Aşk Darlığı
Aşkların, dostlukların, parçalanışların, kaybedişlerin en çok yaşandığı yer ömrün ortası. Hayatın belki de en önemli parçası olan aşklar da çoğunlukla bu dönemde yaşanır. Tıpkı İris’in yaşadığı gibi…
"Yarın 13 Ekim. Bazı fikirler, tıpkı bazı insanlar gibi, çok yaşlanmak için yaratılmamıştır." - Oscar Wilde"
"Yarın 13 Ekim. Bazı fikirler, tıpkı bazı insanlar gibi, çok yaşlanmak için yaratılmamıştır." - Oscar Wilde"
Aşkların, dostlukların, parçalanışların, kaybedişlerin en çok yaşandığı yer ömrün ortası. Hayatın belki de en önemli parçası olan aşklar da çoğunlukla bu dönemde yaşanır. Tıpkı İris’in yaşadığı gibi…
Yazıyı yazan bir "aşık" olunca, baktığında neyi gördüğünü, gördüğünde neyi sevdiğini bilince "aşk"ı anlatan kaleminden de mürekkep yerine "aşk" damlar. Bu defa Aşk'a dair bir-iki satır da benden...
Saatin tiktaklarından başka sesin çıkmadığı odadaki gerginlik elle tutulacak kadar yoğundu sanki.
O ise tam bir Rus kadınıydı. Evet kesinlikle bir Rus kadınıydı. Bir yerde okumuştum; bir Rus kadınına hiçbir zaman tam anlamıyla sahip olamazsın. Her an, her saniye onu kazanmak için mücadele edersin. Taa ki onu öldürünceye yada kendini.
Bir cumartesi akşamı kutup yıldızı Güneydekilerden kaçıp tüm ihtişamıyla onlara gülümserken geceleyin güneşi doğurmak üzere...
bitti,sabahın ışıklarını görüyorum ve kamaşıyor gözlerim.Biram bitti artık kahve içme zamanı şöyle en sertinden.Gece bitti,bira bitti.Sen niye bitmiyorsun?
İnsan bir başkasını sevebilir, ancak bulunulan zamanın tadını çıkarmaktan çok, sevilen kişiyi kaybetme korkusuyla yaşayıp durmak, aşkı ıstıraba dönüştürüverir. Sevgi duygularla beslenip aşka dönüştüğünde maşuku kaybetme korkusuna kapılan kişi karşısındakini yaralamaya başlar. Onu, sevdiği ve sonsuza dek ayrılmayacağını düşündüğü kişiyi kaybetmemek için elinden geleni yapmak ister.
İş dönüşü canı eve gitmek istemiyordu. Nedense bu gün olabildiğince yalnız akalmak istiyordu
İçindeki umut, gözlerindeki ışık, yüzündeki bitmek bilmeyen gülümseme... Kendini hiç böyle görmemişti. Aslında tek o değildi onu daha önce böyle görmeyen; ne yağmura hasret çöl toprakları ne biryerlerde gizli babilin hazineleri nede güneş onu böylesine mutlu, umut dolu, gözbebekleri gülerken görmemişti. O geldiğinden beri bu çorak, sıcak memlekete
...mikrofonda bir anons yaptı arkadaşı.
-bu şarkı aramızdaki tüm aptallara,yalnızlık pardon aptallık ömür boyu.
"ben sensiz olamam" der size, sevmişsiniz.
Kararır dünyanız, anlam veremezsiniz.
"Nehrin yeniden donması çok zaman aldı. Cesaret edip, çağlarken karşıya geçemedim. Her şey yeniden donuk bir hale gelince hareket ettim. Ama bu sefer benden başka kimse kalmamıştı etrafta..."
Fakülte çıkış saatleri,ders bitimleri, birikmiş yorgunluğumun ulaştığı son dayanılmazlık ve güçsüzlük safhası olur hep.Bitkin ve kendinden geçmiş bir halde beklerim otobüsleri durakta.Çoğu zaman ayakta duracak kadar bile mecalim olmadığından ,banklara çuvallanarak bekler,sayarım otobüsleri...
Genç adam birazdan kalkıp gidecek ve bir daha kimbilir kaç ay sonra görüşeceklerdi. Ayrılığın pul biber acısı, şimdiden dudaklarına işlemişti.
-Gözler kalbin aynasıdır; sözler kapı dışarı. Eller aşkın ağları; kördüğüm sarmış gönülleri. Görülen bir gerçek, bir rüyaymış/ ...Siyah saçlı, ceylan bakışlı genç, kızıl ellerini genç kızın yüreğine dokundurduğu geceden sonra an’lar an’ları ta
"Tutkunluk değil gözlerime yaşları pazarlayan, aşk değil hüzünleri yüz hatlarıma mühürleyen! Gerçeklere kapadığım gözlerimi uçurumdan düştükten sonra açmış olmamdır canımı yakan! Zamanında üstünü kapattığım her hata cebime koyduğum bir taşmış ve her bir taşın adı belki`ymiş... Şimdi gerçeğe açtığım gözlerimle bakıyorum ceplerime ve sayamayacağım kadar çok, taşıyamayacağım kadar
Ahmet Ümit