Öküzün rengini dışında, insanın rengini içinde ara. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
“ … 2. Dünya Savaşı’nda Churchill, Hitler’e karşı ‘dağda, denizde, ovada, sonuna kadar mücadele edeceğiz’ demişti. Biz de bu üç maddeye (yargıyla ilgili maddeler) karşı, parlamentoda, referandumda, Anayasa Mahkemesi’nde sonuna kadar mücadele edeceğiz.” sözleri gerek iki lider ve gerekse iki parti arasında oldukça hararetli bir polemiğe yol açtı. Başbakan, kendisine yöneltilen bu ağır suçlamaya karşılık cevap verirken, 1940’ lı yıllara gönderme yapar ve : “… CHP lideri son derece çirkin, son derece münasebetsiz bir benzetme yaparak kendisini Churchill’e, hükümeti de Hitler’e benzetiyor. İllâ Hitler’e benzetecek bir siyasi figür arıyorlarsa, genel merkezlerindeki eski genel başkan fotoğraflarına baksınlar. Orada Führer’ e özenip, kendisine ‘Milli Şef’ dedirtmiş genel başkanlarının Hitlervari bıyıklarının altından kendilerine gülümsediğini görecekler. Ona baksınlar…” diyerek, polemiği başlatır. Necip Türk basını da, önlerine gelen bu malzemeyi, benzerlerinde olduğu gibi azamî ölçülerde işlemeye ve sakız gibi uzatmaya hazırdır. Bunun için de, sadece parti yetkililerine değil, İsmet Paşa’ nın kızı ve torununa kadar ulaşır ve onlara konu hakkında görüşlerini sorarlar. Taraflar, gerek ideolojik, gerekse kan bağı sebebiyle yakın oldukları İnönü’ ye yöneltilen suçlamaları, İstiklâl Savaşı’ ndaki kişiliğini öne sürerek reddederler. Bu gün Başbakan’ ın Hitler’ e ne kadar benzeyip, benzemediğini, aklı siyasî tarihe birazcık eren her insan üç aşağı, beş yukarı belirleyebilir. Bu yazıda biz, Millî Şefliği biteli 60, ölümü ise neredeyse 40 yıla yaklaşan İsmet Paşa’ nın Hitler’ e benzeyip, benzemediğini araştırmaya çalıştık. Bunu yaparken de, tabii dir ki, o dönemde yaşananlara dair neler söylenip yazılmış, bunları dikkate aldık. Özellikle yaşanan bu polemiğe ilişkin görüşlerini bildiren tarihçi bir Profesör diyor ki : “… Dikkati, ihtiyatı, elitist muhafazakârlığı içinde İsmet Paşa, olanca popülist demagogluğuyla Hitler'e şahsen o kadar benzemeyebilir. Ancak 1930'ların büyük kısmı ile 1938-45 arası Mussolini ve Hitler'den izler taşıyordu. Bu bir 'Tek Parti' diktatörlüğüydü. Siyasetin yanı sıra, kültür ve düşünce hayatının her alanında da, çok koyu bir resmî ideoloji tekeli hüküm sürmekteydi. Bu resmî ideoloji hem İtalyan Faşizmi'ni hem Alman Nazizmi'ni andırır. Hepsi liberalizme ve demokrasiye düşman ve otoritarizmden yanaydı. Haklar değil görevler ön plandaydı. Hepsinde yoğun bir devlet fetişizmi söz konusuydu. Devletin tepesi ve merkezinde bir büyük lider bulunuyor ve "çizgi"yi asıl bu lider belirliyor; her dediği tartışılmaz kabul ediliyordu. Hitler'in, Mussolini'nin, Stalin'in etrafında hep benzer lider kültleri yükselmişti. 1938'de ölen Atatürk'e "Ebedî Şef", İnönü'ye ise "Millî Şef" unvanlarının verilmesi, bu atmosferin yansımasıydı. Alman Nazizmi'ni karakterize eden ırkçılık da Türkiye'nin 1930'lar ve 40'larının özellikleri arasındaydı. Varlık vergisi uygulamasının beraberinde getirdiği çalışma kampları ise Alman ve Sovyet kamp sistemlerine ne kadar hayranlık duyulduğunu ortaya koyuyor…” 1 İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olduğunda, Almanya’ da Naziler, İtalya’ da Faşistler, Rusya’ da Komünistler iktidarlarının en kuvvetli dönemlerini yaşamakta ve birbirleriyle çıkar çatışması ve hakimiyet rekabeti sonucu Dünya , İkinci Dünya savaşının öncesinde kazan gibi kaynamaktadır. Buradan yola çıkarak İnönü’ nün en karakteristik özelliklerinden biri de dünya konjonktürüne göre izlediği politikalar olduğunu belirten bir yazar der ki : “…Devletin 1940’ larda yükselen Alman Nazizminin etkisiyle ırkçılığa dönük eğilimler beslediğini, sonra da savaşın Almanya aleyhine dönmesi üzerine tasfiyelere giriştiğini nasıl unutabiliriz?..” 2 Bir başa yazar da, o dönemde Türkiye’ nin içinde bulunduğu siyası sistemi : “…Türkiye de 1933’ den başlayarak resmi ideolojiyi, tek partiyi ve ’ebedi şef-milli şef ‘ anlayışını çelik bir çenber haline …” 3 şeklinde tarif eder. O dönemin ünlü gazetecisi Bedii Faik ise, şunları söyler: “…İnönü döneminde onunla ilgili haberler sadece birinci sayfada baş makalenin üzerinde verilirdi. Mesela, 'Refikası İstanbul'a teşrif ettiler!' diye. Bir gün validesinin İstanbul'a gelişini atlamışlar. Ertesi gün gazete kapandı..” 4 Bedii Faik’in söyledikleri doğruysa, bu diktatörlüğün derecesindeki vahameti ortaya koymaz mı ? Atatürkçülüğünden kuşku duyulamayacak bir kişi olan Türk edebiyatının önemli ismi Attila İlhan’ ın, Atatürk’ e karşı hayranlığı ne kadar sınırsız ise, İnönü’ ye olan öfkesinin de had safhada olduğu bir gerçektir. Bunu İlhan’ ın geride bıraktığı, kitap ve makalelerinde oldukça bol miktarda görüyoruz. İşte örnekleri : “ İsmet Paşa ise, emperyalizme göbek bağıyla bağlanan, Avrupa’ da esen faşizm rüzgârlarından etkilenip, Türkiye’ yi tek parti, tek şef, tek millet sloganına uydurmaya kalkışan bir diktatör… … 1940’ larda TBMM artık ‘ dekoratif ‘ tir. ‘Tek millet ‘, ‘ tek parti ‘, ‘ tek şef ‘ sloganı geçerli; MİLLÎ ŞEF otarşik, tekelci bir devlet kapitalizmi uyguluyor, ekonomi dışa kapalı, buna karşılık ‘ çağdaşlaşmak ‘ artık ‘ batılılaşmak ‘ 0larak anlaşılmaktadır… “ 5 Şayet yukarıdaki tanımlamalar doğru ise, Başbakan’ ın suçlamaları karşısında, hiç de reddedilmeyecek kadar kuvvetli bir argüman halinegelecektir. İnönü’ nün Başbakanlığı sırasında, CHP’ nin Genel Sekreteri olan Recep Peker’ in Europaische Revue isimli bir Alman dergisindeki, Volk und Stat Werdung başlığıyla yayımlanan makalesinde : ''...İnsanlığın en büyük eseri devlettir, Türkiye'de parti, yurdun tek ulusal partisi, devleti ve ulusu, birbirine bağlamalıdır. Çünkü tek tek bakıldığı zaman, insanların değeri sıfırdır; demek insan, devlet içinde, ulus içinde değer taşımaktadır; onun için daima bir, bir arada olmalı, tek bir kalp gibi çarpmalıdır... … Gidişat oydu ki, o sırada Ankara 'da görev yapmakta olan Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi, Joseph Grew, Washington 'a konuyla ilgili raporunda kelimesi kelimesine şunları yazacaktı: ''...Eğer çıkardığım sonuçta yanılmıyorsam, bu yeni örgütlenme Halk Partisi' ni, Faşist İlkelere dayalı bir siyâset eğitim örgütüne dönüştürecek; Faşizm'in Türkçe adı 'Yeni Kemalizm' olacaktır (Bkz. Dr. Necdet Ekinci , A.g.e)…” 6 CHP’ nin Genel Sekreteri ve İsmet İnönü’ nün Başbakanlarından Recep Peker’ in bu ifadelerinin, Alman Nazi Partisinin Führer’ inin savunduğu görüşlerden bir farkı varmıdır? İsmet İnönü’ nün CHP’ nin Genel Başkan vekili olarak izlediği siyasette ülke ve kişi olarak neyi ve kimi örnek aldığını aşağıdaki satırlar bütün açıklığı ile ortaya koyuyor : “ .. İsmet Paşa, CHP 'nin Genel Başkanvekili olarak, Genel Sekreter 'in bu patavatsız tavrını müsâmaha ile karşılıyor; yeni kurultayda değiştirilecek Nizamname ve Program'ın tesbiti mevzuunda çalışması için, kendisini Avrupa 'ya, iki ülkede 'tetkikler yapması' için gönderiyordu: O ülkelerin hangileri olduğunu belirtmiştik: Birisi Mussolini 'nin İtalya 'sı idi, öbürü Hitler 'in Almanya 'sı ! Zaten Mustafa Kemal Paşa 'yı sonunda feverâna sevk eden de, bu defa hazırlanan nizamname ve program'daki açık faşizan temayüldü ! Güler misin, ağlar mısın? …” 7 Şimdi, başımızı iki avucumuzun arasına alalım ve hükmümüzü verelim; Hitler’ e, Tayyip Erdoğan mı, yoksa İsmet Paşa mı benziyor !... D İ P N O T L A R : 1 İlker AKGÜNGÖR-Emre ÖZTÜRK, “Hitler Polemiği Tarihçileri Böldü “ Vatan Gazetesi, 3 Mayıs 2010 2 D.Mehmet DOĞAN, ”Halka Karşı Demokrasi”, Rehber Yayınları, Ankara ( 4. Baskı), s. 32 3 Hasan Bülent KAHRAMAN, ”Dört Kemalizm Bilmecesi”, Sabah Gazetesi, 21 Mayıs 2008 4 “ Atilla İlhan Tüm Dostlarını Sattı “ Takvim Gazetesi, 14 Şubat 2010 5 Attila İLHAN, “ Aydınlar Savaşı “, T.İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2004, 1.Baskı, s.21 6 Attila İLHAN, “ Güler misin, Ağlar mısın?” www.attilailhan.com, 25 Mart 2005 7 Attila İLHAN, “ a.g.e “ http://ferahnak.wordpress.com/2010/05/04/%e2%80%9c-hitler-%e2%80%9c-tartismalarinda-hakli-olan-kim/
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |