Simitçi...
Bir gazate haberinden yola çıkarak yazılmış 19 yaşında ölümü seçen bir simitçinin öyküsü...
"“Yazmak, kelimelerle dans etmek gibi; ama bazen partneriniz bir midilli, bazen ise afacan bir kedi olur.” – Umberto Eco"
"“Yazmak, kelimelerle dans etmek gibi; ama bazen partneriniz bir midilli, bazen ise afacan bir kedi olur.” – Umberto Eco"
Bir gazate haberinden yola çıkarak yazılmış 19 yaşında ölümü seçen bir simitçinin öyküsü...
Arkasına baktı yolcu. Geride bıraktıklarına Bir fotoğraf karesine sığabilecek kadar küçük şehrin, sokak lambalarının cılız ışıklarıyla bıraktığı gölgesine Zifiri karanlıktan şehre ve otobüsün camına düşen kar tanelerini fark etti sonra. Titredi. Soğuğun
Kıyıdan biraz gerideki dar sokağın üç dört katlı, eski binalarında oturanlar genellikle birbirlerini tanıyan insanlardı. Aralarında burada doğup büyümüş olanlar bile vardı ki İstanbul gibi hareketli bir kent için bu pek de sık rastlanan bir durum değildi.
Yürekler çok dövülmüş bir köpek yavrusu gibi. Acı ağlatmaz artık. Bütün bu düzensiz düzene bu kadar kolay alet olmak bu yüzden.Rüyalara girmiyor artık kalem satan çocuklar ya da satacak kalemi olmayanlar.
"Senin bir öykün var mı?" diye sordum.. Halbuki dünyaya gelen ve sadece üç gün yaşayan bir bebeğin bile aslında bir öyküsü olduğunu çoktan öğrenmiştim..
"Herkesin kitabı yazılmamış bir hayat hikayesi vardır, kimi ödül alır kimi sahaflarda yok olur gider
Sonra birde baktım ki büyümüşüm. Oysa kimse büyümeyi isteyip istemediğimi sormamıştı bana. Ben elimde nerden bulduğumu hatırlamadığım tahta bir sopayla yol kenarından başlarını uzatan meraklı otların kafalarını koparıyordum, aslında düşman askerleriyle savaşıyordum, bir ülkenin kaderi benim ellerimdeydi çünkü. Ve kılıcım elimdeydi ve hilim hilim olmuş elbisemin deliklerinden giren
Masadaki iç karartıcı fakat emektar diye tahammül edilen siyah masa lamba-
sıyla (bazıları abajur da der) sıcacık bir vedadan sonra, ellerimizi arkamızda
birleştirip, -onbeş dakika sonra durakta olacak- halk otob
Genc kadının sacları akşam güneşinde kıpkırmızı ışıl ışıl alev gıbi parlıyordu.Gözleri çok uzaklara dalmış,sigarasını derinderin üflüyordu..
Sessizlik içinde duraksıyorum. Bir şey arıyorum; bulamıyorum. Yan tarafımdaki oturan amca, nefes almakta zorlanıyor. Motor sesi gibi hırıldıyor boğazı. Bağırıyor; sesi çıkmıyor. Ağzından köpükler akıyor. Çırpındıkça çırpınıyor. Yüzü gözü mosmor ka