..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Cumhuriyet fikir serbestliði taraftarýdýr. Samimi ve meþru olmak þartýyla her fikre saygý duyarýz. -Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Toplum ve Birey > Seval Deniz Karahaliloðlu




25 Þubat 2008
Toplumu Yutmaya Hazýrlanan "Dalga Hareketi"  
“Dünya, kötülük yapanlar deðil, seyirci kalýp hiçbir þey yapmayanlar yüzünden bu haldedir.”

Seval Deniz Karahaliloðlu


David anlamýyor musun? Yeni üyeler kazandýrma görevi bir çýlgýnlýða dönüþtü. Týpký partilerde ve tarikatlarda olduðu gibi. Dalga Hareketine üye olmazsanýz çok geç kalmýþ olacaksýnýz diye öðrencileri “tehdit ediyorlar”. Bu harekete katýlmazsam ya da katýlmak istemezsem neden geç kalmýþ olacaðým? David anlamýyor musun? Herkes bu Dalga Hareketi denen çýlgýnlýðýn sarhoþluðu içinde. Dalganýn ne olduðunu anlamýyorlar. Kimse neler olduðunun ya da olacaðýnýn “farkýnda deðil”. En önemlisi herkes kendi kiþiliðine ne olduðunun farkýnda deðil? Bize ne oldu David? Herkesin dalgadan gidip gitmeme tercihi olmalý. Bütün öðrenciler dalga tarafýndan “yutulmuþ” gibiler. Dalganýn hangi yönde geliþeceðini tahmin edemezsin. Dalga kontrolden çýkar ve seni yutar. Týpký þimdi olduðu gibi. Bu öðrencilerin hepsi deðerlendirme yeteneði geliþmemiþ çocuklar. Hiç kimsenin dýþlanmadýðý bir hareket olarak baþlayan dalga artýk çýðýrýndan çýktý. Bireylere “özgürlük” ve “baðýmsýzlýk” sloganýyla yola çýkan dalga artýk bizim özgürlüklerimizi “tehdit” ediyor. Dalgaya katýlmak istemeyen öðrenciler bu yüzden dayak yiyorlar. Dalga içinde korkudan herkes birbirini “ihbar ediyor”. Kimse birbiri ile konuþamaz hale geldi.


:BECG:
Toplumu Yutmaya Hazýrlanan “Dalga Hareketi”

Seval Deniz Karahaliloðlu

Beyaz bir perdede akan siyah beyaz görüntüler. Ýnsan cesetleri. Zayýflýktan kadidi çýkmýþ çýplak cesetler. Sayýlamayacak kadar çok ceset. Korkunç. Hayýr! Bunlar artýk ceset bile deðil. Bunlar çýplak iskeletler. Ayýp. Ýskeletler çýplak olduklarý için deðil. Ben sözde insan olduðum için ayýp! Karþý çýkmadýðým için ayýp! Neler yaþandýðýný bildiðim halde, görmezden gelip seyirci kaldýðým için ayýp! Sustuðum için ayýp! Onlara ayýp deðil. Çünkü onlar artýk insan bile deðil. Bir þey. Adýný koyamadýðýmýz bir þey. Korkunç bir þey ! Ýnsanlýðýn habis yüzü. Mide bulantýsý. Tiksinti. Ýðrenme. Tanrým kusacaðým! Kusacaðým! Artýk bakamýyorum. Bir zamanlar insan olduðunu bildiðimiz bu cesetler, cesetler, cesetler. Kaçmak istiyorum. Bakamayacaðým. Açýk, diþsiz aðýzlar. Ýnce bir deri tabakasýyla kaplý kemik yýðýnlarý. Yerde sürüklenen bir zamanlar kadýn olduðunu sandýðýmýz bir þey. Ne kadar gür siyah saçlarý var. Upuzun siyah saçlar. Senin benim gibi yaþarken saçlarýný nasýl toplardý acaba? Þimdi sýrasý mý? O bir insan deðil. Yerde hoyratça sürüklenen siyah saçlý kadýn çukur dolu cesede atýlýr. Cesetlere karþý duyulan sýnýrsýz öfke. Þiddet. Alaycý bir þiddet. Ýnsan bu cesetlerden neden bu kadar çok nefret eder? Buldozerin kepçesi ceset yýðýnlarýný molozlar gibi ezerek, öðüterek, parçalayarak, un ufak ederek, sürükler ve geriye kalan parçalarý geliþi güzel çukura atar. Yeteeer! Artýk yeter! Biraz daha devam ederse, oyunu izlemeden salonu terk edip gideceðim.

Midem aðzýmda, kusma noktasýnda, görüntü kararýr. Nihayet! Salon aydýnlanýr. Bir sýnýftayýz. Sakin görünümlü bir adam. Bir öðretmen. Sanki kurbaðalarýn evrimini anlatýrmýþçasýna doðal bir ses tonuyla ders veriyor. “Bu görüntüler, Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnda Almanya’da toplama kamplarýnda çekilmiþtir ve milyonlarca insanýn nasýl yok edildiklerini anlatýr”. Nokta. Ýþte, bu kadar basit. Ýþi bir cümleyle bitirdik!

“Hadi caným sende! Bunlar olacak da koca toplum susup kalacak ha. Ýmkansýz!”

Baðýran ayaða fýrlamýþ bir yeni yetme. Boyu uzun, aklý kýsa diyeceðimiz türden bir hamburger çaðý çocuðu. Hayata duruþu basketbol, geyik yapmak, sululuk ve gereksiz þakalar olarak özetlenebilecek bir zibidi. O bile isyan etti. Yer, Amerika’da bir okul. Sakinliði ile bizi sinir eden adam da ilerleyen dakikalarda adýný çok sýk duyacaðýmýz Ben Ross. Tarih öðretmeni. (Levent Ülgen) Namý diðer Mr. Ross. Bu adý o kadar çok sýk ve þiddette iþiteceksiniz ki bir süre sonra sizi afakanlar basacak.

Dalga, gerçek hayatta yaþanmýþ bir öyküyü anlatýyor. Amerika’da bir kolejde, tarih öðretmeni Ron Jones’un yaþadýðý bir deneyden yola çýkýlarak yazýlmýþ bir oyun. Alman yazar Reinhold Tritt tarafýndan kaleme alýnan gerçek yaþam öyküsü, baþlangýçta masum bir disiplin deneyinin nasýl çýðýrýndan çýkarak örgütlü bir olaya, örgütlü bir “kabusa” dönüþtüðünü anlatýyor. Ýnsanlarýn nasýl yavaþ yavaþ deðiþtiðini, küçük bir hareket diye baþlayan oyunun bir süre sonra kontrolden çýkarak koca bir okulu nasýl etkisi altýna aldýðýný görüyoruz.

Don Kiþot Tiyatro’nun “ her insanýn içinde bir zorbalýk vardýr” fikrinden yola çýkarak sahnelediði Dalga’yý, Þakir Gürzamar yönetiyor. Naki Öner’in dilimize kazandýrdýðý oyunun yapýmcýsý ise Tarýk Güvenç. Tarýk Güvenç’in “özellikle neden Dalga oyunu?” sorusuna yanýtý çok basit. “Risk almak!”. Dalga, risk alan bir oyundur! Akþam yemeðinde bile ne yiyeceðine kendi baþýna karar veremeyen bireylere dönüþen bir toplumda risk almak gerekiyor! Tarýk Güvenç, risk alarak izleyiciye þu soruyu sordurtuyor. “Biz bu hale nasýl geldik?” Risk alýp, sorular sormak, sorular sordurtmak, düþünmek, düþündürtmek, sorularýn yanýtlarýnýn peþine düþmek, ýsrarla yanýtlarý bulmaya çalýþmak, bunun için diretmek.

Biz yine sýnýfa, olayýn baþlangýç noktasýna geri dönelim. Tarih öðretmeni Mr. Ross devam eder. “Maalesef, bu görüntüler gerçek. Ýnanýlmasý güç ama bu olaylar yaþanýrken Alman toplumu bunlarýn yaþanmasýný engelleyemedi. Muhaliflerin sesleri cýlýz kaldý. Azýnlýk, çoðunluða hükmederek toplumun sesini kýstý.”

Sýnýf bir anda birbirine girer. Artýk öðrencilerin hepsi bir aðýzdan konuþuyor. Her kafadan bir ses çýkýyor. Herkes de bir itiraz. Hani, Nazileri ellerine geçirseler bir temiz pataklayacaklar.

“Ne yani. Mr. Ross. Hiç kimsenin sesi çýkmadý mý? Kimse bu olanlara itiraz etmedi mi? Hiç kimse beni susturamaz. Ben olsam, neye mal olursa olsun karþý çýkar, o adamlarýn aðýzlarýnýn payýný bir güzel verirdim.” Ýþte bu kadar! Aferin kýz. Konuþan Amy. (Ekin Türkmen) Sözlerini heyecanla, çýðlýk çýðlýða bitirdikten sonra bir zafer narasý atarak arkadaþlarýna döner. Bir “çak corc” hareketiyle ellerini birbirine çarptýktan sonra yerine oturur.

Bütün sýnýf Amy’i destekler. Laurie (Ece Özdikici), Brain (Serdar Yeðin), Andrea (Ayþegül Akpak), David (Serhan Süsler), Alex (Fatih Sönmez), Andy (Serhat Teoman), Janet (Duygu Eren) ve Brad (Çetin Güner). Benzer sözler edilir. Sýnýftaki hiçbir öðrenci bu olaylar yaþanýrken milyonlarca Alman’ýn buna seyirci kalmasýna, susmasýna, karþý çýkmamasýna inanmaz. Ýnanmak istemez. Ýnanamaz!

Mr. Ross o dönemde toplumun içinde bulunduðu koþullarý açýklayarak durumu anlatmaya çalýþýr. “O dönemde, Almanya’da enflasyon ve iþsizlik oraný çok yüksekti. Ýþsizlik ve yoksulluk toplumda giderek artýyordu. Naziler bunu fýrsat bildi. Ýþsizliði, yoksulluðu ortadan kaldýracaðýz ve çürümüþ bu toplumu düzelteceðiz diyerek ortaya çýktýlar. Alman Toplumu “eþitlik” adý altýnda kendilerine sunulan iþ karþýlýðýnda, “özgürlüklerinden” ve “kiþiliklerinden” vazgeçtiler. Seçme þanslarý vardý. Ama onlara karýnlarýnýn doyurulmasý yetiyordu. Komþularýna ne olduðu, onlar için o kadar da önemli deðildi.”

Sýnýfta öðrenciler söylenmeye devam eder. “Ne kadar aptalca! Olur mu caným. Yani baþýnýzda milyonlarca insana iþkence edilecek, insanlar her gün fýrýnlarda yakýlacak ve senin de bundan haberin olmayacak. Hadi caným sende.”

Mr. Ross sizde yaaani. Çok abarttýnýz?

Problemli Robert haricinde herkes görüþ bildirir. Sýnýfýn dýþlanmýþ, problemli, silik çocuðu Robert (Onur Dikmen) ölüm sessizliðine gömülmüþ oturuyor. Hatta iskemlesine kaykýlmýþ uyuyor. Ýnsanlýk ayýbý film akýp giderken uyuyan tek öðrenci o. Heeey Robert, orada birileri var mý? Haaa. Tak, tak kafaya iki darbe. Boþ olup olmadýðýný kontrol etmece.

Mr. Ross’a seçenek býrakmazlar. Olayýn gerçekliðini kanýtlamak için tek yol vardýr. Olayý bir oyuna dönüþtürmek. Bir deneye. Hýmmm bir deney. Bir “disiplin deneyi”. Hem sýnýf bir parça hizaya girmiþ olur. Fena mý? Evet, deneyin adý “Dalga Hareketi” olsun.

Dalga Hareketi!

Bir sýnýf dolusu þamatacýya bir oyun. Eðlencelik. Ufak ufak baþlamalý. Mr. Ross haylazlar takýmýna en çok istediði þeyi verir. Dersi oyun bahanesiyle kaynatma fýrsatý.

“Evet, þimdi bir oyun oynayacaðýz. Herkes yerlerine otursun. Dik durun. Evet, iskemlenizde sýrtýnýzý dikleþtirerek oturun.” Kýkýrdamalar, gülüþler, sulu þakalar gýrla gidiyor. Oyun ha? Sýnýf bu iþe bayýldý. Öðrenciler hem gülüyor hem de söylenenleri yapýyorlar.

“Aferin Robert. Bakýn sýrt dik, omuzlar geriye, göðsünüz ileri. Ýçinizde en iyi Robert baþardý. Onu örnek alýn” Emin misiniz? Robert? Robert’i örnek almak? Varlýðýyla yokluðu bir, aðzýný açmaya üþenen Robert. Þu bizim bildiðimiz sümsük Robert baþardý? Neler oluyor?

“Oyuna biraz hareket katalým. Mesela herkes sýnýfýn içinde yürüsün ben oturun dediðimde herkes son hýz yerine oturacak.” Bir koþuþturmaca, bir kahkaha, bir kýyamet kopuyor. Tempo artýyor. Hareketler hýzlandý. Þimdi nefesler daha hýzlý alýnýp veriliyor. Ritim artýyor. Öðrencilerin tüm dikkati oyunda. O da ne? Herkesten önce sandalyesine ulaþmayý baþaran þu bizim mýymýntý Robert deðil mi? Hani kendi adýný söylemek için bile bir saat düþünen, sessiz, uyumsuz, pýsýrýk, korkak Robert hayata döndü. Bu “disiplin oyunu” ona iyi geldi. Sonuçta, masum bir oyun. Öyle deðil mi?

Bir sýnýf dolusu azgýn velet eðlenceye kendilerini kaptýrýrlar. Sadece onlar mý? Oyunun kurucusu masum (!) tarih öðretmenimiz Mr. Ross da öyle. Üstelik, ayný okulda müzik öðretmenliði yapan ve bütün oyun boyunca aklý selimini kaybetmeyen tek kiþi olan eþi Christie’nin (Ayçe Abana) “dikkatli olmasý gerektiði yönündeki” bütün uyarýlarýný kulak ardý ederek.

Her derste oyunun dozu ve þiddeti biraz daha artar. Her gün artan biraz merak, biraz heyecan duygusu yaþanan deneyi, arkasý yarýn tadýndaki dizi keyfinden yavaþ yavaþ korku filmine dönüþtürene dek.

Bir an gelir sportmen giyimli, saçý baþý daðýnýk, þirin ve çekici tarih öðretmenimiz derslere inek yalamýþ imajý veren yana yatmýþ saç modeli (ben bu saç modelini bir yerden hatýrlayacaðým ama?) ve ürkütücü koyu renk takým elbiselerle gelmeye baþlar. Giyim kodundaki bu ani deðiþim sýnýfa da yansýr. O þirin, daðýnýk, özgür, pasaklý, kendine özgü giyim tarzlarýný yaratan gençleri mumla arar hale geliriz. Siyah pantolon, beyaz gömlek ve siyah kravat. “Eh, bir Heil Hitler! demeniz eksik” dedirten bir görüntü.

Tabii giyim koduna uygun dekore edilmesi gereken davranýþ kodlarý da buna paralel olarak deðiþmek zorunda. Eski tarih öðretmeni yeni komutanýmýz Mr. Ross cenaplarý buyurur.

“Artýk bir slogana ihtiyacýmýz var. Biz bir Dalga Hareketiyiz! Amacýmýz, topluma “özgürlük” getirmek! Toplumdaki bireyleri “özgürleþtirmek”! “ (Ben bu bireyleri özgürleþtirme kavramýnýn kullanýmýný bir yerden anýmsayacaðým sanki? “Biz zulüm gören vatandaþlarýmýza “özgürlük” getirmek istiyoruz. Türban yasasýyla, zulüm gören genç kýzlarýmýz artýk “özgürlüklerini” kazanacaklar.” diyen söylemle ne kadar da benzeþiyor deðil mi? Hadi hayýrlýsý) Mr. Ross cenaplarý söze devam ediyor. “Amacýmýz, özgürleþtireceðimiz bireyler arasýnda “birlik ve beraberlik kurmak” Güçlenmek! Þimdi sizden Dalga Hareketine uygun bir slogan, bir amblem ve bir selamlaþma iþareti bulmanýzý istiyorum!”

Benim sevgili Mr. Rossçuðum sanki önerilerin biraz emir kipine dönüþmüyor mu? Sen eskiden sýnýfla böyle komutan edasýyla konuþmazdýn? Normal ses tonuna ne oldu?

Heyecanla ayaða kalkýp bir þeyler söylemek için debelenen öðrencilerden biri Mr. Ross’a seslenince zýlgýtý yer. “Sýranýn yanýnda dur! Ýlk önce Mr. Ross diye selam ver! (Bu konuþmak için yüksek izinlerinizi istiyorum ulu efendim anlamýna geliyor.) Sonra söyleyeceðini söyle!” Zýlgýtý atan da bizim sümsük Robert. Mr. Ross’un gözde öðrencisi, sýnýf baþkaný pozisyonlarýnda. Sesi soluðu çýkmayan Robert’in sesi artýk karga gibi her yerden duyuluyor. Ýnsaný sinir eden o karga sesiyle bulunduðu ortama tedirginlik titreþimleri yayýyor.

Kraldan çok kralcý tavrýyla, aslýnda korkak, edilgen, kiþiliksiz, kimliksiz, sindirilmiþ bir tip olan Robert, Dalga Hareketinin içinde kendine bir yer açýyor, yeni bir “kimlik yaratýyor”. Silik bir insanken Dalga Hareketi ona bir pozisyon, bir statü, bir kimlik saðlýyor. Problemli, kesinlikle dýþlanmýþ Robert, Dalga Hareketinin içinde var olduðu sürece “baþarýlý”. Baþarýlý olmasý Dalga Hareketine uyum saðlamasýyla doðru orantýlý. Ne kadar çok bu hareketin bir “bendesi” olursa, o kadar çok “baþarýlý” olacak. Robert’in o kýt zekasý bile bunu kavradý. Bütün bunlarý “disiplin” maskesinin ardýna gizlenerek yapýyor. Robert ilk defa hayatýnda kendini “saygý gören” bir “insan” olarak hissediyor. Bunu “þiddet” uygulayarak yapýyor ama olsun. Baðýrarak, döverek, iþkence ederek saðlanan bir saygýnlýk. Ne zararý var? Ýþe yarýyor ya sen ona bak.

Hem Robert þiddeti keyfinden deðil toplumdaki bireyleri “özgürleþtirmek” için uyguluyor. Yani, burada amaç “kutsal”. “Kutsal” bir þey için savaþýlýyorsa her þey “mubahtýr”. Savaþ? Ne savaþý? Heeey savaþtan kim bahsetti? Adaaam sen de. Her þeyi Robert düþünemez ki. Komutan, pardon tarih öðretmeni Mr. Ross ne güne duruyor? Robert’in görevi “düþünmek” deðil. Onun görevi, söyleneni yapmak. Düþünmeyi de daha iyi bilen birilerine býrakmak. Mesela Mr. Ross’a. O her þeyi, herkesten daha iyi bilir. Hem Dalga Hareketini o yönetiyor. Ne deniyorsa yap, düþünmeyi komutana pardon sabýk tarih öðretmeni Mr. Ross’a býrak.

Biz yine sýnýfa dönelim. Slogan arýyorduk deðil mi? Birinin yumurtladýðý veciz cümle pek sevilir. “Disiplinle daha güçlü, birlikte daha güçlü”. Uzay Yolu dizisindeki Klingonlularýn amblemine benzeyen amblem de pek beðenilir. Ýþ kaldý selamlaþma þekline. Onu da Mr. Ross akýl eder. Akýllý adam! Yine Uzay Yolu dizisinden aþýrdýðýný düþündüðümüz selamlaþma kodunu da ekleyince, Mr. Ross hakkýndaki þüphelerimiz doruða çýkýyor. Bir de kollara takýlmasý zorunlu “kolluklar” vardýr ve boyunlara asýlmasý gereken “kimlikler”. Her Dalga Hareketi üyesi, bir birbirini gördüðünde ilk önce bu özel selamlaþmayý uygulayacak, ardýndan birbirlerinin kolluklarýný ve kimliklerini kontrol ederek bir þeyin “unutulmamasýný” saðlayacaklar. Unutmak mý? Böyle bir “kabus” nasýl unutulur?

Sýnýfta tedirginlik belirtileri. Ýlk itiraz Laurie’den (Ece Özdikici) gelir. “Amblem, kolluklar, kimlikler ve þimdi de þu selamlaþma. Bütün bunlara ne gerek var? Biz bir birimizi tanýmýyor muyuz? Neden uzun zamandýr tanýdýðým bir arkadaþýmý gördüðümde o garip selamý vermek zorundayým? Ve kolluklarý takmak? Kimlikler de neyin nesi? ” Laurie olayý fark etti! Farkýndalýk! Aferin Laurie. Bu kýz da ýþýk var.

Cevabý karga sesiyle Robert’ten alýrýz. ““Özgürlük ve eþitlik” için. Biz artýk “eþitiz”. Bu amblemler, kolluklar, kimlikler ve selamlaþma dalga hareketinin bireylerinden biri olduðumuzun bir kanýtý. Herkes, hareket içinde eþittir. Bu eþitlik, bizi “özgürleþtiriyor” ve dalga hareketini de “güçlendiriyor”. Böyle daha “güçlüyüz”. Daha “özgürüz”” (Benim bu hastalýklý özgürlük anlayýþýndan midem bulanmaya baþladý)

Robert’in evlere þenlik mantýðý karþýsýnda, Laurie’nin nutku tutulur. Sadece onun deðil, salondaki herkesin, izleyicilerin de. Okul gazetesinin yazarý sevimli Laurie artýk huzursuz. Artýk eskisi kadar eðlenmiyor. Keyifler kaçýk. Ne oldu Laurie? Neden huzursuzsun? Oyundan çok hoþnuttun. Þimdi ne oldu? Yolunda gitmeyen ne?

Eski sümsük yeni karga Robert’in akýllara durgunluk veren açýklamasýný heyecanla onaylayan ve destekleyenlerden biri de Amy’dir (Ekin Türkmen). Sözde Laurie’nin en yakýn arkadaþý, okul dergisinde beraber yazýlar hazýrladýklarý, en özel sýrlarýný paylaþtýklarý Amy. Sende mi Brutus? Oyunun baþýnda, Nazilerin aðzýnýn payýný bir çýrpýda veren ayný Amy’den mi bahsediyoruz? Ne çabuk deðiþtin Amy? Hani, Nazileri pataklýyordun?

Laurie “ama” diye aðzýný açacak olur ve Amy’den cevabýný alýr. “Evet, Dalga Hareketini destekliyorum. Dalga Hareketinden önce sen hep göze batan, hep sözü dinlenen, daima hep sýnýfýn yýldýzý olarak öne çýkan kiþiydin ama artýk deðilsin. Çünkü Dalga Hareketinde hepimiz “eþitiz”. Ben artýk senin gölgende kalmýyorum. Artýk seni dinlemek zorunda kalmayacaðýz. Bu bize özgürlük getiriyor.” Bastýrýlmýþ kýskançlýk? Sözde eþitlik? Gerçekten mi? Ne kadar eþitsiniz? Sen Amy söylenen herhangi bir þeye karþý gelebiliyor musun? Özgürlük? Mesela, Dalga Hareketinden “ayrýlmak istersen” iddia ettiðin kadar “özgür” olabilecek misin?

Ýþte, bu Laurie için gerçek darbe. Hem de en yakýn arkadaþý zannettiði kiþiden gelen bir darbe. Laurie þimdi kime güvenecek? Sýrlarýný kime açacak? Arkadaþlarýný tek tek kaybediyor. Çevresinde kimse kalmýyor. Yalnýzlýk. Koyu bir yalnýzlýk duygusu. Yalnýzlaþtýrma politikasý. Çember daralýyor. Laurie çaresiz misin? Ama erkek arkadaþýn var. David (Serhan Süsler). Sevimli, uçuk, kaçýk David. Ama artýk o eski David deðil. O da deðiþti. Olsun. O yine de senin erkek arkadaþýn.

Yazmalý. Bu deliliði, bu çýlgýnlýðý birileri durdurmalý. Diðerlerini uyarmalý. Olayýn büyümesine engel olmalý. Bu ancak yazmakla olur. Laurie, diðerlerini uyarmak için okul dergisinde Dalga Hareketinin iç yüzünü anlatan zehir zemberek bir yazý yazar. Bütün þimþekleri üzerine çeker. Artýk o sakýncalý biridir. (Gerçek hayatta da öyle deðil mi? Bakýnýz son yýllarda basýna, medyaya uygulanan akýl almaz baskýlara ve sansüre. Ýþten atýlan gazetecilere, mesela Emin Çölaþan. Susturulamazsa öldürülen onurlu gazeteciler, mesela Uður Mumcu. Yaptýðý bilimsel araþtýrmalar ve yazdýðý yazýlar nedeniyle öldürülen bilim adamlarý mesela, Ahmet Taner Kýþlalý. En küçük eleþtiride bile haklarýnda dava açýlanlar, mesela Tuncay Özkan. Kapatýlmak istenen televizyonlar, mesela Kanal Türk. Kedili masum bir karikatür çizdi diye hakkýnda dava açýlan karikatüristler, mesela Musa Kart ve þu anda yazdýðý yazýlar nedeniyle ceza evinde olan 21 gazeteci. Öldürülen basýn mensuplarý, iþten atýlmakla tehdit edilen sayýsýz gazeteci, yazdýklarý yazý yüzünden yýllarca hapis yatan sayýsýz basýn mensubu. Birden aklýma geliverenler bunlar. Lütfen isimlerini burada geçiremediklerin alýnmasýnlar. Liste o kadar uzun ki yazmaya kalkarsam oyunu yazmaktan vazgeçmem gerekecek.)

Kýzlarýn nefeslerini kesen David. Amy’nin içten içe bayýldýðý David. Laurie’ye olan düþkünlüðü ile bilinen ve aklýnda sadece basketbol olan, eðlenceli David. Ama o eskidendi. Artýk David sadýk bir Dalga Hareketi üyesi. Ýþin garibi Laurie’nin ne yapmaya çalýþtýðýný bir türlü anlamýyor. “Neden söylenenlere karþý çýkýyorsun? Sana ne deniyorsa onu yap. Dalga Hareketinde sorun yaratma! Bak, bizler okulda çok “özeliz”. Dalga Hareketinin bir üyesi olduðumuz için çok “þanslýyýz”. Diðer sýnýflardaki öðrenciler, bizim gibi Dalga Hareketinin üyesi olmaya can atýyorlar. Sana ne oluyor Laurie? Seni bir türlü anlamýyorum.”

“Ben de seni anlamýyorum David. Bu gereksiz kimlikler, bu garip kolluklar, acayip bir slogan, en saçma olaný da þu selamlaþma. Yýllardan beri tanýdýðým arkadaþlarýmý görünce neden o garip selamý vermek zorundayým? O selam olmadan onlarý tanýyamayacaðýmý mý sanýyorsun? Bunlar seni rahatsýz etmiyor mu? Esas hiç birinizin bundan rahatsýz olmamasý korkunç. Ben bu Dalga Hareketinin bir üyesi olmayý artýk istemiyorum. Dalga Hareketinden ayrýlacaðým!”

David sinirlenir. “Yeter artýk! Zýrvalamayý kes!. Kendine gel. Artýk seni diðerlerine karþý ne kadar koruyabilirim bilemiyorum Laurie dikkatli ol.” Hani sevgi her þeyden üstündü? Dalga hareketi öncelikle sevgiyi yutabiliyorsa, bu ne tür bir hareket?

Özgürlük kelimesinin dalga dalga bayrak gibi sallandýðý, sallandýrýldýðý Dalga Hareketinde muhalif seslere pek yer yok galiba. Sevgili Laurie, sesini kýsýverdiler. Hem de sert bir tonda. Biraz daha ileri gitsen, diretsen hani neredeyse dayak yiyeceksin. Yani, sana kibarca “çizmeyi aþma, haddini bil, karþý çýkma” demiþ olmalarý seni rahatsýz ediyor olmasýn sakýn. Bu garip özgürlük anlayýþý, artýk senin bireysel özgürlüðünü “tehdit eder” hale geldi.

Yeni bir emir daha. “Artýk düþüncelerimizi “eyleme” dönüþtürme zamaný geldi. Herkes takým için çalýþmalý. Dalga Hareketini “güçlendirmek” için “yeni üyeler” bulun. Dalga Hareketinin getirdiði disiplin bize hareketimiz için mücadele etme hakký veriyor.” Mücadele? Neye karþý? Kime karþý mücadele? Amacý sadece eðitim almak olan çocuklara karþý neden bir mücadele yürütülsün ki? Siz delirdiniz mi?

Ulu efendi Mr. Ross Dalga Hareketini güçlendirmeye karar verdi. Yayýlmacý bir politikayla, herkesin ilk görevi dalga hareketine yeni üyeler kazandýrmak. Bu kazandýrma eylemi sýrasýnda “ikna yöntemleri” kiþiden kiþiye biraz deðiþebilir ama olsun. Sonuçta, hareketin güçlenmesi için “her þey” yapýlabilir.

Þimdi tüm iþ “kutsal” Dalga Hareketine katýlmalarý konusunda insanlarý “ikna etmek”. Tatlýlýkla ya da deðil. Ýkna edilme yöntemi kiþiden kiþiye deðiþir. Ya güzellikle hiç itiraz etmeden Dalga Hareketine katýlýrsýn, ya da baþýna geleceklere katlanýrsýn. Ýkna etmek için adam da “dövülür”. Eðer ikna edilemiyorsa “öldürülür”. Bizden olmayan, Dalga Hareketine katýlmayý ret eden herkes bizim “karþýmýzdadýr”. “Karþýmýzda” olan herkes “düþmanýmýzdýr”. En iyi düþman “ölü düþmandýr”. Dalga Hareketine ya katýlýrsýn ya da ölürsün!

11 Eylül olayý sonrasýnda oðul Bush’un TV’den yaptýðý açýklamayý anýmsayýn. “Bizim tarafýmýzda olmayan herkes bizim düþmanýmýzdýr ve biz düþmanlarýmýza acýmayacaðýz.”
Mr. Ross’un Dalga Hareketiyle ne kadar da örtüþüyor. Öyle deðil mi? Oðul Bush acaba bu tarihi açýklamayý TV’den yapmadan önce Dalga oyununu izledi mi? Yoksa yaratýcý zekasýný kullanarak irticalen mi konuþtu?

Deney çýðýrýndan çýktý. Artýk bu bir deney deðil. Bu bir “kabus”. Okulda huzursuzluk had safhada. Okul Dalga Hareketine katýlmak isteyen ve istemeyen çocuklar arasýnda ikiye bölünmüþ durumda. Düþman bir kamplaþma var. (Týpký bizim üniversitelerimizde olduðu gibi. Ilýmlý Ýslam politikasýnýn siyasi simgesine dönüþmüþ olan türban taraftarlarý ve türban takmayan Laik Cumhuriyetin ATATÜRK çocuklarý arasýndaki kamplaþmaya benziyor) Dalga Hareketine katýlmaya can atan çocuklar sayesinde hareket çýð gibi büyüyor, sayýlar artýyor, kamplaþmanýn çizgileri giderek keskinleþiyor. Havadaki dehþetin ve þiddetin kokusu genizleri yakýyor. Giderek artan bir gerginlik solunuyor. Patlamaya hazýr bir bomba gibi. Dalga Hareketine katýlmayý ret edenler ilk önce tenha yerlerde ve sonra giderek alenen açýkça meydanlarda dövülüyor. (Þimdilik Üniversitelerde, daha sonra devlet dairelerinde ve sokakta türban takmayý ret eden ATATÜRKÇÜ LAÝK gençler, Türk Mahkemelerinde hakimlerin yüzlerine karþý “þeriat isteriz” diye çýðlýk atacak kadar fütursuzlaþmýþ þeriat yanlýlarý tarafýndan ayný þekilde dövülecekler mi?) Þikayetçi olan velilerin sayýsý giderek artýyor. Þiddet arýk, okul koridorlarýnda, okul bahçesinde, sokakta ve yankýlarý evlerde.

Laurie son kez David’le konuþmayý dener. Ya þimdi, ya da hiç. Biri bu kabusu durdurmalý. Mr. Ross’a gidecek, gerekirse okul müdürüne gidecek. Ama önce David ile konuþmalý. Laurie ne olursa olsun onu hala seviyor. Kendini Dalgaya kaptýrmýþ olan David kiþiliðini Laurie kadar iyi koruyabildi mi? Þüpheli. Onu bir zamanlar, çok deðil sadece Dalgadan önce sevdiðini anýmsayabilecek mi?

“David anlamýyor musun? Yeni üyeler kazandýrma görevi bir çýlgýnlýða dönüþtü. Týpký partilerde ve tarikatlarda olduðu gibi. Dalga Hareketine üye olmazsanýz çok geç kalmýþ olacaksýnýz diye öðrencileri “tehdit ediyorlar”. Bu harekete katýlmazsam ya da katýlmak istemezsem neden geç kalmýþ olacaðým? David anlamýyor musun? Herkes bu Dalga Hareketi denen çýlgýnlýðýn sarhoþluðu içinde. Dalganýn ne olduðunu anlamýyorlar. Kimse neler olduðunun ya da olacaðýnýn “farkýnda deðil”. En önemlisi herkes kendi kiþiliðine ne olduðunun farkýnda deðil? Bize ne oldu David? Herkesin dalgadan gidip gitmeme tercihi olmalý. Bütün öðrenciler dalga tarafýndan “yutulmuþ” gibiler. Dalganýn hangi yönde geliþeceðini tahmin edemezsin. Dalga kontrolden çýkar ve seni yutar. Týpký þimdi olduðu gibi. Bu öðrencilerin hepsi deðerlendirme yeteneði geliþmemiþ çocuklar. Hiç kimsenin dýþlanmadýðý bir hareket olarak baþlayan dalga artýk çýðýrýndan çýktý. Bireylere “özgürlük” ve “baðýmsýzlýk” sloganýyla yola çýkan dalga artýk bizim özgürlüklerimizi “tehdit” ediyor. Dalgaya katýlmak istemeyen öðrenciler bu yüzden dayak yiyorlar. Dalga içinde korkudan herkes birbirini “ihbar ediyor”. Kimse birbiri ile konuþamaz hale geldi. Ýzlediðimiz filmde yaþananlara benzedi. Hani hatýrlýyor musun? Ýlk gün, “Almanya’da toplama kamplarýnda milyonlarca insan yakýlýrken, Alman Halkýnýn neden hiç sesi çýkmamýþtý?” diye sormuþtuk. Çünkü Alman Toplumu bir “korku toplumuna” dönüþmüþtü. Kimse kimseye “güvenmiyordu”. Herkes korkuyor, birbirini ihbar ediyordu. Birlik, beraberlik yoktu. Korkutulmuþ, sindirilmiþ, yalnýzlaþtýrýlmýþ bireylerden oluþan bir “korku toplumuna” dönüþtükleri için karþý çýkamadýlar. Karþý çýkan az sayýda insanýn da sesleri hemen kesildi. Ben, iþte bu yüzden bu Dalga Hareketinden “korkuyorum” ve ayrýlmak istiyorum.”.

“Yeter artýk! Kes þunu! Kendine gel! Dalga Hareketinden ayrýlmak mý? Sen delirmiþsin Laurie!!!”. Laurie karþý çýkýnca tansiyon yükselir. Gerginlik artar. Öfke. Kýzgýnlýk, þiddete dönüþür. David, Laurie’nin üzerine yürür. Ýþte o an. Laurie’ye uygulanan þiddet. Anýn donduðu nokta. David’de þimþeklerin çaktýðý an. David uyandý. Sevgisi üstün geldi. Biz ne yapýyoruz? Nasýl bu noktaya geldik? Bize neler oluyor?

Sadece onlara deðil. Ayný Dalga tarafýndan farklý bir boyutta mesela “ýlýmlý Ýslam” tarafýndan yutulmaya çalýþýlan bizim ülkemize neler oluyor? Biz ülke olarak bu noktaya nasýl geldik? LAÝK TÜRKÝYE CUMHURÝYETÝNDE, nasýl açýktan açýða ýlýmlý Ýslam devleti olma projeleri net olarak konuþulmaya baþlandý? Dalga hareketi bu gücü nereden buluyor? Buna kimler izin veriyor?

Laurie haklý. Ben de korkuyorum. Mesela, LAÝK TÜRKÝYE CUMHURÝYETÝ’NÝN göz göre göre din eksenli bir diktatörlüðe dönüþmesinden korkuyorum! ATATÜRK DEVRÝMLERÝNÝN bilinçli olarak tek tek ortadan kaldýrýlmasýndan korkuyorum. Sürekli anayasanýn deðiþtirilerek delik deþik edilmesinden ve “hukuk devletinin üstünlüðü” ilkesinin tamamen ortadan kaldýrýlmasýndan korkuyorum. Danýþtay’a yapýlan saldýrýnýn ve görevi baþýnda þehit edilen DANIÞTAY HAKÝMÝ MUSTAFA YÜCEL ÖZBÝLGÝN’ÝN kasýtlý olarak “unutturulmaya” çalýþýlmasýndan korkuyorum. “Danýþtay, Sayýþtay ve Yargýtay’ýn” tek bir elde toplanarak “Yargý, Yürütme ve Yasamanýn” dini politikanýn hizmetine sunularak “iþlevsizleþtirilmesinden” korkuyorum. Mesela bir Cumhuriyet kýzý olarak, “özgürlük” ve “eþitlik” sloganlarý eþliðinde, kiþisel “özgürlüðümü kaybetmekten” korkuyorum.

Þiddetle tanýþanlar sadece öðrenciler deðil. Öðretmenler odasýnda, öðretmenler arasýnda da huzursuzluk hakim. Müzik öðretmeni Christie aklýný kaçýrdýðýný düþündüðü eþi tarih öðretmeni Ben Ross ile ne yapacaðýný bir türlü bilemiyor. Onu uyarmalý. Bu saçmalýða bir an önce son vermek için onunla konuþmalý. Christie’den önce okul müdürü Müdür Owens (dönüþümlü olarak Metin Coþkun veya Faruk Akgören) davranýr ve eðer bu saçmalýða bir son vermezse, iþine son verileceðini söylemek zorunda kalýr. Gergin ortamdan sinirleri bozulan Christie, bir an önce kocasýyla konuþmak zorundadýr. Tabii önce kendi evine girebilirse. Kendini Dalgaya fazlasýyla kaptýrmýþ, “kraldan çok kralcý” kargamýz Robert tarafýndan fiziksel olarak engelleniyor. Robert gemi azýya aldý. Kendini Mr. Ross’un özel korumasý sanýyor. Koruma? Mr. Ross neden korunmaya ihtiyaç duysun ki? Niye karþý koruma? Kime karþý koruma? Düþman kim? Koruma görevine, kendi kendisini tayin eden Robert’ten bu cevaplarý almak imkansýz. Çünkü cevabý kendisi de bilmiyor. Bildiði tek þey, Mr. Ross’u korunmasý gerektiði. Ýyi de kime karþý? Pahalý barlarda kapýda bekleyen ensesi kalýn güvenlikten hiç farký yok. Kendi evine girmeye çalýþan Christie’yi bir güzel benzetiyor. Filmin koptuðu an. Christie kocasýna resti çekiyor. “Ya þu kahrolasý deneyi hemen bitirirsin, ya da ben bitirmesini bilirim”.

Bunu okul olarak deðil, bir ülke olarak düþünün. Mesela, bazý düþünceler çerçevesinde iki düþman kampa bölünmeye çalýþýlan bir ülke? Din gereði olduðu ileri sürülen bir bez parçasýný yasalaþtýrmak isteyen azýnlýðýn yönetici sýnýfý ile sað duyuyu elden býrakmamaya kararlý çoðunluðun yani LAÝK ATATÜRK CUMHURÝYETÝNE ve DEVRÝMLERÝNE gönülden baðlý halkýn karþý karþýya geldiðini düþünün. Mesela üniversitelerde, okullarda, resmi devlet dairelerinde, Devletinin Meclisinde, sokaklarda, fabrikalarda, tersanelerde, iþ yerlerinde, kurtarýlmýþ bölge ilan edilen ve radikal dini kesimin gettosu haline gelen mahallelerde “mahalle baskýsý” adý altýnda estirilen terör dalgasýný hayal edin. Bundan ala “Dalga Hareketi” mi olur?

Artýk þiddet telaffuz edilmiyor bizzat yaþanýyor. Gerekçesi inanýlmaz. “Herkes takýmýn kazanmasý için çalýþmalý. Dalga Hareketine katýlýnca, bireylerin düþünme dertleri de ortadan kalkacak. Sadece lidere itaat etmek yetecek. Týpký bir dini tarikata girmek gibi.”

TIPKI DÝNÝ BÝR TARÝKATA GÝRMEK GÝBÝ! Sen bir harikasýn Ron Jones. Gerçek hayattaki tarih öðretmeninden bahsediyorum. Aklýnla bin yaþa. Benzetmeyi iyi buldun. “Dini bir tarikata girmek gibi bir þey bu!”.

Christie, güç bela girebildiði evinde kocasýný silkelerken dýþardan bir çýðlýk duyulur. MR. ROSSSS! Laurie’nin sesi. David’le birlikte gelmiþler. Tek istekleri var. Dalga Hareketi denen bu saçmalýðý durdurulmasý.

MR.ROSSS LÜTFEN EFENDÝM, ÇOK GEÇ OLMADAN BU SAÇMALIÐI DURDURUN!

ÝÞ ÇIÐRINDAN ÇIKTI!

BÝR AN ÖNCE BU KORKUNÇ OYUNU DURDURMAZSANIZ ÇOK KÖTÜ ÞEYLER OLACAK.

Çýðlýk çýðlýða, dehþet içinde, gerçek bir dehþet. Korkudan ikisinin de kaný donmuþ. Oyun olduðu halde benim bile kaným dondu. Ya ülkede, sokakta, gerçek hayatta yaþananlar? Gerçek hayattaki Dalga Hareketi daha korkunç deðil mi? Üstelik bunu yaþarken farkýnda olmamak. Kan uykusuna yatmak. Yani, Dalga tarafýndan yutulmak. Farkýndalýðý olmamak. Týpký yavaþ yavaþ ýsýtýlan bir kabýn içindeki kurbaðanýn haþlandýðýný “fark etmeden” haþlanmasýna benziyor. Ya gerçek halk, onlar ne yapsýn? Köylüler, iþçiler, memurlar, esnaf, emekliler, öðrenciler, öðretmenler, doktorlar, hakimler, savcýlar, akademisyenler, bilim adamlarý, sanatçýlar, yazarlar, gazeteciler, ülkenin aydýn okumuþ kesimi, sýradan insanlar. Bu ülkenin vatandaþlarý. Onlar nereye gitsin? Gidecek bir Mr. Ross yok. Gidecek bir Müdür Owens yok. Onlar ne yapsýn? Sað duyu neyi emrediyor?

Sokaktaki halk. Yeni çýkarýlan yasa tasarýsýna karþý çýktýklarý ve yasal haklarýný aramak istedikleri için dövülen memurlar, dondurucu soðukta iþ yerlerinin yabancý sermayeye satýlmasýný protesto ettikleri için üzerlerine tazyikli su püskürtülen iþçiler, elindeki TÜRK BAYRAÐINI son ana kadar tazyikli su atanlara karþý dimdik yukarda tutmayý baþaran TÜRK ÝÞÇÝSÝ, “yan gelip yatma yerinde” teröre kurban verdikleri evlatlarýnýn hesabýný sormak için sokaða çýkan ve bu yüzden dayak yiyen þehit anne ve babalarý, türbana alet edilen üniversite yasasýný protesto ederken yerlerde sürüklenen ATATÜRK gençliði, halkýn haber alma özgürlüðü için çalýþan ve bu sýrada etkili ve yetkililerden dayak yiyen, tehdit edilen, engellenen, kameralarý kýrýlan basýn mensuplarý.

MR. ROSS NEREDESÝNÝZ? BU OYUNU DURDURUN!

Laurie ve David þanslýlar. Gidecekleri bir Mr. Ross vardý. Oyunu durdurmasý için yalvaracaklarý ve oyunu durdurabilecek bir Mr. Ross vardý. Ya ülkedekiler?

Ya bizler? Ülkemizde sahnelenen Dalga Hareketini nasýl durduracaðýz?

Artýk düzenli aralýklarla Anýt Kabir’i ziyaret etmek maalesef yeterli deðil. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN iþaret ettiði yolda yürümek gerekecek. Ýþin en baþýna dönerek, SÖYLEV’i yeni baþtan okumak ve sindirmek gerekecek.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN mirasýný emanet ettiði gençliðe seslendiði, “GENÇLÝÐE HÝTABESÝNÝ” bir kez daha dikkatle tane tane okumak, yüreklere, ruhlara, beyinlere kazýmak ve ona göre bir program yapmak gerekecek.

Oyunun bu noktasýnda düðüm nasýl çözülür? Mr. Ross ne yapar? Evet ne yapar? Ya Laurie, David ve diðerleri. Olayýn farkýnda olanlar ve olmayanlar. Dalga hepsini birden yutacak mý? Yoksa birileri olaya dur mu diyecek? Dalga Hareketi sahneden sokaklara taþýyor. Olay artýk sadece Laurie ya da David’in sorunu deðil. Bizim de sorunumuz. Çünkü Dalga Hareketi doðrudan bizi de etkiliyor. Peki, biz ne yapacaðýz? Koca bir toplum bu Dalga’ya izin verecek mi? Ýzin verecek miyiz?

Ýþte bu noktada, bütün sorularýn yanýtlarý Dalga Oyununda gizli. Laurie, David ve diðerleri sorularýnýn yanýtlarýný alýrken, kendi gerçeðiyle yüzleþme cesareti gösteren ve bunun için “risk alan” izleyici de kendi yanýtlarýný buluyor.

Dalga Oyunu, gerçek anlamda baþarýlý bir ekip çalýþmasý. Sahnede oynayan oyuncular kadar sahne arkasýný da alkýþlamak gerekiyor. Oyunda emeði geçen iþin mutfaðýndaki ekip için de birkaç kelime etmek lazým. Dalga, son derece sade bir dekorla sahneye konuyor. Ali Cem Köroðlu, dershane iskemleleri ve bir öðretmen masasý ile baþarýlý bir sýnýf kompozisyonu çizmiþ. Tekerlekli iskemlelerin kullanýmý, dekorun hýzla deðiþerek sýnýfýn kýsa bir sürede kütüphaneye dönüþmesini saðlýyor. Akýllý panolarla bir anda kendinizi Ross’larýn oturma odasýnda, oradan kütüphanede ya da dýþarýda açýk alanda farklý bir mekanda bulabiliyorsunuz. Gündelik hayatý yansýtan kýyafetleri, oyunun temposuyla birlikte deðiþerek dönem kostümlerine geçiþ yapan Nalan Türkoðlu baþarýlý. Þiddete, korkuya, oyunun dönüm noktalarýna ve duygusal iniþ çýkýþlara vurgu yapma konusunda Kemal Yiðitcan ýþýk tasarýmýný iyi kullanýlmýþ. Oyunda kullanýlan müzikler ise Targan Türe imzasýný taþýyor.

Dalga Hareketi ve sonuçlarýyla ilgili bilmek istediðiniz her þeyi, Donkiþot Tiyatro’nun, Kenter Sahnesi’nde sergilediði “Dalga Oyununda” bulacaksýnýz. 13 Aralýk 2007 tarihinde Türkiye Prömiyerini yapan Dalga Oyunu, Mart ayý boyunca her Salý ve Çarþamba akþamý Ýstanbul Kenter Tiyatrosu’nda “risk almaktan korkmayan” izleyicilerle buluþmaya devam edecek. Donkiþot Tiyatro Dalga Oyunuyla, Nisan ayýndan itibaren Anadolu turnesine çýkýyor.

Sýcak suyun ýsýsýna alýþan kurbaðalardan biri olmaktan sýkýldýysanýz, mesela bir “risk alýn” Dalga Oyununa gidin.

Sýcak su kabýnda ýsýtýlarak kaynatýlan ve akþam yemeðinde “beyaz efendilere” servis edilen zavallý kurbaða ile ayný kaderi paylaþmayýn. Belki zýplayýp sizi haþlamaya çalýþan o sýcak su kabýndan kurtulabilirsiniz. Hala böyle bir þansýnýz var. Mesela, Dalga Oyununa gidebilirsiniz. Gerçeklerinizle yüzleþip sizi þampanya eþliðinde gövdeye indirmeye çalýþan “beyaz efendilere” sürpriz yaparak, birilerinin akþam yemeði olmayý “ret edebilirsiniz”. Risk alýn, hayatýnýz renklensin, haþlanmýþ kurbaðaya dönmeyin ve birilerinin akþam yemeði olmayýn.

Son söz, gerçek hayattaki tarih öðretmeni Ron Jones, bizim sabýk tarih öðretmeni Ben Ross, Alman yazar Reinhold Tritt ve Donkiþot Tiyatro oyuncularýnýn.

“Dünya, kötülük yapanlar deðil, seyirci kalýp hiçbir þey yapmayanlar yüzünden bu haldedir.”



.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Tebrikler
Gönderen: ceren burçak dað / Ýstanbul/Türkiye
26 Þubat 2008
Gerçekten çok güzel bir konu üzerinde durmuþsunuz. Oyunu ben de izledim, hatta kitabýný da okudum. Ne yazýk ki kitap Türkçe'ye çevrilmemiþ, orijinal metni yurt dýþýndan getirtmek gerekiyor. Okumak da ayrý bir zevk veriyor bu kurguyu. Her þeyden ötesinde gerçek olmasý insaný daha derinden sarsýyor- herkesin küçük birer faþist olduðu bu ortamda insanýn kendinden bile korkmaya baþlamasý hiç zor bir þey deðil. Bana bazý yönleriyle William Golding'in Sineklerin Tanrýsý'ný hatýrlatmýþtý :) Tebrikler yazýnýz çok güzel olmuþ ellerinize saðlýk. Ceren




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum ve birey kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Franca Rame ve Dario Fo"dan Büyüklere Masallar : Japon Kuklasý
Ýçimden Çýkan Küheylan...
"Ýþi Kapmak" Ýçin Ne Kadar "Ýleri" Gidebilirsiniz? Metot Oyunu Sýnýrlarý Zorluyor!
That Face : Aynada Gördüðün "O Yüz" Kim?
Ýçimizdeki "Boþ Þehir"ler...
Þiddet Çaðýnda, , "Þiddet Seviciliðine" Bir Güzelleme : "Barut Fýçýsý"
"Ýzmir Kukla Günlerinde", "Karþýyaka Ragýp Haykýr Sahnesinde" Baþýma Gelenler…
Franca Rame ve Dario Fo"dan "Kadýn Oyunlarý" ve Zeynep Nutku
Sumru Yavrucuk ve Bütün Umudunu Tüketmiþ "Umutlara"...
Alice ve Dante'nin Ýmkansýz Birlikteliði

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Öpülesi "Yastýk Adam" Öyküleri : Kayýp Ruhlara Masallar
Para Aðaçta Yetiþmiyor Pinokyo!
Dario Fo"dan "Bir Anarþistin Kaza Sonucu Ölümü"
Ferhan Þensoy"dan 2019 Türkiye Fotoðraflarý
Dumana Boðulan "Romeo ve Juliet"
Ben, "Çýplak Memelerini Deðil" Dansý Ýzlemeye Geldim!
Tiyatronun Yýkýmdan Önceki Son Oyun: "Peron" Siz Hayatýnýzýn Kaçýncý "Peron" Undasýnýz?
Söyleyecek Sözü Olan Oyunlar…
Genco Erkal'dan "Yaþamaya Dair "" …
Siz Hiç Modayý Takip Etmez Misiniz? Marx Þimdi Çok Moda! Takunyalý Sadaka Ýmparatorluðu Yýkýlýyor : Kapitalizm Öldü, Yaþasýn Marx!

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.