"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
- Kızlaaaaaarrrrrr ! Obama’ yı gördünüz mü ? - Aaaa ! Obama yine mi Türkiye’ ye gelmiş ? Yaşasıııın ! Nerde nerde ? Hadi biz de gidelim, yakından görelim. - Yok canım, ne gelmesi ! Daha minderi bile soğumadı. Hani geçen hafta gelmişti ya , görmediniz mi? - Gördük gördük. Ayyy ! Ne kadar yakışıklı. Şöyle azıcık kilo alsa, daha yakışıklı olur. Çok değil, iki – üç kilo yeter. - Bence de……..Hem alçak gönüllü , hem yakışıklı, hem tatlı dilli. Süper bir adam, süper. Süper güce süper başkan nasıl da yakışmış. - Erdoğan’ a ne kadar samimi davrandı, bir ara elini bile tuttu, uzun süre bırakmadı. Övgüler yağdırdı Erdoğan ’ a. Artık sırtımız yere gelmez Obama sayesinde. Bizi çok seviyor. - Benim Hüseyin çok mutlu. Obama’ yı pek sevdi. Kocam öyle herkesi sevmez. - Neden mutlu ki ? - Neden olacak, sebep Obama …..Adaşım adaşım deyip duruyor Obama için. - Adaşım mı ? - Evet, adaşım…Obama’nın göbek adı Hüseyin’miş ya, eee bizim beyin adı da Hüseyin değil mi , o nedenle mutlu. Adam’ ın adı yeter, deyip duruyor. Barak HÜSEYİN Obama, Barak HÜSEYİN Obama diyor da başka bir şey demiyor…. Barak Hüseyin Obamalaştırabileceklerimizden misiniz, Barak Hüseyin Obamalaştıramayabileceklerimizden misiniz , diye bir tekerleme bile uydurmuş. - Sokak kedisini sevdi, eliyle okşadı. - O bir şey mi ? Camiye girerken, adamcağız ayakkabılarını çıkardı. Çorapla dolaştı camide. - Canım yaaaaaaa ! Keşke biraz daha kalsaydı Türkiye ’ de. Belki, bizim kasabaya bile gelirdi. - Çok Müslüman adam. Ezan vaktini bile dikkate aldı konuşurken. Hacc ’ a bile gider mutlaka, ya da Umre’ ye. Hamdolsun ki Müslüman bir ABD başkanımız var. - Top seslerinden ürkmüş garibim. İnsan, bir haber verir adama. Ne ayıp şey…İnsan; ” Sayın Obama, şimdi şerefinize top atışı yapılacak, boş bulunup da sakın korkmayın.” demez mi ! Canım yaaaaa, nasıl üzüldüm haline. Adamcağız nasıl zıpladı korkudan. Eğer kırk güne kadar ölürse Allah korusun, o topçulardan bilirim. Hiç misafire böyle kabalık yapılır mı ! Cık cık cık ! O sırada bir tv kanalında haberler başlamıştır. Spikerin sesi duyulur: “ ABD başkanı’nın Türkiye’den 4 isteği var. 1) Heybeliada'daki Ruhban Okulu'nu açmanızı bekliyoruz. Zaten AB sürecinde bu yolda gidiyorsunuz. 2) Ermenistan sınırını açmanızı bekliyoruz. Bunu yapmanız çok şık olur. 3) Ermeni meselesi ve soykırım iddiaları konusunda tarihinizle yüzleşin. Her ülkenin geçmişinde sorunlar vardır. Bunda kötü bir şey yoktur. 4) Türkiye'nin Kürtlerine eğitim ve diğer imkânların sağlanmasını bekliyoruz. Bugüne kadarki olumlu açılımlara ekler yapılmalı.” - Kesin yalan haber….Erdoğan’ı n “ Almayın, okumayın ” dediği medyanın uydurmasıdır. Obama bunları isteseydi, hepimiz duyardık. Kameralar, gazeteciler sürekli peşindeydi. Böyle şeyler isteseydi Türkiye’ den, mutlaka birileri duyardı. Kim bilir belki de tercüman kız yanlış tercüme etti. Spikerin sesi: “ Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, Meclis’ te Heybeliada Ruhban Okulu’ nun açılmasını net şekilde dile getiren Obama’ ya, “ Onun söylemesi bir şeyi değiştirmez. Bu, bizim sorunumuz ” dedi. - Şiddetle kınıyorum bakan beyi .Türkiye’nin kedisini bile seven adama böyle şey denir mi ? Ne ayıp. - Madem istiyor Obama, açsınlar ruhban okulunu. Okulun kötüsü olur mu hiç ! “ Bir okul açmak, bin hapishane kapatmaktır.” derler. Spikerin sesi: ABD Başkanı Obama’nın Afganistan’da savaşacak 800 - 1000 Mehmetçik istediğini söyleyen Türk - Amerikan Konseyi Başkanı James Holmes, " Paylaşılan risk ve sorumluluklar dikkate alındığında ABD’ nin muharip asker istemesi mantıklıdır " demiş. Holmes , bu konunun gündemde olduğunu söylemiş. - İftira atıyorlar. Siz kendi ağzından duydunuz mu Obama’nın ? Ben duymadım….Ayyyy ! Şu basın, çok uydurukçu , çok !....Obama inşallah duymaz bu yalan haberleri. Kahrolur zavallıcık. Hem küser bize, bir daha da gelmez. Kadınlar, Obama’nın eşini eleştirmeye başlamışlardı ki, bir baktım benim köşemdeki yerim dolmuş. Ben de ayağımı yorganıma göre uzatıyorum, sözlerimi burada noktalıyorum. Bir atasözü aklıma geldi : “ Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu. “…Ne alâkası varsa.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |