, biraz önce kendisi de ayný þeyleri düþünmüþ olmasýna raðmen, bunlarý bir kez de oðlunun aðzýndan duyunca sarsýldý.

" ...kendini aldatmaya ve yalana þaþýlacak derecede yatkýn þu insanoðlu. Biliyor musum caným, bu hal özellikle ölüm zamanlarýnda midemi bulandýran bir þekilde ortaya çýkýyor. Buna da ölüye saygý diyorlar. Sanki sihirbaz þapkasýna sokulmuþ bir farenin az sonra bembeyaz bir oda tavþaný olarak çýkarýlmasý gibi, insanlar ortaya attýklarý laflara kýsa bir süre sonra kendileri de adamakýllý inanýyorlar. Aðabeyime bak, onun geçmiþte olup bitenlerde hiç suçu yoktu, hem de hiç. Herþeyin, bencilce en ince ayrýntýsýna kadar kendi istediði þekilde olmasýný isteyen babamýn hatasýydý olanlar. Annemi düþün, yýllarca ona hizmet etti de bir tatlý laf mý duydu, kendisinin Erhan'a kýzgýnlýðý yetmiyormuþ gibi bir de ana oðulu görüþtürmemesine ne demeli? Yýllarca bana üvey evlat muamelesi yapan o deðil miydi.... Biliyor musun, þu insanlar içinde onu belki de gerçekten sadece ben seviyorumdur. Çünkü onu olduðu gibi kabul ediyorum."

Ahmet Bey küçük oðlundan duyduðu þeylerden sonra, yýkýldý. Onu üzen, oðlunun kendi hakkýnda düþündükleri deðildi, aksine oðlunun söylediklerinin doðru olduðunu bilmesiydi. Hatta daha aðýr laflarý hakettiðini düþünmesiydi. Tüm bedenini saran bir piþmanlýk hissediyordu. Ölmemiþ olmayý ve tüm yaptýðý hatalarý affettirmek isteði tüm bedenini kasýp kavurdu.

Yerinden kalkýp, Mert'in tam önüne geçerek ona sarýldý.

Tabii o hiçbirþey hissetmedi. Sadece titreyerek;

"Burasý birden soðudu" dedi hanýmýna. Ahmet Bey ise ona kendisini daha objektif görmesine yardýmcý olduðu için -bu saatten sonra ne iþe yarayacaksa- minnet duyarak ayrýldý odadan. Hemen, hala baygýn vaziyette yatan diðer oðlunun yanýna koþtu. Karþýsýna geçip, ona duyuramadýðý sesiyle, yaptýðý tüm haksýzlýklar için özür diledi. Sonra koþup karýsýnýn karþýsýna geçerek, ondan da tüm bencillekleri için özür diledi. Fakat bunlar onu tatmin etmedi. Kendi piþmanlýklarýna, onlarýn mutsuzluðu, duymamalarý gerekip de duyduklarý piþmanlýk yüzünden çektikleri acýlar da eklenince, geri dönüp yaptýðý tüm hatalarý, kýrdýðý tüm kalpleri düzeltebilmesi için bir þans daha vermesini, saatlerce aðlayarak Allah'tan diledi.

Ne kadar o þekilde aðladý, baðýrdý bilmiyordu ama, karýsýnýn dürtmesiyle uyandý.

"Ne oluyorsun Ahmet? Kötü bir rüya mý gördün? Aðlýyordun."

Ahmet Bey bir an kendisini karýsýnýn yanýnda yatakta bulunca neler olduðunu anlayamadý. Yaþadýklarý sadece bir rüya mýydý yani? Ama ona rüya olamayacak kadar canlý görünmüþtü oysa. Yoksa.....yoksa dualarý kabul edilip de bir þans daha mý verilmiþti kendisine? Artýk bunun öneminin olmadýðýný düþündü. Hanýmýna var gücüyle sarýlarak, yýllardýr kendisine hayat arkadaþlýðý yaptýðý için teþekkür etti. Zavallý kadýncaðýz alýþkýn olmadýðý bu tutum karþýsýnda, þaþkýnlýk içinde neler olduðu yolundaki sorularýna bir cevap alamadý.

Ahmet Bey, hemen yataktan kalkarak hanýmýna bu gün akþam yemeðine hem Mert'leri hem de Erhan'larý hanýmlarýyla birlikte çaðýrmasýný söyledi. Kadýncaðýz duyduklarýna inanamadý ama kocasýnýn fikir deðiþtirmesine fýrsat vermeden, günün erken saatleri olduðuna aldýrmadan denileni yapýp, akþam için hazýrlýklara giriþti ve tüm gün kendinde olmayan Ahmet Bey'in haline hayret etti.

Akþam olup da büyük oðlu, çekine çekine hanýmýyla gelince Ahmet Bey onlarý baðrýna bastý ve tüm anlayýþsýzlýðý için af diledi, Mert'ten de özür dileyip, bu oðluna da o günden sonra, kimsenin anlayamayacaðý yepyeni bir anlam yükleyip, kimseyi sevmediði þekilde sevdi ve bunu da ona hissettirdi. Yakýnlarý ondaki bu deðiþikliðe hayret ettiler, ama o bunlara aldýrmadý bile. Hayatýn dýþýna çýkýp, kendine ve hayata karþýdan bakabilmiþ çok þanslý biriydi o. Yaþadýklarýnýn rüya ya da gerçek olmasý bir þeyi deðiþtirmiyordu. Yepyeni bir Ahmet Bey, yepyeni bir dünyaya 'merhaba' diyordu.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Ýyi sabahlar...
Gönderen: Pýnar Þafak / Ýstanbul
28 Ekim 2003
Ýyileþmek için gerçekten de bazen ölmek gerekir. Kendisi dahil herkes için böyle yarým ölümler isteyeceði geliyor insanýn.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Resme Hapsolan Adam
Melek Ýnsanlar
Gerçek Miydi? Rüya Sanmýþtým
Sadece Bir Gazete Ýlaný
Iþýk Adam
Video Mert

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ölüden Mektup Var
Özlem
Dön Mehmet
Hayran
Labirent - Kayboldum! -
Gidelim Köyümüze Hüseyin!
Ölüm Güzel Þey

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Hayatýn Anlamý [Þiir]
Günlük - 9 [Roman]
Günlük - 5 [Roman]
Günlük12 [Roman]
Günlük - 7 [Roman]
Zara'nýn Dünyasý [Roman]
Günlük - 6 [Roman]
Günlük 11 [Roman]
Günlük - 8 [Roman]
Günlük - 10 [Roman]


Arzu Menteþeoðlu kimdir?

YAÞADIKLARIMDAN ÖÐRENDÝÐÝM BÝR ÞEY VAR Yaþadýklarýmdan öðrendiðim bir þey var: Yaþadýn mý, yoðunluðuna yaþayacaksýn bir þeyi Sevgilin býtkýn kalmalý öpülmekten Sen bitkin düþmelisin koklamaktan bir çiçeði Ýnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuþa, bir çocuða Yaþamak yeryüzünde, onunla karýþmaktýr Kopmaz kökler salmaktýr oraya Kucakladýn mý sýmsýký kucaklayacaksýn arkadaþýný Kavgaya tüm kaslarýnla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandýn mý bir kez sýmsýcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taþ gibi dinleneceksin Ýnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiðine Hem de tüm benliði seslerle, ezgilerle dolarcasýna Ýnsan balýklama dalmalý içine hayatýn Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasýna Uzak ülkeler çekmeli seni, tanýmadýðýn insanlar Bütün kitaplarý okumak, bütün hayatlarý tanýmak arzusuyla yanmalýsýn Deðiþmemelisin hiç bir þeyle bir bardak su içmenin mutluluðunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaþamak özlemiyle dolmalýsýn Ve kederi de yaþamalýsýn, namusluca, bütün benliðinle Çünkü acýlar da, sevincler gibi olgunlaþtýrýr insaný Kanýn karýþmalý hayatýn büyük dolaþýmýna Dolaþmalý damarlarýnda hayatýn sonsuz taze kaný Yaþadýklarýmdan öðrendiðim bir þey var: Yaþadýn mý büyük yaþayacaksýn, ýrmaklara, göðe, bütün evrene karýþýrcasýna Çünkü ömür dediðimiz þey, hayata sunulmuþ bir armaðandýr Ve hayat, sunulmuþ bir armaðandýr insana ATAOL BEHRAMOGLU

Etkilendiði Yazarlar:
Dostoyevski,Orhan Pamuk


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Arzu Menteþeoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.