İnsan kendini bilmeli. Gerçeği keşfetmeye yaramasa da, yaşamayı öğretiyor. Ve bundan daha güzel birşey yok. -Pascal |
|
||||||||||
|
Millet ekmek derdinde ama hükümet asker ile uğraşıp duruyor. Asker kim? Benim kardeşim, senin baban, onun annesi, birinin amcası, diğerinin arkadaşı.. Sen askersin, benim en candostum asker, kızkardeşimin kocası asker, bacanağım asker.. Asker bizden, asker biziz. Burdan bakarsak HEPİMİZ ASKERİZ. Bu ordunun askeri MARS gezegeninden gelmiyor. Bu askerler subayı, astsubayı ve eri ile bizim toprağımızın çocukları. Bu ordu bizim sınırlarımızı koruyor. Başını gece yastığa güvenle koyabiliyosan, bunu sınırlarında -15 derece gece ayazında lapa lapa kar yağarken, açık havada, altında kar-üstünde kar-her yanı kar nöbet tutan askere borçlusun. Dünyanın en iyi askerlerini ve en güçlü ordularından birini bu cehennem gibi coğrafyada bir kale gibi eğitmiş subay-astsubaylara-uzman askerlere borçlusun. Piyasada askere dil uzatanlar var, piyasada PEYGAMBER Ocağına “dini nedenlerle” asker olmak istemeyenler var. Bunlar piyasanın malları. Parayı verip alırsın. Paraları ödenmiş ve satın alınmışlar. Bugün İktidar ve Asker cepheleri var. İktidar cephesi ABD-AB destekli F tipi cemaatçilerin cephesi. Asker cephesi vatanseverlerin cephesi. Hemen itiraz etmeyin yav. Gerçek bu. Cepheleştik. Ortada kalmak gibi bir seçeneğiniz olduğunu düşünüyosanız tekrar düşünün. Sonuçları geleceğiniz üzerinde etkili olacak bir mücadelenin yaşandığı bu dönemde tarafsız kalmak demek kendinizden vazgeçmek demek. Neysek oyuz, hayattaki yerimizi kabul etmek zorundayız. Efendim diyorlar “sen darbecisin, demokrat değilsin”.. Ben lafı kıvırmayı sevmem, rengimi ve düşüncemi saklamaya da hiç gerek duymam. Yüreği olan özünü inkar etmez. Ben vatanseverim. Bu ülkeyi, bu toprakları, tarihimi, bayrağımı, İstiklal Marşımı seviyorum. Bugün içinde bulunduğumuz şartlarda Türkiye'yi seven bir insan ile demokrasiyi seven bir insanın duracağı yer Türk Silahlı Kuvvetlerinin yanıdır. “Efendim TSK darbeci.. Kaç tane darbe yaptı..” diyolar. Yapılan darbeleri biliyoruz.. Yanlış söyledim. Darbe yapıldığını çoğumuz biliyoruz ama çoğumuzun BİLMEDİĞİ bu darbelerin nasıl yapıldığı. Hiçbir darbeyi haklı çıkaracak değilim-darbelerin en haklısının bile büyük yanetkileri vardır ki bu zararları olmasa bence AKEPE çoktan kütletilmişti.. Ama ben Darbelerin ardında saklananları işaret etmek zorundayım. Tembellik etmeyin ve biraz internet karıştırın darbeler ne zaman, kime, hangi şartlarda yapılmış. Hangi hükümetlere karşı ne şartlarda yapılmış.. Darbeler neyi MASKELEMİŞ? Darbe kocaman bişeydir. Tarihte geriye doğru baktığında bir darbeyi görürsün ama onun altında ezilen bir başka gerçek daha vardır. Maskeli Bir Gerçek. Ezildiği için mutlu ve gülümseyen bir gerçek.. Ben size şu kadarını söyleyeyim; Türkiye tarihindeki darbelerin tümünü darbe ile yerinden edilen SİVİL İKTİDAR DAVET ETMİŞTİR. Ülkeyi beceriksizlikleri, duyarsızlıkları, acemilikleri, gafillikleri, bencillikleri, kibirleri, soygunları ve hoyrat yönetimleri ile germiş germiş germiş ve sonunda CAAART diye film kopmuştur. İnanmayan araştırsın. O çok lafı edilen “demokrasi” darbeler gelmeden önce ne durumdaymış? Sivill yönetimler o darbeler gelirken ne yapıyormuş? İktidar ve muhalefet ne yapıyormuş? Efendim, bu çağ 21. yüzyıl. 2010 yılının içindeyiz.. 2010.. Boru değil koca bir BİNYILI devirip yeni bir BİNYILa girdik.. Bu çağ yeni bir çağ.. Dört yıldan dört yıla, seçim zamanında sandığa gitmek artık yeterli değil. Keşke hayat bayram olsaydı da sadece seçimden seçime politikayla yüzleşmek zorunda kalsaydık ve sadece kendi günlük hayatımızın ayrıntılarıyla uğraşıyor olsaydık. Ne yazıkki durum öyle değil. Mükemmel bir dünyada yaşamıyoruz. Bu dünyada gelişmiş teknolojinin de etkisi ile 7gün/24 saat MEDYA denen zıkkımın ağır bombardımanı altındayız. O medya ki artık iktidar denen şeyin ve büyük Küresel Sermayenin pençesinde.. Onlar ne isterse onu yapmaya mahkum. Özgür medya yok-medya artık HOLDİNGLEŞTİ ve ticaret yapıyor. Medya artık büyük patronların elinde ya da büyük para efendilerinin himayesinde.. Medya artık habercilik değil ticaret yapıyor. Medya artık çıkar sağladığı iktidarların borazanlığını yapıyor. Hepimiz artık çok daha dikkatli olmak zorundayız. Her okuduğumuz satır ve ekrandaki her bir kare görüntüyü çok iyi düşünmek ve tartmak zorundayız. Bir haber, bir yorum, bir analiz, bir yazı (hatta burada yazan bu satırları) okuduğumuzda oradaki konunun diğer taraflarına dair de bilgi sahibi olmak zorundayız. Rahmetli Uğur Mumcu söylemiş sanıyorum, hani; Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olunmaz. Diyeceksiniz ki “işim gücüm yok da bunları mı takip edecem. Veririm oyumu babamın partisine.. Ya da ağzı iyi laf yapan birine.. Ya da en çok oyu alacak gibi görünen bir partiye.. Ya da müslüman(!) bir partiye..” Ben diyorum ki etmeyin eylemeyin. Kendinizi düşünmüyorsanız çocuğunuzun, torununuzun geleceğini, nasıl bir Türkiye'de yaşayacağını düşünün.. Bugün yaşadığımız dünyada bir yandan babamıza bile güvenmememiz gerektiğini hepimiz söylerken bir yandan SALAKÇA biçimde Televizyon ve Gazetelerde-Haberlerde her duyduğumuza Allah Kelamı gibi hemen inanıyoruz. Lütfen gözünüzü açın ve hikayenin her iki tarafını da dinleyin. Lütfen gaza gelip her oltaya atlamayın ve adım atmadan önce cidden bir bakıp nereye basmakta olduğunuza bir göz atın.. 1938 yılından sonra bu ülkede hiçbir şey yolunda gitmedi.. Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında 1950'lerden başlayarak Türkiye'de işler hiç iyiye gitmedi ve hep başaşağı gitti. Bugün demokrasi şehidi gibi pompalanan Menderes ve Menderes iktidarının Türkiye'ye en büyük ikramı Amerika'yı Türk siyaset hayatına ve Türk Seçim sistemine sokmak olmuştur. İnanmayan hemen şimdi açsın google'ı bir arama yapsın. Bakın “Menderes demokrasi” gibi vs. anahtar kelimeler ile karşınıza neler çıkacak.. Basını susturan, parayla kalemşör satın alan, muhalefeti ve anayasayı silindir gibi ezmeye çalışan bu Egeli Toprak Ağası kendisi gibi ağaları kollamış ve çiftçiye-işçiye giden musluğu kısarken o suyu kendisi gibi olan kodamanların çeşmesine akıtmıştır. Demokrasi şehidi diye birini kakalamaya çalışacaksanız listenin en son sırasında Menderes olmalıydı. Menderes'ten sonra da siyaset hiç durulmadı. Darbeler, koalisyonlar, erken seçimler.. Bir kez ABD etkisi hem Siyasete hem de Türk Ordusuna girmişti.. Siyaset artık ABD'nin kurup desteklediği partilerde ABD'nin seçtiği liderlerin eliyle yapıldı. ABD senaryo gereği yeri geldikçe halkın gazını kontrol altında tutmak ve ülkeyi bir sonraki şekline sokmak için Ordu içindeki adamlarını ve siyasetteki aktörlerini ustaca kullandı. ABD başka ülkelerin iç siyasetinde at oynatmakta çok ustadır. CIA dünyada yapılmış askeri darbelerin neredeyse tamamında perde gerisinde maskeli biçimde Operadaki Hayaleti oynar. En son 1980 darbesine gelelim.. Darbe uzmanı değilim ama denklemin bazı elementlerine ve sonuçlara bakarak denklem içindeki bilinmeyenlere ulaşmanın da yöntemleri var. Mesela insanın burnunun gücüne benim korkunç bir saygım vardır. Burun ve koku alma mekanizması insanın her daim en öncelikli uyarı-savunma önlemi olmuştur. Burnunuz iyi koku alıyorsa bir tehlikeyi çok uzaktan fark edip önlem alabilirsiniz. 1980.. Darbe olmuş.. Sokaklar kan akarken kan durmuş.. Uzun uzun 1980 üzerine ahkam kesmeye gerek duymuyorum-benim işaret edeceğim yer 1980 sonrası yeni Anayasa'nın Türk Halkına attığı KOCAMAN KAZIK. 1980 sonrası Anayasa ne yazıkki Türk halkının pekçok demokratik hakkını kullanılmaz hale getirmiş ve göstermelikleştirmiştir. Siyasi partiler yasasından seçim kanunlarına ve sendika yasalarına kadar pekçok alanda gerileme olmuştur. Türk halkının kendini yönetme ve Hükümetlerden hesap sorma gücü göstermelik hale gelmiş, Türk Halkı, İşçisi ve Gençlik BASTIRILIP SUSTURULMUŞTUR.. Ne yazık ki bu darbe sivil iktidar döneminde sokaklarda akan kanı durdururken aynı anda ülkenin geleceğine de tırpan vurulmasında ARAÇ olarak KULLANILMIŞTIR. Darbe.. Askerin Yönetime El koyması.. Hani şu çok tartışılan kanun maddesi var.. Ünlü madde. Bütün darbelerin anası gibi görülen madde.. TSK İç Hizmet Kanunu: Madde 35: Silahlı kuvvetlerin vazifesi : Türk Yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır. Bu madde kalkarsa asker darbe yapamaz diyorlar. Gülüyorum. Cidden asker bu maddeye dayanarak mı darbe yapıyor? Yoksa asker darbe yapıyor ve kılıf uydurması gerektiğinde kılıf zaten orada mı oluyor? O kılıf olmasa darbe olmayacak mı? O madde olmasa asker “işler çığırından çıktı, böyle gitmez, gidişe el koymaktan başka çare yok” ya da “benim darbem geldi, hadi darbe yapalım” dediğinde sanki bunu YASAL bir kılıfa uydurmaya çalışacak. Türkiye'nin ve dünyanın darbelerine bakın lütfen, darbe YASA ile yapılmaz. Darbe GÜÇ ile yapılır. Gücün varsa, ortam sana bu gücü veriyorsa darbe yaparsın, yaptıktan sonra da kılıf uydurması kolay-güç sana yetkiyi vermiştir. Hoşunuza gitmemiş olabilir bu yazılan satırlar ama kusura bakmayın gerçekler böyle. Darbe yasa ile değil güçle yapılır, yasa sadece bir kılıftır, o olmazsa başka bir kılıf bulunur. Bunu TSK İç hizmet Kanunu 35. Maddesi ile uğraşan Piyasa Çocukları da biliyor.. Düzeltiyorum, onların çoğu bu kadar akıllı değil, ama onların parasını ödemiş olanlar bunu biliyor. 35. madde üzerindeki tartışmalar sadece Vatansever Kanadın direncini kırmaya-gücünü denemeye yönelik manevralar. Bugün Türkiye cumhuriyetinde bir GÜÇ SAVAŞI var. Bu yaşadığımız AKEPEli yıllar NORMAL Yıllar değil. Savaş Yılları bunlar. Savaş yıllarında bir Devlet ve onun Hükümeti sadece Savaşa odaklanır. Önceliği ve biricik emeli düşmanına karşı zafer kazanmaktır. Bu yolda vatandaşın acılar çekmesi kaçınılmazdır, zayiatlar ve şiddet kaçınılmazdır. Savaş ekonomisi ve savaş propagandaları sivil yaşamın bütün kimyasını altüst eder. Bu manzara bugün yaşadığımız günlerdir. Bugün ülkede kesinlikle bir DARBE tehlikesi vardır. Ama bu DARBE tehlikesinin kaynağı ASKER yani TSK değildir. Bu DARBE SİVİL bir darbedir. Bu YEŞİL DARBEdir. Bu darbeye karşı direnen en önemli GÜÇ Türk Ordusudur. Darbeci olmakla suçlanan Türk Ordusu şu anda CEMAATÇİ-ARAPÇI-AMERİKANCI saldırı karşısında Türkiye'de DEMOKRASİnin ve Türk Halkının en önemli savunucusu durumundadır. Bugün cerayan etmekte olan bu savaş bir DAYANIKLILIK savaşıdır. Savaşta yerine göre taktikler değişir. Saldırırsın, savunursun, geri çekilirsin, akınlar yaparsın, uzaktan bombalarsın, psikolojik harp yaparsın, yıldırma ve yıpratma taktikleri uygularsın. Bugün Türk halkının elinden çok partili demokratik sistemi alıp yerine dikta ve tekpartili yönetimi getirmeye çalışan iktidar TSK'ya karşı bütün bu taktikleri kullanıyor. TSK armut mu topluyor? AKEPE Muhalifleri bugün özgür Türkiyenin en büyük umudunun ve en büyük savunucusunun Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunun bilincinde. Pekçoğu; sokaktaki vatandaşların da pekçoğu “Artık yeter” diyor. Çünkü bıçak kemiğe dayandı. Bu iktidar gitsin istiyorlar. Ve hala koltuğa KENE gibi yapışmış halkın kanını emen bu iktidar orada dururken umutsuzlukları, çaresizlikleri, yoksullukları, ezilmişlikleri, sahipsizlikleri “ASKER Göreve!” sözleriyle beden buluyor. Halk bu iktidardan KURTULMAK istiyor. TSK da bunun farkında.. TSK zaten buna karşı savaşıyor. Ama TSK biliyor ki askeri bir müdahale her zaman olduğu gibi sadece o anı belki kurtaracak ama GELECEKTE daha başka ve hatta belki daha büyük sorunlara neden olacak. Asker şu anda savunmada. Asker şu anda “dayanıklılık” kartını oynuyor. Asker dişini sıkıyor. Asker oyuna gelmiyor. Asker aldığı darbelere karşı kendini savunurken bu savaşta yara aldığının farkında ama SEÇİMLERE kadar buna dayanmak için kendini zor tutuyor. Halkın haykırışlarına sağır değil ama AKEPEnin eline bir sonraki seçimlerde MAZLUM KOZUnu vermemek için kendini tutmak ve bütün darbelere savunma pozisyonunda katlanmak-dayanıklılığı ile karşı tarafı alt etmek zorunda.. Size birkaç isim sayayım. Hitler, Stalin, Lenin, Mao, Mussolini, Pol Pot.. En kanlı diktatörler. Ülkelerindeki insanları kıyma makinesine atılan et gibi doğramış, ülkelerini DEMİR yumrukla yönetmiş geçtiğimiz yüzyılın EN KANLI Darbecileri-Diktatörleri.. En masumunun sicili Yüzbinlerce ölüyle başlıyor en kanlısının sicilinde 12 milyondan 40 milyon kişiye kadar rakamlar söyleyen tarihçiler var.. Bunlar ASKER Mİ? HEPSİ SİVİL! İnanmayan TEMBELLİK etmesin ve Wikipediadan ya da başka kaynaklardan bi bakıversin.. Hepsi sivil kökenli.. İçlerinde öğretmenler, ressamlar, gazeteciler, devlet memurları, kanun kaçakları var.. Hepsinin ilk işlerinden birisi kendine bağlı bir polis örgütü ve sokaklarda gezen fanatik gençlerden bir sokak gücü kurmak.. Asker darbeci yok mu? Var. Onlar bu kadar ünlü olamamış. Onlar bu kadar kan dökememiş. Askerden korkmayın, asker ölümün eğitimini almıştır, kimseye kolay kolay ölüm saçmaz. Ölümün asıl tacirleri GÜÇ peşinde koşan, GÜCE TAPAN, herşeyi isteyen politikacılar ve bankerlerdir. Asker senin, benim gibi insandır. Korkacaksan tüm hayatı PARA ve GÜÇ olmuş iblislerden kork. Demokrasi.. Halk İktidarı demek. Halkın kendini seçilmişler aracığı ile yönetmesi demek. Seçilmişlerin KRAL gibi yönetmesi demek değil. Bunu asla unutmayın, unutturmayın. Türkiye'de bu unutulduğu için işler bu kadar berbat bir hale geldi. Bir ülke; aynı topraklarda yaşayan insanların aş, iş, eş peşinde koşarken bu topraklarda güvenlik ve huzur için, kader birliği anlayışı çerçevesinde, bir bayrak altında kurduğu bir varlıktır. Türkiye'de yaşayan bir insan demokrasi gereği kendi geleceği üzerinde söz sahibidir. Olması gereken budur. Böyle değildir. Türkiye malesef Atatürk'ün başlattığı eğitim, gelişim, inşaat, üretim, medenileşme hareketinde durdurulmuştur. Yoksulluk ve Cehalet.. Bu ülke, bu iki düşmanın pençesine 1938'den sonra gelen iktidarların gaflet, dalalet ve hatta hıyaneti ile terk edilmiştir. Zincirleri kırmak için ne zaman biraz doğrulur gibi olsa bu ülkenin halkının başına bir kıyamet koparılmıştır. Bugün Küresel Sermaye'nin bütün Dünya Hakimiyeti için uygulamakta olduğu planda önemli dönemeçler dönülmektedir. Bu büyük Küresel Kriz Hiper-Bankerler tarafından ustaca inşa edilmiş ve ağırlıklı olarak AVRUPA'nın İFLAS etmesi amacıyla sahneye konulmuştur. Amaç bir Devletlerüstü Yönetimi bütün dünyadaki BORÇLARI YÖNETECEK HİPER-BANKA aracığı ile kurmak, dünyayı bu bankayla TEKELden yönetmektir. Nihayi amacın adımlarından biri de ENERJİ Coğrafyası olan Ortadoğunun güvene alınması ve istikrarlı bir yapıya büründürülmesidir. Bölge ülkelerinin özgürlük ve toprak bütünlüklerini ihlal etmeyi umursamayacak bu planda Türkiye'nin Doğudaki topraklarının Ermenistan ve Kürdistan arasında paylaştırılması kadar İran'ın işgali de önemli dönemeçlerdir. Bugün iktidarın hizmet ettiği Amerikalı efendilerinin amacı işte bu dünya düzenidir ve bugün Türkiye'de kopan bu gürültünün nedeni budur. Bu yolda Türk halkının özgürlüğü, özgürlük iradesi, Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve Türk Silahlı Kuvvetleri birer engeldir. Bugün Türk siyasi sahnesinde yaşanlar sadece ekonomik ve siyasi bir iç mesele değildir. Bu Türkiye'nin, Anadolu topraklarının LANETİDİR. Güzellik belalı bir nimettir. Bu topraklar gerek kaynakları gerek dünya üzerinde durduğu köprü konumu nedeniyle o kadar kıskanılır ki bu topraklarda güçlü olmayan devletler kısa sürede paramparça edilir. İnanmayan baksın, Anadolu kadar çok sayıda medeniyete doğum yeri olmuş, Anadolu kadar geniş Devletler Mezarlığı olan başka bir toprak parçası varmıymış dünyada.. Ekmek dedim yazının başında.. Ekmek. İş.. Aile.. Ev.. Huzur.. Üç günlük bir dünyada ömrümüz ekmek peşinde günde 12 saat boğuşarak geçiyor yine de hala açız. Hala çıplak ve hala açıktayız. Evlensek çocuk yapsak kendi karnımızı doyuramıyoruz ki bir de bebeye bakalım; Ama Başbakan en az 3 çocuk yapın diyor.. 550 lira asgari ücretle bu kışta kıçımı ısıtamıyorum bir de 3 çocuğun boğazından aşağı sıcak yemeği nasıl dökecem? Kendisi 7 yıldızlı lüks otellerde yeniyılı kutlarken benim anam battaniyeye sarılı titriyor, babam sırtında küfe yük taşıyor.. Gücü olmayan doğal gaz yakmasınmışmışmış.. Onu söylediğinde Başbakan benim karşımda olsaydı size yemin ediyorum bütün dünya televizyonlarına FLAŞ haber çıkardı oradan.. Askerle uğraşıp 8 senedir anasını sattığın ülkenin gerçeklerini örtüyorsun, yandaşların mültimiyarder oldu yetim hakkı yemekten şişti.. Ülkede satılmadık devlet kuruluşu kalmadı-HEPSİ ucuza peşkeş çekildi, yarısının taksitleri de yasaya aykırı biçimde silindi-affedildi. Asgari ücrete %250 zam yapmışmışmışmış.. Sokaktaki cahil Hasan Amca bile o dediğini yemiyor çünkü Hasan Amca %'lerin değil aldığı para ile neler satın alabileceğinin önemli olduğunu biliyor. Bilmeyenler duysun, AKEPE başa geçtiğinden bu yana asgari ücret ile alabileceğimiz ekmek sayısı %300 AZALDI. Rakam istiyosanız bende de var. Devletin kendi rakamları, aydan almıyorum bu rakamları.. Hazret kömür yardımı için valilere emir vermiş, onun haricinde gücü olmayan doğal gaz yakmasınmış.. Doğalgaza Şubat ayında YİNE %15 ZAM var.. Kömürle oy alacağını hesaplıyor ya, millet donsun umurunda değil.. Tekel işçileri için “HUZURUMA geldiler” gibi bir kelam etmiş Recep.. YUH. Huzur.. Sen alt tarafı milletin vekilisin. Asiline nasıl KUL-TEBA muamelesi yaparsın! Gaflette sınır yok! Gençliğinde şeyhlerin dizi dibinde çok oturmuş olduğundan içinde burukluk kalmış “aynısını bana da yapsınlar” istiyor.. Bir dünya yazı yazdım.. Dayanıp da buraya kadar okuyanlar oldu mu acep? Ekmeksiz demokrasi olur mu? OLMAZ. Aç insandan ne kültür, ne sanat, ne mantıklı düşünce, ne bilimsel düşünce, ne onur, ne haysiyet, ne erdem beklemeye hakkın vardır. Açlık öyle bir dürtüdür ki insanı insanlıktan çıkarır.. Açlık insanı tasmalı köpeğe çevirir, anaları orospu-çocukları piç-babaları pezevenk yapar. Aç insan kolayca kandırılır. Aç insan kolayca satın alınır.. Aç insan iki lokma pirince, bir çuval kömüre, iki güzel söze, iki kuruş bahşişe oyunu, ruhunu, bedenini, geleceğini, çocuğununun geleceğini satar.. Çocuğunu bile satar.. Kendisini satar, anasını da satar.. Ekmeksiz demokrasi olmaz. Eğitimsiz demokrasi olmaz. Bugünün Türkiyesinde -isteyen DARBECİ isteyen militarist desin umurumda değil gururla söylüyorum inandığım şeyi- Türk Silahlı Kuvvetleri olmadan ÖZGÜRLÜK de kalmaz o çok sözü edilen ama bir türlü görülmeyen DEMOKRASİnin adı bile kalmaz. Aç ve eğitimsiz bırakılmış bir Türkiye'de Sivil bir YEŞİL DARBEnin ve DİKTATÖRLÜĞÜN önündeki en büyük engel TSK'dır. Bugün dünya ve Türkiye önemli bir süreçten geçiyor.. Bugünlerde AKEPE oylarının düşmesi sürerken bir yandan Sarıgül'ün yardımı ile bu düşüşün telafi edilmesi planları devreye sokulmuş durumda. ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİM bu noktada çok önemli. Ülkenin geleceğinde şimdiye kadar tarihi pek çok olay oldu. Bir sürü dönüm noktası yaşadık. Bütün o tarihi olaylara haksızlık etmek istemiyorum ama BU SEÇİM hepsine BEŞ BASAR. Sandığa oy vermeye gittiğinizde sadece sizi 4 yıl boyunca yönetecek bir hükümet seçmeyeceksiniz. Ciddi anlamda kim olduğunuzu ve bu ülkenin geleceği için, çocuklarınız ve torunlarınızın yarını için nasıl bir Türkiye istediğinizi ortaya koyacaksınız. Parçalanıp köle mi edilecez, bu oyunu bozacaz mı? Sandığa YÜREĞİNİZİ KOYUN. SANDIK KAZANANA OYNANACAK bir KUMAR MASASI değildir. İnandığınız partinin İKİ tanecik oy alacağını bilseniz bile o oylardan bir tanesi sizinki olsun. Oyunuzu oduna, kömüre, elinize verilen 200 liraya, iki kilo makarnayla pirince satmayın. Veren olursa bunları alın, bunların parası zaten SİZDEN çıktığı için bunlar ZATEN SİZE ANANIZIN AK SÜTÜ gibi HELALdir. Ama sandıkta oyunuzu bu rüşvetçilere vermeyin. Yardım değil rüşvettir bu. Size rüşvet veren yarın başkasından bunu çıkaracak kadar rüşvet almasını da hesaplıyordur mutlaka.. Yapcas, etces, süper olcak, kurtarcas diyen kuru gürültüye İNANMAYIN! Nasıl yapcak? Mantıklı bir planı-projesi varmı? İyi, ben de diyorum; Oyunuzu bana verin hepinizi kurtarcam, asgari ücret 8000 lira, bedava sağlık ve sosyal güvenlik, bedava eğitim, işçiyi baş tacı edicem, çiftçiyi kurtarıcam, emekliyi KRALLAR gibi yaşatıcam, her liseliye üniversite imkanı, 100 tane uçak gemisi alcaz, vergi almicam, ben çalışmam derseniz 4000 lira işsizlik maaşı yok iş kurcam derceniz 100 000 lira sıfır faizli 50 yıllık kredi.. inandınız mı? İnandıysanız hemen bir parti kuruyorum, sizin gibi SAF bulunmaz. NASIL YAPCAN? Bu soruyu sonuna kadar SORUN.. Nasıl yapcan? Din, kitap, peygamber sömürüsü yapan partilere oy vermeyin. Allah'ın adını bu devirde en çok ananlar şunu unutmayın ki Allah'a en az inananlardır. 8 yıldır “müslüman” bir başbakanımız var ama din kardeşi TEKEL işçileri sokaklarda donarken o sefa sürüyor.. Yemeyin bu ucuz numaraları-ekmek var mı ekmek? Eee, o zaman kime oy verecez? Ben böyle konuşunca bana gelip biraz da tepeden bakarak soruyolar. AKEPE'yi, Sarıgül'ü, Saadet'i, BDP'yi zaten elediğimi biliyorlar. Parti kalmadı? Bir Bahçeli bir de Deniz kaldı.. Cindoruk ve tayfası da var diyolar bana.. Bunlar çok mu iyi? Değiller. Bir kerametleri olsaydı -bunlar da şimdiye kadar siyasette ömür tüketmişler- bişeyler iyiye değişmiş olmalıydı. OLMADI. Yapamadılar. Beceremediler. Bunlara da inanmıyorum. Sadece bunlar “kötünün iyisi”.. Hiç yoktan iyiler ama iyi değiller.. Burada parti propagandası yapmıyorum. Ben Türkiye'nin gidişini, gördüğüm yanlışları ve çıkış yollarına dair görüşlerimi-inançlarımı söylüyorum.. Ben sorana kime oy vereceğimi çekinmeden söylüyorum. Seçim anketlerinde ya da bu yazıda benim oy vereceğim partinin adı geçmiyor. Anketlerin tarafsızlığına ve doğruluğuna inanmadığım gibi sonuçlarını da umursamıyorum, ben sandığa yüreğimi koyacam. Hz. İbrahim’i yakmak için Nemrut’un yaktığı ateşi söndürmeye giden, ağzında bir su damlası taşıyan karıncaya diğerleri gülmüş. "O koca ateşi bir su damlasıyla söndüremezsin nereye gidiyorsun?" Karınca demiş ki "safımı belli etmeye."
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |