..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsanlar yalnýzca yaþamýn amacýnýn mutluluk olmadýðýný düþünmeye baþlayýnca, mutluluða ulaþabilir. -George Orwell
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Toplumbilim > kemal düz




9 Temmuz 2010
Bir Kamyon Dolusu Güzel Ýnsanýn Öyküsü ve Canikte Olup Bitenler  
kemal düz
ilk yedi yaþým aybastý’da geçti. orada doðdum, orada açtým gözlerimi sonsuz gökyüzüne. bulutlarý, ýrmaðý, aðaçlarý fark ettim. aðladým, güldüm, beþiðinde rüzgarýyla sallandým, topraðý ile belendim. yaðmuruyla yýkandým.


:AEAC:
BÝR KAMYON DOLUSU GÜZEL ÝNSANIN ÖYKÜSÜ VE CANÝKTE OLUP BÝTENLER
Kemal Düz

YURT HASRETÝ HÝÇ BÝTMEDÝ
Ýlk yedi yaþým Aybastý’da geçti. Orada doðdum, orada açtým gözlerimi sonsuz gökyüzüne. Bulutlarý, ýrmaðý, aðaçlarý fark ettim. Aðladým, güldüm, beþiðinde rüzgarýyla sallandým, topraðý ile belendim. Yaðmuruyla yýkandým. þimþeklerinden, yýldýrýmlarýndan korktum, ebemkuþaðýnýn altýndan geçtim. Karamanlý’da yaþýyorduk. Çarþýya çok yakýndý. Bizim sülale bir ovada yaþýyormuþ: Çarþamba ovasý mý Konya ovasý mý veya bir baþka ova mý. Koyun sürüleri varmýþ. Sürünün içindeki birkaç koçun çalýnmasý, baþka sürü sahibiyle aralarýnda meydana gelen husumet, göçe zorlanmýþlar. Böylece Ordu yöresine gelmiþler. Bizim sülale; Kavcýlar, Ovalýoðullarý adýyla anýldýðý gibi, lakap olarak “Keller” denir. Geçimlerini hayvancýlýk yaparak sürdürmüþler. Tarýmla, küçük bostan iþi dýþýnda pek alakalarý olmamýþ. Karamanlý’da yaþadýðýmýz yapýnýn altý ahýr, üstü evdi. Önü kayalýk, arkasýnda evliya idi. Evlerin pek çoðu ahþaptandý. O yýllarda kiremitli ev sayýsý çok azdý. Biz ve iki emmimin (Yusuf ve Aliosman ) oturduðu dört göz oda vardý. Derviþ kýlýklý Mehmet emmim ve demir pençe Ýbrahim emmim ayrý evlerde otururlardý. Her sabah erken saatlerde, Gülsüm ememizin sesi kapýda ünlenirdi. Kapýlarý tek tek gezer uyandýrýrdý krdeþlerini. Köyde sabahlarý hayvan sesleri insan sesleri birbirine karýþýr, sanki bayram havasý eserdi. Kalabalýk, çoluk çocuk bir yýðýn insan. Üzüntüler, sevinçler, yoksulluk, hasretlik, kavgalar dört evlerin çandularý arasýnda sürerdi. Evlerin böyle ortak kullanýmýna “örtme altý” denirdi. Babam Aybastý’da kahvecilik yapýyordu. Annem ev iþlerine bakar, ayrýca tarla takýn iþlerinde çalýþýr, imecilik yapardý. Ýþte birkaç bacak mal varsa onlarý bakardý. Yaras köyündendi. Baþka köyden gelen gelinlere geldiði köyün adýyla verilirdi. Anneme , “Yaraslý Gennabu” derlerdi. Biz Anneme ”Nine” derdik. Bunun Nana’dan geldiðini düþünüyorum. Annem her gün sabahýn köründe, mezarlýk yolunda bulunan çeþmeye suya giderdi. Bakýr güðümü omuzlar, eline de sitil alýrdý. Gecikince de “keþik çoktu “ derdi. Susuz geldiði de olurdu. Çünkü suyunda bittiði olurdu. Ayaklarýnýn altýnda koskoca ýrmak akar, köylü susuzluk çekerdi . Biz köyden ayrýlýrken çeþmeler yapýlmýþtý, ancak su henüz gelmemiþti. Biz o suyu hiç göremedik. Birde Harman yerinde Kurban bayramýnda “pay” adý verilen ve daðýtýlan kurban etleri daðýylýrdý. Yayladaðýna oduna gidenler, odun yüklü eþeklerle geri dönenler… Bahar gelince, sabahýn köründe yayla yoluna çýkanlar. Bunlar bir sinema filmi gibi akar gözlerimden.
Köyün içinde ahþap yapýlý bir cami vardý. O camide, dini bilgiler öðretilirdi. lkokul merkezdeydi. Aybastý’da ortaokul ve lise yoktu. Bunun için baþka yerlere giderdi gençler okumak için. O yýllarda herhalde en çok mýsýr tarlalarý vardý. Sýrtýmýz ve baþýmýz hep kaþýnýrdý, Annem, saçlarýmýzýn arasýnda bit olduðunu söyler, adeta bit kýrma þöleni yapardý. Saçlarýmýn arasýnda bit arar bulursa da çýt çýt kýrardý. Ermiþ bakýþlý, Ali Osman amcamlarýn gece kalkýp undan kaygana yaptýklarýný ve yediklerini anlatýrlardý. Bayram öncesi özellikle arife günleri evin önüne çýkardýklarý bir leðen ile bizi sýrayla yýkardý.
YENÝ UMUTLAR YENÝ BÝR HAYAT
1965 senesinin Ekim’inde sicimden akarcasýna yaðan bir yaðmur altýnda bir kamyon dolusu insan Karamanlý’yý terk etti. Babam annemi ikna etmeye çalýþýrdý. Anneme Bafra’nýn ekmeði bol, sana orada gazoz içireceðim derdi. Annem gitmek istemiyordu Bafra’ya. Oranýn sýcak, suyunun içilmez havasýnýn iyi olmadýðýný sýtma hastalýðýndan insanlarýn öldüðünü duyduðunu anlatýrdý. Hep aðlýyordu annem. Yaðmur damlalarýna karýþan gözyaþlarý, yüzyýldýr yurt olan bu insanlarýn topraðýna býraktýðý bir aðýttý. Ekmek için, aþ için, su için, urba için, ayakkabý için, tahsil için çýkýlan bir ayrýlýþtý bu. Yaþadýklarý toprak normal bir yaþam sürmelerine yetmiyordu. Neleri var neleri yok satmýþlardý. Yeni bir yurt arayýþýydý bu. Ýlk duraktý, belki de yeni bir göçün baþlangýcý. Annem artýk çaresizlik içinde ayaklarýndaki acýyý dindirmek için orakla kestiði ayaðýnýn, altýna üstüne sardýðý entarisinden yýrttýðý çaput, yýrtýk ayakkabýlarýndan dýþarýya taþmýþ bir ejderha baþý görünümü veriyordu. Yoksulluk diz boyuydu. Ben fakirlik sözcüðünü ne zaman duysam hep o yýllar ve Karamanlý gelir usuma. Dört-beþ Düz ailesi yataðýný yorganýný tenceresini tavasýný almýþ bir kamyon kasasý kadar variyet etmiþti. Soyadý “Düz” olanlarýn büyük kýsmý, ayrýca “Erdem” olanlarýn az bir kýsmý, bir kamyona doluþuldu. Hiç bilmediðimiz düþleyemediðimiz bir yere doðru gidiþti bu. Denizi gördük, ýmþýklý kentlerden geçtik. En son bir güzel þehrin güzel bir binasýnýn önünde açtýk gözlerimizi. Evimize geldiðimizi düþünmüþtük. Deðilmiþ. Otelmiþ. Odalarýnda salonlarýnda dolaþtýk, yabancýlýk çektik. Sonra ertesi günü Girne köyüne gittik. Yaz geçti, kýþ geçti, yaðmur yaðdý sel bastý, aylar yýllarý eskitti. Çocuklar büyüdü. Dedeler bu dünyadan göçer oldu. Sýkýntýlar, acýlar ve yeni bir yurt yaptýk kendimize çorak topraklarý. Okullara gittik. Oranýn insanýyla kaynaþtýk. Kýz aldýk, kýz verdik. Yalnýz Aybastý hep özlemle hasretle yüreðimizden hiç ayrýlmadý. Ne tam tam Bafralý olduk, ne de Aybastýlý. Bafra’ya gidenler in bir kýsmý oradan da savruldu, rüzgarýn önüne kattýðý yaprak gibi, ülkenin baþka baþka yerlerine, þimdi herkes ayrý yerde herkes birbirine yabancý. Bizim sülale gibi, nice insanlar, Aybastý’dan göç ettiler bizden sonra, bu bilinemez. Ancak hala Aybastý göç vermeye devam ediyorsa, bu iþte bir sorun var demektir. O günden bugüne ne deðiþti ? O günlerden ne kaldý, nasýl bir yerdir nasýl bir yaþam vardýr bu topraklarda:
MÜKEMMEL BÝR HAYAT
Aybastý, Canik’te bir yaðmur damlasýdýr. Hayat kaynaðý bir vadinin özünde sesiz bir kavak yelidir. Bulunduðu coðrafya henüz tam olarak keþfedilmemiþtir: Irmaðýyla ormanýyla, dumanýyla, çiðsiyle, yaylasýyla, güzlesiyle bir güzelliðin ebrusudur. Aybastý’ya gidip de yaylasýna gitmemek eksik kalmýþ bir yolculuk gibidir. Yayla; ormanlarýn ötesinde geniþ otlaklar ülkesidir. Bahar gelip de hayvan sürüleri, kýþý arkalarýný býrakýr, çobanlar tarafýndan toplanýp, yükseklerdeki çayýrlara yaz aylarýný geçirmeye çýkarlar. Yaylaya çýkma nisan ayýnda gerçekleþir. Yaylada hayvanlar saðýlýr, peynir üretilir, ot biçilir, ekim ayýnýn sonunda ilk kar düþmeden geri dönüþ baþlar. Þimdilerde bu gelenek deðiþti artýk yolculuk motorlu araçlarla yapýlýr oldu. Her türden lokanta, pideci, kebapçý, Perþembe yaylasý için de oldukça uygun koþullar sunmaktadýr, konuklarýna. Perþembe günleri kurulan pazar çarþýsý, kasaplarýnda kekik kokulu kiloyla alýnabilecek etler, mis gibi ekmekler, suyu. Her yýl temmuz ayýnýn 3. haftasý yapýlan þenliklerde çevreden ve ülke içi ve dýþýndan gelen insanlarla dolup taþan þenlikler. Kýþ sporlarýna doðal pistler, pýrýl pýrýl havasý, yemyeþil bir doðasý, Bu daðlarýn yaz havasýný insan ciðerlerine çekti mi bütün hastalýklarýn uzaklaþtýðýný hisseder. Bu yüzden sahil kentlerinden durumu iyi olanlar buralarda geçirirler. Bütün yýl yaylada olanlar çok saðlýklý olur. Eskiden, Kasýmdan nisana kadar kar iner. Hayvanlar da bu aylarda içerde ahýrlarda kalýrdý. Bahar gelip de güneþ açtý mý mis gibi kokan yemyeþil bir halý olurdu yeryüzü. Hayvancýlýk için mükemmel bir ortam, çocuklar için cennettir. Hala gözümü kapadým mý çayýrlardan bizim eve uzanan her renk çiçeðin kokusunu duyarým. Ýneklerin verdiði sütün tadýný, mandalarýn derede suyun içinde çamurla güreþini, tereyaðýný o keskin kokusunu alýrým. Samanlar çiçek, süt, yað çiçek kokardý. Bütün yiyecekler çok kalitelidir. Anýlarýmda vadiyi bölen bir yanýnda karanfillerin açtýðý Bolaman çayý, çayýr býrakan çayýn sesini hissederim. Irmaðýn yataðýna kayalarla set çeker, güneþin keskin ýþýklarý altýnda eðleneceðimiz bir gölet yapardýk. Gümüþ yapraklý kavaklar, tepelerinde bulutlar çekildikçe görünüp kaybolan dik yamaçlar… hep hatýrýmda. Yazýn bile kaybolmayan kar ve yemyeþil çayýrlar dekorun ana malzemesi oluyor. Bu yöre anlatmakla bitirilmez. Ancak tarihe bir göz atarsak neler çýkar karþýmýza.
ANTÝK NEHÝR: SÝDENOS
Bolaman- Sidenos ( Polemônion)Çayý : Sidene(Fatsa- Bolaman arasýndaki güzel ormanlýk ova, kale) yöresinden geçen çayýn adýdýr Adýný, Romalýlar tarafýndan Pontus kralý tayin edilen Pythodoros’un oðlu, Polemôn(MÖ: 37- MS : 8)’ dan alýr. Polemôn, Romalýlar döneminde kral olarak atanan Laodikealý(Denizli –Pamukkale arasýndaki kent)bir zengindir. M.Ö: 64’te Romalýlara teslim olan Pontos’un son kralý. Çay, daha önceleri adýný, ýrmaðýn denize döküldüðü yerde bulunan Side kenti ve bulunduðu yerdeki Sidene ovasýndan alýrmýþ. Batýsýnda balýkçý barýnaðýndan irice küçük liman, doðusunda plaj ile þirin bir köy görünümündedir. Sahilde kale kalýntýlarý vardýr. Kalenin üzerinde üzerinde konak vardýr. 18. yüzyýlda yapýlmýþ ahþap bir konaktýr. Binlerce yýl önce Bolaman ýrmaðý vadisinde görülen Akdeniz ikliminin etkileri günümüzde de kimi bitki örtülerinde kendisini belli eder. Çok zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Devedikeni, çan çiçeði, ballýbaba, çiðdem en önemli bitkilerdendir. Elekçi ve Bolaman çayýnýn her ikisinden 100 yýl önce sadece kayýtlara geçmiþ avlanan balýk miktarý saçmayla, yýllýk ortalama 200 kg.dýr. Balýk çeþitleri olarak; sazan, yayýn, býyýklýbalýk, kýzýlkanat v.s Býyýklý balýk, silindir þeklinde, küçük ebatta yüzgeçleri olan, küçük ince pulludur. Eti lezzetlidir. Yumurtalarýný ilkbaharda döker. Genelde taþlarýn ve kayalarýn altýna gizlenir; fakat açgözlülüðünden dolayý her yerde gezinir, böylece kolay yakalanýr. Boyu kýrk santimi geçmez. Berrak ve hýzlý akýntýlý sularda yaþar.
Sazan; doðduklarý sulardan uzaklaþmazlar, hatta yumurtlama döneminde bile baþka yere gitmezler. Ýri pullarla kaplý, baþý orta büyüklükte, kuyruk yüzgeci çatal þeklindedir. Aðzý küçük ve diþsizdir. Nisan ayýndan itibaren yumurtlar.
Yayýn, çok büyük bir balýktýr. Derisi pusuz ve kaygandýr. Baþý geniþ ve üst tarafý basýkçadýr. Aðzý da çok geniþtir.
Yayýn; üst çenesinde iki uzun býyýk vardýr. Alt çenesinde daha kýsa dört býyýk vardýr. Gözleri birbirinden ayrýk ve küçüktür. Yayýn derin sularda, girintili çýkýntýlý yerlerde bulunur. Çok açgözlü, yakaladýðý her þeyi yer. Söðüt köklerinin arasýnda ve kovuklarda yaþar. Mayýs ve haziran aylarýnda yumurtlar.
Kýzýlkanat; aðzý küçük ve burun ucu yuvarlaktýr. Yýldýzlý saman rengindedir. Irmaklarýn yukarýlarýna çýkmaya çalýþýr. Erkekler önden, diþiler de onlarý takip eder. Eti pek makbul deðildir. Ýkbaharda yumurtalarýný otlarýn üzerine býrakýr. Bir çok uygarlýða ev sahipliði yapmýþ Bolaman vadisi zengin bir kültür mirasýna da sahiptir. Bunun en önemlilerinden birini de geleneksel yemek çeþitliliði oluþturur. Ýç kesimlerde tahýl ürünlerine dayalý et yemekleri aðýrlýktadýr. Zengin bitki örtüsü ile kaplý olmasý, mutfak kültürünü doðrudan etkilemiþtir.
Yörede genel olarak; otsu bitkiler, ot yapraklarý, diken uçlarý, sebzeler ve mantarlar bulunu. Yaz mevsiminde bunlar taze olarak tüketilir. Kýþlýk yiyecekler, turþular, pekmezler, reçeller, kompostoluk ve çerezlik olarak hazýrlananlar, yaylasýnda, hayvancýlýða baðlý olarak beyaz peynir, çökelek yapýlýr. Fýndýktan yapýlan çeþitli ürünler yapýlýr.
BUGÜN YEMEKTE NE VAR
Bolaman Vadisinde yapýlan yemek çeþitlerinden bazýlarýna bir göz atarsak:
Pazar günlerinin vazgeçilmezi; yaðlý, her türlü yahni, er türlü güveç, muhallebi, içli tava,
Kaygana, yumurtalý soðan, muhlama, patlýcan, fasulye diblesi, hamsi ýzgara, sebzeli buðulama, menevcen- melocan(dikenucu) kavurmasý, fasulye turþusu, mýsýr ekmeði, pazý, ýsýrgan çorbasý…
Pilaki, pirzola, pazý dolmasý, mýsýr çorbasý, kabak tatlýsý, yumurtalý pýrasa, karalahana çorbasý, karalahana dolmasý, su böreði, pazý kavurmasý, keþkek, bulamaç,
Meyvelerden; ceviz, kestane, fýndýk, kekik, ýhlamur, nane, taflan yapraðý, kuþburnu, yayla papatyasý, ýsýrgan, yaðlaþ. Burada tarihin gizli sayfalarýnda kalan ir konuyu aktarmak istiyorum.
NALININ ÝKÝNCÝ TEKÝ CANÝK’TE BULUNMUÞ
Osmanlýnýn son yýllarýnda, Osmanlý basýný ‘nalýn’ olayýna yer verir. “Paygamberin nalýnýnýn ikinci teki Canik’de bulunmuþtur.” Bu haber Osmanlý basýnýnda uzun süre yer alýr. Canik’te bulunan ikinci nalýn, kutsal emanetlere eklenmek üzere, Canik’ten Samsun’a katýr sýrtýnda yola çýkartýlýr. Samsun’daki özel törene din adamlarý, medrese öðrencileri, hatta yüksek dereceden askeri ve sivil devlet görevlileri katýlýr. Hükümet, nalýnýn tekinin baþkente getirmesi için özel bir heyet oluþturur. Nalýnýn getiriliþi olaðanüstü ilginç ve heyacan vericidir. Koyun sürüleri, kutsal nalýný taþýyan katýrýn ardýna takýlarak, uzun uzadýya ve hazin hazin melerler. Kötürüm bir ihtiyar nalýn sayesinde yeniden ayaklanýr. Dört yaþýndaki kötürüm bir çocuk ise nalýnýn örtüsünün yýkandýðý kirli suyu içerek yürümeye kavuþur.
Aybastý ve Canik tarihsel, kültürel ve sosyolojik olarak araþtýrýlmaya öðrenilmeye muhtaç bir coðrafyadýr. Bu yörenin çok boyutlu araþtýrýlmasý yöre insanýn katký vermesiyle gelecek kuþaklara aktarýlacaktýr. Köksüz bir kuþak yarýnsýz bir kuþak olacaktýr. Ýskenderun- 07.07.2010



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumbilim kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kulaðýmda Çan Sesleri

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Cem Erman Kemal Sunal'ý Anlatýyor
Harflerin Ýzinde Bir Yazar: Fatin Hazinedar
Bir Baþka Dünya: Hatay
Sarýkamýþ'tan Esarete
Sarýkamýþ'tan Esarete
Ýskenderun Caddeleri
Paris Strasbourg Gezisi
Yarýkkaya Efsanesi
Titus Timsahý
Mutlu Güney

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nevruz Uður [Þiir]
Aybastýlý Þair Ýzzet Haznedar [Þiir]
Münzevi Bir Osmanlý [Þiir]
Çukurova'nýn Ýki Yiðit Sesi: [Þiir]
[Þiir]
Þiirin Hatayý [Þiir]
Düþüyorum Tut Elimden - Selma Sayar [Öykü]
Bir Öykücümüzden Bir Öykümüz Var [Öykü]
Aybastýlý Bir Feylesof: Refik Güley [Roman]
Anýlarda Ýskenderun: Cem Erman ve Hikayet-i Zeki Müren [Deneme]


kemal düz kimdir?

edebiyat sanat, tarih, kültür ve folklora karþý ilgim var. yerel bir gazetede kültür sanat yazýlarý yazýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
engin geçtan, edip cansever, tevfik fikret v.b.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © kemal düz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.