Klavyeye Dokunan Parmaklar...
int.de binlerce insanın yaşadığı yoğun duygular üzerine bir öykü...
"“Edebiyat, aptalların kendini kandırdığı yerdir. Ama korkarım iyi yazarlar bile bazen aptalca davranır.” – Franz Kafka"
"“Edebiyat, aptalların kendini kandırdığı yerdir. Ama korkarım iyi yazarlar bile bazen aptalca davranır.” – Franz Kafka"
int.de binlerce insanın yaşadığı yoğun duygular üzerine bir öykü...
Bütün bu çile niyeydi. Oda dediğin tuğlalarla örülü bir hücre değil midir? Çoğu zaman üstüme üstüme gelen bu tuğla yığınlarını diğerlerinden farklı kılan neydi ki. Galiba bütün gizem pencerelerde saklı. Bu hücre bir mezara dönüştüğü zamanlarda yaşadığıma ve hayatın devam ettiğine şahitlik eden bu pencereler soluk veriyor bana.
Ter kokuyordu Yılmaz topraklardan... Elleri kaplumbağa kabuğu gibi yarıktı, ayakları çıplak... Eski giysileri içinde hala neşeliydi.. /
Öğle vakti bu ufak şehirde bana, zamanın durduğu hissini veren, şu anda karşısında durduğum eski okulumun bahçe duvarları, duvar kenarlarinda birikmiş tozlar, rüzgarın sürüklediği kağıt parçaları, boyası dökülmüş bahçe kapısı, beyaz direkte rüzgarla hafifçe sallanan bayrak, uzaktan gelen ezan sesi, toz ve at dışkısı kokulu sarı güneş sıcağı.
Bir zamanlar vapurlarda üzerinde “Şiir yazan şair” yazılı çantasıyla şiirlerini gençlerle paylaşan yaşlı bir adama ithafen…
En vitrinli caddelerden geçiyor. En lambalı sokaklar... Geçmişini hatırlatan çağrışımlar nesneleşmiş bazı dükkanlarda. Baktıkça dalıyor. Daldıkça nedamet. Nedametle bakıyor, baktıkça buhran. Çok eşli bir özlem miydi bu uyanan?
İznik'te bir köftecide öğlen yemeğimizi yedik. Yüz elli gram köftenin bedeli sadece bir milyon liraydı
Daha önce de aynı şeyi söylemiştin. Çat diye bir ses geldi. Tamam dedim, kadın emniyet zincirini açıp adamı içeri aldı. İçeri girip kapımı kapattım. Ah ulan ah, madem onu evine alacaktın, bu kadar uzun tartışmanın ne alemi vardı.
elalemin dedikodularından kaçıp sığındığı bu odaları, çivi izleriyle dolu duvarlarını,
çarpık kapaklı mutfak dolaplarını,
eşikteki kırık mermeri,
şu anlamsız uzun koridoru bile çok seviyor.
Bir sokak, yaşamların paylaşıldığı, belki de zaman zaman birçoğumuzun defalarca geçtiği ama yaşanılanları farkedemediği... Yaşam kavgası içinde gözümüzden kayıp giden değerlerin öyküsü...
Bir gazate haberinden yola çıkarak yazılmış 19 yaşında ölümü seçen bir simitçinin öyküsü...