Sevgiliye uzanan yol
Sana geliyorum ey sevgili! Hayata inat vazgeçeceğim yaşamımdan... Sana geliyorum...
"Kafam bir kütüphane, ama çoğu kitap henüz basılmamış." - Franz Kafka"
"Kafam bir kütüphane, ama çoğu kitap henüz basılmamış." - Franz Kafka"
Sana geliyorum ey sevgili! Hayata inat vazgeçeceğim yaşamımdan... Sana geliyorum...
işe yaramadagini söyleyebilirsin.. Ama zaten işe yarasın diye ölünmez..
Para kazanırız birşeylere sahip olmak için ama bi gün onları terk ederiz..
Yada onlar bizi.. önemi yok asıl nokta bi gün uyandığımızda yada uyanamadığımızda bizim olmayacaklar..
sonra çoçuklar yetiştirirz diyordu..
Ve
Aşk yüzünden başı derde giren Nefise'nin, o günden bu yana kalbi boştu. Boş olmasına boştu; ama kalbine girmek için can atanlar da yok değildi. En başta çiftlik kâhyasının oğlu... Son bir aya kadar. kendisine az kur yapmamıştı. Yüz bulamayınca da çekip gitmişti. Kendisini ne sanıyordu? Tamam! Yakışıklılığına bir
Aşkların, dostlukların, parçalanışların, kaybedişlerin en çok yaşandığı yer ömrün ortası. Hayatın belki de en önemli parçası olan aşklar da çoğunlukla bu dönemde yaşanır. Tıpkı İris’in yaşadığı gibi…
Elmalı; kırk beş kilometre… Çok uzun ve yorucu geliyor şimdi, bu yol. Yabancı ve meraklı bir konuk gibi burnunu sağa sola sokarak tırmanan minibüs ürkek ürkek hırıldıyor. Ya da ben, üzerime geçirdiğim ruh elbisemi, ona da örtüyorum. Ortak bir yanımız olmalı; yoksa taşıyamayız birbirimizi
Saatin tiktaklarından başka sesin çıkmadığı odadaki gerginlik elle tutulacak kadar yoğundu sanki.
Yazıyı yazan bir "aşık" olunca, baktığında neyi gördüğünü, gördüğünde neyi sevdiğini bilince "aşk"ı anlatan kaleminden de mürekkep yerine "aşk" damlar. Bu defa Aşk'a dair bir-iki satır da benden...
Duygularını gizlemeye ve kırılmamış görünmeye çalışıyordu ama dokunsalar ağlayacak gibiydi adam. On beş sene boyunca aynı yastığa baş koyduğu karısı ile günün birinde bu konuyu tartışacağını hiç düşünemezdi.
O ise tam bir Rus kadınıydı. Evet kesinlikle bir Rus kadınıydı. Bir yerde okumuştum; bir Rus kadınına hiçbir zaman tam anlamıyla sahip olamazsın. Her an, her saniye onu kazanmak için mücadele edersin. Taa ki onu öldürünceye yada kendini.
İş dönüşü canı eve gitmek istemiyordu. Nedense bu gün olabildiğince yalnız akalmak istiyordu
Bir cumartesi akşamı kutup yıldızı Güneydekilerden kaçıp tüm ihtişamıyla onlara gülümserken geceleyin güneşi doğurmak üzere...
bitti,sabahın ışıklarını görüyorum ve kamaşıyor gözlerim.Biram bitti artık kahve içme zamanı şöyle en sertinden.Gece bitti,bira bitti.Sen niye bitmiyorsun?
İnsan bir başkasını sevebilir, ancak bulunulan zamanın tadını çıkarmaktan çok, sevilen kişiyi kaybetme korkusuyla yaşayıp durmak, aşkı ıstıraba dönüştürüverir. Sevgi duygularla beslenip aşka dönüştüğünde maşuku kaybetme korkusuna kapılan kişi karşısındakini yaralamaya başlar. Onu, sevdiği ve sonsuza dek ayrılmayacağını düşündüğü kişiyi kaybetmemek için elinden geleni yapmak ister.
...mikrofonda bir anons yaptı arkadaşı.
-bu şarkı aramızdaki tüm aptallara,yalnızlık pardon aptallık ömür boyu.
İçindeki umut, gözlerindeki ışık, yüzündeki bitmek bilmeyen gülümseme... Kendini hiç böyle görmemişti. Aslında tek o değildi onu daha önce böyle görmeyen; ne yağmura hasret çöl toprakları ne biryerlerde gizli babilin hazineleri nede güneş onu böylesine mutlu, umut dolu, gözbebekleri gülerken görmemişti. O geldiğinden beri bu çorak, sıcak memlekete